Hayvana Şiddet Hala 'Kabahat'
İZMİR –Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Burcu Dönmez, Hayvanları Koruma Kanunu değişikliğinin henüz TBMM’den geçip yasalaşmadığı için Hayvan Hakları Günü’nde de sahipsiz hayvanları öldürmenin ya da işkence etmenin hala kabahat kapsamında değerlendirildiğini söyledi.
Hayvan hakları hukuku üzerinde çalışmalar yapan Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Burcu Dönmez, her hayvana yönelik şiddet gündeme geldiğinde toplumun tüm kesiminden tepkiler yağsa da hayvanlara yönelik şiddet eylemlerinin önlenemediğini belirterek, “Bu 4 Ekim’de de ülkemiz, hayvanları tam anlamıyla koruyacak ve kamu vicdanını tatmin edecek bir yasaya sahip değil” dedi.
“Mal değil can sayılmalılar”
Mevcut 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre, yalnızca sahipli hayvanların “mal” olarak değerlendirildiğini ve öldürülmeleri halinde Türk Ceza Kanunu’ndaki “Mala zarar verme” suçundan işlem yapılabildiğini hatırlatan Doç. Dr. Burcu Dönmez, “Sahipsiz bir hayvanı öldürmenin ya da işkence yapmanın cezası, yalnızca Kabahatler Kanunu’na göre idari para cezası olarak öngörülüyor. Yasa değişikliğinin taslak metninde sahipli ya da sahipsiz olmasına bakılmaksızın hayvanları kasten öldürmenin, işkence yapmanın, cinsel istismarda bulunmanın suçlarına da hapis cezası getirilmesi öngörülüyor. Uygulamaya baktığımızda, genellikle üst sınırdan ceza verilmediğini görüyoruz. Hükmün açıklanması geri bırakılıyor, ceza erteleniyor ve bu suçu işleyenin sabıkasına işlenmiyor” diyerek uyarıda bulundu.
“Cezaların uygulanamama ihtimali yüksek”
Yeni tasarı yasalaşsa ve hayvanları öldüren, işkence eden, cinsel istismarda bulunanlara hapis cezası getirilse bile bu cezaların uygulanamama ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Doç. Dr. Dönmez, “Mevcut ceza infaz yasasında koşullu salıverilmesine 1 yıl kalanların denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak bırakılması mümkün. Yeni taslakta her ne kadar hayvanlara karşı işlenen suçlar bakımından hapis cezası uygulanması talep edilmiş olsa da mevcut düzenlemeler karşısında, getirilmesi düşünülen hapis cezalarının miktarı da dikkate alındığında, bu cezaların caydırıcı olmayacağı kesin. Hapis cezası gelirse bile bunun diğer indirim esaslarından faydalanamamasının sağlanması gerekir. Yoksa yasa bu haliyle bile çıksa hayvanı öldürenin yanına kar kalma ihtimali oldukça yüksek” diye konuştu.
“Seçenek yaptırım ve ağır para cezaları çözüm olabilir”
Hayvanların mal değil, can olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Burcu Dönmez, şöyle konuştu:
“Yeni yasada; cezaların ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ağır olmayan para cezaları gibi maddeler olursa bu yasa ne kadar caydırıcı olabilir ki? Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terk etmek, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak gibi suçlara da ağır cezalar getirilmeli, yalnızca idari para cezası olmamalı. Ciddi ağır adli para cezalarının uygulanması, bu suçların kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kapsamına sokulmaması halinde, daha caydırıcı ve koruyucu olacağı kanaatindeyim. Kamu vicdanını rahatlatmak açısından seçenek yaptırım imkanları da var. Hayvanlara karşı suç işleyenler, hayvan koruma derneklerinde çalıştırılabilir, kamu hizmeti yaptırılabilir, psikolojik tedavi görmesi istenebilir. Böylece, kamu vicdanı da rahatlar.”
Kaynak: İHA
“Mal değil can sayılmalılar”
Mevcut 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre, yalnızca sahipli hayvanların “mal” olarak değerlendirildiğini ve öldürülmeleri halinde Türk Ceza Kanunu’ndaki “Mala zarar verme” suçundan işlem yapılabildiğini hatırlatan Doç. Dr. Burcu Dönmez, “Sahipsiz bir hayvanı öldürmenin ya da işkence yapmanın cezası, yalnızca Kabahatler Kanunu’na göre idari para cezası olarak öngörülüyor. Yasa değişikliğinin taslak metninde sahipli ya da sahipsiz olmasına bakılmaksızın hayvanları kasten öldürmenin, işkence yapmanın, cinsel istismarda bulunmanın suçlarına da hapis cezası getirilmesi öngörülüyor. Uygulamaya baktığımızda, genellikle üst sınırdan ceza verilmediğini görüyoruz. Hükmün açıklanması geri bırakılıyor, ceza erteleniyor ve bu suçu işleyenin sabıkasına işlenmiyor” diyerek uyarıda bulundu.
“Cezaların uygulanamama ihtimali yüksek”
Yeni tasarı yasalaşsa ve hayvanları öldüren, işkence eden, cinsel istismarda bulunanlara hapis cezası getirilse bile bu cezaların uygulanamama ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Doç. Dr. Dönmez, “Mevcut ceza infaz yasasında koşullu salıverilmesine 1 yıl kalanların denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak bırakılması mümkün. Yeni taslakta her ne kadar hayvanlara karşı işlenen suçlar bakımından hapis cezası uygulanması talep edilmiş olsa da mevcut düzenlemeler karşısında, getirilmesi düşünülen hapis cezalarının miktarı da dikkate alındığında, bu cezaların caydırıcı olmayacağı kesin. Hapis cezası gelirse bile bunun diğer indirim esaslarından faydalanamamasının sağlanması gerekir. Yoksa yasa bu haliyle bile çıksa hayvanı öldürenin yanına kar kalma ihtimali oldukça yüksek” diye konuştu.
“Seçenek yaptırım ve ağır para cezaları çözüm olabilir”
Hayvanların mal değil, can olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Burcu Dönmez, şöyle konuştu:
“Yeni yasada; cezaların ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, ağır olmayan para cezaları gibi maddeler olursa bu yasa ne kadar caydırıcı olabilir ki? Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, psikolojik acı çektirmek, aç ve susuz bırakmak, sokağa terk etmek, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak gibi suçlara da ağır cezalar getirilmeli, yalnızca idari para cezası olmamalı. Ciddi ağır adli para cezalarının uygulanması, bu suçların kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kapsamına sokulmaması halinde, daha caydırıcı ve koruyucu olacağı kanaatindeyim. Kamu vicdanını rahatlatmak açısından seçenek yaptırım imkanları da var. Hayvanlara karşı suç işleyenler, hayvan koruma derneklerinde çalıştırılabilir, kamu hizmeti yaptırılabilir, psikolojik tedavi görmesi istenebilir. Böylece, kamu vicdanı da rahatlar.”