Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması 'Bende Bir Vasiyet Yapabilirim; Bay Kemal Geçemez'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Daha önce köprü projesini gündeme getiren merhum Nuri Demirağ, kendisini engelleyen dönemin başbakanı İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için şayet gelecekte köprü yapılırsa üzerine ‘İnönü ve Çetinkaya geçemez’ diye yazılmasını vasiyet etmiştir. Herhalde ben de bir vasiyet yapabilirim; Bay Kemal geçemez” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.
CHP yönetiminin, cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, demokrasiyle, tarihle, kültürle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP adına konuşan, CHP adına söz söyleyen, ahkam kesen bir takım isimlerin yaptıklarına baktığımızda kimi zaman acı acı gülümsüyor, kimi zaman içten içe üzülüyor, kimi zaman öfkeleniyoruz. Sıkıntının asıl kaynağı bu partinin başındaki zattır. Ön tekerlek nereye giderse arkadakiler de onu izler. Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz, ağzını her açtığında bazı ülkelerinden örnekler verir ama kendisi genel başkanlık koltuğunda oturduğu 9 yılda 9 seçim kaybetmiş olmasına rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz. Hatta öyle garanticidir ki, koltuğunu riske atmamak için cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya bile cesaret edemedi. Buna karşılık konu iftiraya, yalana, hakarete gelince aslan kesilir. Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlarda var. Can çıkar huy çıkmaz misali hangi yola başvurursak vuralım bu zatı gerçek bir demokrat gibi siyaset yapmaya ikna edemedik. Bu süreçte dikkatimizi çeken bir başka husus, CHP’nin başındaki zatın ve kimi belediye başkanlarının işlerindeki Bizans aşkı olduğudur. CHP’nin başındaki zatın öve öve bitiremediği gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz değil mi? Duvarlara, ‘Zulüm 1453’te başladı’ sloganı yazılmıştı. Ankara’daki Malazgirt 1071 Bulvarının inşasını protesto ederken Bizans askeri kıyafeti giyen provokatörleri savunan da bu zattı” açıklamasını yaptı.
Edirne’deki ’’Adrianoupolis’ afişine tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın, yeni yıl kutlaması için astırdığı afişte Edirne isminin ’Adrianoupolis’ olarak yer almasına da tepki gösterdi. "Bizans dönemindeki ismiyle hazırlanan afişler CHP zihniyetinin yeni bir tezahüründen başka bir şey değildir” diyen Erdoğan, "Heykeldeki Kıbrıs Türkü temsilcisi yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir. Bunların İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayının Kıbrıs ile ilgili yaptırdığı heykele adadaki tüm Türklerin katledilmesini savunan Rum liderinin koyması da aynı hastalıklı zihnin eseridir. Sorsanız bu yaptıkları işi rahmetli Mustafa Kemal‘in ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ sözüyle izah etmeye kalkarlar. Halbuki Gazi bunlara, yurtta sulhu ülkenizin düşmanlarını yücelterek yapın dememiştir. Tam tersine Gazi’nin yurtta sulh sözüyle kastettiği şey, tam da bizim seçtiğimiz 16 yıldır yaptığımız şeylerdir. Biz yurtta sulhu öyle sloganla değil, demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirerek, özellikle de savunma sanayimizi, ordumuzu, sınırlarımızın güvenliğini tahkim ederek sağlayabileceğimizi biliyoruz. Eğer Gazi’nin yurtta sulh cihanda sulh ifadesi sürekli olarak geçerliliğini savunsaydı Çanakkale’yi nereye koyacağız, Kocatepe’yi nereye koyacağız. Orada Gazi kimlerle ne için savaştı. O zaman gelin bunu da izah edin” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de, ülkenin ve milletin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP’nin hepsinin karşısında yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“CHP zihniyeti tek parti devrinden beri uçak ve silah fabrikalarını kapatmış, otomobil üretme girişimlerini engellemiş, altyapı yatırımlarını yasaklamış, savsaklamış, velhasıl tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalışmıştır. Osmanlı döneminde başlayan Gazi’nin de hassasiyetle sürdürdüğü demiryolu hamlesini onun ölümüyle durduran yine CHP olmuştur. Boğazdaki her 3 köprünün de inşasına en büyük muhalefeti bunlar yaptı. Marmaray ve Avrasya Tüneli’ne en büyük muhalefeti yine bunlar yaptı. Hatta İnönü, Menderes boğaza köprü projesini ilk gündeme getirdiğinde tartışmayı ‘yıkarız’ diyecek kadar ileri götürmüştü. Daha önce köprü projesini gündeme getiren merhum Nuri Demirağ, kendisini engelleyen dönemin başbakanı İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için şayet gelecekte köprü yapılırsa üzerine ‘İnönü ve Çetinkaya geçemez’ diye yazılmasını vasiyet etmiştir. Herhalde bende bir vasiyet yapabilirim; Bay Kemal geçemez. Keban Barajı gündeme geldiğinde CHP zihniyeti bu projeye, ‘kurbağalara göl yapıyorsunuz’ diye engellemeye çalıştı. Bunlar bir garip. Seyhan Barajı’na karşı çıkmalarının sebebi ise köstebeklerin araziyi delerek benti yıkacağı gibi akıllara seza bir iddia. Kalkınmanın temel unsuru olan enerji santrallerini yapan hükümetleri CHP’ye yapacaksınız bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz’ diyerek sıkıştırıyor. İstanbul’un imar çalışmaları yapılırken CHP’liler Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi şimdiki E-5 gibi yollara ‘uçak mı indireceksiniz buralara’ diyerek karşı çıkmıştır. Marmaray’a, Avrasya Köprüsü’ne de bunlar bu şekilde muhalefet etti. Şayet CHP kafasına kalsaydık İstanbul’da yaşayan ve bu şehri ziyaret eden onlarca milyon insan Avrupa ve Anadolu yakaları arasına hala sandalla, vapurlarla geçmeye çalışacaktı.”
"Cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır"
Erdoğan, “Varlık sebebini, medeniyetimize ve kültürümüze ait ne varsa hepsini de yok etmek, yeni atılan adımları engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız. Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına Suudi Arabistan’a gidin demek faşistliğin en sefil halidir. En son biliyorsunuz 2-3 gün önce bir konserden çıkan başı açık, başı örtülü kızlarımıza gelip bu şekilde sataşıp ‘Suudi Arabistan’a gidin burada ne işiniz var’ diyenlerin halini bir düşünün. Adı da neymiş sanatçıymış. Dert başka. Ne derseniz deyin bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyettir. Bu milleti beton kafalı diyerek, göbeğini kaşıyan adam diyerek, makarnacı, kömürcü diyerek, dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir. Halbuki demokrasilerde herkesin inancına, kültürüne, değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye’de sadece bu faşistler insanları içki içenler içmeyenler, başı örtülüler başı açıklar, sakallılar sakalsızlar diye ayırır. Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur” diye konuştu.
Vatandaşlara müjde
Ağustos ayında Türkiye’yi hedef alan finansal saldırıların etkisinin yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığını belirten Erdoğan, şu müjdeyi paylaştı:
“Bütçe disiplininden, tasarruflardan, yapısal reformlardan taviz vermeden bu yolu yürüyeceğiz. Bir taraftan tüm göstergelerde pozitif gelişmeler sağlarken diğer taraftan her güzel gelişmeyi milletimize müjde olarak yansıtacağız. Bu anlayışla hazırladığımız bir dizi müjdeyi buradan milletimizle paylaşmak istiyorum. 16 yıllık AK Parti iktidarlarının en büyük özelliği sosyal devlet olmanın tüm gereklerini yerine getirmesidir. Bugün de çok önemli bir sosyal devlet adımı atıyoruz. Düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın aylık 150 kilowatt saate kadar elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 2,5 milyonun üzerindeki hanede her ay ortalama 80 liralık elektrik faturasını devlet karşılamış olacak."
Kaynak: İHA
CHP yönetiminin, cumhuriyetçilikle, halkçılıkla, demokrasiyle, tarihle, kültürle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir zihniyetin eline geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CHP adına konuşan, CHP adına söz söyleyen, ahkam kesen bir takım isimlerin yaptıklarına baktığımızda kimi zaman acı acı gülümsüyor, kimi zaman içten içe üzülüyor, kimi zaman öfkeleniyoruz. Sıkıntının asıl kaynağı bu partinin başındaki zattır. Ön tekerlek nereye giderse arkadakiler de onu izler. Bu zat, sorsanız demokratlığı kimseye bırakmaz, ağzını her açtığında bazı ülkelerinden örnekler verir ama kendisi genel başkanlık koltuğunda oturduğu 9 yılda 9 seçim kaybetmiş olmasına rağmen oraya çivilenmiş gibi yerinden kıpırdamaz. Hatta öyle garanticidir ki, koltuğunu riske atmamak için cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmaya bile cesaret edemedi. Buna karşılık konu iftiraya, yalana, hakarete gelince aslan kesilir. Kendisine karşı açtığımız davaların, kazandığımız tazminatların haddi hesabı yok. Onaylanıp daha gelecek olanlarda var. Can çıkar huy çıkmaz misali hangi yola başvurursak vuralım bu zatı gerçek bir demokrat gibi siyaset yapmaya ikna edemedik. Bu süreçte dikkatimizi çeken bir başka husus, CHP’nin başındaki zatın ve kimi belediye başkanlarının işlerindeki Bizans aşkı olduğudur. CHP’nin başındaki zatın öve öve bitiremediği gezi olaylarında duvarlara ne yazıldığını hatırlıyorsunuz değil mi? Duvarlara, ‘Zulüm 1453’te başladı’ sloganı yazılmıştı. Ankara’daki Malazgirt 1071 Bulvarının inşasını protesto ederken Bizans askeri kıyafeti giyen provokatörleri savunan da bu zattı” açıklamasını yaptı.
Edirne’deki ’’Adrianoupolis’ afişine tepki
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın, yeni yıl kutlaması için astırdığı afişte Edirne isminin ’Adrianoupolis’ olarak yer almasına da tepki gösterdi. "Bizans dönemindeki ismiyle hazırlanan afişler CHP zihniyetinin yeni bir tezahüründen başka bir şey değildir” diyen Erdoğan, "Heykeldeki Kıbrıs Türkü temsilcisi yüzünün tahrip edilmiş olması da ayrı bir garabet örneğidir. Bunların İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayının Kıbrıs ile ilgili yaptırdığı heykele adadaki tüm Türklerin katledilmesini savunan Rum liderinin koyması da aynı hastalıklı zihnin eseridir. Sorsanız bu yaptıkları işi rahmetli Mustafa Kemal‘in ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ sözüyle izah etmeye kalkarlar. Halbuki Gazi bunlara, yurtta sulhu ülkenizin düşmanlarını yücelterek yapın dememiştir. Tam tersine Gazi’nin yurtta sulh sözüyle kastettiği şey, tam da bizim seçtiğimiz 16 yıldır yaptığımız şeylerdir. Biz yurtta sulhu öyle sloganla değil, demokrasimizi ve ekonomimizi güçlendirerek, özellikle de savunma sanayimizi, ordumuzu, sınırlarımızın güvenliğini tahkim ederek sağlayabileceğimizi biliyoruz. Eğer Gazi’nin yurtta sulh cihanda sulh ifadesi sürekli olarak geçerliliğini savunsaydı Çanakkale’yi nereye koyacağız, Kocatepe’yi nereye koyacağız. Orada Gazi kimlerle ne için savaştı. O zaman gelin bunu da izah edin” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de, ülkenin ve milletin hayrına yapılan hangi iş varsa CHP’nin hepsinin karşısında yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“CHP zihniyeti tek parti devrinden beri uçak ve silah fabrikalarını kapatmış, otomobil üretme girişimlerini engellemiş, altyapı yatırımlarını yasaklamış, savsaklamış, velhasıl tüm hizmetleri engellemek için var gücüyle çalışmıştır. Osmanlı döneminde başlayan Gazi’nin de hassasiyetle sürdürdüğü demiryolu hamlesini onun ölümüyle durduran yine CHP olmuştur. Boğazdaki her 3 köprünün de inşasına en büyük muhalefeti bunlar yaptı. Marmaray ve Avrasya Tüneli’ne en büyük muhalefeti yine bunlar yaptı. Hatta İnönü, Menderes boğaza köprü projesini ilk gündeme getirdiğinde tartışmayı ‘yıkarız’ diyecek kadar ileri götürmüştü. Daha önce köprü projesini gündeme getiren merhum Nuri Demirağ, kendisini engelleyen dönemin başbakanı İnönü ve Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya için şayet gelecekte köprü yapılırsa üzerine ‘İnönü ve Çetinkaya geçemez’ diye yazılmasını vasiyet etmiştir. Herhalde bende bir vasiyet yapabilirim; Bay Kemal geçemez. Keban Barajı gündeme geldiğinde CHP zihniyeti bu projeye, ‘kurbağalara göl yapıyorsunuz’ diye engellemeye çalıştı. Bunlar bir garip. Seyhan Barajı’na karşı çıkmalarının sebebi ise köstebeklerin araziyi delerek benti yıkacağı gibi akıllara seza bir iddia. Kalkınmanın temel unsuru olan enerji santrallerini yapan hükümetleri CHP’ye yapacaksınız bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz’ diyerek sıkıştırıyor. İstanbul’un imar çalışmaları yapılırken CHP’liler Barbaros Bulvarı, Büyükdere Caddesi, Vatan Caddesi, Millet Caddesi şimdiki E-5 gibi yollara ‘uçak mı indireceksiniz buralara’ diyerek karşı çıkmıştır. Marmaray’a, Avrasya Köprüsü’ne de bunlar bu şekilde muhalefet etti. Şayet CHP kafasına kalsaydık İstanbul’da yaşayan ve bu şehri ziyaret eden onlarca milyon insan Avrupa ve Anadolu yakaları arasına hala sandalla, vapurlarla geçmeye çalışacaktı.”
"Cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır"
Erdoğan, “Varlık sebebini, medeniyetimize ve kültürümüze ait ne varsa hepsini de yok etmek, yeni atılan adımları engellemeye çalışmak olarak belirlemiş bir partiyle karşı karşıyayız. Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır. Bu ülkenin başörtülü hanımlarına Suudi Arabistan’a gidin demek faşistliğin en sefil halidir. En son biliyorsunuz 2-3 gün önce bir konserden çıkan başı açık, başı örtülü kızlarımıza gelip bu şekilde sataşıp ‘Suudi Arabistan’a gidin burada ne işiniz var’ diyenlerin halini bir düşünün. Adı da neymiş sanatçıymış. Dert başka. Ne derseniz deyin bu ülkede insanların yaşam biçimiyle uğraşan CHP zihniyetidir. AK Parti tam aksine bu ülkede yaşam çeşitlerini garanti altına alan bir siyasi zihniyettir. Bu milleti beton kafalı diyerek, göbeğini kaşıyan adam diyerek, makarnacı, kömürcü diyerek, dağdaki çobanın oyuyla benimki bir mi diyerek aşağılayanların faşistliği lime lime üzerlerinden dökülmektedir. Halbuki demokrasilerde herkesin inancına, kültürüne, değerlerine saygı duymak esastır. Türkiye’de sadece bu faşistler insanları içki içenler içmeyenler, başı örtülüler başı açıklar, sakallılar sakalsızlar diye ayırır. Yıllardır ağızlarından düşürmedikleri yaşam tarzı dayatması sadece bu faşist CHP zihniyetine mahsustur” diye konuştu.
Vatandaşlara müjde
Ağustos ayında Türkiye’yi hedef alan finansal saldırıların etkisinin yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığını belirten Erdoğan, şu müjdeyi paylaştı:
“Bütçe disiplininden, tasarruflardan, yapısal reformlardan taviz vermeden bu yolu yürüyeceğiz. Bir taraftan tüm göstergelerde pozitif gelişmeler sağlarken diğer taraftan her güzel gelişmeyi milletimize müjde olarak yansıtacağız. Bu anlayışla hazırladığımız bir dizi müjdeyi buradan milletimizle paylaşmak istiyorum. 16 yıllık AK Parti iktidarlarının en büyük özelliği sosyal devlet olmanın tüm gereklerini yerine getirmesidir. Bugün de çok önemli bir sosyal devlet adımı atıyoruz. Düzenli sosyal yardım alan ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın aylık 150 kilowatt saate kadar elektrik tüketimlerini devlet olarak biz üstleniyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 2,5 milyonun üzerindeki hanede her ay ortalama 80 liralık elektrik faturasını devlet karşılamış olacak."