Cumhurbaskani Erdogan, Necip Fazil Ödülleri Töreninde Konustu Açiklamasi (2)

'Türkiye'nin hem uluslararasi iliskilerde hem ekonomide 'Dünya besten büyüktür' siariyla yürüttügü mücadele de sömürü ve zulüm üzerine insa edilen bu düzenin degismesi içindir. Çünkü biz insani, insanin kurdu olarak degil sifasi olarak görüyoruz. Çünkü insan esrefi mahlukattir, yaratilmislarin en sereflisidir. Yaratilmislarin en sereflisi olan insani degersizlestiren her türlü yaklasimi reddediyoruz' 'Bu ödüller kendileri disinda hiç kimseye var olma hakki tanimayan, fikir ve sanat dünyamizin zorbalarina karsi açilmis bir bayraktir. Ilim ve fikir yoksunu bu zorbalarin ilk günden itibaren Üstat Necip Fazil'i ve Necip Fazil Ödülleri'ni dillerine dolamalarinin sebebi iste budur. Necip Fazil Ödülleri ile bu zorbalarin konforu bozulmus, yillardir 'al gülüm ver gülüm' islettikleri tezgahlari dagilmistir' '(Necip Fazil Kisakürek) O, doguyu da batiyi da medeniyet kökleriyle birlikte bilen, yorumlayan bir entelektüel olarak hiçbir zaman fildisi kulesine çekilmedi. Bilakis, gerçek bir aksiyon adaminda olmasi gereken samimiyeti, sahiciligi ve cesaretiyle davasi için çalisti, ter döktü, gerektiginde bedel ödedi'

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Türkiye'nin hem uluslararasi iliskilerde hem ekonomide "Dünya besten büyüktür" siariyla yürüttügü mücadelenin sömürü ve zulüm üzerine insa edilen bu düzenin degismesi için oldugunu belirterek, "Çünkü biz insani, insanin kurdu olarak degil sifasi olarak görüyoruz. Çünkü insan esrefi mahlukattir, yaratilmislarin en sereflisidir. Yaratilmislarin en sereflisi olan insani degersizlestiren her türlü yaklasimi reddediyoruz." dedi.

Cumhurbaskani Erdogan, Atatürk Kültür Merkezinde 8'incisi düzenlenen Necip Fazil Ödülleri töreninde yaptigi konusmada, bu ödüllerin asil vasfinin, kültür ve sanat hayatini esir alan, klan dayanismasinin ve ideolojik vesayet zincirlerinin parçalamasi oldugunu belirtti.

Cumhurbaskani Erdogan, "Bu ödüller kendileri disinda hiç kimseye var olma hakki tanimayan, fikir ve sanat dünyamizin zorbalarina karsi açilmis bir bayraktir. Ilim ve fikir yoksunu bu zorbalarin ilk günden itibaren Üstat Necip Fazil'i ve Necip Fazil Ödülleri'ni dillerine dolamalarinin sebebi iste budur. Necip Fazil Ödülleri ile bu zorbalarin konforu bozulmus, yillardir 'al gülüm ver gülüm' islettikleri tezgahlari dagilmistir." diye konustu.

Sadece Atatürk Kültür Merkezi'nin insaat sürecinde sergilenen rezilliklerin, bu zihniyetin gerçek yüzünün millet tarafindan görülmesini sagladigini dile getiren Erdogan, sunlari kaydetti:

"Necip Fazil Ödülleri, uzun süredir hasretini çektigimiz Türkiye merkezli düsünme sürecine de önemli katkilar yapmaktadir. Özellikle genç yeteneklerimizin üretkenliginin artmasinda bu ödüllerin çok önemli payi vardir. Ödüllerimizin gelisim yolculugunu, gençlerimizi daha fazla sürece dahil eden kusatici bir anlayisla sürdürmesi gerektigini düsünüyorum. Bu hassasiyetle hareket edildiginde Necip Fazil Ödülleri'nin ülkemizde yeni üstatlarin nesvünema bulmasina katki saglayacagina inaniyorum."

Erdogan, Türkiye'nin ilim, kültür ve sanat hayatina katki saglayan herkesin, bu ülkeye büyük bir hizmette bulundugunu ifade ederek, bu hizmetlerin taninmasi, bilinmesi, bu hizmetlerden daha fazla istifade edilmesi için gayret gösterdiklerini vurguladi.

Cumhurbaskani Erdogan, 2014 yilindan beri takdim ettikleri Necip Fazil Ödülleri'ne ilim, sanat ve kültür erbabina yönelik ahde vefanin tescili olarak baktiklarini belirterek, her yil titiz bir çalismayla kültür ve edebiyat dünyasinin mümtaz isimlerini tespit eden ödül jürisine tesekkür etti.

Ödül jürisindeki hocalarin, bu yil da farkli dillerde 7 kiymetli ismi listeye aldiklarini aktaran Erdogan, söyle devam etti:

"Listemizin ilk sirasinda siir ödülü yer aliyor. 2021 Necip Fazil Siir Ödülü'nü - az önce de kendisiyle müserref olduk- Mustafa Aydogan'a takdim ediyoruz. Dingin, sade ve sabirli üslubuyla okuyucularinin gönlünü çelen Mustafa Aydogan, lirik siir gelenegimizin günümüzdeki en içten örneklerine imza atiyor. Eger yanlis okursam af ola. 'Bosluga söylerim ben sözümü. Hava yutar onu. Kuslar geçer ötesinden, berisinden. Yilan sezer, akrep duyar, kurt bilir. Insan her seyin az öncesidir.' Iste bunun gibi misralarla kalp tellerimizi titreten Mustafa Aydogan kardesimizi tebrik ediyorum. Hikaye ve roman alaninda ise 'Asla Pes Etme', 'Hatirli Yara', 'Kar Makami' gibi eserleri edebiyat dünyamiza kazandiran, az önce kendileriyle müserref oldugumuz Mukadder Gemici'yi görüyoruz. Mukadder Gemici, eserlerinde bu topraklarin hallerini, hasletlerini, hatiralarini hikaye ediyor. Onlari okurken kimi zaman maziye kanat çirpiyor, kimi zaman uzak kasabalardan birine ugruyorsunuz. Fakat kisileri ve mekanlari tasvir ederken, o kadar sahih ifadeler kullaniyor ki okudugunuzun bir kurgu oldugunu unutuveriyorsunuz. Her bir hikayesiyle okuyucusunu farkli iklimlere tasiyan Mukadder Gemici Hanimefendi'yi de cani gönülden tebrik ediyorum."

- "Insanlik son 2 asirda büyük bir dönüsüm yasadi"

Degisimin hayatin gerçegi oldugunu ancak degisim ile yozlasma arasinda keskin bir fark oldugunu dile getiren Erdogan, su degerlendirmelerde bulundu:

"Insanlik son 2 asirda kadim degerlerinin örselendigi büyük bir dönüsüm, bir yönüyle dejenerasyon yasadi. Modernlesmeyle beraber insanin kendi fitratina, çevresine, hayati paylastigi diger mahlukata yönelik bakis açisi da degisti. 'Insani, insanin kurdu' olarak gören hastalikli yaklasim altta kalanin caninin çiktigi sadece güçlünün ayakta kaldigi bir sistem insa etti. Afrikalilar basta olmak üzere modern batinin disinda kalanlar, bu zihniyetin mensuplari tarafindan ezildi, hor görüldü, sömürgelestirildi. Beyaz adam, vahsi toplumlara sözde medeniyet götürme iddiasiyla insanlik tarihinin en büyük katliamlarina soykirimlarina imza atti. Namibya'dan Kongo'ya, Cezayir'den Vietnam'a, Ruanda'dan Bosna Hersek'e kadar pek çok yerde tarihin en vahsi cinayetleri islendi. Kimi zaman farkli etnik gruplar, kimi zaman farkli dili konusanlar, kimi zaman da farkli inanca mensup olanlar bu zihniyetin kurbani oldu. Son 2 asirda yasadigimiz birçok sorunun gerisinde, insani fitratindan kopararak metalastiran iste bu magrur, bu mütekebbir anlayis bulunuyor."

Sadece güçlünün hayat hakkini kutsayan bu yaklasimin, biçim ve söylem degistirerek bugün de varligini sürdürdügüne isaret eden Erdogan, "Daha birkaç yil öncesine kadar Arakan'da sahit olduklarimizi hatirlayin. Akdeniz'de mülteci botlarina yapilan saldirilari hatirlayin. Avrupa sinirina dayanan Suriyeli siginmacilara yönelik irkçi eylemler, Müslümanlara ve yabancilara karsi hayata geçirilen fasist düzenlemeler, göç ettikleri Avrupa baskentlerinde kaybolan masum çocuklar, bir avuç zenginin refahi ugrunda köle gibi çalistirilan emekçiler... Insani metalastiran iste bu zihniyetin günümüzdeki yansimalarindan sadece birkaçidir." diye konustu.

Cumhurbaskani Erdogan, sözlerini söyle sürdürdü:

"Türkiye'nin hem uluslararasi iliskilerde hem ekonomide 'Dünya besten büyüktür' siariyla yürüttügü mücadele de sömürü ve zulüm üzerine insa edilen bu düzenin degismesi içindir. Çünkü biz insani, insanin kurdu olarak degil sifasi olarak görüyoruz. Çünkü insan esrefi mahlukattir, yaratilmislarin en sereflisidir. Yaratilmislarin en sereflisi olan insani degersizlestiren her türlü yaklasimi reddediyoruz. Çaglari asan mesajlariyla Islam medeniyetinin modern insanin içinde bulundugu buhranlara kurtulus reçetesi sunduguna inaniyoruz. Ilim, hikmet, ahlak ve adalet temelleri üzerine kurulan Islam medeniyeti, dünyayi güzellestirmeyi ve bütün mahlukat için daha yasanilabilir hale getirmeyi gaye ediniyor."

Arastirmaci yazar Tahsin Görgün'ün "insanligin kadim birikimini" isleyen eserlerinin dogunun isigini bugüne tasidigini dile getiren Erdogan, "Islam düsüncesindeki kiymetli eserleriyle fikir dünyasini zenginlestiren Tahsin Görgün hocamizi tebrik ediyor ve bu yilki Fikir Arastirma Ödülü'nü kendilerine takdim ediyoruz. Tahsin hocamizdan tipki merhum Üstat gibi batidan esen sert rüzgarlara karsi dogunun ruhunu harekete geçirecek yeni çalismalar bekliyoruz." dedi.

- "Davasi için çalisti, ter döktü, gerektiginde bedel ödedi"

Necip Fazil Kiskürek'in, hayatinin hiçbir safhasinda kendini sadece bir düsünür olarak görmedigini, fikirle eylemi bir araya getirerek hep düsüncesinin kavgasini verdigini dile getiren Erdogan, sunlari ifade etti:

"Necip Fazil, dili kesilmis, kültür birikimi söndürülmüs, egitim imkani elinden alinmis Anadolu insaninin eksik olan neyi varsa oraya kosturmustur. Tiyatro ihtiyaci mi dogmus, Üstat bunu hemen kendi görevi bilmis. Piyes, tiyatro eseri yazmistir. Siyer-i Nebi'ye mi gerek duyulmus? Üstat oturmus, onu kaleme almistir. Tarihi sahsiyetleri savunma ihtiyaci mi dolmus? Üstat çalismis, emek vermis, linç edilme pahasina bir tarihçi titizligiyle kitap yazmistir. Dergi çikarmak gerekiyorsa elini tasin altina koymus, konferans vermek gerekiyorsa Istanbul'dan baslamis, Anadolu'nun yollarina revan olmustur. Zaman zaman bana da spikerligini yapmak nasip olmustur. Istanbul'da, Ankara'da, Anadolu'da vesaire... Fikir ve yazi hayatinin her alaninda özgün, nitelikli ve adeta coskun bir irmak gibi akan eserler vermistir. Iste Çile'de, Reis Bey'de, Tohum'da, Ulu Hakan'da, Çöle Inen Nur'da, Büyük Dogu'da, Ideolocya Örgüsü'nde, Sahte Kahramanlar'da, Iman ve Islam Atlasi'nda ve daha nice eserinde hep bu mücadelenin, bu mesuliyet duygusunun derin izleri vardir. O, doguyu da batiyi da medeniyet kökleriyle birlikte bilen, yorumlayan bir entelektüel olarak hiçbir zaman fildisi kulesine çekilmedi. Bilakis, gerçek bir aksiyon adaminda olmasi gereken samimiyeti, sahiciligi ve cesaretiyle davasi için çalisti, ter döktü, gerektiginde bedel ödedi."

(Sürecek)

Kaynak: AA