'Türkiye Bati Merkezli Psikolojik Operasyon Ile Karsi Karsiya'

ABD ve bazi Avrupa ülkelerinin Istanbul’daki temsilciliklerini ‘güvenlik’ gerekçesiyle geçici olarak kapatmasini degerlendiren Dr. Ögr. Üyesi Gökhan Ak, “Avrupa’nin göbeginde devlet onay ve izniyle kutsal kitap yakilmasi ile baslayan olaylar silsilesi sonrasinda, Batili devletlerin Türkiye’ye karsi sorumsuz açiklama ve tutumlari vesilesiyle, Türkiye’nin Bati-merkezli post-truth bir psikolojik operasyon ile karsi karsiya oldugunu savlamak mümkündür” dedi.

'Türkiye Bati Merkezli Psikolojik Operasyon Ile Karsi Karsiya'
Isveç’teki Kur’an yakma olaylari sonrasi Türkiye’ye yönelik seyahat uyarilari yapan Batili ülkeler, Istanbul’daki temsilciliklerini geçici olarak kapatiyor. Ingiltere ve Hollanda’nin ardindan Almanya, Istanbul Baskonsoloslugu’nun güvenlik gerekçesiyle kapatildigini duyurdu. Almanya Istanbul Baskonsoloslugunun resmi Instagram adresi gk.istanbul’dan yapilan açiklamada, konsoloslugun "güvenlik" gerekçesiyle 1 Subat için kapali kalacagi, vize ve pasaport islemlerinin iptal edildigi kaydedildi. Amerika Birlesik Devletleri, Almanya, Isveç, Norveç ve Danimarka da geçtigimiz hafta vatandaslarini Türkiye’de saldiri riskinin arttigi konusunda uyarmisti.

Peki, Türkiye’ye karsi gerçeklestirilen bu siyasi hamlelerin altinda yatan gerçek sebep ne? Batili ülkelerin Istanbul’daki diplomatik misyonlarini ne maksatla kapattiklari üzerine Istanbul Topkapi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararasi Iliskiler (Ingilizce) Bölümü Dr. Ögr. Üyesi Gökhan Ak, degerlendirmelerde bulundu.

Isveç’te Kur’an-i Kerim’e yapilan çirkin saldiriya dikkat çeken Gökhan Ak, “Isveç, Danimarka ve Hollanda gibi gelismis ve modern Avrupa ülkelerinde Kur’an-i Kerim’in, kutsal kitabin alenen kamusal alanda, devlet onay ve izniyle yakilmasi olayi sonrasinda, özellikle Türkiye’de ABD, Ingiltere ve AB ülkeleri gibi Batili Hiristiyan yabancilara ve bunlarin diplomatik misyonlari ile ibadet mekanlarina karsi bazi tedhis ve terör eylemlerinin yapilabilecegi savlari, ilk olarak ABD Ankara Büyükelçiliginin 27 ve 30 Ocak tarihlerinde yayimladigi uyari bildirileri ile baslamis; daha sonra Almanya, Fransa, Ingiltere, Hollanda ve Isviçre gibi ülkeler Türkiye’deki diplomatik misyonlarini güvenlik gerekçesiyle -geçici olarak- kapatmislardir. Bu gelismeleri, meseleye tesir eden 3 ana konu basligi altinda irdelemek mümkündür” dedi.



"ABD ve Bati’nin ikiyüzlü politikasi"

Konunun kaynagina dikkat çeken Dr. Ögr. Üyesi Ak, “Meseleye tesir eden ilk husus, saf bir sekilde politik nitelikli olup, Batili devletlerin son yillarda iyice ayyuka çikan ve uluslararasi iliskileri iyiden iyiye bozan ‘ikiyüzlü politika’laridir. Nitekim ABD basta olmak üzere bu son olayda bahsi geçen Batili devletlerin ‘demokrasi’, ‘insan haklari’, ‘fikir ve ifade özgürlügü’ dendiginde mangalda kül birakmayip, dünyada herkese ders vermeye kalkarlar. Fakat ifade özgürlügü, demokratik hak olarak tanimlanarak, hem 2023 yilinda hem de iki Dünya Savasi yasamis Avrupa’da, birakin bir kitabin yakilmasini, bir de yakilanin bir dini inanisin kutsal kitabi olmasindan hiç kaygi duymamalari, bu fasist eylemi evrensel liberal-demokratik haklarin kapsami olarak niteleyip, izin ve onay vermeleri, en basta ikiyüzlülük demektir” degerlendirmesinde bulundu.

"Batili devletler tarihten ders çikarmiyor"

Son eylemin ABD ve Avrupa için acinilasi bir durum oldugunun altini çizen Ak, "Zira bu devletler tarihlerinde bunlardan çok çekmislerdir; dolayisiyla anilan Batili devletlerin ayni zamanda ve gerçekten bir akil tutulmasi yasadiklarini iddia etmek pek de yanlis olmayacaktir. Diger deyisle, hem bu yaptiklari ikiyüzlü eylemlerin hem de benimsedikleri ikircikli politikalarin uluslararasi toplum ve iliskiler üzerindeki etki ve sonuçlari ile ilgili büyük bir aymazlik, vurdumduymazlik ve akil almaz bir sorumsuzluk içerisindedirler. Dolayisiyla, bu Batili devletler, bir dini inanisin kutsal kitabinin kamusal alanda ve alenen yakilmasina yönelik eyleme en bastan izin vermeyecekler ve bunu önleyecek her türlü tedbiri alacaklardi. Ayni zamanda, bu (kutsal) kitap yakma eylemlerinin demokratik hak, ifade özgürlügü vs. degil, bilakis fasist bir eylem, bir nefret suçu, insanliga karsi islenmis suç olacagini açikça tüm dünyaya açiklamalari gerekirdi. Iste geçmisten günümüze, bunlari pek yapmadiklari, uluslararasi toplumu ilgilendiren konu ve olaylarda genelde ikiyüzlü siyasalar takinip uyguladiklari için, günümüzde uluslararasi iliskiler -hala- dürüst degil, uluslararasi toplum -hala- huzurlu ve mutlu degil, kisacasi dünya, temiz bir mekân degildir. Bu yüzden, Batili devletlerin yasadiklari geçmisten, tarihten ders aldiklarini söylemek pek de mümkün degildir" ifadelerini kullandi.

"Asil terör, Kur’an-i Kerim’e yapilan çirkin saldiridir"

“Dolayisiyla, meseleye tesir eden ikinci husus ise, sosyo-politik ve insani niteliklidir” diyen Gökhan Ak, “Bu baglamda, ABD basta olmak üzere söz konusu Batili devletlerin, uluslararasi iliskilerdeki bu ikircikli ve ikiyüzlü tutum, siyasa ve davranislari yüzünden, bu son olayda da yasanan gelismelere bakildiginda, basta kutsal bir kitabin yakilmasina devlet eliyle onaylar, izinler verilmesi, aslinda tüm insanliga karsi girisilmis en büyük fikir temelli -sanal- terör olaylarindan birisidir. Keza günümüzdeki anlayisla bir terör saldirisi için illaki bombalama vb. somut bir terör eylemi olmasi gerekmemektedir. Bilakis bu somut terörist eylemlerin, fikri ve düsünsel temelli sanal terör eylemleri ile birlestirilebilecegi ve siyasi, iktisadi, askeri yaninda kültürel, insani, vicdani, dini nitelikli çok-yönlü sonuçlar dogurabilecegi bu son kutsal kitap yakma eylemleri örneginde görülmüstür. Bu yüzden, dünyanin neresinde olursa olsun, devlet onay ve izniyle, bir kitap yakmak, hele bir de kutsal bir kitap yakmak gibi fasist, anti-demokratik, insanlik disi eylemlere izin veren, göz yuman bir anlayisin, insanliga karsi somutun yaninda, sanal bir terörizm faaliyeti içerisinde de olduguna ve uluslararasi toplum tarafindan böyle degerlendirilmesi gerektigine inaniyorum. Zira böylesi provokatif, fasizan ve insanlik disi bir eyleme izin verilmesi, bir yerde ilgili devletin bu olay sonrasinda tirmanabilecek, insanlarin dahi yakilarak katledilebilecegi türde daha fasizan ve tehlikeli her türlü provokatif eyleme yol vermesi, kapi açmasi demektir. Ve bu kapi ne denli açilirsa, tüm insanlik degerleri de o oranda tehlike altindadir, diyebiliriz” dedi.



"Türkiye’nin Bati merkezli post-truth bir psikolojik operasyon ile karsi karsiya"

Yasananlara etki eden üçüncü unsurun ise ekonomik-politik oldugunu vurgulayan Ak, “Nitekim ABD basta olmak üzere bu son olayda bahsi geçen Batili devletlerin, ‘kara propaganda’ olarak tanimlanabilecek bu son olayda benimsedikleri söz konusu tutum ve girisimlerinin, Türkiye’ye karsi baslatilan ekonomik-politik temelli ve yipratici nitelikli bir psikolojik operasyonun parçasi olduguna dikkat çekmek gerekir. Diger deyisle, Batili devletlerin bu son olaydaki tutum ve davranislari, Bati literatüründe son 7-8 yildir ‘gerçek-ötesi (post-truth)’ olarak bilinen ‘sahte haberler (fake-news)’, ‘sahte gerçekler (fake-facts)’, ‘sahte siyasalar (fake-politics)’ temelli kara propaganda eylemleri üzerinden yipratma amaci tasiyan psikolojik operasyonun bir parçasidir. Ayni zamanda bu genel operasyonu, söz konusu Batili devletler tarafindan Türkiye’ye karsi baslatilmis bir hibrit (melez) savasin kritik bir bölümü olarak da görmek olasidir; keza bu savasin en önemli silahi, konvansiyonel silahlar gibi somut ve simetrik degil, terör, siber saldirilar, pandemik virüsler gibi asimetrik niteliklidir. Hibrid savas; tank, top, uçak, gemi gibi silahlar içeren klasik konvansiyonel harp gibi degildir. Bilakis, bu tür provokatif, sahte ve gerçek-ötesi eylem, hareket, bilgi, haber ve benzeri her nevi propaganda ile yapan için çok ucuza mal olabilecek ancak özellikle ekonomik-politik sonuçlari itibariyle yapanin hayli büyük kazançlar saglayabilecegi bir yeni model post-modern savas türüdür. Dolayisiyla, 2023 yilinda, Avrupa’nin göbeginde, modern liberal-demokratik ülkelerde, devlet onay ve izniyle kutsal kitap yakilmasi ile baslayan olaylar silsilesi sonrasinda, basta ABD olmak üzere söz konusu Batili devletlerin Türkiye’ye karsi bu nevi sorumsuz ve mesnetsiz açiklama ve tutumlari vesilesiyle, Türkiye’nin Bati-merkezli post-truth bir psikolojik operasyon ile karsi karsiya oldugunu savlamak mümkündür” ifadeleriyle sözlerini noktaladi.
Kaynak: İHA