Prof. Dr. Keles Açiklamasi 'Konut Sikintisi Için Devlet Ve Kooperatifler Devreye Girmeli'

Disiplinlerarasi Kent Çalismalari Dünya Kongresine konusmaci olarak katilim saglayan Prof. Dr. Rusen Keles özellikle son zamanlarda artan konut sorunu için, “Devlet ve kooperatifler devreye girmeli” dedi.

Prof. Dr. Keles Açiklamasi 'Konut Sikintisi Için Devlet Ve Kooperatifler Devreye Girmeli'
Istanbul Topkapi Üniversitesi tarafindan düzenlenen Disiplinlerarasi Kent Çalismalari Dünya Kongresinde bir araya gelen akademisyenler “Kentsel Yoksulluk ve Evsizlik” konusunu ele aldi. Üniversitenin Balat Yerleskesinde düzenlenen kongreye ayrica Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanligi ve IBB gibi birçok kurumun temsilcileri de katilim sagladi.

Ana konu olarak belirlenen “kentsel yoksulluk ve evsizlik” üzerine arastirmalarini paylasan Kent Bilimci Arastirmaci- Yazar Prof. Dr. Rusen Keles son zamanlarda artan nüfus ile birlikte büyüksehirlerde yasanan konut sikintisini, dar gelirli insanlarin konut ihtiyacina dair sorunlari hakkinda detayli degerlendirmelerde bulundu.

Büyüksehirlerde yasanan dengesiz nüfus artisi karsisinda her zaman kentsel problemlerin yasandigini aktaran Prof. Dr. Rusen Keles, “Az gelismis ülkelerde iç göç çok önemli bir sorun olarak karsimiza çikmaktadir. Gelismis ülkelerde ise nüfusun büyüksehirlerde toplanmasi ve ortaya çikan kentlesmeyle birlikte kent hizmetlerine talepler artmaktadir. Bu nedenlerle basta konut olmak üzere ulasim, çevre, su, kanalizasyon ve benzeri sehir hizmetlerine yönelik talepler her geçen gün artmaktadir. Dolayisi ile basta konut olmak üzere tüm taleplerin karsilanabilmesi ancak devlet müdahalesi ile mümkün olmaktadir.” dedi.

“Kar amaci gütmeyen kooperatifler devreye girmeli”

‘Konut sorunu karsisinda devlet mi yoksa özel sektör mü çözüm üretmeli’ sorusuna da cevap veren Rusen Keles, “Uzun yillar bu talebin karsilanmasinda kim öncülük etsin diye sorular soruldu. Ikinci Dünya Savasi’ndan sonra devlete bu konularda öncülük vermek bir tarafa birakildi. Özel sektörün arz ve talep kanunlarina göre barinma basta olmak üzere diger kent sorunlarini da çözmesine öncelik verildi.

Ancak bu uygulama basariya ulasmadi ve yeniden taleplerin devlet tarafindan karsilanmasi gündeme geldi. Elbette sorun yalnizca taleplerin devlet ya da özel sektör tarafindan karsilanip karsilanmamasindan ibaret degil. Önemli olan taleplerin yanitlanmasi sirasinda hangi yöntemlerin uygulanacagidir. Devletin herkese ev yapmak gibi bir sorumlulugu yok ve bu yaklasim maalesef gerçekçi de degil. Bu nedenle devletin yaninda özel sektör de görev almalidir. Ancak özel sektörde bulunan firmalar kazanç gayesi ile adimlar atan örgüt türleridir. O nedenle kar amaci gütmeyen kuruluslarin mutlak suretle evsizlere konut saglamakta devreye girmesi gerekir. Burada adim atmasi gereken kuruluslar ise kooperatiflerdir.” seklinde konustu.

“Artan kiralar karsisinda da devlet müdahalesi gerekiyor”

Kooperatiflerin geçmis zamanda konut sorununa çözüm odakli adimlar attigini fakat zamanla özel sektörün artik bu konuya dahil oldugunun altini çizen Keles, “1980’li yillarin baslarinda kooperatiflerin toplam konut üretimi içerisindeki orani yüzde 6-7’den 30’a kadar yükselmistir. Ancak sebebini bilmemekle birlikte daha sonra bu uygulamadan vazgeçildi. 80’lerin ortasindan itibaren konut ihtiyacini karsilamasi yine özel sektörden beklenmeye baslandi. Sorulmasi gereken bir diger soru da su; herkes ev sahibi olmak zorunda mi, neden kirada oturmasinlar? Insan onuruna yarasir, maddi olanaklarina uygun bir ortamda kiralik ev saglanabilirse bu da bir çözüm olabilir. Fakat ne yazik ki özellikle Türkiye’de herkes mülk sahibi olmak istiyor. Çünkü son dönemde kiracilar ödeyemeyecegi kira ücretleriyle karsi karsiya kalmaya basladi.

Burada da devletin devreye girerek dar gelirlilerin konut ihtiyaçlarini karsilamada vatandaslarina yardimci olacak adimlar atmasi gerekiyor.” diye konustu.

Geçmis yillarda dar gelirlilerin barinma ihtiyacinin karsilanmasinin Anayasa’da belirtildigini ancak bunun yeterli olamadigini da hatirlatan Keles, “1982 tarihli Anayasa’da, ‘devlet herkesin konut ihtiyacini karsilayici önlemler alir’ denilmektedir. Aslinda baslik ‘konut hakkidir’ ama hak diye bir sey geçmez. Cümlenin içerisinde sadece ‘önemler alir’ ifadesi vardir. Ayni zamanda ‘toplu konut tesebbüslerini de destekler’ diyor. Az önce bahsettigimiz kooperatif ve özel sektör eliyle yapilacak olan toplu konut projelerinde devlet kendi üzerine düseni yapmis degildir. 1961 Anayasasi’nda devletin herkesin konut ihtiyacini karsilayacagina dair bir bilgi olmamakla birlikte “devlet dar gelirli ve yoksullarin konut ihtiyacini karsilayici tedbirler alir” ifadesi vardi. Dolayisiyla 1961’den 1982’ye yani son anayasa çikincaya kadar dar gelirlinin konut ihtiyacini geregi gibi karsilayamayan devletin, bütün toplumun konut ihtiyacini karsilamasi nasil mümkün olabilir? Bu hakli olarak sorulabilecek bir sorudur” dedi.

“Artan göç karsisinda istihdam problemine çözüm bulunmali”

Büyüksehirlerde yasanan göçün sonucu olarak yoksullugun ortaya çiktigini ve bunun için de istihdam problemine çözüm bulunmasi gerektigine dair degerlendirmelerde bulunan Keles, “Nüfus her zaman büyük kentlerde toplaniyor. Bu da bölgeler arasinda dengesizlikler yaratarak çarpik kentlesmeye neden oluyor. Burada önemli olan husus çarpikligin yoksullukla baglantisidir. Çünkü sehirlere göç eden bireyler ancak saglikli kentlesen bir ülkede is sahibi olabilmektedir. Türkiye’de sanayilesmenin yeteri kadar hizli gelismemesi ve istihdam alani yaratamamasi nedeniyle sehirlere göç edenler ya issiz kalmakta ya da vasifsiz pozisyonlarda görev almaktadir. Iktisatta ‘gizli issiz’ denilen gruba dahil oluyorlar. Yoksullugun en açik belirtilerinden biri de ne yazik ki budur. Burada devlete düsen görev istihdam hacmini genisletmesidir. Elbette bunun yolu da sanayilesmeyi hizlandirmak olacaktir diye düsünüyorum.”
Kaynak: İHA