Aydın TEMA Erozyon Ve Çölleşmeyle Mücadeleye Dikkat Çekti
TEMA Vakfı Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir, “Çölleşme; insan ve iklim değişikliği faktörlerini içinde barındıran bir toprak bozulmasıdır” dedi.
Mehmet Barlas, yaptığı açıklamada; “Çölleşme; insan ve iklim değişikliği faktörlerini içinde barındıran bir toprak bozulmasıdır. Toprağın aşırı ve yanlış kullanımı, iklim değişikliği, ormansızlaşma, aşırı otlatma, plansız sulama gibi nedenler, nüfus artışı ve büyüyen küresel ekonomi doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı artırarak çölleşmeye yol açmaktadır. Verimli tarım topraklarının ülkenin gıda güvenliği dikkate alınmadan amacı dışında, enerji santrallarına, sanayiye ve kentleşmeye tahsis edilmesi toprakların hızlı ve bilinçsizce tüketilmesine sebep olmaktadır.
Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve yanlış arazi kullanımı gibi nedenlerle meydana gelen arazi bozunumu her geçen gün artıyor. Verimli topraklar verimsizleştikçe ve yok oldukça kırsal alanda yaşam zorlaşmakta, köyden kente göç kaçınılmaz olmaktadır. Çölleşme ülkemizi doğrudan ilgilendiren ve maruz kaldığımız çok önemli bir tehdittir. Toprakları çölleşen bir ülkede açlık, susuzluk, işsizlik ve iç göç baş gösterecek, işsizlik, gelir dağılımda adaletsizlik çarpık kentleşme, çevre kirliliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve tahribi gündeme gelecektir. iklim değişiklikleri ve yanlış arazi kullanımı nedeniyle, arazilerin bozulumu her zamankinden daha hızlı gerçekleşecektir.
Tarımsal potansiyeli ve ürün çeşitliliği ile öne çıkan ülkemizde üreticiden tüketiciye toplumun her kesiminin üzerine düşen görevi yerine getirmesi, insanların çölleşmeyle mücadele konusunda daha duyarlı olması, kamu ve özel kuruluşların da konuya gereken hassasiyeti göstermesi gerekmektedir.
Toprağa aşırı ekim yapılması toprağın yorulmasına neden oluyor. Aşırı otlatma erozyonu önleyen bitki örtüsünü yok ediyor. Plansız sulama ise ekim alanlarının tuzlanmasına neden oluyor. Neticede topraklarımız çölleşiyor” diye konuştu.
“Son yıllarda kuraklık ve sel gibi doğal afetlerin sayısında ciddi bir artış gözleniyor” diyen Özdemir, şu uyarılarda bulundu:
“Bu değişiklikler kuraklık, erozyon, toprağın bozunumu ve çölleşme sonucu toprak kaybediliyor. Toprak kaybı ortak geleceğimizin işimizin, aşımızın, gıda güvenliğimizin, hayvancılığımızın tehlikeye girmesi demektir. Bu olaylar geçimini topraktan sağlayan çiftçileri zor durumda bırakmakta, gıda güvencesini tehlikeye sokmaktadır. Ülkemizde de, başta kuraklık ve seller olmak üzere afetler oldukça sık meydana gelmekte, can ve mal kayıplarına yol açmaktadır.
Ülkemizde çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşması için; acilen toprağın, temiz su ve temiz havanın, ormanın, sulak alanların, meranın hayati önemini anlatacak eğitim programları hazırlanmalıdır. Çölleşmeyle mücadele için tarım ve orman arazilerinin amaç dışı kullanımı engellenmelidir. Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Erozyon kontrolü, çayır, mera ıslahı, teraslama için gerekli finansman sağlanmalıdır. Sulak alanlar korunmalı, ürün ve arazi planlaması yapılmalıdır. Erozyon ve çölleşmeyle mücadele, ülkemizin ve tüm dünyanın geleceğe daha güvenle bakabilmesi için aralıksız, sonuna kadar yürütülmelidir”
Kaynak: İHA
Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve yanlış arazi kullanımı gibi nedenlerle meydana gelen arazi bozunumu her geçen gün artıyor. Verimli topraklar verimsizleştikçe ve yok oldukça kırsal alanda yaşam zorlaşmakta, köyden kente göç kaçınılmaz olmaktadır. Çölleşme ülkemizi doğrudan ilgilendiren ve maruz kaldığımız çok önemli bir tehdittir. Toprakları çölleşen bir ülkede açlık, susuzluk, işsizlik ve iç göç baş gösterecek, işsizlik, gelir dağılımda adaletsizlik çarpık kentleşme, çevre kirliliği, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve tahribi gündeme gelecektir. iklim değişiklikleri ve yanlış arazi kullanımı nedeniyle, arazilerin bozulumu her zamankinden daha hızlı gerçekleşecektir.
Tarımsal potansiyeli ve ürün çeşitliliği ile öne çıkan ülkemizde üreticiden tüketiciye toplumun her kesiminin üzerine düşen görevi yerine getirmesi, insanların çölleşmeyle mücadele konusunda daha duyarlı olması, kamu ve özel kuruluşların da konuya gereken hassasiyeti göstermesi gerekmektedir.
Toprağa aşırı ekim yapılması toprağın yorulmasına neden oluyor. Aşırı otlatma erozyonu önleyen bitki örtüsünü yok ediyor. Plansız sulama ise ekim alanlarının tuzlanmasına neden oluyor. Neticede topraklarımız çölleşiyor” diye konuştu.
“Son yıllarda kuraklık ve sel gibi doğal afetlerin sayısında ciddi bir artış gözleniyor” diyen Özdemir, şu uyarılarda bulundu:
“Bu değişiklikler kuraklık, erozyon, toprağın bozunumu ve çölleşme sonucu toprak kaybediliyor. Toprak kaybı ortak geleceğimizin işimizin, aşımızın, gıda güvenliğimizin, hayvancılığımızın tehlikeye girmesi demektir. Bu olaylar geçimini topraktan sağlayan çiftçileri zor durumda bırakmakta, gıda güvencesini tehlikeye sokmaktadır. Ülkemizde de, başta kuraklık ve seller olmak üzere afetler oldukça sık meydana gelmekte, can ve mal kayıplarına yol açmaktadır.
Ülkemizde çölleşmeyle mücadele bilincinin oluşması için; acilen toprağın, temiz su ve temiz havanın, ormanın, sulak alanların, meranın hayati önemini anlatacak eğitim programları hazırlanmalıdır. Çölleşmeyle mücadele için tarım ve orman arazilerinin amaç dışı kullanımı engellenmelidir. Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Erozyon kontrolü, çayır, mera ıslahı, teraslama için gerekli finansman sağlanmalıdır. Sulak alanlar korunmalı, ürün ve arazi planlaması yapılmalıdır. Erozyon ve çölleşmeyle mücadele, ülkemizin ve tüm dünyanın geleceğe daha güvenle bakabilmesi için aralıksız, sonuna kadar yürütülmelidir”