Yerli Sanayiciden Rüzgar Türbin Ekipmanlarının Tamamını Üretme Hedefi
Dirinler Döküm AŞ, 170 milyon liralık yatırımla rüzgar türbinlerinde kullanılan döküm parçaların tamamını ve Türkiye ile Avrupa'nın ihtiyacı olan ağır sanayi döküm parçalarını üretmeyi planlıyor Dirinler Döküm AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Melih Dirin: 'Kınık Organize Sanayi Bölgesindeki yatırımla rüzgar enerjisine ve Türkiye'nin cari açığını kapatmaya yönelik program dahilinde rüzgar türbini ve ağır sanayi makineleri gövdeleri üretimine yönelik büyük parçaları dökme kapasitesine sahip bir tesis planlıyoruz' Kınık Belediye Başkanı Dr. Sadık Doğruer: 'Kınık ilçemizin İstanbul otobanı bağlantısı, liman bağlantısı gibi stratejik önemi ve komşu ilçelerde diğer parçaların üretimi olması nedeniyle kuzey İzmir aslında bir rüzgar enerjisi üssüne dönüşebilir'
Büyük ebatlı rüzgar türbin malzemelerini üreterek 5 yılda 329 milyon liralık bir katma değer oluşturması beklenen yatırım, İzmir'in Kınık ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi'nde (Kınık OSB) 145 bin metrekarelik bir alanda gerçekleştirilecek.
Dirinler Döküm AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Melih Dirin, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, firmalarının 1974 yılından beri faaliyette olduğunu ve şu anda yıllık 204 bin ton döküm kapasitesine sahip olduklarını belirtti.
"Kınık OSB'deki yatırımla, rüzgar enerjisine ve Türkiye'nin cari açığını kapatmaya yönelik program dahilinde rüzgar türbini ve ağır sanayi makineleri gövdeleri üretimine yönelik büyük parçaları dökme kapasitesine sahip bir tesis planladıklarına" işaret eden Dirin, "Şu an 35 bin metrekare kapalı alanda yaptığımız işin daha büyüğünü yaklaşık 100 bin metrekarelik bir alanda tüm birimleri ile çalışan modern ve teknolojik döküm yapan üretim hattı planlıyoruz. Sonraki süreçlerde dökümhaneden çıkan parçaları işleyen kullanıma montaja hazır hale getirecek işleme tesisi ve montaj hattı da yapılacak." dedi.
Dirin, ürünlerinin yüzde 80'inin Kuzey Avrupa, Almanya ve civar ülkelere ihraç edildiğini belirterek, "Üretimimizin yaklaşık yüzde 50’sini rüzgar enerjisine yönelik parçalarda gerçekleştiriyoruz. Ağırlıkları 15 tona kadar olan parçaları İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (İzmir AOSB) tesisimizde döküyoruz. Bunun üzerindeki, daha büyük parçaları, ki artık günümüz koşulları rüzgar enerjisinde 25 tonluk parçaları gerektiriyor, Kınık'ta üreteceğiz. Fabrikada ilk etapta 100-150 kişi çalışacak, ancak zamanla toplamda 500 kişiyi bulacağız." diye konuştu.
Rüzgar türbinlerindeki birçok parçanın dökümünü gerçekleştirebildiklerini vurgulayan Dirin, şunları söyledi:
"Rüzgar türbinlerinde dökümünü şu anda bina ve ekipman kapasitesinden dolayı gerçekleştiremediğimiz parçalar mevcuttur. Kınık'taki yatırımın stratejik yatırımlardan biri olmasının sebeplerinden biri bu. Burada bu ağır ve büyük parçaları da dökerek artık Türkiye’de rüzgar türbinlerinde kullanılan ve seri olarak dökülebilen parçaların hepsini üretmeyi planlıyoruz. Kanatların bağlandığı ekipmanlar, farklı tonajlarda olmakla birlikte 3 megavat ve üzerindeki türbinler için yaklaşık 25 ton civarında. Bu tip parçaların bir simülasyon ve ön planlama dönemi oluyor. Bu da yaklaşık 1-2 yılı kapsıyor. Biz zaten şu anki mevcut yapımızla, Ar-Ge merkezimizle bu parçaların üretimine yönelik ön çalışmalarımızı tamamlamış durumdayız. Rüzgar türbinlerinin jeneratörü şu anda Türkiye’de üretiliyor ve bu jeneratör parçalarının büyük bir kısmını şu anki tesislerimizde biz üretiyoruz. Kınık’taki tesis tamamlandıktan sonra buradaki diğer büyük tonajlı parçalarını da kaliteli ve teknolojisine uygun üretebiliyor olacağız."
- "Yatırım iki yılda tamamlanacak"
Dirin, fabrikanın inşaatının takviminin ise yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınındaki gelişmelere göre şekilleneceğini, ancak inşaatın temel attıktan sonra iki yıl gibi bir sürede tamamlanabileceğini bildirdi.
Dünyada rüzgar türbini imalatçısı olan firmaların tamamına hizmet vermeyi ve bu türbinlerin Türk malı olarak üretilmesine katkı sağlamayı hedeflediklerine de değinen Dirin, "Bu yatırım, Türkiye’de olmayan ve katma değeri yüksek bir yatırım. Bu destek ise bizim için çok önemli. Dirinler, bu işin beynini yapıyor olacak. Önümüzdeki dönemde, 25 tonluk bir demir döküm parçasını montajlanmış haliyle de ihraç edilmesini hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Kuzey İzmir rüzgar enerjisi üssüne dönüşebilir"
Kınık Belediye Başkanı Dr. Sadık Doğruer ise, Kınık OSB’nin yıllardır atıl kalmışlığından sonra, bölgenin son üç yılda gösterdiği gelişmeden memnun olduklarını söyledi.
Dirinler Döküm'ün Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında destek alacak 10 firma arasına girmesinin hem firma hem de Kınık adına gurur verici bir durum olduğunu belirten Doğruer, "Dirinler Döküm’ün bölgeye gelmesiyle burada katma değer sağlayacak parçalar üretilecek. Böylesine büyük bir yatırımın Kınık’ta olması, rüzgar enerjisi santrallerinin en büyük ve stratejik parçalarının Çiğli’de 15-17 ton ve Kınık'ta da 25 tonluk her parçasının üretilebilir olması bizim için onur ve gurur verici. Kınık ilçemizin İstanbul otobanı bağlantısı, liman bağlantısı gibi stratejik önemi ve komşu ilçelerde diğer parçaların üretiminin olması nedeniyle kuzey İzmir aslında bir rüzgar enerjisi üssüne dönüşebilir." dedi.
Doğruer, fabrikanın Kovid-19 salgını bittikten sonra 18 ila 24 ayda faaliyete geçebileceğine işaret ederek, "İki yıl böyle bir proje için çok az bir süre. Ayrıca, ilk 10 proje içinde Kınık olması ve OSB’nin yönetimiyle birlikte ilave arazi talebi, Kınık OSB’ye talebin arttığının bir göstergesi. Genişleme sahasıyla birlikte diğer firmaları da Kınık’a davet ediyoruz ve en hızlı şekilde tüm firmaların önünü açmak için bakanlık ve tüm kurumlar konusunda elçi olmaya hazırız." ifadelerini kullandı.
Kınık OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Akgün de, bölgenin stratejik bir noktada olduğuna işaret ederek, "Bergama’da Tepeköy’de türbinlerin kanat ve kule imalatçıları var. Jeneratör ve kule üretimi bütünüyle bu bölgede. İzmir’in kuzeyi, Aliağa ve İzmir limanları ve oluşabilecek diğer liman ihtimalleri ile birlikte şu anda, Türkiye’nin rüzgar enerjisinde üretim merkezi olma noktasında. Biz inanıyoruz ki çok kısa bir sürede Aliağa veya İzmir limanından bütün bir türbini, bütün parçalarıyla gönderebilecek noktaya geleceğiz." değerlendirmesinde bulundu.