Yargitay Açiklamasi 'Tefeciden Para Alan Da, Veren De Suçludur'

Toplumun kanayan yaralarindan olan tefecilikle alakali Yargitay’dan emsal nitelikte bir karar çikti. Tefecilik suçunda para alan tarafin suçun magduru olmadiginin belirtildigi Yüksek Mahkeme kararinda, "Suçun magduru tüm toplumdur" ifadelerine yer verildi.

Tefeciden para alan bir vatandas, magdur oldugunu öne sürerek mahkemenin yolunu tuttu. Mahkeme, tefecilik yaptigi öne sürülen kisiye ceza yagdirdi. Karari hem sanik, hem magdur hem de Vergi Dairesi avukati temyiz etti. Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargitay 9. Ceza Dairesi, tefeciden para alanin magdur olmayacaginin altini çizdi. Kararda Türk Ceza Kanunu’nun 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kanunun “Topluma Karsi Suçlar” baslikli üçüncü kisminin dokuzuncu bölümünde düzenlendigi gibi suçun magdurunun tüm toplum oldugu vurgulandi. Kararda söyle denildi:

"Tefecilik iliskisinde faiz karsiligi ödünç para alan kisi, iradi olarak faiz iliskisinin tarafi olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izledigi suç siyaseti geregi tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini saglamak amaciyla ödünç para alan kisiyi cezalandirmamistir. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karsiligi ödünç para alan kisinin suçun magduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kisilerin fail hakkinda sikayetçi olmalari halinde açilan bir kamu davasindaki konumlari ihbar eden niteligindedir ve suçun dogrudan magduru olmadiklarindan davaya katilma hak ve yetkileri bulunmamaktadir. Bu nedenle sanik hakkinda tefecilik suçundan açilan kamu davalarina Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 237. maddesine göre suçtan dogrudan zarar görmeyen müstekinin katilma hakki olmadigi, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadigindan müstekinin temyiz talebinin reddi gerekmistir."

Zarar karsilansa da önemi yok

Kararda tefecilik suçunda tefecilik yapan failden faiz, komisyon veya baska adlar karsiliginda ödünç para alan kisilerin suçun dogrudan magduru olmadiklari dile getirildi.

Kararda, "Bu kisilerin maddi zararlarinin göz önüne alinamayacagi açiktir. Nitekim 6098 sayili Türk Borçlar Kanunu’nun ’Kesin hükümsüzlük’ baslikli 27. maddesi karsisinda yasanin emredici normlarina aykiri olarak düzenlenen bir tefecilik sözlesmesi nedeniyle, sözlesme taraflarinin dogrudan veya dolayli olarak hukuki korumadan yararlanmalari olanaksizdir. Sonuç olarak tefecilik suçlarindan kurulan hükümlerde Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanmasinda, ayni Yasa’nin 231/6-c maddesindeki ’Zararin giderilmesi’ kosulunun aranmasi olanaksizdir. Bu açiklamalar isiginda dosya çerçevesi, bilgi ve belgelere göre mahkemece saniga hükmün açiklanmasinin geri birakilmasini kabul edip etmediginin sorulmasi sonrasinda Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231/5 ve 231/6-a-b madde ve bentleri çerçevesinde degerlendirme yapilmasi gerekirken ’Karsi tarafin zarari tanzim edilmediginden’ gerekçesi ile sanik hakkinda Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanmasina yer olmadigina karar verilmesi bozma nedenidir. Sanik müdafiinin ve müsteki Hazine vekilinin temyiz itirazlari bu itibarla yerinde görülmüs oldugundan, 5320 sayili Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 321. maddesi uyarinca hükmün bozulmasina oy birligi ile karar verilmistir" denildi.
Kaynak: İHA