'Genetik Testler Çok Önemli'
Izmirli üç kuzen Mukaddes Karatas (51), Ebru Erol Özgür (49) ve Gülengül Gürbüz Kuzeyli (53) ayni teshisi paylasti, meme kanserine yakalandi. Kuzenlerden ikisinde irsi kanser geni tespit edildigi belirten üç hastanin da doktoru Prof. Dr. Bülent Karabulut, “Üç hastamiz da gayet iyi, saglikli. Ama 35-45 yas araliginda kansere yakalanan bu üç kuzenin öyküsü genetik testlerin önemini bir kez daha ortaya koydu” dedi.

Prof. Dr. Karabulut, kuzenlerden Gülengül Kuzeyli’ye 2005 yilinda 35 yasindayken meme kanseri tanisi aldigini, sol memenin kismen korunarak ameliyat edildigini söyledi.
Kuzeyli 46 yasinda geldiginde diger memede de kitle görüldügünü, sag memenin tamamen alindigini kaydeden Karabulut, “Risk degerlendirmelerine göre kemoterapileri dizayn edildi. Su an hastamiz sagligini koruyor. Bir kadinin bir memesinde kanser varsa diger memesinde de kanser riski irsi olmasa bile normal bir kisiye göre daha yüksektir. Gülengül Hanim 35 yasinda meme kanserine yakalandigi yillarda irsilik ile ilgili pek ileri tetkik yapilmiyordu. Ama bize 2017 yilinda diger memesindeki kanser nedeniyle basvurdugunda genetik yatkinlik test yaptirdik ve BRCA dedigimiz bir gen mutasyonu tespit ettik. Hastamiza, 11 yil önce ilk kez kanser görülen ve bir kismi korunan sol memesini de bosaltmasini önerdik. Su an hala hazirda hasta çift tarafli meme kanseri teshisi ile düzenli olarak takiplerine geliyor. Kendisine rahim ve yumurtaliklarin alinmasini hepsini önerdik. Ama hastamiz henüz kendini hazir hissetmedigi için karar veremedi. Hastamizda genetik bir yatkinlik oldugu için çok yakindan takip ediyoruz” seklinde konustu.
“Rahim ve yumurtaliklar alindi”
Karabulut, Kuzeyli ile kan bagi olan kuzeni Ebru Özgür’e (49) 2015 yilinda 41 yasindayken meme kanseri tanisi koyuldugunu söyledi.
Kendisine 2017’de basvuran Özgür’ün genç yasta olmasi ve dayisinin kizi Gülengül Kuzeyli’nin de meme kanseri öyküsünün varligi üzerine BRCA testi istediklerini belirten Karabulut, sunlari söyledi: “Mutasyon tespit edildi. Hastaya risk düsürücü çift tarafli meme bosaltma cerrahisi, ayni seansta da protezleme islemi yaptik. Meme konusunda sorunu yok. Hastamiz diger önerimize de uydu; rahim ve yumurtaliklarini aldirdi. Su anda irsi kanser geni tasiyan bu hastanin takiplerinde bir sorun yok, büyük bir risk faktörü de olmadan hastaliksiz izlemine devam ediyoruz.”
“Mutasyon tespit edilmedi”
Ebru Özgür’ün amcasinin kizi Mukaddes Karatas’in (51) ise meme kanserine 45 yasinda yakalandigini belirten Prof. Dr. Karabulut, “Bazi yayinlara göre 50 yas meme kanseri için erken yas kabul ediliyor. Biz ise 45 yasi sinir kabul ediyoruz. Bu kuzen de iki hastamizla esdeger bir sekilde ama baslangici daha geç olmus. O da gerekli tedavilerini aldi. Bu hastamizda mutasyon tespit edilmedi. Dolayisiyla herhangi bir sekilde çift tarafli meme cerrahisi ya da risk düsürücü yumurtalik cerrahisi uygulanmasina gerek duymadik. Meme koruyucu cerrahilerle kemoterapi, akilli ilaç ve radyoterapi ve hormon tedavisiyle su an o da hastaliksiz izlemlerine devam ediyor” dedi.
Genetik testlerin önemi
Üç kuzenin öyküsünü degerlendiren Karabulut sözlerini söyle sürdürdü:
“3 kuzenden ikisi genetik yatkinligi olan hastalarimiz. Demek ki irsilik açisindan herkes ayni risk grubuna girmeyebiliyor. Biz genç yastaki hastalarda ailesinde kanser öyküsü var mi yok mu demeden genetik testler yapilmasi gerektigini biliyoruz. Zira genç dönemde kanserin baslamasi genetik bir riske isaret edebilir. Genç yas olarak da dünya literatüründe 50 yas öncesi oldugunu söyleniyor. Bize göre bu yas 45 olmali. Ama yasa bakmadan genetik testini yaptirmasi gereken gruplar da var. Aile öyküsü yogun olan özellikle birinci derece kan bagi olan, genç yasta meme kanseri olan ya da 2-3 kusak boyunca meme, yumurtalik, kalin bagirsak, rahim kanseri olan kisilerin yastan bagimsiz bir sekilde bu genetik yatkinlik testlerini yaptirmasini öneriyoruz. Ama bu kriterlerin disinda bütün kanser hastalari gidip genetik tani testi de yaptirmamali. Kurallara uygun sekilde ya çok genç yas ya da aile iliskisi göz önünde bulundurularak bu konuda genetik uzmani ya da onkoloji uzmani tarafindan planli bir sekilde istenmesi uygun olur. Ama bu testlerin hayat kurtarici oldugunu, gerekli tedbirler alinarak birçok insanin hayatini kurtarabilecegini biliyoruz. Dolayisiyla öneriyoruz.”
“Hocamiz çok pozitif”
Izmir’in Bornova Ilçesi Pinarbasi semtinde oturan Ebru Özgür sag memesinde 2 kitle tespit edildiginde kanserinin üçüncü evrede oldugunu ögrendi. Tedavi için esi Mustafa Özgür ile 2017 Nisan’a kadar Istanbul’a gidip geldigini, yogun kemoterapilerden sonra ameliyat olup kitlelerin ve lenflerin alindigini belirten Özgür söyle konustu: “Izmir’e döndükten sonra bir doktorumun olmasi gerekiyordu. Prof. Dr. Bülent Karabulut’a basvurdum. Benim kanserim saldirgan bir türmüs. Tani yasimin genç olmasi, kuzenimle ayni teshisi paylasiyor olmam yüzünden genetik test yapildi. Sonucunda da memelerim bosaltilip protez takildi. Bülent hocanin önerisiyle rahim ve yumurtaliklar da alindi. Dogru planlamalarla risklerden de kurtuldum. Herkes kanser açisindan risklerinin farkinda olsun, hastalar doktorlarinin dediklerini yapsin. Hocamiz çok pozitif. Bütün doktorlarim biz size ilaçlarla takviye yapiyor, destek oluyoruz, fakat ilaç sizsiniz, moral önemli, dediler. Ben de buna inaniyorum.”
“Elimde kitle hissetmemle zor günler basladi”
Kanserle kendisinden önce büyük oglu Göktug’un (28) 9 yasinda lösemi olmasiyla tanisan iki çocuk annesi Gülengül Kuzeyli, “Arka arkaya kanser olmaktan saçlarimi uzatamadim” diyerek 18 yillik mücadelesini söyle özetledi: “Oglumun kanser tedavisi nedeniyle hastanede yatarken sol mememde hissettigim acinin arkasindan kanser çikacagini bilmiyordum. Elimde kitle hissetmemle zor günler basladi.
Bir üniversite hastanesinde ameliyat oldum, kitle alindi, radyoterapi, kemoterapi gördüm. 2017 yilinda bu kez sag mememde kitle çikti, memenin tamami alindi. Kuzenim Ebru da o siralar tedavi görüyordu, morali bozulmasin diye söylemedik. Onun doktoru olan Bülent hocaya gittim. Bana genetik test önerildi, yaptirdim ama sonucunu bile almadim. Bu ihmalkarligim pahaliya patladi. Pandemi patladiginda 2020 Nisan’da yarisi alinmis sol memede yine kitle görüldü.
Kent Onkoloji Merkezi’nde ameliyat oldum, kemoterapi gördüm. Eger testin sonucunu alsaydim belki kanser yine beni bulurdu ama kalan meme alinir, yeniden kemoterapi görmezdim. Simdi kardeslerime, yegenlerime, çevremdekilere yasadiklarimizi anlatiyor, hastaligin genetik yönüne dikkat çekiyorum. Herkese de irsi yatkinligi göz ardi etmemelerini öneriyorum. Bülent hocanin koruma maksatli rahim ve yumurtaliklarimi aldirma önerisini de büyük oglumun dügün, küçük oglumun askerlik telasindan sonra hemen yerine getirecegim.”
“Erken teshis hayat kurtariyor”
Izmir’in Urla ilçesinde oturan iki çocuk bir torun sahibi Mukaddes Karatas birlikte büyüdükleri, birbirlerinden hiç ayrilmadiklari kuzenleri Ebru ve Gülengül ile ayni teshisi paylastiklarini ve ayni zorlu süreçlerden geçtiklerini söyledi.
Ihmalkarliginin faturasini aci ödedigini belirten Karatas da hikayesini söyle anlatti:
“Sol koltukaltinda agri ve sisme ile Urla Devlet Hastanesi’ne basvurduk. Doktor tetkiklerden sonra esim Bahri’ye kanser oldugumu söylemis. O aglamis, bagirmis ama kaçis yok sonunda bana da söylendi. 45 yasimda 3. evre meme kanseriydim. Iki memede de kitle vardi. Kemoterapi, akilli ilaç kullandim. Kitleler küçüldükten sonra sol koltukalti lenfleriyle birlikte alindi. Ebru ve Gülengül’den sonra ben de Prof. Dr. Bülent Karabulut’un hastasi oldum. Teshis koyulduktan sonra bir ay boyunca bosluga baktim. Hep uyku halindeydim. Insanlarin ne söyledigini bile duymuyor anlamiyordum. Ne zaman Bülent hocayla tanistim her sey degisti. Korkularim kayboldu. Çok moral, güven verdi. Ondan sonra kendime geldim. Ben kendimi ihmal etmistim. Memelerimi kontrol etmeye çekiniyordum. Oysa erken teshis hayat kurtariyor. Simdi kizimin yilda bir kontrollerini yaptiriyorum, aksatmadan. Herkese de elle kontrolden korkmamalarini, gerekli tetkikleri yaptirmalarini öneriyorum. Sadece meme degil risk grubunda olanlar gerekli taramalarini ihmal etmesinler.”
