Türkiye Is Bankasi 97 Yasinda (1)

Is Bankasi Genel Müdürü Hakan Aran: 'Öngörülebilirligi saglamanin, serbest piyasa dinamiklerine güvenmenin, kararli ve sabirli durusu sürdürmenin anahtar oldugunu düsünüyorum. Ben bir güven artisi oldugunu ve ilk adimin gerçeklesmeye basladigini görüyorum' 'Fed, önümüzdeki dönemde varlik alim programini azaltabilir, faiz artirimina gidebilir. Bu riskler gerçeklesmeden, halen vaktimiz varken, bizim bir an evvel önlemlerimizi almamiz ve yeni konjonktüre hazirlanmamiz gerektigine inaniyorum' 'Ülkenin kazanamadigi bir yerde, bireysel olarak kazanan birilerinin olacagini sanmiyorum. Hepimizin ortak menfaati, ülkenin kazanmasindan geçiyor' 'Bankacilik anlayisi daha insan odakli hale getirilmeli. Bu, bizim önemli bir sorumlulugumuz. Çalisanlarimizin ve müsterilerimizin refahini artirmak, istihdami azaltan degil, istihdami artiran yaklasimlar benimsemek konusunda bankalar olarak çok sey yapmamiz gerekiyor'

MURAT BIRINCI - Türkiye Is Bankasi Genel Müdürü Hakan Aran, ekonomik sikintilarin asilmasinda, öngörülebilirligi saglamanin, serbest piyasa dinamiklerine güvenmenin, kararli ve sabirli durusun anahtar oldugunu belirterek, "Ben bir güven artisi oldugunu ve ilk adiminin gerçeklesmeye basladigini görüyorum." dedi.

Bankanin 97. kurulus yil dönümü dolayisiyla AA muhabirine açiklama yapan Aran, dünya ve Türkiye ekonomisine iliskin degerlendirmelerde bulundu.

Salgin döneminin ekonomik ve sosyal yasantiya etkilerine isaret eden Aran, bu dönemde ülkelerin borçluluk oranlarinin önemli ölçüde arttigini, likidite bollugu olustugunu, bunun enflasyona neden oldugunu ancak dünyada likidite bollugundan esit sekilde yararlanilmadigini söyledi. Bunun olusturdugu önemli risk unsurlarinin nasil yönetilecegi, politikalari nasil etkileyecegi konusunun önem kazandigini vurgulayan Aran, söyle devam etti:

"Kaynaklarin topyekun seferber edildigi böyle bir süreçte verimliligin nerelerde arttigi, verimsizligin nerelerde olustugu, ekonomik, finansal sorunlarla istihdam ve gelir dagilimi gibi toplumsal sorunlarin nasil, nerede, ne sekilde dengelenecegi önem kazandi. Bu konular, ekonomik oldugu kadar sosyal anlamda da dikkatli hareket edilmesi gereken, riskler barindiran hususlar. Nasil saglik konusunda bir bilim kurulu olusturulduysa pandemiden çikisla ilgili de ülkelerin bir ekonomik danisma kurulu olusturarak bu kurullarin önerileri dogrultusunda hareket etmelerinin faydali olacagini düsünüyorum. Akademi dünyasi ile sanayicinin, üreticinin ve finansal aktörlerin bulustugu, fikir verenlerle bunu icraata dönüstürecek kisilerin bir araya geldigi, ortak akilla neler yapilmasi gerektigine dair önerilerin sunuldugu bir model ile pandemi sürecinden çikis saglanabilir. Tabii ki nihai olarak buna karar verecek olan siyasi iradedir."

- "Fed, yerinde, cesur kararlarla ekonomiyi destekleyerek en az hasarla bugüne gelinmesine öncülük etti”

Hakan Aran, Fed'in izledigi politikalara iliskin degerlendirmede bulunurken, Fed'in, daha salgin baslarken çok hizli hareket ettigini, küresel kriz tecrübesinden de faydalanarak yerinde, cesur kararlarla ekonomiyi destekleyerek en az hasarla bugüne gelinmesine öncülük ettigini kaydetti.

"Hakkini vermek lazim, Fed, küresel krizde oldugu gibi bu konuda da herkesten önce ilk adimi atti. Avrupa Merkez Bankasi ve diger merkez bankalari onu takip etti" diyen Aran, Fed'in su anda sözlü yönlendirmeleriyle yine diger merkez bankalarina öncülük ettigini söyledi.

Aran, devamla sunlari kaydetti:

"Sözlü yönlendirmeleriyle çok net bir sekilde; 'su anda enflasyonun yüksek oldugu ama enflasyonun yükselmesine neden olan sürecin durdugu ve devam etmeyecegi, bu dogrultuda yüksek enflasyonu geçici olarak gördükleri ve radikal bir aksiyon almalarina gerek olmadigi' konusunda güçlü bir sinyal verdi. Böylece varlik alimi programinin azaltilmasi konusunun önümüzdeki dönemde tartisilabilecegini söyleyerek piyasalari sakinlestirmeyi basardi. Bu durumun, herkese zaman kazandirdigini ve her ülkeye kendi içinde düzeltmesi gereken sorunlar açisindan firsat yarattigini düsünüyorum. Ancak bu imkanlar ilelebet sürmeyecek. Fed de bir süre sonra çikis stratejisinin daha net iletisimini yaparak varlik alim programini azaltmak ve sonrasinda da faiz artirimina gitmek durumunda kalacaktir. O zaman da yönetmemiz gereken önemli riskler kapida bizi bekliyor demektir. Bu riskler gerçeklesmeden, halen vaktimiz varken, bizim bir an evvel önlemlerimizi almamiz ve yeni konjonktüre hazirlanmamiz gerektigine inaniyorum."

- "Bir güven artisi oldugunu görüyorum"

Türkiye Is Bankasi Genel Müdürü Aran, Türkiye ekonomisinde kur ve enflasyon tarafindaki baskinin yapisal bir sorun olarak varligini sürdürdügünü vurguladi.

Kur ve enflasyon üzerindeki baskiyi kolaylikla çözebilecek durumda olunmadigini belirten Aran, su degerlendirmelerde bulundu:

"Çünkü bunlar, yapisal sorunlarimiza isaret ediyor. 2013'ten bu yana baktigimizda, kimi zaman bize özgü nedenlerle kimi zaman da küresel nedenlerle döviz kurlarinda çesitli ataklar yasadik. Döviz kurlarindaki ataklar, kurlardan fiyatlara geçis etkisinin güçlenmesine neden oluyor. Artan döviz kuru geçiskenliginin yani sira güçlü tüketim istahimiz ve ithal girdiye bagimliligimiz hizli büyümeye çalistigimiz dönemlerde enflasyondaki yükselisi de beraberinde getiriyor. Küresel ölçekte emtia fiyatlarindaki artis da enflasyonist sürecin yönetilmesini daha güç hale getiriyor.

Nisan ayinda genel müdürlük görevimi devraldiktan sonra verdigim röportajda, ekonomik zorluklarin nasil asilacaginin reçetesi soruldugunda 'kararli ve istikrarli bir durusun, öngörülebilirligin ve serbest piyasa dinamiklerine güvenmenin önemine' vurgu yapmistim, bunlara ihtiyacimiz oldugunu söylemistim. Bugün de hala ayni fikirdeyim. Öngörülebilirligi saglamanin, kararli ve sabirli durusun ve serbest piyasa dinamiklerine güvenmenin bu reçetenin anahtari oldugunu düsünüyorum. Bu konuda da mesafe katetmeye basladigimizi büyük bir memnuniyetle görüyorum. Çünkü mart ve nisan aylari, her seyin çok hizli degistigi bir dönemdi. O günden bugüne ekonomi politikasi yönetimi açisindan büyük bir degisikligin olmadigi, siki para politikasinin korunmasi suretiyle risklerin yönetilmesinin amaçlandigi bir dönem yasadik. Buna asilama konusundaki olumlu gelismeler de eslik etti, asilama süreci hizlandi. Okullarin yüz yüze egitimle açilacagi konusu net ve güçlü bir sekilde ifade edildi. Cari islemler dengesinin; ihracatin artmasi ve turizm gelirlerinin tekrar ivmelenmesiyle beraber lehimize olacagini; cari dengenin daha olumlu seyrettigi bir konjonktürde Merkez Bankasi'nin yeniden rezerv biriktirme firsati bulacagi bir periyoda geçecegimizi düsünüyorum. Yatirimci; ekonomik parametrelere bakan, ekonomik parametreleri degerlendiren ve enflasyonda bir düsüs egilimi görmeden faiz oranlarini indirmeyen bir Merkez Bankasi oldugunu hissetti. ‘Merkez Bankasi Baskani degisince acaba para politikasinda bir gevseme olur mu’ endisesi yatisti. Bu önemli bir test süreciydi, bu süreçten geçer not aldigimizi düsünüyorum. Dolayisiyla ben bir güven artisi oldugunu ve ilk adimin gerçeklesmeye basladigini görüyorum. Burada sabirli durusun devam etmesinin çok önemli oldugunun altini çizmek istiyorum."

- "Firsati kaçirmamak, heba etmemek gerekiyor"

Hakan Aran, enflasyondaki mevcut yüzde 19'luk seviyeye karsin TCMB tarafindan yayimlanan Piyasa Katilimcilari Anketi'ne göre agustosta 12 ay sonrasina iliskin tüketici enflasyonu beklentisinin temmuza göre düsüs kaydederek yüzde 12,48 oldugunu hatirlatti.

Bu iyilesmenin, çok sinirli olmakla birlikte dikkate deger oldugunu vurgulayan Aran, "Mevcut durusumuz bozulmaz devam ederse baz etkisinin de katkisiyla enflasyonu bu yilin sonunda yüzde 16, gelecek sene de yüzde 12-13 seviyelerinde görebiliriz. Beklemeden birtakim kararlarin alinmasi durumunda; o noktada artik kimse bir reçete veremez, reçete verilemeyecek yerlere gelebiliriz. Bu nedenle ben bu sinirli iyilesmenin kiymetli oldugunu düsünüyorum. Evet, arzu edilen ölçüde olmayabilir ama sürdürülebilir ve dengeli büyüme ile istihdam yaratilmasi, faiz oranlarinin gerilemesi, üreticinin desteklenmesi, finansman yükünün hafifletilmesi, yeni yatirimlarin önünün açilmasi ve olumlu bir iklime dönülmesi konusunda bir firsat görüyorum. Umarim bu firsati bu kez kaçirmayiz, iyi degerlendiririz. Firsati kaçirmamak, heba etmemek gerekiyor." degerlendirmesinde bulundu.

Aran, sabir gösterilmeden kararlar alinmasi durumunda ise tekrardan ayni seylerin sil bastan yasanabilecegine dikkati çekti.

Sene basinda, ülke ekonomisinin bu yil yüzde 3,5 büyüyecegini öngördüklerini, bu öngörüyü en az yüzde 6 olacak sekilde revize ettiklerini belirten Aran, enflasyonda hizli bir düsüs olmayacagi ancak son çeyrekte baz etkisine bagli bir düsüs görülecegi ve sene sonunda enflasyonun yüzde 16'ya inecegi beklentisinde olduklarini söyledi.

Bunun Merkez Bankasi'na faiz oranlarinda indirim imkani saglayacagini vurgulayan Aran, "Piyasalarin bunu fiyatladigini düsünüyorum. Sürpriz bir sey olmayacak. Bu sekilde faizin indirildigi, piyasa ile çatismayan ve faiz indiriminin kurlarda artisa neden olmadigi bir konjonktürün; hepimize moral verecegini, izleyen dönemde enflasyonun asagi yönlü hareketinin hizlanmasina imkan saglayacak yolu açacagini düsünüyorum. Yüksek faiz ortamindan bankalar olarak bizlerin de sikayetçi oldugumuzun altini çizmek istiyorum. Çünkü biz kredilerimizi ortalama 3 yil vadeli veriyoruz, öte yandan mevduatin vadesi 1-2 ay civarinda. Bu demek oluyor ki geçen sene düsük faiz ortaminda verdigimiz kredileri, mevcut durum itibariyla her ay yüzde 19'dan fonluyoruz." ifadelerini kullandi.

- "Sabirli tavir, yapisal reformlara da itibar kazandiracaktir"

Is Bankasi Genel Müdürü Hakan Aran, Türkiye'de bir dönem üzerinde çok konusulan yapisal reformlara dair de su yorumu yapti:

"Yapisal reformlari, program olarak çok güzel açikliyoruz ama takibini yapmiyoruz. ‘Yapisal reform’ diyorsaniz, nereden baksaniz en az bir yil boyunca o islerin hayata geçmesinden sorumlu olacak kisilerin o islerle mesgul olmasi, ayni kararlilikla konunun üzerine gitmesi ve sonuçlarini almak için de beklemesi gerekir. Ama biz o yapisal dedigimiz reformlardan hiç sabir göstermeden sonuç bekliyoruz, kisa sürede sonuç gelmiyor diye vazgeçtigimizde de hepsi yarim kaliyor, yapamiyoruz. O nedenle politikalarda sabirli tavir yapisal reformlara da itibar kazandiracaktir. Bankalar bu konuda tesir edecekse bunu, yapisal dönüsüme katki saglayacak sekilde kaynaklarinin yönünü degistirerek yapar. Örnegin, üretici ve ihracatçilarin tesisini yerinde görerek yeni yatirimlarini tesvik ediyor, tüm finansmani en uygun sekilde sagliyor, proje bazinda geri dönüs sürecini degerlendirerek kaynaklarimizi dengeli büyüme için seferber ediyoruz. Kaynaklari buraya özgüledigimiz için tüketim tarafina daha az destek sagliyoruz. Böylece iç talebin yavaslamasiyla beraber dezenflasyonist sürece de katkida bulunuyoruz. Ben izlenen politikalarin sonuç verecegine inaniyorum. Çünkü hepimizin menfaati, hepimizin çikari ülke ekonomisinin iyilesmesinden geçiyor. Bunun olmadigi durumda kazanan olmaz. Ülkenin kazanamadigi bir yerde, bireysel olarak kazanan birilerinin olacagini sanmiyorum. Bu ülkenin kazanmasi gerekir. Bunun için de her kurum öncelikle kendi üzerine düsen sorumlulugu yerine getirmeli. Bir banka ise finansman kaynaklarini bu amaçla kullanmali, bu amaçla müsterisini desteklemeli diye düsünüyorum. Zaten her kurum vazifesini layikiyla yerine getirirse resim kendiliginden tamamlanir. Is Bankasi olarak bu konuda örnek bir davranis sergiledigimize inaniyorum. Gerek ilk çeyrek bilanço sonuçlarimizda gerek ilk yariyildaki sonuçlarimizda bunun böyle oldugunu, kaynaklari nerelere kullandigimiza baktiginizda çok net bir sekilde göreceksiniz."

- "Sorunlu krediler tarafinda ek bir bozulma, ilave bir risk görmüyorum"

Hakan Aran, bankacilik sektörünün aktif kalitesinde bir iyilesme oldugunu, sorunlu krediler tarafinda ek bir bozulma ve ilave bir risk görmedigini vurguladi.

Sorunlarin artmadigini, tersine sorunlarin çözüldügünü ve o çözümlenen sorunlarla kredilerin yeniden yapilandirildigini anlatan Aran, "Yapilandirilmis olan krediler, müsteriye islerinin tekrar karli hale gelmesi konusunda önemli bir zaman kazandiriyor. Dolayisiyla vatandasimiza, vatandasimizin isine ve karliligina yansimasi için gereken süreyi ödemesiz bir dönem olarak belirleyip, isinin iyilesme hizina göre taksitleri ayarlayip, gerçekten sorunun kalmadigi bir noktada anapara ödemelerine baslayacagi bir modelin ortaya konabilmis olmasi çok önemli." dedi.

Sermaye yeterliligi konusuna da deginen Aran, sermaye yeterlilik oraninin halen yasal sinirlarin çok üzerinde seyrettigini, dolayisiyla bankalarin hem güçlü likiditesi hem de güçlü sermayesi oldugunu söyledi.

Aran, "Sermayelerin azaldigi bir dönemde çözüm, öz kaynak karliliginin enflasyon oranina gelmesi, hatta enflasyonun üzerine çikmasi. Bu, enflasyon yüzde 19 seviyesinde iken mümkün olmaz fakat enflasyon düser öz kaynak karliligi da artarsa tekrar bankalarin sermaye biriktirdigi, sermayesini büyüttügü bir döneme, dengeye gelecegimizi düsünüyorum. Umarim bunu saglar, bunu görürüz." diye konustu.

- "Bankaciliga, bankalara, bankacilara saygi duyulmasini saglamamiz gerekiyor"

Is Bankasi Genel Müdürü Aran, bankacilik sektörünün iyilestirilmesi gereken alanlarina iliskin ise su degerlendirmelerde bulundu:

"Bu konuda özellikle sunu söylemek istiyorum; bankacilik anlayisi daha insan odakli hale getirilmeli. Bu, bizim önemli bir sorumlulugumuz. Çalisanlarimizin ve müsterilerimizin refahini artirmak, istihdam azaltan degil, istihdami artiran yaklasimlar benimsemek, müsterilerin islerinin gelisimine salt finansal açidan degil, danismanlik açisindan da katkida bulunmak konusunda bankalar olarak çok sey yapmamiz gerekiyor. Bankaciliga, bankalara, bankacilara saygi duyulmasini saglamamiz gerekiyor. Bugüne kadar her iste insani merkeze alan ve 'önce insan' yaklasimi ile hareket eden bir banka olarak, bu konuda sektöre öncü olacagimizi düsünüyorum. Insana yaklasim, insani merkeze alma konusunda bankalarin katedecegi bir mesafe var. Bu dönemde bunun da saglanmasi gerekiyor. Ben bankacilik mesleginin sayginligi, bankacilarin sayginligi açisindan toplum nezdinde alginin mutlaka gelistirilmesi gerektigine inaniyorum. Bu da yine sözle olmaz, icraatla olur. Sektör olarak bunu da basariyla yapacagimiza inaniyorum."

(Sürecek)
Kaynak: AA