İbn Haldun Üniversitesi'nden 'Kolokyum Ve Rektör Çayı' Etkinliği
Etkinlikte 'Ötegezegenler ve Dünya Dışı Yaşam Arayışı' üzerine sunum yapıldı.
İbn Haldun Üniversitesi tarafından düzenlenen "Kolokyum ve Rektör Çayı" etkinliğinde "Ötegezegenler ve Dünya Dışı Yaşam Arayışı" üzerine sunum gerçekleştirildi.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, "Kolokyum ve Rektör Çayı" etkinlikleri, İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Enis Doko'nun sunumu ile devam etti.
"Ötegezegenler ve Dünya Dışı Yaşam Arayışı" üzerine konuşan Doko, kozmik çoğulculuğun, dünyada reenkarnasyona vurgu yapan Uzak Doğu dinleri ve Hristiyanlıkta tanrının kişiliklerinden biri olan İsa'nın insan olduğu, dolayısıyla insanlığın özel olduğu görüşleri ile çeliştiğini belirterek, İslamın benzer bir sorunla karşı karşıya olmadığını kaydetti.
Görüşünü temellendirmek için Kur'an'dan "42- Şura 29", "16-Nahl 49", "65-Talak 12", "17-İsra 70" gibi ayetlere ve bazı hadislere atıf yaptıktan sonra İslam geleneğinde İbn Abbas, Muhammed el-Bakır, Fahreddin Razi, Uluğ Bey, Yusuf Ali, Mevdudi, Muhammed Esed gibi bazı düşünürlerin kozmik çoğulculuğu savunduğunu aktaran Doko, medeniyetleri enerji kullanımına göre sınıflandıran Kardaşev ölçeğine değindi.
Doko, insanlığın şu aşamada gezegeninin bütün enerji kaynaklarına hükmedemeyen 0. tür bir medeniyet olduğuna işaret ederek, 100-200 yıl içinde gezegende tüm enerjiyi kontrol edecek olan insanlığın 1. tür medeniyet olacağını ve bu aşamada dünya gezegeninin dışına çıkması gerekeceğini belirtti.
Birkaç bin yılda ise güneşin enerjisini tamamen kontrol edebilen 2. tür bir medeniyet olunacağının tahmin edildiğini, bu aşamadan sonra da güneş sisteminin dışına çıkılacağını vurgulayan Doko, bütün bir galaksinin enerjisini kontrol eden 2. tür medeniyetlerin mümkün olduğunu ve insanlığın var olmaya devam etmesi halinde 100 bin ila bir milyon yıl sonra bu tür bir medeniyet olabileceğini kaydetti.
- "Ötegezegenler diğer yıldızlar etrafındaki gezegenlerdir"
Dr. Enis Doko, güneş sisteminde dünya dışı yaşam imkanları bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Akıllı yaşam olmadığını tespit ettik ancak bakteriyel yaşam birkaç yerde mümkün. Mars’ta geçmişte denizler, günümüzde de su bulunuyor. Burada geçmişte ya da şimdi bakteriyel yaşam olabilir. Mars’tan kopup Antarktika’ya düşen bir meteorun içinde bakteri fosilleri bulunmuş olabilir. Mars’ta devamlı yenilenen metan gazının olması, burada bakteriyel bir yaşamın var olabileceği yönünde işaretler olabilir. Venüs atmosferinde, Jüpiter’in uydusu Europa’nın kalın buz tabakasının altındaki 100 km derinliğe sahip okyanusta ve metan yağmurları ile metan göllerine sahip Satürn’ün uydusunda da bakteriyel ya da basit çok hücreli yaşam olabilir."
Ötegezegenler'in diğer yıldızlar etrafındaki gezegenlerden olduğunu aktaran Doko, 1 Ocak'a kadar 3 bin 946 Ötegezegen keşfedildiğini bildirdi.
Doko, her yıldız başına ortalama bir gezegen düştüğünü, güneşe benzer her 5 gezegenden birinin yaşama müsait olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Galaksimizde 10 milyar cüce yıldızları da katarsak 40 milyar gezegen olduğu anlamına geliyor. Bu gezegenlerde akıllı yaşamın elektromanyetik dalgalarla ya da çok gelişmişlerse yaydıkları infraruj radyasyonla tespit edilebilir. Şimdiye kadar tartışmalı birkaç dalga yakalansa da uzayı dinlememiz bize akıllı canlılarla ilgili bir ipucu vermiyor. Diğer tarafta infrared gözlemlerinin 3. tür bir medeniyet olmadığını gösteriyor. Ancak 17 tane 2. tür medeniyete işaret ediyor. Dünyamıza en yakın yaşanılabilir Ötegezegen 4.2 ışık yılı uzaktaki Proxima b. Rus milyarder Yuri Miller’in girişimi olan Project Starshat'ın göndereceği avuç içine sığan ve ışık hızının 5’te biri hızda giden uyduların gönderilebileceği 35-40 yıl içinde, burada yaşam olup olmadığını öğrenebileceğiz. İlk dolar trilyoneri asteroidlerdeki madenleri işleyecek şirketler olacak. Büyük güçler ve şirketler buna odaklanıyor. Türkiye'nin bu yıl Uzay Ajansı kurması bu yarışa katılma adına önemli bir adım oldu."
Sunumunu görseller ve çeşitli uzay araçlarının uzayda çektikleri resimlerle zenginleştiren Dr. Enis Doko'nun konuşması ilgiyle takip edildi.
Her ayın ilk cuması düzenlenen ve sadece akademik kadronun katıldığı "Kolokyum ve Rektör Çayı Serisi" ile samimi bir ortamda tüm öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinin bir araya gelip kaynaşması, üniversiteyle ilgili gelişmelerin paylaşılması, üniversite içi akademik tartışma ortamı oluşturulması ve her ay belirli konular etrafında birer öğretim üyesinin sunum yapması hedefleniyor.
İbn Haldun Üniversitesi'nde "Kolokyum ve Rektör Çayı" etkinliği, 1 Şubat Cuma günü Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Özay'ın "Açe-Türkiye İlişkilerinin Yerel Kaynaklar Bağlamında Yeniden Değerlendirilmesi" konulu sunumuyla devam edecek.
Kaynak: AA
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, "Kolokyum ve Rektör Çayı" etkinlikleri, İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Enis Doko'nun sunumu ile devam etti.
"Ötegezegenler ve Dünya Dışı Yaşam Arayışı" üzerine konuşan Doko, kozmik çoğulculuğun, dünyada reenkarnasyona vurgu yapan Uzak Doğu dinleri ve Hristiyanlıkta tanrının kişiliklerinden biri olan İsa'nın insan olduğu, dolayısıyla insanlığın özel olduğu görüşleri ile çeliştiğini belirterek, İslamın benzer bir sorunla karşı karşıya olmadığını kaydetti.
Görüşünü temellendirmek için Kur'an'dan "42- Şura 29", "16-Nahl 49", "65-Talak 12", "17-İsra 70" gibi ayetlere ve bazı hadislere atıf yaptıktan sonra İslam geleneğinde İbn Abbas, Muhammed el-Bakır, Fahreddin Razi, Uluğ Bey, Yusuf Ali, Mevdudi, Muhammed Esed gibi bazı düşünürlerin kozmik çoğulculuğu savunduğunu aktaran Doko, medeniyetleri enerji kullanımına göre sınıflandıran Kardaşev ölçeğine değindi.
Doko, insanlığın şu aşamada gezegeninin bütün enerji kaynaklarına hükmedemeyen 0. tür bir medeniyet olduğuna işaret ederek, 100-200 yıl içinde gezegende tüm enerjiyi kontrol edecek olan insanlığın 1. tür medeniyet olacağını ve bu aşamada dünya gezegeninin dışına çıkması gerekeceğini belirtti.
Birkaç bin yılda ise güneşin enerjisini tamamen kontrol edebilen 2. tür bir medeniyet olunacağının tahmin edildiğini, bu aşamadan sonra da güneş sisteminin dışına çıkılacağını vurgulayan Doko, bütün bir galaksinin enerjisini kontrol eden 2. tür medeniyetlerin mümkün olduğunu ve insanlığın var olmaya devam etmesi halinde 100 bin ila bir milyon yıl sonra bu tür bir medeniyet olabileceğini kaydetti.
- "Ötegezegenler diğer yıldızlar etrafındaki gezegenlerdir"
Dr. Enis Doko, güneş sisteminde dünya dışı yaşam imkanları bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Akıllı yaşam olmadığını tespit ettik ancak bakteriyel yaşam birkaç yerde mümkün. Mars’ta geçmişte denizler, günümüzde de su bulunuyor. Burada geçmişte ya da şimdi bakteriyel yaşam olabilir. Mars’tan kopup Antarktika’ya düşen bir meteorun içinde bakteri fosilleri bulunmuş olabilir. Mars’ta devamlı yenilenen metan gazının olması, burada bakteriyel bir yaşamın var olabileceği yönünde işaretler olabilir. Venüs atmosferinde, Jüpiter’in uydusu Europa’nın kalın buz tabakasının altındaki 100 km derinliğe sahip okyanusta ve metan yağmurları ile metan göllerine sahip Satürn’ün uydusunda da bakteriyel ya da basit çok hücreli yaşam olabilir."
Ötegezegenler'in diğer yıldızlar etrafındaki gezegenlerden olduğunu aktaran Doko, 1 Ocak'a kadar 3 bin 946 Ötegezegen keşfedildiğini bildirdi.
Doko, her yıldız başına ortalama bir gezegen düştüğünü, güneşe benzer her 5 gezegenden birinin yaşama müsait olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Galaksimizde 10 milyar cüce yıldızları da katarsak 40 milyar gezegen olduğu anlamına geliyor. Bu gezegenlerde akıllı yaşamın elektromanyetik dalgalarla ya da çok gelişmişlerse yaydıkları infraruj radyasyonla tespit edilebilir. Şimdiye kadar tartışmalı birkaç dalga yakalansa da uzayı dinlememiz bize akıllı canlılarla ilgili bir ipucu vermiyor. Diğer tarafta infrared gözlemlerinin 3. tür bir medeniyet olmadığını gösteriyor. Ancak 17 tane 2. tür medeniyete işaret ediyor. Dünyamıza en yakın yaşanılabilir Ötegezegen 4.2 ışık yılı uzaktaki Proxima b. Rus milyarder Yuri Miller’in girişimi olan Project Starshat'ın göndereceği avuç içine sığan ve ışık hızının 5’te biri hızda giden uyduların gönderilebileceği 35-40 yıl içinde, burada yaşam olup olmadığını öğrenebileceğiz. İlk dolar trilyoneri asteroidlerdeki madenleri işleyecek şirketler olacak. Büyük güçler ve şirketler buna odaklanıyor. Türkiye'nin bu yıl Uzay Ajansı kurması bu yarışa katılma adına önemli bir adım oldu."
Sunumunu görseller ve çeşitli uzay araçlarının uzayda çektikleri resimlerle zenginleştiren Dr. Enis Doko'nun konuşması ilgiyle takip edildi.
Her ayın ilk cuması düzenlenen ve sadece akademik kadronun katıldığı "Kolokyum ve Rektör Çayı Serisi" ile samimi bir ortamda tüm öğretim üyeleri ve araştırma görevlilerinin bir araya gelip kaynaşması, üniversiteyle ilgili gelişmelerin paylaşılması, üniversite içi akademik tartışma ortamı oluşturulması ve her ay belirli konular etrafında birer öğretim üyesinin sunum yapması hedefleniyor.
İbn Haldun Üniversitesi'nde "Kolokyum ve Rektör Çayı" etkinliği, 1 Şubat Cuma günü Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Özay'ın "Açe-Türkiye İlişkilerinin Yerel Kaynaklar Bağlamında Yeniden Değerlendirilmesi" konulu sunumuyla devam edecek.