846. Sudan Koyun Geçirme Yarışması

Denizli'nin Çal ilçesinde UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde yer alan ve 8 asırdır sürdürülen yarışma için 52 çoban mücadele ediyor Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan: 'Bu geleneği tüm dünyanın duyması için çalışıyoruz. Amacımız hayvan sevgimizi herkesin görmesidir'

Denizli'nin Çal ilçesinde, UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde yer alan ve 846 yıllık geçmişi olan Sudan Koyun Geçirme Yarışması'nda çobanlar, mor koyunlarını sudan geçirmeye başladı.

Aşağıseyit Mahallesi Köprübaşı mevkisinde Büyük Menderes Nehri kenarında düzenlenen yarışmaya, çevre ilçelerden bu yıl 52 çoban katılıyor.

Gün doğumundan itibaren bekleyen çobanlardan sırası gelenler, "elci" adını verdikleri ve mora boyadıkları baş koyunları öncülüğündeki sürülerini nehirden geçirmeye çalıştı.

Koyunlarla nehre giren çobanlar, karşı kıyıya ulaşmak için ter döktü. Bazı çobanlar, suya atlayan "elci" koyununun boynuna sarılarak öptü ve Türk bayrağı açtı. Renkli görüntülere sahne olan yarışmada bazı çobanların, koyunlarının sırtına boyayla ay yıldız figürü çizdiği gözlendi.

- Belediye Başkanı Akcan

Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yarışmanın 8 asırlık geçmişi olduğunu belirtti.

Bu geleneği yaşattıkları için mutlu olduklarını dile getiren Akcan "Bu yıl Türkiye'nin her yerinden müsabakaları izlemek için gelenler var. Ayrıca yabancı misafirlerimiz de geldi. Bu geleneği tüm dünyanın duyması için çalışıyoruz. Buradaki amacımız hayvan sevgimizi herkesin görmesi." diye konuştu.

- "Koyunumu fındık, fıstık, arpa, buğday, üzüm ile besliyorum"

Yarışmaya "Fırtına" ismini verdiği koyunla katılan Sadık Koçan, 7 yıldır katıldığı etkinlik için çok heyecanlı ve iddialı olduğunu belirterek, "Suyun kenarına gelince herşey orada belli oluyor. Koyunumu fındık, fıstık, arpa, buğday, üzüm ile besliyorum. Atlamazsa seneye yine geleceğiz." dedi.

60 yaşındaki Süleyman Ercan ise iki yıldır katıldığı yarışmada derece elde etmeye çalışacağını aktardı.

Yukarıseyit Mahallesi'nden katılan Arif Lahnacı da koyununu yarışmaya küçük yaştan itibaren besleyerek hazırlandığını anlatarak, "2006 yılından beri yarışlara geliyorum. 4 madalya aldım. Koyunun sevdiği her şeyi yediriyoruz. Koyunuma çocuğum gibi bakıyorum. Suyun başında sadece kazanmayı düşünüyorum. Koyunum atlamazsa da canı sağ olsun." diye konuştu.

Karakaya Mahallesi'nden mor koyunuyla yarışa katılan 80 yaşındaki Ramazan Çadır, yarışmaya 4 yıldır katıldığını belirterek, "Yarışmadan önce koyunumu özenle boyadım. Mor koyunumu elimle beslerim. Ona gözüm gibi baktım. Burası er meydanı, iddialıyım." ifadelerini kullandı.

Sabahki ön eleme turunda finale kalan çobanlar, öğleden sonra birincilik için yarışacak. Yarışmada dereceye girenlere çeşitli ödüller verilecek.

- Sudan koyun geçirme geleneği

Yarışmaya esin verdiğine inanılan Yörük efsanesine göre, Karakoyunlu aşiretinden bir çoban, Çal yöresine yerleşerek Oğuz beylerinden biri için çalışmaya başlar. Çoban ile beyin kızı, birbirlerine aşık olur. Yörede çok sevilen çoban, beyden kızını ister. Ancak kızını vermek istemeyen bey, çobana gerçekleştirilmesinin imkansız olduğunu düşündüğü bir görev verir. Bey, çobana kızıyla evlenebilmesi için 'Koyunlara 3 gün boyunca tuz yedireceksin ve Büyük Menderes Nehri'nden su içirmeden karşıya geçireceksin' der. Bu şartı kabul eden çoban, denildiği gibi koyunları su içirmeden karşıya geçirir.

Çobanın istenileni başarmasına karşın bey, yine de kızını kendisine vermez. Kızının aşkından hastalanıp ölmesi üzerine bey tarafından kovulan çoban, ömrünü kaval çalarak dağlarda geçirir.

Yöre halkı, bu aşktan etkilenerek her yıl sudan koyun geçirme yarışması düzenliyor. Hayvan sevgisini ortaya koyan yarışma, çobanlık konusunda dünyadaki ender organizasyonlar arasında gösteriliyor.
Kaynak: AA