Gara şehidinin annesi ‘hepsi yalan’ diyerek tepki gösterdi!
Irak'ın Kuzey Bölgesinde bulunan Gara’da şehit edilen 13 kişiden biri olan Eskişehirli Jandarma Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci’nin annesi Ayşe Güler, Yılmaz Büyükerşen’e kendisini aramadığını belirtti, sitem etti. Anne Güler, CHP ve İYİ Parti'ye de teki gösterdi, "Benim oğlumu PKK kaçırdı. O zamandan beri Cumhurbaşkanı olsun, Süleyman Soylu olsun, İçişleri Bakanı Yardımcısı Mehmet Ersoy hep bana destek oldular. Ben kaçırıldığından beri Kılıçdaroğlu’nun kapısına gittim, CHP, İYİ Parti hepsinin kapısına gidip yalvardım. Biri de neden basına çıkarmadı. Cumhurbaşkanı beni aradı başsağlığı diledi, tabii arayacak, onlar niye başsağlığı dilemedi. " dedi.
Irak'ın Kuzey Bölgesinde bulunan Gara'da şehit edilen 13 kişiden biri olan Eskişehirli Jandarma Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci'nin annesi Ayşe Güler, Yılmaz Büyükerşen'e kendisini aramadığını iddia ederek, duyarsız kalmasına sert tepki gösterdi.
Pençe-Kartal 2 Harekât noktasında bulunan Irak'ın Gara bölgesinde PKK'lı teröristler tarafından 2016 yılında kaçırılan ve şehit edilen 13 kişiden biri olan Jandarma Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci'nin annesi Ayşe Güler (61) CHP başta olmak üzere muhalefete sert sözlerle yüklendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in süreçte kendisine destek olmadığını söyledi. CHP'nin şehitler üzerinden propaganda yaptığını öne süren acılı anne Güler, "Devleti karalamasınlar" dedi.
"ŞEHİT OLACAĞIM DİYORDU"
Şehit oğlunun vatanına âşık olduğunu ve şehit olma hayali kurduğunu anlatan acılı anne Ayşe Güler, "Oğlum sakin bilgili güzel bir çocuktu ama hep şehit olacağım diyordu. Vatanı seven bir çocuktu, Hakkâri'ye gitme dedim gideceğim dedi herkes şehit oluyor ben de olacağım dedi. Devletine düşkün bir çocuktu. Ben İstanbul'da yaşıyorum, oğlum yanımda büyüdü, yetişti. Hakkâri Çukurca da görev yapıyordu. Orada sınava giderken yolunu kesip kaçırıyorlar. 21 Eylül 2016 saat 10.00'da kaçırdılar" diye konuştu.
"MUHALEFETİN KAPISINA GİTTİM, YALVARDIM"
CHP ve İYİ Parti'ye gittiğini ve yardım istediğini aktaran Ayşe Güler, "Benim oğlumu PKK kaçırdı. O zamandan beri Cumhurbaşkanı olsun, Süleyman Soylu olsun, İçişleri Bakanı Yardımcısı Mehmet Ersoy hep bana destek oldular. Ben kaçırıldığından beri Kılıçdaroğlu'nun kapısına gittim, CHP, İYİ Parti hepsinin kapısına gidip yalvardım. Biri de neden basına çıkarmadı. Cumhurbaşkanı beni aradı başsağlığı diledi, tabii arayacak, onlar niye başsağlığı dilemedi. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı beni neden aramadı. Şehit onun şehidi neden aramadı? Benim çocuğumu Cumhurbaşkanı değil, devlet değil PKK öldürdü. Onlar askerine vurmaz, ben buna inanmıyorum. Özgür Özel var, Kılıçdaroğlu var, kaç defa randevu aldım neden biri de bana cevap vermedi? Neden biri de halimi sormadı? Şimdi çıktılar benim hakkımda prim yapıyor diyorlar. Hepsi yalan. Bu CHP'nin işi, gücü yalan. Hele ki bu Özgür Özel'in hepsi yalan, benim kızım kaç defa kapısına gitti, ağladı, yalvardı. Cumhurbaşkanı beni aradı, güzelce baş sağlığı diledi. Bu suç mu?" ifadelerini kullandı.
"BENİM OĞLUM ORADA KURŞUNA DİZİLDİ, BÜYÜKERŞEN BENİ NEDEN ARAMADI"
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın oğlunun kaçırıldığı süreçte kendisine destek olmadığını ve hiç aramadığını belirten Güler, "Ben 1 haftadır Eskişehir'deyim, neden Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen beni aramadı. Koskoca Büyükerşen, beni niye aramıyor? Çok mu büyük kendisi. Benim askerim onu sınırda koruyordu. O burada gezerken benim oğlum orada kurşuna dizildi. Beni neden aramadı?" şeklinde konuştu.
"SOYLU'NUN EVİNE RANDEVUSUZ GİRDİM"
Süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine çok destek olduğunu vurgulayan Ayşe Güler, "Cumhurbaşkanı bize iyilik yaptı kötülük değil. Benim özürlü çocuğumun sırtında montu yoktu, yiyeceği yoktu. Süleyman Soylu bana destek oldu o durumdayken. Ben Soylu'nun evine randevusuz gittim girdim" diye konuştu.
"KİMSE DEVLETİ KARALAMASIN"
Engelli bir çocuğu olduğunu ve zor durumdayken devletin kendilerine sahip çıktığını anlatan acılı anne Ayşe Güler şunları kaydetti:
"Benim oğlumun cesedi çok temizdi. Onun bedeninde kurşun yarası vardı. Başka bir şey yoktu. Devlet hep benim arkamdaydı. Hâlâ da arkamda. Benim özürlü bir çocuğum var, onunla bana devlet baktı. Kimse devleti de karlamasın. Yalan söylüyorlar. Ben bir anneyim benim ciğerim yanıyor. Ben onu devlete verdiysem bugün olmazsa yarın olacak. Ben ne yapabilirim? Allah'tan gelen bir şey. Alın yazısıymış. Beni Süleyman Soylu, Mehmet Ersoy ve İstanbul'daki belediye başkanları, kaymakamlarımız beni çok güzel ağırladı."
Pençe-Kartal 2 Harekât noktasında bulunan Irak'ın Gara bölgesinde PKK'lı teröristler tarafından 2016 yılında kaçırılan ve şehit edilen 13 kişiden biri olan Jandarma Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci'nin annesi Ayşe Güler (61) CHP başta olmak üzere muhalefete sert sözlerle yüklendi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in süreçte kendisine destek olmadığını söyledi. CHP'nin şehitler üzerinden propaganda yaptığını öne süren acılı anne Güler, "Devleti karalamasınlar" dedi.
"ŞEHİT OLACAĞIM DİYORDU"
Şehit oğlunun vatanına âşık olduğunu ve şehit olma hayali kurduğunu anlatan acılı anne Ayşe Güler, "Oğlum sakin bilgili güzel bir çocuktu ama hep şehit olacağım diyordu. Vatanı seven bir çocuktu, Hakkâri'ye gitme dedim gideceğim dedi herkes şehit oluyor ben de olacağım dedi. Devletine düşkün bir çocuktu. Ben İstanbul'da yaşıyorum, oğlum yanımda büyüdü, yetişti. Hakkâri Çukurca da görev yapıyordu. Orada sınava giderken yolunu kesip kaçırıyorlar. 21 Eylül 2016 saat 10.00'da kaçırdılar" diye konuştu.
"MUHALEFETİN KAPISINA GİTTİM, YALVARDIM"
CHP ve İYİ Parti'ye gittiğini ve yardım istediğini aktaran Ayşe Güler, "Benim oğlumu PKK kaçırdı. O zamandan beri Cumhurbaşkanı olsun, Süleyman Soylu olsun, İçişleri Bakanı Yardımcısı Mehmet Ersoy hep bana destek oldular. Ben kaçırıldığından beri Kılıçdaroğlu'nun kapısına gittim, CHP, İYİ Parti hepsinin kapısına gidip yalvardım. Biri de neden basına çıkarmadı. Cumhurbaşkanı beni aradı başsağlığı diledi, tabii arayacak, onlar niye başsağlığı dilemedi. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı beni neden aramadı. Şehit onun şehidi neden aramadı? Benim çocuğumu Cumhurbaşkanı değil, devlet değil PKK öldürdü. Onlar askerine vurmaz, ben buna inanmıyorum. Özgür Özel var, Kılıçdaroğlu var, kaç defa randevu aldım neden biri de bana cevap vermedi? Neden biri de halimi sormadı? Şimdi çıktılar benim hakkımda prim yapıyor diyorlar. Hepsi yalan. Bu CHP'nin işi, gücü yalan. Hele ki bu Özgür Özel'in hepsi yalan, benim kızım kaç defa kapısına gitti, ağladı, yalvardı. Cumhurbaşkanı beni aradı, güzelce baş sağlığı diledi. Bu suç mu?" ifadelerini kullandı.
"BENİM OĞLUM ORADA KURŞUNA DİZİLDİ, BÜYÜKERŞEN BENİ NEDEN ARAMADI"
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın oğlunun kaçırıldığı süreçte kendisine destek olmadığını ve hiç aramadığını belirten Güler, "Ben 1 haftadır Eskişehir'deyim, neden Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen beni aramadı. Koskoca Büyükerşen, beni niye aramıyor? Çok mu büyük kendisi. Benim askerim onu sınırda koruyordu. O burada gezerken benim oğlum orada kurşuna dizildi. Beni neden aramadı?" şeklinde konuştu.
"SOYLU'NUN EVİNE RANDEVUSUZ GİRDİM"
Süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine çok destek olduğunu vurgulayan Ayşe Güler, "Cumhurbaşkanı bize iyilik yaptı kötülük değil. Benim özürlü çocuğumun sırtında montu yoktu, yiyeceği yoktu. Süleyman Soylu bana destek oldu o durumdayken. Ben Soylu'nun evine randevusuz gittim girdim" diye konuştu.
"KİMSE DEVLETİ KARALAMASIN"
Engelli bir çocuğu olduğunu ve zor durumdayken devletin kendilerine sahip çıktığını anlatan acılı anne Ayşe Güler şunları kaydetti:
"Benim oğlumun cesedi çok temizdi. Onun bedeninde kurşun yarası vardı. Başka bir şey yoktu. Devlet hep benim arkamdaydı. Hâlâ da arkamda. Benim özürlü bir çocuğum var, onunla bana devlet baktı. Kimse devleti de karlamasın. Yalan söylüyorlar. Ben bir anneyim benim ciğerim yanıyor. Ben onu devlete verdiysem bugün olmazsa yarın olacak. Ben ne yapabilirim? Allah'tan gelen bir şey. Alın yazısıymış. Beni Süleyman Soylu, Mehmet Ersoy ve İstanbul'daki belediye başkanları, kaymakamlarımız beni çok güzel ağırladı."