HDP TBMM Grup Toplantısı
Eş Genel Başkan Sezai Temelli: 'Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ittifakından bahsediyor. Malzeme bozuk olunca ambalajı değiştirirler. Baktılar Cumhur İttifakı olmuyor şimdi bunun ambalajını değiştiriyorlar, Türkiye ittifakı olarak sunma peşindeler ama halk artık bu malzemeyi gördü' 'YSK, hem seçim öncesi hem de sonrası yaptıklarıyla Türkiye tarihinin kara bir sayfasını var etti. Bir utanç sayfası. Tarih sizi yazdı, unutmayacak'
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ittifakından bahsediyor. Malzeme bozuk olunca ambalajı değiştirirler. Baktılar Cumhur İttifakı olmuyor şimdi bunun ambalajını değiştiriyorlar, Türkiye ittifakı olarak sunma peşindeler ama halk artık bu malzemeyi gördü." dedi.
Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü olduğunu belirterek, 1 Mayıs 1977'de Taksim Medyanı'nda hayatını kaybedenleri andı.
HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in 174 gündür açlık grevinde olduğunu anımsatan Temelli, "Bu Meclis'in üyeleri Dersim Dağ, Tayyip Temel ve Murat Sarısaç'ta açlık grevindeler." ifadesini kullandı.
- "Herkes bir an önce harekete geçmeli"
Açlık grevlerinin cezaevlerinde de yapıldığını aktaran Temelli, "Bu tutsakların 300'den fazlası kritik aşamaya gelmiş durumdadır. Bu sese kulak verilmelidir. Çünkü bu meşru, haklı, yasal bir taleptir. Bugün bu sessizliğe tepki olarak maalesef dört cezaevinde 15 tutsak ölüm orucuna başlıyor. Ölümler olsun istemiyoruz. Ölüm orucuna başlayan 15 tutsak var. Duymazdan, görmezden gelmeye vaktimiz yok. Bir kişinin bile ölmesini istemiyoruz. Herkes bir an önce harekete geçmeli." değerlendirmesinde bulundu.
31 Mart seçimlerinin ardından bir aydır Meclis'in çalışmadığını belirten Temelli, "Seçimlerin bitmesinin üzerinden bir ay geçmiş Meclis'i halktan kaçırıyorlar. Meclis kürsüsünden korkuyorlar. Korktukları hakikatin sesidir." diye konuştu.
- "İstanbul'da AKP-MHP bloğu kaybetti"
Seçim döneminde devletin bütün imkanlarının Cumhur İttifakı için seferber edildiğini iddia eden Temelli, şöyle devam etti:
"Zaten uzmanlaşmışlar. Biliyorsunuz Anayasa referandumunda bu konuda ilk eğitimlerini tamamladılar. Sonra 24 Haziran seçimlerinde şimdi de karşımıza hile ve şaibede uzman bir ekip çıktı. YSK'de kendini geliştirmiş. YSK'de hem seçim öncesi hem de sonrası yaptıklarıyla Türkiye tarihinin kara bir sayfasını var etti. Bir utanç sayfası. Tarih sizi yazdı, unutmayacak. YSK, almış olduğu kararlarla o utanç sayfasına adını yazdı.
YSK'ye dönüp bakıyorsunuz hala 31 Mart seçimleri sonuçlanmamış. Hala İstanbul ile ilgili karar verme toplantıları yapıyorlar. İstanbul kararını verdi. HDP kararını verdi. İstanbul'da AKP-MHP bloğu kaybetti. Şimdi bin dereden şu getirme, şaibe arama... Şaibe arıyorsanız Anayasa referandumu ve 24 Haziran'da yaptıklarınıza bakın. Şaibe arıyorsanız 31 Mart seçimlerinde gidin Şırnak'a bakın."
Kayyum ile yönetilen belediyelerde yaşananları eleştiren Temelli, "Kayyumları süpürüp attık ama ortaya koymuş olduğumuz strateji ile Türkiye'de siyasetin kulvarını da değiştirdik. 'Böyle gelmiş böyle gitmez' dedik. Artık Türkiye siyaset kulvarı olarak demokrasiyi, barışı seçmiştir. Çırpınmaları boşunadır. 31 Mart seçimlerinden ders çıkarmaları gerekiyor. Bunlar şimdi kalkmışlar, 31 Mart seçimlerinin acısını çıkartma peşindeler. Buna izin vermeyeceğiz." dedi.
Devraldıkları belediyelerde "enkaz" bırakıldığını öne süren Temelli, HDP'nin bu "enkazı" da toplumcu belediyecilik anlayışı ile kaldıracağını ve "enkazı" yaratanlardan da hesap soracaklarını söyledi.
Sezai Temelli, "Bu ülkede 20 milyondan fazla Kürt var. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 'defolun gidin' dedi. HDP'lilere 'terörist' dedi. Bizde, biz terörist değiliz, HDP halktır halk burada dedik. Şimdi o belediyelere geri döndük." dedi.
Tüm belediyelere mutlaka geride bırakılan beş yılın bilançosunu çıkartmaları çağrısında bulunan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ittifakından bahsediyor. Geride 17 yıllık iktidarın bu seçim sonuçlarına bakarak hesabını vermek, bunun yüzleşmesini yapmak yerine Türkiye'ye yeni bir ittifak öneriyor. Malzeme bozuk olunca ambalajı değiştirirler. Baktılar Cumhur İttifakı olmuyor şimdi bunun ambalajını değiştiriyorlar, Türkiye ittifakı olarak sunma peşindeler ama halk artık bu malzemeyi gördü. Bu malzemenin peşinden gidecek halk yok. Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu ittifak öyle Cumhur İttifakı gibi ittifaklar değil. Halka rağmen kurulmuş ittifaklar değil. Halklarla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle birlikte kurulmuş ittifaklara ihtiyaç var. O yüzden de bu ittifakın adı demokrasi ittifakıdır."
Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve çok ciddi bir de toplumsal kriz yaşadığını öne süren Temelli, "Sürekli olarak toplumu ayrıştıran, bölen, ötekileştiren, nefret söylemiyle yaklaşan bir iktidar toplumu böler. Toplumu bölünen ülkeler bölünür. Eğer bir arada yaşamak, bölünmek istemiyorsak, o bir arada yaşam irademizi açığa çıkarmak istiyorsak o zaman demokratik cumhuriyet mücadelesinde mutlaka buluşmalıyız." diye konuştu.
Yerel seçimlerde açığa çıkmış enerjiyi çok daha güçlü bir şekilde demokrasi ve adalet mücadelesinde yükseltmeleri gerektiğini dile getiren Temelli, "Bazen güzel laflar ediyorlar. 'Kızgın demiri soğutmak gerek.' Kızgın demiri nasıl soğutacaksınız? Bunun cevabını veremiyorlar. Danışman yazmış, vermiş okuyor. O demir nasıl soğuyacak? O demiri soğutmanın yolu adalet, demokrasi, barış mücadelesidir. Şimdiden çıkıp '4-4,5 yıl sonra seçim var' diyorlar. Seçimin nasıl, ne zaman olacağı ancak ve ancak bu adalet mücadelesine, bu ülkedeki siyasi gelişmelere bağlıdır. Seçim bir yıl sonra da dört yıl sonra da olur. Önemli olan bu süreci nasıl kat edeceğiz." görüşünü savundu.
Sezai Temelli, "demokrasi ittifakı" derken iki tane önemli ayaktan bahsettiklerini, acil olarak atılması gereken adımlar olduğunu ve bu adımlarda en önemli sorumluluğun Meclis'e düştüğünü söyledi. Temelli, "Parlamentoyu açın. Halkın kürsüsü haline getirin. Burada bir ortaklaşma sağlanabilir. Halkın temsilcileri burada. Vesayetten bu parlamentoyu bir an önce kurtarmalıyız. O yüzden Cumhurbaşkanına sesleniyoruz; kendi sınırlarınıza çekilin. Cumhurbaşkanlığı sınırlarına çekilerek, parlamento üzerindeki partiniz aracılığıyla ya da Cumhur İttifakı aracılığıyla yaratmış olduğunuz vesayete son verin." ifadesini kullandı.
Türkiye'de yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini ileri süren Temelli, yargı alanında atılması gereken önemli adımlar olduğunu ve bunların bir an önce atılması ve basın özgürlüğünün bir an önce sağlanması gerektiğini dile getirdi.
"Demokrasi ittifakı" çağrılarının diğer bir ayağının da Anayasa olduğunun altını çizen Temelli, "Yamalı bir bohçaya dönmüş bir 12 Eylül Anayasası ile Türkiye önümüzdeki on yılları geçiremez. Türkiye büyük bir çöküntü yaşıyor. Bu çöküntüden çıkmanın yolu, eşit yurttaşlık temelinde herkesi kapsayan bir anayasayı var etmekten geçiyor. Meclis bir anayasa yapım sürecinde rol almalıdır ama halklara, emekçilere, kadınlara rağmen bir anayasa yapmamalıdır." diye konuştu.
Ekonomide her geçen gün kötüye gidişin söz konusu olduğunu savunan Temelli, şunları kaydetti:
"Bu kabinenin ülkeyi yönetme kabiliyeti, becerisi yoktur. Türkiye'de bir an önce bu kabine değişmelidir. Öyle damat, eş dost ile ekonomi yönetilemez. Bütün dünya, Türkiye halkları bunun farkında bir tek Cumhurbaşkanı farkında değil. Neden? Cumhurbaşkanı muhalefeti dinleyeceğine, biz kürsüye çıktığımızda Meclis Genel Kurulu'nu terk ediyor. Genel Kurulu terk etme, bizi dinle. Sürekli etrafındakileri dinlediğin için zaten ülke bu halde."
Kaynak: AA
Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü olduğunu belirterek, 1 Mayıs 1977'de Taksim Medyanı'nda hayatını kaybedenleri andı.
HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in 174 gündür açlık grevinde olduğunu anımsatan Temelli, "Bu Meclis'in üyeleri Dersim Dağ, Tayyip Temel ve Murat Sarısaç'ta açlık grevindeler." ifadesini kullandı.
- "Herkes bir an önce harekete geçmeli"
Açlık grevlerinin cezaevlerinde de yapıldığını aktaran Temelli, "Bu tutsakların 300'den fazlası kritik aşamaya gelmiş durumdadır. Bu sese kulak verilmelidir. Çünkü bu meşru, haklı, yasal bir taleptir. Bugün bu sessizliğe tepki olarak maalesef dört cezaevinde 15 tutsak ölüm orucuna başlıyor. Ölümler olsun istemiyoruz. Ölüm orucuna başlayan 15 tutsak var. Duymazdan, görmezden gelmeye vaktimiz yok. Bir kişinin bile ölmesini istemiyoruz. Herkes bir an önce harekete geçmeli." değerlendirmesinde bulundu.
31 Mart seçimlerinin ardından bir aydır Meclis'in çalışmadığını belirten Temelli, "Seçimlerin bitmesinin üzerinden bir ay geçmiş Meclis'i halktan kaçırıyorlar. Meclis kürsüsünden korkuyorlar. Korktukları hakikatin sesidir." diye konuştu.
- "İstanbul'da AKP-MHP bloğu kaybetti"
Seçim döneminde devletin bütün imkanlarının Cumhur İttifakı için seferber edildiğini iddia eden Temelli, şöyle devam etti:
"Zaten uzmanlaşmışlar. Biliyorsunuz Anayasa referandumunda bu konuda ilk eğitimlerini tamamladılar. Sonra 24 Haziran seçimlerinde şimdi de karşımıza hile ve şaibede uzman bir ekip çıktı. YSK'de kendini geliştirmiş. YSK'de hem seçim öncesi hem de sonrası yaptıklarıyla Türkiye tarihinin kara bir sayfasını var etti. Bir utanç sayfası. Tarih sizi yazdı, unutmayacak. YSK, almış olduğu kararlarla o utanç sayfasına adını yazdı.
YSK'ye dönüp bakıyorsunuz hala 31 Mart seçimleri sonuçlanmamış. Hala İstanbul ile ilgili karar verme toplantıları yapıyorlar. İstanbul kararını verdi. HDP kararını verdi. İstanbul'da AKP-MHP bloğu kaybetti. Şimdi bin dereden şu getirme, şaibe arama... Şaibe arıyorsanız Anayasa referandumu ve 24 Haziran'da yaptıklarınıza bakın. Şaibe arıyorsanız 31 Mart seçimlerinde gidin Şırnak'a bakın."
Kayyum ile yönetilen belediyelerde yaşananları eleştiren Temelli, "Kayyumları süpürüp attık ama ortaya koymuş olduğumuz strateji ile Türkiye'de siyasetin kulvarını da değiştirdik. 'Böyle gelmiş böyle gitmez' dedik. Artık Türkiye siyaset kulvarı olarak demokrasiyi, barışı seçmiştir. Çırpınmaları boşunadır. 31 Mart seçimlerinden ders çıkarmaları gerekiyor. Bunlar şimdi kalkmışlar, 31 Mart seçimlerinin acısını çıkartma peşindeler. Buna izin vermeyeceğiz." dedi.
Devraldıkları belediyelerde "enkaz" bırakıldığını öne süren Temelli, HDP'nin bu "enkazı" da toplumcu belediyecilik anlayışı ile kaldıracağını ve "enkazı" yaratanlardan da hesap soracaklarını söyledi.
Sezai Temelli, "Bu ülkede 20 milyondan fazla Kürt var. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 'defolun gidin' dedi. HDP'lilere 'terörist' dedi. Bizde, biz terörist değiliz, HDP halktır halk burada dedik. Şimdi o belediyelere geri döndük." dedi.
Tüm belediyelere mutlaka geride bırakılan beş yılın bilançosunu çıkartmaları çağrısında bulunan Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ittifakından bahsediyor. Geride 17 yıllık iktidarın bu seçim sonuçlarına bakarak hesabını vermek, bunun yüzleşmesini yapmak yerine Türkiye'ye yeni bir ittifak öneriyor. Malzeme bozuk olunca ambalajı değiştirirler. Baktılar Cumhur İttifakı olmuyor şimdi bunun ambalajını değiştiriyorlar, Türkiye ittifakı olarak sunma peşindeler ama halk artık bu malzemeyi gördü. Bu malzemenin peşinden gidecek halk yok. Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu ittifak öyle Cumhur İttifakı gibi ittifaklar değil. Halka rağmen kurulmuş ittifaklar değil. Halklarla, emekçilerle, kadınlarla, gençlerle birlikte kurulmuş ittifaklara ihtiyaç var. O yüzden de bu ittifakın adı demokrasi ittifakıdır."
Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve çok ciddi bir de toplumsal kriz yaşadığını öne süren Temelli, "Sürekli olarak toplumu ayrıştıran, bölen, ötekileştiren, nefret söylemiyle yaklaşan bir iktidar toplumu böler. Toplumu bölünen ülkeler bölünür. Eğer bir arada yaşamak, bölünmek istemiyorsak, o bir arada yaşam irademizi açığa çıkarmak istiyorsak o zaman demokratik cumhuriyet mücadelesinde mutlaka buluşmalıyız." diye konuştu.
Yerel seçimlerde açığa çıkmış enerjiyi çok daha güçlü bir şekilde demokrasi ve adalet mücadelesinde yükseltmeleri gerektiğini dile getiren Temelli, "Bazen güzel laflar ediyorlar. 'Kızgın demiri soğutmak gerek.' Kızgın demiri nasıl soğutacaksınız? Bunun cevabını veremiyorlar. Danışman yazmış, vermiş okuyor. O demir nasıl soğuyacak? O demiri soğutmanın yolu adalet, demokrasi, barış mücadelesidir. Şimdiden çıkıp '4-4,5 yıl sonra seçim var' diyorlar. Seçimin nasıl, ne zaman olacağı ancak ve ancak bu adalet mücadelesine, bu ülkedeki siyasi gelişmelere bağlıdır. Seçim bir yıl sonra da dört yıl sonra da olur. Önemli olan bu süreci nasıl kat edeceğiz." görüşünü savundu.
Sezai Temelli, "demokrasi ittifakı" derken iki tane önemli ayaktan bahsettiklerini, acil olarak atılması gereken adımlar olduğunu ve bu adımlarda en önemli sorumluluğun Meclis'e düştüğünü söyledi. Temelli, "Parlamentoyu açın. Halkın kürsüsü haline getirin. Burada bir ortaklaşma sağlanabilir. Halkın temsilcileri burada. Vesayetten bu parlamentoyu bir an önce kurtarmalıyız. O yüzden Cumhurbaşkanına sesleniyoruz; kendi sınırlarınıza çekilin. Cumhurbaşkanlığı sınırlarına çekilerek, parlamento üzerindeki partiniz aracılığıyla ya da Cumhur İttifakı aracılığıyla yaratmış olduğunuz vesayete son verin." ifadesini kullandı.
Türkiye'de yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini ileri süren Temelli, yargı alanında atılması gereken önemli adımlar olduğunu ve bunların bir an önce atılması ve basın özgürlüğünün bir an önce sağlanması gerektiğini dile getirdi.
"Demokrasi ittifakı" çağrılarının diğer bir ayağının da Anayasa olduğunun altını çizen Temelli, "Yamalı bir bohçaya dönmüş bir 12 Eylül Anayasası ile Türkiye önümüzdeki on yılları geçiremez. Türkiye büyük bir çöküntü yaşıyor. Bu çöküntüden çıkmanın yolu, eşit yurttaşlık temelinde herkesi kapsayan bir anayasayı var etmekten geçiyor. Meclis bir anayasa yapım sürecinde rol almalıdır ama halklara, emekçilere, kadınlara rağmen bir anayasa yapmamalıdır." diye konuştu.
Ekonomide her geçen gün kötüye gidişin söz konusu olduğunu savunan Temelli, şunları kaydetti:
"Bu kabinenin ülkeyi yönetme kabiliyeti, becerisi yoktur. Türkiye'de bir an önce bu kabine değişmelidir. Öyle damat, eş dost ile ekonomi yönetilemez. Bütün dünya, Türkiye halkları bunun farkında bir tek Cumhurbaşkanı farkında değil. Neden? Cumhurbaşkanı muhalefeti dinleyeceğine, biz kürsüye çıktığımızda Meclis Genel Kurulu'nu terk ediyor. Genel Kurulu terk etme, bizi dinle. Sürekli etrafındakileri dinlediğin için zaten ülke bu halde."