Yöresel Lezzetlerde Hedef 25 Milyar Avroluk Gelir
TÜRKPATENT Başkanı Habip Asan: 'Türkiye'nin coğrafi işaretli ürünlerden yılda 2025 milyar avro kazanmaması için hiçbir sebep görmüyorum. Türkiye'nin zengin coğrafi işaret portföyünü düşündüğümüzde ve bunu gastronomiyle birleştirdiğimizde 25 milyar avronun da üstüne çıkabiliriz. Uygun markalaşma ve pazarlamayla bu hedefin çok gerçekçi olduğunu düşünüyorum' '35 yöresel ürünün 2020 yılı içinde Avrupa Komisyonunda tescilinin tamamlanmasını planlıyoruz'
HATİCE ÖZDEMİR TOSUN - Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) Başkanı Habip Asan, Türkiye'nin zengin coğrafi işaret portföyünün gastronomiyle birleştirildiğinde 25 milyar avroluk gelir elde edilebileceğini söyledi.
Asan, AA muhabirine, yöresel ürünlerin markalaşmasına, coğrafi işaret tescili almasına büyük önem verdiklerini söyledi.
Bu konuda özellikle son yıllarda önemli çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Asan, fuarlarda coğrafi işaretli ürünlerin sergilenmeye başlandığını bildirdi.
Coğrafi işaret tescilinin ülkelerin kalkınması açısından da son derece önemli olduğuna vurgu yapan Asan, Türkiye'de işlemleri tamamlanmış 461 coğrafi işaretli tescilli ürün olduğunu, işlemleri devam eden ise 426 ürün bulunduğunu ifade etti.
- AB Komisyonunda 35 ürün
Yöresel ürünlerin sadece Türkiye'de tescillenmesinin yeterli olmadığına değinen Asan, markalaşmanın uluslararası alanda gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirdi.
Bu doğrultuda ürünlerin Avrupa Birliği Komisyonunda da tescillenmesi için faaliyet yürüttüklerine dikkati çeken Asan, "Gaziantep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı olmak üzere 3 ürünümüz Avrupa Komisyonunda tescil faaliyetleri tamamlandı. Afyonkarahisar mermeri, pastırması, sucuğu, Kayseri mantısı, pastırması, sucuğu, Aydın kestanesinin de aralarında bulunduğu 15 ürünün başvuruları yapıldı, işlemleri devam ediyor. Artı 20 ilave ürün daha hazırladık. 35 ürünün 2020 yılı içinde Avrupa Komisyonunda tescilinin tamamlanmasını planlıyoruz." diye konuştu.
Coğrafi işaret tescilinin, ürünlerin markalaşmasını, ticarileşmesini ve daha fazla katma değer oluşturmasını sağladığını anlatan Asan, katma değerin de kırsal kalkınmayı sağlayarak şehirlere göçü önlediğine işaret etti.
AB Komisyonunda da ürünler tescillenince ihracat payları ve şanslarının arttığını vurgulayan Asan, Giresun tombul fındığı, Malatya kayısısı gibi ürünlerin bu doğrultuda daha fazla katma değerli ihraç edildiğini dile getirdi.
- "Gelecek açısından son derece umutluyum"
Asan, tüketicilerin pahalı olmasına rağmen coğrafi işaretli ürünleri tercih ettiğini, bu doğrultuda ürünlerinin katma değeri artırması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
"İtalya sadece peynirden 10-12 milyar avro bir yıllık gelir elde ediyor. Fransa'nın yıllık 60 milyar avronun üzerinde coğrafi işaretli geliri söz konusu. Bizim ise çok düşük düzeyde. Malatya kayısısı ve fındıktan toplam 100 milyon dolar seviyesinde. Oysa ki bu rakamlarla mukayese ettiğimizde Türkiye'nin coğrafi işaretli ürünlerden yılda 20-25 milyar avro kazanmaması için hiçbir sebep görmüyorum. Türkiye'nin zengin coğrafi işaret portföyünü düşündüğümüzde ve bunu gastronomiyle birleştirdiğimizde 25 milyar avronun da üstüne çıkabiliriz. Uygun markalaşma ve pazarlamayla bu hedefin çok gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Gelecek açısından son derece umutluyum."
Paralı turistlerin özellikle yemeğe daha fazla para harcadığını vurgulayan Asan, Türkiye'nin bu açıdan zengin bir potansiyele sahip olduğunu, doğru stratejilerle yöresel ürünlerinden daha fazla döviz girdisi sağlayabileceğini kaydetti.
Kaynak: AA
Asan, AA muhabirine, yöresel ürünlerin markalaşmasına, coğrafi işaret tescili almasına büyük önem verdiklerini söyledi.
Bu konuda özellikle son yıllarda önemli çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Asan, fuarlarda coğrafi işaretli ürünlerin sergilenmeye başlandığını bildirdi.
Coğrafi işaret tescilinin ülkelerin kalkınması açısından da son derece önemli olduğuna vurgu yapan Asan, Türkiye'de işlemleri tamamlanmış 461 coğrafi işaretli tescilli ürün olduğunu, işlemleri devam eden ise 426 ürün bulunduğunu ifade etti.
- AB Komisyonunda 35 ürün
Yöresel ürünlerin sadece Türkiye'de tescillenmesinin yeterli olmadığına değinen Asan, markalaşmanın uluslararası alanda gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirdi.
Bu doğrultuda ürünlerin Avrupa Birliği Komisyonunda da tescillenmesi için faaliyet yürüttüklerine dikkati çeken Asan, "Gaziantep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı olmak üzere 3 ürünümüz Avrupa Komisyonunda tescil faaliyetleri tamamlandı. Afyonkarahisar mermeri, pastırması, sucuğu, Kayseri mantısı, pastırması, sucuğu, Aydın kestanesinin de aralarında bulunduğu 15 ürünün başvuruları yapıldı, işlemleri devam ediyor. Artı 20 ilave ürün daha hazırladık. 35 ürünün 2020 yılı içinde Avrupa Komisyonunda tescilinin tamamlanmasını planlıyoruz." diye konuştu.
Coğrafi işaret tescilinin, ürünlerin markalaşmasını, ticarileşmesini ve daha fazla katma değer oluşturmasını sağladığını anlatan Asan, katma değerin de kırsal kalkınmayı sağlayarak şehirlere göçü önlediğine işaret etti.
AB Komisyonunda da ürünler tescillenince ihracat payları ve şanslarının arttığını vurgulayan Asan, Giresun tombul fındığı, Malatya kayısısı gibi ürünlerin bu doğrultuda daha fazla katma değerli ihraç edildiğini dile getirdi.
- "Gelecek açısından son derece umutluyum"
Asan, tüketicilerin pahalı olmasına rağmen coğrafi işaretli ürünleri tercih ettiğini, bu doğrultuda ürünlerinin katma değeri artırması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
"İtalya sadece peynirden 10-12 milyar avro bir yıllık gelir elde ediyor. Fransa'nın yıllık 60 milyar avronun üzerinde coğrafi işaretli geliri söz konusu. Bizim ise çok düşük düzeyde. Malatya kayısısı ve fındıktan toplam 100 milyon dolar seviyesinde. Oysa ki bu rakamlarla mukayese ettiğimizde Türkiye'nin coğrafi işaretli ürünlerden yılda 20-25 milyar avro kazanmaması için hiçbir sebep görmüyorum. Türkiye'nin zengin coğrafi işaret portföyünü düşündüğümüzde ve bunu gastronomiyle birleştirdiğimizde 25 milyar avronun da üstüne çıkabiliriz. Uygun markalaşma ve pazarlamayla bu hedefin çok gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Gelecek açısından son derece umutluyum."
Paralı turistlerin özellikle yemeğe daha fazla para harcadığını vurgulayan Asan, Türkiye'nin bu açıdan zengin bir potansiyele sahip olduğunu, doğru stratejilerle yöresel ürünlerinden daha fazla döviz girdisi sağlayabileceğini kaydetti.