DPÜ'de Ermeni İddialarına Karşı Tarihi Gerçekler Anlatıldı

Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde (DPÜ) “Ermeni İddiaları Karşısında Tarihi Gerçekler” konulu konferans düzenlendi.

DPÜ'de Ermeni İddialarına Karşı Tarihi Gerçekler Anlatıldı
Fen Edebiyat Fakültesinin Germiyanoğlu Yakup Bey Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Özlem Soyer Zeyrek, her yılın Nisan ayında Türkler’in Ermeni soykırımı yaptığına ilişkin iddiaların gündeme geldiğini ifade ederek bu iddiaların Türklere karşı sergilenen haksız bir tutum olduğunu belirtti.

Osmanlı’nın sadık millet olarak adlandırdığı Ermenileri neden başka bir bölgeye sevk ve iskan ettirmek zorunda kaldığı sorusunun çok önemli olduğunu ifade eden Öğretim Üyesi Zeyrek, Ermenilerin kurmuş oldukları Taşnaksutyun, Hınçak gibi cemiyetlerin 1890’lı yıllardan itibaren organize ettikleri tedhiş hareketlerine de değindi.

Bu bağlamda Kumkapı Nümayişi (1890), I. Sason İsyanı (1893), Babıali Yürüyüşü (1895), Van İsyanı, Osmanlı Bankası Baskını (1896), Zeytun ve Maraş İsyanları (1895-1896) ve Yıldız Sarayı’nda II. Abdülhamit’e suikast girişimi (1905) olaylarının Ermeni tedhiş hareketlerinde ilk akla gelenler olduğunu söyledi.



Yaşananların ardından I. Dünya Savaşı sürecinde de Rusların yanında yer alarak ihanet içerisinde olmalarından dolayı Osmanlı Devleti’nin kendini savunmasının doğal hakkı olduğunun altını çizen Zeyrek, "Zorunlu göç kararının alınmasının nedeninin Ermenilerin bu eylemleridir. Bu süreçte Ermeni askerlerin silahlı hizmetlerde kullanılmasının ve silahlanmalarının da önüne geçilmeye çalışılmıştı" şeklinde konuştu.

“24 Nisan ne anlama geliyor?”

Sözde soykırımı anma günü için 24 Nisan’ı seçilme nedenine de değinen Zeyrek, "İstanbul’daki Taşnak ve Hınçak gibi komite mensuplarının tutuklanmasına dair genelgenin yayınlandığı gün Batılı ülkeler tarafından bir soykırımmış gibi kabul gördü ve her yıl bu tarihi anma günü olarak belirlediler" ifadelerini kullandı.

Tehcir kararnamesinin ise 27 Mayıs 1915’te çıktığını, göç sürecinde hastalık, suç ve hava koşulları gibi nedenlerle hayatını kaybeden Ermeniler olduğunun bilinen bir gerçek olduğuna dikkat çeken Zeyrek, "Ancak bunun dışında Osmanlı Devleti tüm olanaklarıyla göçün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için elinden geleni yapmış, göç rotası üstünde güvenlik önlemleri almıştır. Osmanlı Devleti daha sonra Ermenilerin vatanlarını geri dönemlerine izin verdiğinde pek çok Ermeni’nin geri dönmüş ve tehcir edilmemiş olan yakınlarını bıraktıkları gibi bulmuşlardır" diyerek yaşananların soykırım olarak adlandırılamayacağını belirtti.

"Sizlere düşen görev bu tarihi gerçekleri bilmek ve paylaşmaktır"

Öğrencilere de seslenen Dr. Özlem Soyer Zeyrek, "Yaşanmakta olan süreçte sizlere düşen görev, hangi işle uğraşıyor olursanız olun, bu tarihi gerçekleri bilmek ve bildiğinizi başkalarıyla paylaşmaktır. Erasmus gibi programlara katılacak öğrencilerimizin bu konuda cevaplarının hazır olması gerekir. Bu konuda sadece suçlamaları reddetmek yetersizdir diye düşünüyorum. Sizler de Ermenilerin yaptıkları mezalimi bilmeli ve anlatmalısınız. Sizin anlatacaklarınız Ermeni iddiaları gibi iftira değil, onların katliamlarını onlar adına itiraf etmek olacaktır. Çünkü Ermenilerin yaptığı her mezalim iddia değil her biri belgeli tarihi gerçeklerdir. Özellikle Tarih Bölümü öğrencilerimizin bu tarihi gerçekleri anlamada ve anlatmada ayrı bir görevi olduğuna inanıyorum" dedi.

Konferansın son bölümünde Zeyrek, zorunlu göç sırasında Osmanlı Devleti’nin resmi belgelerinden örnekler paylaşarak "Soykırım yapan hiçbir devlet tehcir etmek zorunda kaldığı bir milletin yetim çocuklarının bakımına ilişkin kararnameler çıkarmaz. Bu belgeler bizim bugün olduğu gibi yüzyıllar sonra da haklı olacağımızın en büyük kanıtıdır" diye konuştu.

Kaynak: İHA