Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda Konuştu Açıklaması (3)

'Depremle mücadelede merkez ile yerel yönetim arasında sağlıklı bir iletişim, iş birliği, koordinasyon sağlanmak zorundadır. Bu olmadığı takdirde iş yürümez' '(İstihdama ilişkin kanun teklifi) Bu üç işçi sendikası (Türkİş, Hakİş ve DİSK) bir araya zor gelirler. Ama üçü ilk kez ortak bir bildiri yayınlamışlar. Teklifi çekin, önce bizim görüşümüzü alın diye. Bu kanun teklifinin çekilmesi lazım' 'Depreme ilişkin yapılması gerekenleri AK Parti, MHP, CHP, hepimiz biliyoruz aslında. Niçin yapılmıyor? Bu, bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihte bulunan ise iktidar partisidir'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Depremle mücadelede merkez ile yerel yönetim arasında sağlıklı bir iletişim, iş birliği, koordinasyon sağlanmak zorundadır. Bu olmadığı takdirde iş yürümez." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, depreme ilişkin yapılması gerekenlerin bilindiğini ancak yapılmadığını savunarak, "AK Parti, MHP, CHP, hepimiz biliyoruz aslında. Niçin yapılmıyor? Bu, bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihte bulunan ise iktidar partisidir." diye konuştu.

"Deprem değil bina öldürür." şeklinde bir deyişin bulunduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, insanların o binaların içinde ölümü beklemesinin hangi vicdana, hangi ahlaka sığdığını sordu.

Depremi önleme şansının bulunmadığını ancak riskli alanların bilindiğini belirterek, neden önlem alınmadığını da soran Kılıçdaroğlu, bunun da paranın nereye kullanılacağıyla ilgili siyasi bir tercih olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Deprem riskini sıfıra indirip insanların hayatını kurtarmak mı istiyorsun yoksa bir havaalanı yapıp, uçak inmeyen havaalanına dünyanın avrolarını, dolarını bundan 20 yıl sonrasını bile garanti edip ödeyecek misin? Bu bir siyasi tercihtir. AK Parti siyasi tercihini böyle kullandı. Hükümet de böyle kullandı; 18 yıldır böyle kullanıyor." değerlendirmesinde bulundu

Eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit'in 1999'daki Marmara depreminden sonra ek kurumlar vergisi, ek gelir vergisi, ek emlak vergisi, özel iletişim vergisi, özel işlem vergisi diye vergiler getirdiğini, bunlardan özel iletişim vergisinin sürekli hale geldiğini aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özel iletişim vergisi çıktığı tarihten bu yılın eylül ayına kadar toplanan para 35 milyar dolar. 35 milyar dolarla siz, İstanbul'da, İzmir'de yaşanacak bir deprem riskini en aza indirebilirsiniz. Bir kişinin bile burnu kanamayabilir parayı harcarsanız. Adı üstünde deprem vergisi. Soruyorum nerelere harcandı; kıyamet kopuyor. Erdoğan, bu soruyu sorduğumda, 'Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal'e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.' diyor. Bana hesabını vermeyeceksin, millete hesabını vereceksin. Parayı nereye harcadın? Dünyanın en mükemmel raporunu sana 3,5 saat sundular. Nereye gitti bu paralar?"

İmar affı uygulaması kapsamında toplanan paraların da nerede olduğunu soran Kılıçdaroğlu, "Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar para harcandı. Bizim insanımız ise kendi evinde, tabutlukta depremi bekliyor, deprem olacak biz de öleceğiz. İktidar bunu duymuyor. Şu soruyu sormamız lazım: İnsan hayatı değerli midir? Devleti yönetenlerin bilmesi lazım. İnsan hayatı değerliyse insanı yaşatmak için alınması gereken önlemleri siyasi iktidar alıyor mu almıyor mu? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyoruz. Siz insan nasıl ölür... Görüyorsunuz, biliyorsunuz, anlıyorsunuz, yaşıyorsunuz ama önlem almıyorsunuz. Çöken bir yanlış anlayıştan söz ediyorum." şeklinde konuştu.

- "Sosyal devletin ayağa kalkması gerekiyor"

Anayasa'da, "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler." hükmünün yer aldığını aktaran Kılıçdaroğlu, Anayasa'daki bu tedbirlerin hiçbirisinin alınmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "18 yıldır bu ülkeyi yönetenler Anayasa'nın bu maddesinden bile bihaberler. Adımın Kemal olduğu kadar inanırım. Deprem gerçeği var, bilim insanları, mühendisler, sivil toplum, siyasetçiler, vatandaşlar söylüyor, evimiz risk alanı dayanıksız... 'Evi boşalt.' Boşaltacak da nereye gidecek, gidecek yeri yok. Depremde binanın yıkılacağını ve öleceğini bildiği halde oradan ayrılamıyor. Çünkü gidecek yeri yok. Sosyal devlet nedir? İşte o vatandaşa, 'senin hayatın bizim için çok değerlidir, sen bu binayı boşalt, sana şurada yer verdik, sen oraya taşın, biz burayı yıkacağız', diyecek sosyal devlet. Sosyal devlet değil beşli çeteye hizmet eden bir devlet var." değerlendirmesini yaptı.

Depremde en çok fakirin, fukaranın zarar gördüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bunlar demiyor mu 'biz fakir fukaranın yanındayız'. Fakir fukaranın cenazelerinin yanındalar." dedi.

Kılıçdaroğlu, sosyal devletin ayağa kalkması, vatandaşına sahip çıkması, konut açısından da tedbirleri alması gerektiğini belirtti.

Devletin sağlıklı yönetilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, ödenen vergilerin nereye gittiğini vatandaşın sorgulamasını istedi.

- "Bunlar aşılır, hiç kimse karamsar olmasın"

Deprem riski konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en sağlıklı, en tutarlı, en nitelikli raporları yazıp, bunu bir siyaset malzemesi yapmadan yürütme organına teslim edip, 3,5 saat anlatan tek partinin CHP olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şunu da her vatandaşın bilmesini isterim: Artık CHP'nin devleti yönetme zamanı gelmiştir. Ayaklar altında olan bir devlet olmaz. Herkesin tehdit ettiği bir devlet olmaz. Herkesin şantaj yaptığı bir devlet olmaz. Onurumuzla ve gururumuzla yaşamak istiyoruz. Kimsenin tehdit etmediği bir devlet anlayışıyla yaşamak istiyoruz. Hangi partiden, inançtan, kimlikten olursa olsun, hangi yaşam tarzını benimserse benimsesin benim vatandaşımdır deyip onun sorunlarına eğilen bir devlet anlayışı istiyoruz.

Toplumu ayrıştıran, toplumu bölen... Bu doğru değil. Depremle mücadelede merkez ile yerel yönetim arasında sağlıklı bir iletişim, iş birliği, koordinasyon sağlanmak zorundadır. Bu olmadığı takdirde iş yürümez. Kentsel dönüşüm konusunda aylarca bekleyen, bizim belediye başkanlarımızın bekleyen yazıları vardı, cevap bile vermediler. Bunlar aşılır, hiç kimse karamsar olmasın."

- "Sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıt"

TBMM Genel Kurulunda bu hafta İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin görüşüleceğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bu teklifte 25 yaş altı ve 50 yaş üstü vatandaşlara kurulan bir kumpasın bulunduğunu savundu.

Türk-İş, Hak-İş ve DİSK'in bir araya gelerek bu konuda bir bildiri yayımladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu üç işçi sendikası bir araya zor gelirler. Ama üçü ilk kez ortak bir bildiri yayınlamışlar. Bunu çekin, önce bizim görüşümüzü alın diye. Bu kanun teklifinin çekilmesi lazım. Üç konfederasyonun genel başkanlarını davet edersiniz, bunları dinleyin. Getirdiğiniz şey çok tehlikeli, sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıt. İnsanların yasalarla verilen haklarını 25 yaş altı ve 50 yaş üstü insanlardan alıyorsunuz. Uluslararası normlara göre verilen haklarını alıyorsunuz. Bunu da umarım çekerler." şeklinde konuştu.

(Bitti)
Kaynak: AA