Sınır Tanımayan Doktorlar Açıklaması 'Libya Mülteciler İçin Güvenli Bir Ülke Değil'

Uluslararası tıbbi insani yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Trablus’ta artan çatışmaların ardından, son 72 saat içinde Libyalıların, mülteci ve göçmenlerin hayatının tehlikeye atıldığını ifade etti.

Sınır Tanımayan Doktorlar Açıklaması 'Libya Mülteciler İçin Güvenli Bir Ülke Değil'
Trablus’ta 26 Ağustos Pazar günü karşıt silahlı gruplar arasında meydana gelen şiddetli çatışmalar ve yerleşim bölgelerinde gerçekleşen ağır topçu ateşi çok sayıda can kaybına neden oldu. MSF Libya’nın güvenli bir ülke olmadığını ve Avrupa ülkelerinin Libya’da sıkışıp kalan en kırılgan durumdaki insanlara yardım etme sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini bir kez daha vurguladı.

Çatışmalar, ülkede mahsur kalmış bulunan ve Trablus’un çeşitli bölgelerindeki kapalı gözaltı merkezlerinde keyfi olarak alıkonulan yaklaşık 8 bin mülteci, sığınmacı ve göçmenin hayatını daha da ciddi şekilde tehdit ediyor. Pazar günü çatışmaların başlamasının ardından bu insanların bir bölümü, ağır bombardıman altında tutulan bir bölgede, gıdaya erişimleri olmaksızın 48 saatten uzun süre mahsur kaldı. Serbest bırakılanlar ise yakınlardaki mahallelere kaçarken iki ateş arasında kalma tehlikesi geçirdi.

"Libya güvenli bir ülke değil"

MSF’nin Libya Temsilcisi İbrahim Yunus, "Yaşanan çatışmaların da ortaya koyduğu gibi Libya göçmenler, mülteciler ve sığınmacılar için güvenli bir yer değil. Libya’da bulunan göçmen, sığınmacı ve mültecilerin pek çoğu savaşla parçalanan ülkelerden kaçmış ve/veya aylardır dehşet verici şartlar altında yaşayan insanlar. Üstelik bu kapalı gözaltı merkezlerine konmadan önce insan kaçakçılarının elinde tutulmuş bulunuyorlar. Halihazırda son derece kırılgan olan bu insanlar şimdi kendilerini yine bir savaşın içinde buluyor ve kaçma imkanları olmayan kapalı yerlerde tutuluyorlar" dedi.



"Daha iyi hayat arayanlar hapsedilemez"

Temsilci Yunus, güvenli yere ulaşmak isteyen ya da biraz daha iyi bir hayat arayışında olan insanların sırf bu nedenle hapsedilemez olduğunun altını çizdi. Mültecilerin tutuldukları yerlerden derhal tahliye edilmesi gerektiğini söyleyen Yunus, mültecilerin güvende olacakları ülkelere götürülmesi gerektiğini ifade etti.



Tıbbi, insani yardım ihtiyacı hızla artıyor

Gözaltı merkezlerinin içinde ve dışında insani yardım ihtiyacı zaten çok yoğunken çatışmalarla beraber bu ihtiyaçlar daha da arttı. MSF ekipleri çatışmalar başladığından beri ilk tıbbi muayeneleri gerçekleştiriyor ve halen gözaltı merkezlerinde tutulan insanlara yiyecek, su ve beslenme desteği temin ediyor.

Ancak MSF ve diğer insani yardım kuruluşlarının, yardıma ihtiyacı olan başka insanlara ulaşma imkanının sınırlı olduğu belirtildi. Trablus ve çevresindeki Libyalı toplulukların da çatışmalardan etkilendiği kaydedildi.

Uluslarası hukuka uygun şekilde koruma sağlanmalı

Birleşmiş Millerler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre gözaltı merkezlerinde alıkonulan insanların yaklaşık yarısı Eritre, Etiyopya, Somali ve Sudan gibi çatışma ve savaş yaşanan bölgelerden gelen mültecilerden oluşuyor.

Uluslararası hukuka göre bu insanlar korunma altına alınma hakkına sahipler fakat Libyalı yetkililer, güvenli ülkelerin hükümetleri ve Birleşmiş Milletler onların sığınma başvurularını işleme koymak için etkin bir mekanizma kurmayı başaramadı. Hatta Avrupa ülkeleri, sığınma başvurusunda bulunacak insanların Libya’dan ayrılmasını engelleyecek politikalar oluşturdu.

Aynı politikalar kapsamında Avrupa’nın sponsor olduğu Libya Sahil Güvenliği eliyle, denizden kurtarılan insanlar Libya sahillerine geri götürülerek insanların Akdeniz’i aşması engelleniyor. Gözaltı merkezlerinde alıkonulan insanların çok büyük çoğunluğu denizde yolu kesilerek Libya’ya geri getirilen kişilerden oluşuyor.

Sağlık ve ruh sağlığı ihtiyaçları had safhada

Trablus’taki gözaltı merkezlerinin halihazırdaki olumsuz ve aşırı kalabalık şartları bu politikalar sonucu daha da ağırlaştı. Son birkaç ay içinde, temiz suya, temizliğe ve temizlik imkanına, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlılığı nedeniyle ortaya çıkan fiziksel sağlık ve ruh sağlığı sorunları dolayısıyla durum eskisinden de kötü hale geldi.

2011’den beri Libya’da faaliyet gösteren MSF 2016’dan bu yana Trablus’ta gözaltı merkezlerinde çalışarak buralarda birinci basamak sağlık hizmetleri, ruh sağlığı desteği, su ve temizlik hizmetleri veriyor. Ayrıca MSF, şu anda gözaltı merkezlerinde tutulan göçmen, mülteci ve sığınmacılar için hastaneye acil sevk imkanı sağlayabilen tek kuruluş. MSF, Hums, Zliten ve Mısrata’daki gözaltı merkezlerinde de çalışıyor, Beni Velid’deyse ruh sağlığı desteği sunuyor.

Sınır Tanımayan Doktorlar bir kez daha Avrupa ülkelerinin hükümetlerine Libya’nın “güvenli bir yer” olmadığını anlatmaya çalışarak Libya sınırları içinde hapsedilen insanların güvenli ve insanlık onuruna yaraşır şekilde kurtarılması için gerekli adımların acilen atılması gerektiğini belirtiyor.
Kaynak: İHA