Dünyada Sebzelere Olan Talep Hızlı Bir Şekilde Artıyor
Dünyada sebzelere olan talebin hızlı bir şekilde arttığı belirtilerek artan nüfusa karşın ekim alanlarının her geçen gün daraldığı belirtildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Trabzon Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlevan, giderek yok olmaya başlayan tarım arazileri için bir an önce tedbir alınmasını istedi. Dünyada sebzelere karşı talebin hızlı bir şekilde artığını buna karşın ekim alanlarının giderek azaldığına dikkat çeken Pehlevan, “Yaş sebzeler; vitamin ve mineral madde bakımından zengin oldukları için düzenli olarak tüketilmesi, sağlıklı yaşam için önemlidir. Sadece fizyolojik açıdan değil, zihinsel açıdan da vitaminlerin düzenli ve yeterli miktarda alınması insan sağlığı için çok büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda dünyada sebzelere olan talep hızlı bir şekilde artmaktadır. Artan nüfusa karşın ekim alanlarının her geçen gün daralmaktadır. Sebze üretim alanlarındaki daralma da ciddi boyutlara ulaştı. Sebze üretiminde önümüze çıkan en büyük sorunların başında da yok olan tarım arazileri geliyor. Maalesef her geçen yıl ekim alanlarımız daralıyor. Bu tabloya baktığımız zaman gıda üretiminde ve gıdaya erişimde önümüzdeki yıllarda çok büyük sorunlar ile karşılaşacağımız kaçınılmaz bir sonuç” dedi.
"Atıl durumdaki seraları aktif hale getirmeliyiz"
Trabzon’da 411 adet sera bulunduğunu ancak bunların bir kısmının aktif olmadığını kaydeden Pehlevan, “Mikro klima iklime sahip olan Trabzon avantajlı illerimizden bir tanesi. İlimiz çevre illerin sebze ihtiyacını karşılarken bu gün itibari ille kendi ihtiyacını bile zor karşılar hale geldi. Sevindirici olan son dönemde bu yanlışın farkına varıldı, ilimiz üretime yönelmeye başlandı. Trabzon’da 411 adet sera var ancak bunların hepsi aktif değil. Bu seraların hepsini aktif hale getirmek istiyorsak öncelikli olarak desteklemelerin tarımsal kalkınma kooperatifleri üzerinden yapmalıyız. İlimizde her türlü potansiyel mevcut. 48 adet tarımsal kalkınma kooperatifimizin 13 bin 600 kayıtlı üyesi var. Yapılması gereken Bakanlığımız geliştireceği bir destekleme modeli ile kooperatif üyelerine destek sağlamalıdır. Kısaca atıl durumda bulunan kooperatifleri işlevsel hale getirmeliyiz. Örgütlü olmazsak başaramayız” diye konuştu.
"İmar planında sebze alanlarını belirtmeliyiz"
İmar planlarına sebze üretim alanları, kent ve hobi bahçelerinin belirtilmesi gerektiğini kaydeden Pehlevan, “Tarım alanlarınızı betonlarla kapladık, tarımsal üretim alanlarımızı şehrin 400-600 rakımlı tepelerine kadar kovaladık. Oysa Osmanlı döneminde İstanbul’un ve büyük kentlerin çevresinde tarımsal faaliyet alanları (bostanlar) mevcuttu. Günümüzde mevcut olan bu alanları maalesef betonlarla doldurduk. Bu yanlıştan artık dönmenin zamanı geldi. İmar planlarımıza sebze üretim alanları, kent bahçeleri veya hobi bahçelerinin imar planlarımızın plan notlarına yazılmalı ve alanlarını belirlemeliyiz. Bu alanlarda üretim yapanlara cazip teşvikler vermeliyiz” şeklinde konuştu.
"İthal ürünler, çiftçinin rekabet gücünü azaltacağından üretimden çekilecektir"
İthal ürünlerin çiftçinin rekabet gücünü azaltarak üretimden çekileceğine dikkat çeken Pehlevan, “Gıda üretiminde yaşanan sorunlar ithalatla, Hal Yasası ile düşmez, düşürülemez. Sorunların çözümünün tek yolu tarımın sorunlarını çözmektir. Bu da çiftçiye dünya şartlarında girdi temin etmek, dünya şartlarında destek vermek, çiftçiyi örgütlemek ve Kamu İktisadi Teşebbüsü ’nün (KİT) tekrar etkin hale getirilmesi. Böylece çiftçi üretecek, para kazanacak ve çiftçinin ürettiği ürün tüketiciye uygun fiyatlarla sunulacak. Ürünlerin İthal edilmesi ile çiftçilerin rekabet gücünü azaltacağından üretimden çekilecektir. Çiftçilerin üretimden çekilmesi ile Ülkemizdeki üretiminin azalması dolayısı ile dışa bağımlı hale geleceğiz. Geri dönmelerini istediğimiz zaman da tarladan kopan çiftçinin tekrar tarlaya geri dönmesi imkânsız olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
"Atıl durumdaki seraları aktif hale getirmeliyiz"
Trabzon’da 411 adet sera bulunduğunu ancak bunların bir kısmının aktif olmadığını kaydeden Pehlevan, “Mikro klima iklime sahip olan Trabzon avantajlı illerimizden bir tanesi. İlimiz çevre illerin sebze ihtiyacını karşılarken bu gün itibari ille kendi ihtiyacını bile zor karşılar hale geldi. Sevindirici olan son dönemde bu yanlışın farkına varıldı, ilimiz üretime yönelmeye başlandı. Trabzon’da 411 adet sera var ancak bunların hepsi aktif değil. Bu seraların hepsini aktif hale getirmek istiyorsak öncelikli olarak desteklemelerin tarımsal kalkınma kooperatifleri üzerinden yapmalıyız. İlimizde her türlü potansiyel mevcut. 48 adet tarımsal kalkınma kooperatifimizin 13 bin 600 kayıtlı üyesi var. Yapılması gereken Bakanlığımız geliştireceği bir destekleme modeli ile kooperatif üyelerine destek sağlamalıdır. Kısaca atıl durumda bulunan kooperatifleri işlevsel hale getirmeliyiz. Örgütlü olmazsak başaramayız” diye konuştu.
"İmar planında sebze alanlarını belirtmeliyiz"
İmar planlarına sebze üretim alanları, kent ve hobi bahçelerinin belirtilmesi gerektiğini kaydeden Pehlevan, “Tarım alanlarınızı betonlarla kapladık, tarımsal üretim alanlarımızı şehrin 400-600 rakımlı tepelerine kadar kovaladık. Oysa Osmanlı döneminde İstanbul’un ve büyük kentlerin çevresinde tarımsal faaliyet alanları (bostanlar) mevcuttu. Günümüzde mevcut olan bu alanları maalesef betonlarla doldurduk. Bu yanlıştan artık dönmenin zamanı geldi. İmar planlarımıza sebze üretim alanları, kent bahçeleri veya hobi bahçelerinin imar planlarımızın plan notlarına yazılmalı ve alanlarını belirlemeliyiz. Bu alanlarda üretim yapanlara cazip teşvikler vermeliyiz” şeklinde konuştu.
"İthal ürünler, çiftçinin rekabet gücünü azaltacağından üretimden çekilecektir"
İthal ürünlerin çiftçinin rekabet gücünü azaltarak üretimden çekileceğine dikkat çeken Pehlevan, “Gıda üretiminde yaşanan sorunlar ithalatla, Hal Yasası ile düşmez, düşürülemez. Sorunların çözümünün tek yolu tarımın sorunlarını çözmektir. Bu da çiftçiye dünya şartlarında girdi temin etmek, dünya şartlarında destek vermek, çiftçiyi örgütlemek ve Kamu İktisadi Teşebbüsü ’nün (KİT) tekrar etkin hale getirilmesi. Böylece çiftçi üretecek, para kazanacak ve çiftçinin ürettiği ürün tüketiciye uygun fiyatlarla sunulacak. Ürünlerin İthal edilmesi ile çiftçilerin rekabet gücünü azaltacağından üretimden çekilecektir. Çiftçilerin üretimden çekilmesi ile Ülkemizdeki üretiminin azalması dolayısı ile dışa bağımlı hale geleceğiz. Geri dönmelerini istediğimiz zaman da tarladan kopan çiftçinin tekrar tarlaya geri dönmesi imkânsız olacaktır” ifadelerini kullandı.