Balat'ın Nostaljik Gazozcusu
Üniversite öğrencisi, girişimci Mahmut Saklı, Fatih ilçesindeki Balat semtinde ortağıyla açtığı dükkanda, farklı illerden temin ettiği 130 çeşit gazozu müşterilerinin beğenisine sunuyor Mahmut Saklı: 'İlk açtığımız gazozcu dükkanımızda 50 çeşitle başladık ve orada 8090 çeşide kadar yükselttik. Bugün de Balat'taki dükkanımızda 120130 çeşit gazozla devam ediyoruz' 'Bugün iki şubemiz var ve İstanbul'da tarihi dokusu olan 34 yerde daha dükkan açtıktan sonra Ankara ve İzmir gibi büyük merkez şehirlerde de birer nokta açıp, daha sonra yerli ve milli gazozlarımızı yurt dışında tanıtmak istiyoruz' 'Maalesef yaşıtlarımda, hatta bazen bizde de gevşeme var ama acizane tavsiyem genç arkadaşlarımız, bir hayal kursunlar. Ben şu an, gençler olarak idealizm eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum. Gençlik idealizm çağıdır diyoruz ama bir şey yapmıyoruz, bir şeyler yapmalıyız çünkü biz çok eski bir medeniyetiz. Bu medeniyetin bilincinde olarak hareket etmemiz gerekir'
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü ile İstanbul Üniversitesi Açıktan ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Kültürel Miras ve Turizm Açık Öğretim Ön Lisans Programında okuyan 26 yaşındaki Mahmut Saklı'nın ortağıyla açtığı gazoz dükkanında, kahveli, Hindistan cevizli, damla sakızlı ve çikolatalı gibi farklı damak zevklerine hitap eden gazoz çeşitlerini bulmak mümkün.
Türkiye'nin farklı şehirlerinden temin edilen gazozlara daha çok, nostalji yaşamak isteyenler ilgi gösteriyor.
Saklı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversiteyi kazandığında hem okuyup hem çalışmaya başladığını belirterek, Türkiye'nin sahip olduğu yerli ve milli gazozları Avrupa'ya tanıtmak istediğini söyledi.
Yaklaşık 3 sene önce Vefa semtinde başladıkları gazoz yolculuğuna, ismini değiştirerek Balat'ta devam etme kararı aldıklarını dile getiren Saklı, "Yaklaşık bir buçuk senedir Sevda Gazozcusu olarak devam ediyoruz. İki aydır da tarihi Balat semtinde hizmet vermekteyiz. İlk dükkan açtığımızda 30-40 çeşitle başladık, şimdi 120-130 arasında gazoz çeşidimiz var. İlk başlarda 15-16 çeşit aromamız varken şu anda 22-25 çeşit farklı aromayla hizmet veriyoruz ve çeşitler, aromalar sürekli artıyor." dedi.
Saklı, öğrencilik yıllarında, global gazlı ürünleri yerlere dökerek tepki verildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bu tepkilerin yanlış olduğunu düşündüm. Bizim yerli ve milli ürünlerimizin olduğu bir yerde böyle abes bir durumun yanlış olduğunu ve ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Gezmeyi ve dolaşmayı seven biri olduğum için gezdiğim, dolaştığım yerde Çengelköy'de bir kafede çeşit çeşit gazozların olduğunu gördüm. Yaklaşık 15 çeşit gazoz vardı orada ve o işletmeciden destek istediğim zaman bana yardımcı oldu. Gazozların tarihçesini araştırdığım zaman 1970-1980'li yıllarda binden fazla gazoz üreticisinin olduğunu öğrendim. Devam eden süreçte ilk açtığımız gazozcu dükkanımızla 50 çeşitle başladık ve orada 80-90 çeşide kadar yükselttik. Bugün de Balat'taki dükkanımızda 120-130 çeşit gazozla devam ediyoruz."
Vefa'dan, Balat'a taşınmasında tarihi dokunun etkin olduğunu sözlerine ekleyen Saklı, "Balat'ta tarihi dokuların olması, farklı kültürlerin bir arada olması beni etkileyen özellikler arasında yer alıyor. İnsanlar olarak, AVM'lere yayıldığımızı düşünüyorum. AVM'lerden ziyade tarihi dokusu olan Balat'ta, gazoz ve şerbet kültürümüzün bulunmasını istiyorum." diye konuştu.
-"Yerli ve milli gazozlarımızı yurt dışında tanıtmak istiyoruz"
Saklı, Türkiye'nin farklı illerinde üretilen ve çok fazla çeşide ulaşan gazozların, tanıtılması yönünde çalışmalarının devam ettiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerçekleştirmek istediğimiz birkaç daha hedefimiz var. Bu hedeflerimizi de yine tarihi lokasyonlar da devam ettirmek istiyoruz. Bugün iki şubemiz var ve İstanbul'da tarihi dokusu olan 3-4 yerde daha dükkan açtıktan sonra Ankara ve İzmir gibi büyük merkez şehirlerde de birer nokta açıp, daha sonra yerli ve milli gazozlarımızı yurt dışında tanıtmak istiyoruz."
Anadolu'ya şube açmaktan, yurt dışında gazoz, şerbet ve içecek sınıfında bulunan yerli ve milli değerleri yurt dışına taşımanın önemine dikkati çeken Saklı, gazoz haricinde bir öğretmen arkadaşının gazoz kapaklarını boyayarak, magnet haline getirdiğini ve gelirini sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını gidermek için sattığını anlattı.
Saklı, aynı zamanda Anadolu'nun farklı ilçelerinde gençlerin çıkardığı amatör edebiyat dergilerine destek verdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
"Dükkanda yaklaşık 20 çeşit edebiyat dergimiz var. Bu dergileri de üniversitede okuyan genç arkadaşlarımızın talebiyle, hazırladığım stantlara koydum. Gençler, Türkiye genelinde fanzin dergi çıkarttıklarını söyleyip, 'Bize nasıl yardımcı olabilirsiniz?' diye sorduklarında, onlara açtığımız dükkanda, kapıları sökerek dergilik yaptırdım. Böylece gazoz almaya gelen müşterilerimizin merakını uyandırdık. Gençlerin çok önemli çalışmaları var, böylece bunları da sergilemiş olduk."
Yakın zamanda kendi ürettiği gazozu satacağını söyleyen Saklı, "Türkler için bilinen bir söz vardır, 'Türk işini düzgün yapar' diye... Bizim gazozlarımız, yerli ürünlerimizin hepsi çok güzel ve ben de onlara yetişebilecek, onlarla aynı seviyede olabilecek düzeyde bir gazoz çıkartmak istiyorum. Onlarla aynı kaliteyi sunabilmeyi istiyorum ve o yüzden acele etmiyorum ama kendi gazozumuzu çıkartmak farklı lezzete sahip gazozu çıkartmak adına da çalışmalarımız var." bilgisini paylaştı.
-"Genç arkadaşlarımız, hayal kursun"
Saklı, gazozların ve yolculuğunun etrafında ilgi çektiğini, film ve belgesel yapmak isteyen yönetmenlerin teklif sunduğunu aktararak, "Belgesel yapılması için şimdi görüşmeler ve birkaç gazoz markasıyla toplantı yapıyoruz. Sonrasında yeterli desteği bulabilirsek, belgesel çalışmamızı Türkiye geneline taşıyacağız ve 1970-80'li yıllardan günümüze kadar gelen gazoz kültürünü çekmek istiyoruz." dedi.
Genç girişimcilerin pek çok şeyden şikayet ettiğini dile getiren Saklı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz gençler ne yazık ki her şeyden şikayet ediyoruz. Çünkü insanoğluyuz, nankörüz, oraya-buraya, devlete şikayet ediyoruz ama bizlerin daha çok çalışması gerekiyor. Sakıp Sabancı'nın o meşhur, 'Çalışmak, çalışmak, çalışmak...' dediği konuşmasını sıklıkla açıp, izlerim. Çok değerli iş adamlarımız, bilim adamlarımız ve dünya çapında insanlarımız var. Onları dinlemek, sözlerine kulak asmak lazım. Öğretmenlerimizin, üniversitelerdeki akademisyenlerimizin görüşü ne olursa olsun, zihniyeti ne olursa olsun iyi olduğunu düşündüğümüz tavsiyelerini dinlememiz lazım yani her zaman şikayet ederek bir şeyler olmuyor. Biz çabalayıp, çırpınacağız olmuyorsa daha sonra şikayet edelim. Maalesef yaşıtlarımda, hatta bazen bizde de gevşeme var ama acizane tavsiyem genç arkadaşlarımız, hayal kursunlar. Ben şu an, gençler olarak idealizm eksikliğimizin olduğunu düşünüyorum. Gençlik idealizm çağıdır diyoruz ama bir şey yapmıyoruz, bir şeyler yapmalıyız çünkü biz, çok eski bir medeniyetiz. Bu medeniyetin bilincinde olarak hareket etmemiz gerekir."