Bilişim Teknolojileri Bağımlılığı Araştırma Komisyonu
Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi Necdet Ünüvar: 'Bizler akranla büyüdük ama günümüz çocukları ekranla büyüyor. Bu noktada 'Hadi sohbet ediyoruz' şeklinde bir kampanya başlatmanın çok faydalı olacağını düşünüyorum' 'Çocukları 4 A'dan korumamız lazım Bunlar araç, asansör, abur cubur, akıllı cihazlar. Ailede sohbet, okulda akran ve sokakta sporu özendirmemiz lazım'
Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi Necdet Ünüvar, "Bizler akranla büyüdük ama günümüz çocukları ekranla büyüyor. Bu noktada 'Hadi sohbet ediyoruz' şeklinde bir kampanya başlatmanın çok faydalı olacağını düşünüyorum." dedi.
Bilişim Teknolojileri Bağımlılığının Etkilerinin İncelenerek Olası Zararlarının Bertaraf Edilmesi ve Bu Teknolojilerin Kontrollü Kullanımının Sağlanması İçin Yapılması Gerekenlerin Saptanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı başkanlığında toplandı.
Ünüvar, sunumda, komisyonun şu ana kadar misafir ettiği konukların anlatımlarını incelediğinde, gördüğü şeyin "kaygı" olduğunu söyledi.
"Kaygılar küçük bir şeye kocaman bir gölge verir." İsveç atasözüne dikkati çeken Ünüvar, bağımlılığın, her geçen gün büyüyen bir sorun haline geldiğini ve yaşı, cinsiyeti, coğrafyası ile dönemi olmadığını vurguladı.
Bağımlılığın sonuç itibarıyla herkesi, kaygılandıran bir noktaya götürdüğünü ifade eden Ünüvar, şöyle konuştu:
"Bağımlılıkta risk oluşturan etkenlerle, koruyucu etkenler mücadele etmektedir. Risk etkenlerinin üstün gelmesi sonucu bağımlılık ortaya çıkıyor. Bağımlılık zincirleme kaza gibi. İnternet, fırsat penceresinden bakınca büyük bir fırsat, risk penceresinden bakınca ise ciddi bir risktir. Bağımlılık ile boşluk arasında ciddi bir ilişki vardır. Boşluk, bağımlılığa neden olmaktadır. Sosyal ağların başlangıcı bir buluşma şeklinde değerlendirilebilir ama bir müddet sonra bulaşma olarak değerlendiriliyor. 'Nereden bulaştık bu işe' gibi söyleniyor. Sınırsız internet kullanımı adeta açık büfe yemek gibi. Karşımıza teknolojik obezite kavramı çıkıyor. Nasıl her şeyi tıkınmak obeziteye yol açıyorsa sınırsız teknoloji de açık büfe yemek gibi. Bugün teknoloji ile irtibatı olan kişilerin yüzde biri üretiyor, yüzde 9'u taşıyor, yüzde 90'ı kullanıyor. İçinde bulunduğumuz çağ ilgi çağıdır. Bizim ilgimizi çevrelemiş birçok teknolojik enstrümanla karşı karşıyayız. Netflix'in CEO'su 'Son günlerde en büyük rakiplerimiz, Facebook, Youtube ve uyku' dedi. Yani en büyük rakibi uyku olarak görüyor. Sosyal medya, bir müddet yemeğin üzerine koyduğunuz sos gibi ama bir müddet sonra sizi etrafınızdan o kadar kopartıyor ki SOS veren bir medya haline gelebiliyor."
- "Gerçek hayat ortak yaşamaktır"
Ünüvar, sosyal medyanın olumsuz etkilerinin sağlık alanında da yaşandığını Almanya'da bir hekimin muayenehanesinin girişinde hastalarını, "Google üzerinden rahatsızlıklarına teşhis koyanlar bize değil, Yahoo'ya danışsınlar." şeklindeki notla karşıladığını söyledi.
Sosyal medyanın diğer bazı olumsuzluklarına da değinen Ünüvar, "İnsanlar o kadar fazla sosyal medyada vakit geçiriyorlar ki artık şarj nereye yakınsa orada vakit geçiriyorlar." dedi.
Teknoloji bağımlılığında devlete, aileye, kişiye ve öğretmenlere çok büyük görevler düştüğünü dile getiren Ünüvar, şöyle devam etti:
"Aileler özellikle 'okulda öğretmen, sokakta polis korusun' gibi bir yaklaşım içerisindeler. Bu tamamen yanlış bir durumdur. Herkesin ortak değerlerinin olduğu bir platformun oluşması, teknolojisiz mutluluk alanlarının oluşturulması gerekiyor. Gerçek hayat ortak yaşamaktır. Bizler akranla büyüdük ama günümüz çocukları ekranla büyüyor. Bu noktada 'Hadi sohbet ediyoruz' şeklinde bir kampanya başlatmanın çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çocukların rahatını değil huzurunu düşünmeliyiz. Huzuru düşünen ailelerin sohbeti önemsemeleri gerektiğini dile getirmek istiyorum. Yok etmek değil, yönlendirmek, kendi değerlerimize uygun içerik üretmek zorundayız. Çocukları 4 A'dan korumamız lazım Bunlar araç, asansör, abur cubur, akıllı cihazlar. Ailede sohbet, okulda akran ve sokakta sporu özendirmemiz lazım."
- " Küçük çocuklarda ekran kullanımının çocuk gelişiminde kanıtlanmış bir yararı yoktur"
Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andaç Demirtaş Madran, bağımlılığa işaret eden en temel etkenin işlevsizlik olduğunu söyledi.
Tüm dünyada hızla yayılan teknoloji bağımlılığının bir tür salgın olarak kabul edildiğini ifade eden Madran, "Türkiye'de internet başında geçirilen süreye baktığımızda 140 ülke arasında 16. sıradayız. Bilgisayar başında ortalama 5 saat geçiriyoruz. Nüfusun yüzde 88'inin evinde internet erişimi var. İnternet kullanım oranlarına göre 16-74 yaş grubundaki erkekler yüzde 82, kadınlar yüzde 68 olarak görünüyor. Ülkemizde internete başlama yaşı 8, ilk kullanım yaşı ise 5'ten 2'ye düşmüş durumdadır. 18 aydan küçük çocukların kesinlikle ekrandan uzak tutulması gerekiyor. Küçük çocuklarda ekran kullanımının çocuk gelişimine kanıtlanmış bir yararı yoktur." diye konuştu.
Madran, bağımlılığın çocuklar ve ergenlerde gerçeklik algısının bozulmasına, duyarsızlaşmaya, genel sağlık durumunun bozulmasına, obsesif, depresif, kaygılı, düşmanca ve paranoid düşüncelerde artışa, toplumsal gelişim sorunlarına, benlik saygısında azalmaya, saldırganlık eğiliminde artışa, yalnızlaşma ve sosyal fobiye, zihinsel fonksiyonlarda bozulmalara sebep olduğunu söyledi.
Bu durumun yetişkinlerde online aldatma ve boşanmalara, kıskançlık nedeniyle şiddete başvurmalara, online kumar ve alışveriş bağımlılığı nedeniyle maddi sıkıntılara, mesleki gerileme, verimlilik düşüşü ve işini kaybetme sorunlarına sebebiyet verdiğine işaret eden Madran, sorumlu kullanım konusunda toplum duyarlılığının oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Bilişim Teknolojileri Bağımlılığının Etkilerinin İncelenerek Olası Zararlarının Bertaraf Edilmesi ve Bu Teknolojilerin Kontrollü Kullanımının Sağlanması İçin Yapılması Gerekenlerin Saptanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı başkanlığında toplandı.
Ünüvar, sunumda, komisyonun şu ana kadar misafir ettiği konukların anlatımlarını incelediğinde, gördüğü şeyin "kaygı" olduğunu söyledi.
"Kaygılar küçük bir şeye kocaman bir gölge verir." İsveç atasözüne dikkati çeken Ünüvar, bağımlılığın, her geçen gün büyüyen bir sorun haline geldiğini ve yaşı, cinsiyeti, coğrafyası ile dönemi olmadığını vurguladı.
Bağımlılığın sonuç itibarıyla herkesi, kaygılandıran bir noktaya götürdüğünü ifade eden Ünüvar, şöyle konuştu:
"Bağımlılıkta risk oluşturan etkenlerle, koruyucu etkenler mücadele etmektedir. Risk etkenlerinin üstün gelmesi sonucu bağımlılık ortaya çıkıyor. Bağımlılık zincirleme kaza gibi. İnternet, fırsat penceresinden bakınca büyük bir fırsat, risk penceresinden bakınca ise ciddi bir risktir. Bağımlılık ile boşluk arasında ciddi bir ilişki vardır. Boşluk, bağımlılığa neden olmaktadır. Sosyal ağların başlangıcı bir buluşma şeklinde değerlendirilebilir ama bir müddet sonra bulaşma olarak değerlendiriliyor. 'Nereden bulaştık bu işe' gibi söyleniyor. Sınırsız internet kullanımı adeta açık büfe yemek gibi. Karşımıza teknolojik obezite kavramı çıkıyor. Nasıl her şeyi tıkınmak obeziteye yol açıyorsa sınırsız teknoloji de açık büfe yemek gibi. Bugün teknoloji ile irtibatı olan kişilerin yüzde biri üretiyor, yüzde 9'u taşıyor, yüzde 90'ı kullanıyor. İçinde bulunduğumuz çağ ilgi çağıdır. Bizim ilgimizi çevrelemiş birçok teknolojik enstrümanla karşı karşıyayız. Netflix'in CEO'su 'Son günlerde en büyük rakiplerimiz, Facebook, Youtube ve uyku' dedi. Yani en büyük rakibi uyku olarak görüyor. Sosyal medya, bir müddet yemeğin üzerine koyduğunuz sos gibi ama bir müddet sonra sizi etrafınızdan o kadar kopartıyor ki SOS veren bir medya haline gelebiliyor."
- "Gerçek hayat ortak yaşamaktır"
Ünüvar, sosyal medyanın olumsuz etkilerinin sağlık alanında da yaşandığını Almanya'da bir hekimin muayenehanesinin girişinde hastalarını, "Google üzerinden rahatsızlıklarına teşhis koyanlar bize değil, Yahoo'ya danışsınlar." şeklindeki notla karşıladığını söyledi.
Sosyal medyanın diğer bazı olumsuzluklarına da değinen Ünüvar, "İnsanlar o kadar fazla sosyal medyada vakit geçiriyorlar ki artık şarj nereye yakınsa orada vakit geçiriyorlar." dedi.
Teknoloji bağımlılığında devlete, aileye, kişiye ve öğretmenlere çok büyük görevler düştüğünü dile getiren Ünüvar, şöyle devam etti:
"Aileler özellikle 'okulda öğretmen, sokakta polis korusun' gibi bir yaklaşım içerisindeler. Bu tamamen yanlış bir durumdur. Herkesin ortak değerlerinin olduğu bir platformun oluşması, teknolojisiz mutluluk alanlarının oluşturulması gerekiyor. Gerçek hayat ortak yaşamaktır. Bizler akranla büyüdük ama günümüz çocukları ekranla büyüyor. Bu noktada 'Hadi sohbet ediyoruz' şeklinde bir kampanya başlatmanın çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çocukların rahatını değil huzurunu düşünmeliyiz. Huzuru düşünen ailelerin sohbeti önemsemeleri gerektiğini dile getirmek istiyorum. Yok etmek değil, yönlendirmek, kendi değerlerimize uygun içerik üretmek zorundayız. Çocukları 4 A'dan korumamız lazım Bunlar araç, asansör, abur cubur, akıllı cihazlar. Ailede sohbet, okulda akran ve sokakta sporu özendirmemiz lazım."
- " Küçük çocuklarda ekran kullanımının çocuk gelişiminde kanıtlanmış bir yararı yoktur"
Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andaç Demirtaş Madran, bağımlılığa işaret eden en temel etkenin işlevsizlik olduğunu söyledi.
Tüm dünyada hızla yayılan teknoloji bağımlılığının bir tür salgın olarak kabul edildiğini ifade eden Madran, "Türkiye'de internet başında geçirilen süreye baktığımızda 140 ülke arasında 16. sıradayız. Bilgisayar başında ortalama 5 saat geçiriyoruz. Nüfusun yüzde 88'inin evinde internet erişimi var. İnternet kullanım oranlarına göre 16-74 yaş grubundaki erkekler yüzde 82, kadınlar yüzde 68 olarak görünüyor. Ülkemizde internete başlama yaşı 8, ilk kullanım yaşı ise 5'ten 2'ye düşmüş durumdadır. 18 aydan küçük çocukların kesinlikle ekrandan uzak tutulması gerekiyor. Küçük çocuklarda ekran kullanımının çocuk gelişimine kanıtlanmış bir yararı yoktur." diye konuştu.
Madran, bağımlılığın çocuklar ve ergenlerde gerçeklik algısının bozulmasına, duyarsızlaşmaya, genel sağlık durumunun bozulmasına, obsesif, depresif, kaygılı, düşmanca ve paranoid düşüncelerde artışa, toplumsal gelişim sorunlarına, benlik saygısında azalmaya, saldırganlık eğiliminde artışa, yalnızlaşma ve sosyal fobiye, zihinsel fonksiyonlarda bozulmalara sebep olduğunu söyledi.
Bu durumun yetişkinlerde online aldatma ve boşanmalara, kıskançlık nedeniyle şiddete başvurmalara, online kumar ve alışveriş bağımlılığı nedeniyle maddi sıkıntılara, mesleki gerileme, verimlilik düşüşü ve işini kaybetme sorunlarına sebebiyet verdiğine işaret eden Madran, sorumlu kullanım konusunda toplum duyarlılığının oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.