UHUB'dan Ramazan'ın Tutuklanmasına Tepki
UHUB: 'Herhangi bir geçerli hukuki sebebe dayanılmaksızın tutuklanan Prof. Dr. Ramazan'a karşı uygulanan bu ağır muamele, evrensel masumiyet karinesinin bir ihlali olarak değerlendirilmekle birlikte, yürütülmekte olan sürecin hukuki olmaktan ziyade politik ve dini nedenlere dayanıyor olabileceği şüphesini doğurmaktadır'
Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) İsviçreli Müslüman akademisyen Prof. Dr. Tarık Ramazan'ın Fransa'da yürütülen bir soruşturma kapsamında ifade için gittiği polis merkezinde tutuklanmasına tepki gösterdi.
UHUB'dan yapılan yazılı açıklamada, Ramazan'ın, hakkında Fransız makamlarınca yürütülen bir soruşturma kapsamında gönüllü olarak ifade vermek üzere gittiği Paris Polis Merkezinde 31 Ocak'ta gözaltına alındığı, 2 Şubat'ta ise tutuklanarak Paris FleuryMérogis Cezaevine konulduğu belirtildi.
Henüz hakkında ilgili Fransız makamlarınca kabul edilmiş bir iddianame dahi bulunmayan Ramazan'ın, herhangi bir geçerli hukuki sebebe dayanılmaksızın tutuklanması ve bulunduğu cezaevinin yüksek güvenlikli kısmında tek kişilik tecrit hücresine konulmasının Avrupa ve dünya Müslüman kamuoyunda endişeyle karşılandığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hakkında ileri sürülen, çelişkili ve somut dayanaktan yoksun olduğu anlaşılan iddialara istinaden, herhangi bir geçerli hukuki sebebe dayanılmaksızın tutuklanan Prof. Dr. Ramazan’a karşı Fransız makamlarınca uygulanan bu ağır muamele, evrensel masumiyet karinesinin bir ihlali olarak değerlendirilmekle birlikte, yürütülmekte olan sürecin hukuki olmaktan ziyade politik ve dini nedenlere dayanıyor olabileceği şüphesini doğurmaktadır. Soruşturma süreciyle ilgili endişe verici hususlar maalesef hukuksuz tutuklama ve tecritle sınırlı olmayıp, Ramazan’ın savunma ve adil yargılanma haklarından mahrum bırakıldığına dair ciddi emareler mevcuttur. Öncelikle gözaltında tutulduğu ilk 48 saat boyunca avukatlarının Ramazan hakkındaki dosyaya erişimine izin verilmediği, dolayısıyla tutuklama kararı öncesinde dosya içeriğindeki çelişkili hususların savunma tarafından güçlü bir şekilde ortaya konulmasına imkan verilmediği anlaşılmıştır."
Müştekilerden "Christelle" takma adıyla bilinen kişinin, 9 Ekim 2009 tarihinde öğleden sonra Fransa’nın Lyon şehrinde bir otelde Ramazan’la buluştuğunu ve bu sırada tecavüze uğradığını iddia ettiği hatırlatılan açıklamada, "Buna karşılık, Ramazan’ın avukatları, olayın gerçekleştiği iddia edilen günde müvekkillerinin, akşam saat 20.30’da Lyon’da vereceği konferansa katılmak üzere, Londra’dan bindiği uçağın Lyon Saint Exupery Havalimanı'na akşam saat 18.35’ten önce varmadığını kanıtlayan uçak rezervasyonu bilgisini soruşturma dosyasına sunmuştur. Prof. Dr. Ramazan’ın avukatları, bu önemli delili 6 Aralık 2017 tarihinde ilgili makamlara sunmuş olmalarına ve delilin ilgili makamlarca teslim alındığı teyit edilmiş olmasına rağmen, polis daha sonra şüpheli bir şekilde bu belgenin kayıp olduğunu ve dosyada yer almadığını iddia etmiştir." ifadeleri kullanıldı.
"Christelle" isimli şahsın iddiasını ciddi biçimde yalanlayan bu hususun, ne iddianameyi oluşturmakla yükümlü savcılık tarafından ne de Ramazan'ın haksız bir biçimde tutukluluğunun devamına karar veren hakim tarafından dikkate alınmadığının anlaşıldığı vurgulanan açıklamada, "Ramazan lehine olan delillerin gizemli şekilde soruşturma dosyasından yok olması, soruşturmayla yetkili savcılık, şikayetin yapıldığı Rouen Savcılığı olmasına rağmen dosyanın anlaşılamayan bir sebeple 'İslami terörizm' dosyalarıyla adını duyurmuş olan Paris Savcısı François Molin’in sorumluluğuna verilmiş olduğu gerçeğiyle birlikte düşünüldüğünde daha da endişe verici bir hal almaktadır. Bu durum, Ramazan’ın adi bir suç nedeniyle mi yoksa Müslüman olması nedeniyle mi soruşturma altında olduğu hususunda şüpheler doğurmakta ve soruşturma sürecinde görev alan kamu görevlilerinin tarafsızlığına dair derin endişelere neden olmaktadır." denildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Benzer şekilde, 'Christelle' takma adlı şahıs ile Michel Debacq isimli, halihazırda Fransız Yargıtayında Başsavcılık makamında bulunan yüksek yargı mensubu arasında 2009 yılında, Fransız kamuoyunda Anti-müslüman tutumları ve Ramadan’a şahsi husumetleri ile bilinen Caroline Fourest ve AntoineSfeir isimli iki yazar aracılığıyla, Ramazan’a karşı dava açmak amacıyla bir görüşme gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Fransız Yargıtayı Başsavcısı Debacq’ın, bundan 9 yıl önce, meslek etiğine ve Fransız yasalarına aykırı bir şekilde, Fourest ve Christelle isimli şahıslarla Ramazan’a karşı iş birliği içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Geçmiş yıllarda Ramazan’a karşı böyle bir ittifakın parçası olduğu ortaya çıkan Yargıtay Başsavcısının bu bilgiyi Fransız yasalarına aykırı bir şekilde gizli tuttuğunun anlaşılması, sürecin tarafsızlığı ve hukuka uygunluğu hususundaki endişeleri haklı çıkarmaktadır. Hakkında kanıtlanmış herhangi bir iddia bulunmadığı müddetçe, evrensel masumiyet karinesi gereğince masum olduğuna inandığımız Tarık Ramazan'ın hukuk dışı tutukluluğuna derhal son verilmesi ve soruşturma sürecindeki kasti veya ihmali hukuka aykırılıklar hakkında ilgili makamlarca gerekli incelemeler yapılarak, Ramazan’ın adil yargılanma hakkının derhal garanti altına alınmasını Fransız makamlarından talep ediyoruz."
Kaynak: AA
UHUB'dan yapılan yazılı açıklamada, Ramazan'ın, hakkında Fransız makamlarınca yürütülen bir soruşturma kapsamında gönüllü olarak ifade vermek üzere gittiği Paris Polis Merkezinde 31 Ocak'ta gözaltına alındığı, 2 Şubat'ta ise tutuklanarak Paris FleuryMérogis Cezaevine konulduğu belirtildi.
Henüz hakkında ilgili Fransız makamlarınca kabul edilmiş bir iddianame dahi bulunmayan Ramazan'ın, herhangi bir geçerli hukuki sebebe dayanılmaksızın tutuklanması ve bulunduğu cezaevinin yüksek güvenlikli kısmında tek kişilik tecrit hücresine konulmasının Avrupa ve dünya Müslüman kamuoyunda endişeyle karşılandığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hakkında ileri sürülen, çelişkili ve somut dayanaktan yoksun olduğu anlaşılan iddialara istinaden, herhangi bir geçerli hukuki sebebe dayanılmaksızın tutuklanan Prof. Dr. Ramazan’a karşı Fransız makamlarınca uygulanan bu ağır muamele, evrensel masumiyet karinesinin bir ihlali olarak değerlendirilmekle birlikte, yürütülmekte olan sürecin hukuki olmaktan ziyade politik ve dini nedenlere dayanıyor olabileceği şüphesini doğurmaktadır. Soruşturma süreciyle ilgili endişe verici hususlar maalesef hukuksuz tutuklama ve tecritle sınırlı olmayıp, Ramazan’ın savunma ve adil yargılanma haklarından mahrum bırakıldığına dair ciddi emareler mevcuttur. Öncelikle gözaltında tutulduğu ilk 48 saat boyunca avukatlarının Ramazan hakkındaki dosyaya erişimine izin verilmediği, dolayısıyla tutuklama kararı öncesinde dosya içeriğindeki çelişkili hususların savunma tarafından güçlü bir şekilde ortaya konulmasına imkan verilmediği anlaşılmıştır."
Müştekilerden "Christelle" takma adıyla bilinen kişinin, 9 Ekim 2009 tarihinde öğleden sonra Fransa’nın Lyon şehrinde bir otelde Ramazan’la buluştuğunu ve bu sırada tecavüze uğradığını iddia ettiği hatırlatılan açıklamada, "Buna karşılık, Ramazan’ın avukatları, olayın gerçekleştiği iddia edilen günde müvekkillerinin, akşam saat 20.30’da Lyon’da vereceği konferansa katılmak üzere, Londra’dan bindiği uçağın Lyon Saint Exupery Havalimanı'na akşam saat 18.35’ten önce varmadığını kanıtlayan uçak rezervasyonu bilgisini soruşturma dosyasına sunmuştur. Prof. Dr. Ramazan’ın avukatları, bu önemli delili 6 Aralık 2017 tarihinde ilgili makamlara sunmuş olmalarına ve delilin ilgili makamlarca teslim alındığı teyit edilmiş olmasına rağmen, polis daha sonra şüpheli bir şekilde bu belgenin kayıp olduğunu ve dosyada yer almadığını iddia etmiştir." ifadeleri kullanıldı.
"Christelle" isimli şahsın iddiasını ciddi biçimde yalanlayan bu hususun, ne iddianameyi oluşturmakla yükümlü savcılık tarafından ne de Ramazan'ın haksız bir biçimde tutukluluğunun devamına karar veren hakim tarafından dikkate alınmadığının anlaşıldığı vurgulanan açıklamada, "Ramazan lehine olan delillerin gizemli şekilde soruşturma dosyasından yok olması, soruşturmayla yetkili savcılık, şikayetin yapıldığı Rouen Savcılığı olmasına rağmen dosyanın anlaşılamayan bir sebeple 'İslami terörizm' dosyalarıyla adını duyurmuş olan Paris Savcısı François Molin’in sorumluluğuna verilmiş olduğu gerçeğiyle birlikte düşünüldüğünde daha da endişe verici bir hal almaktadır. Bu durum, Ramazan’ın adi bir suç nedeniyle mi yoksa Müslüman olması nedeniyle mi soruşturma altında olduğu hususunda şüpheler doğurmakta ve soruşturma sürecinde görev alan kamu görevlilerinin tarafsızlığına dair derin endişelere neden olmaktadır." denildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Benzer şekilde, 'Christelle' takma adlı şahıs ile Michel Debacq isimli, halihazırda Fransız Yargıtayında Başsavcılık makamında bulunan yüksek yargı mensubu arasında 2009 yılında, Fransız kamuoyunda Anti-müslüman tutumları ve Ramadan’a şahsi husumetleri ile bilinen Caroline Fourest ve AntoineSfeir isimli iki yazar aracılığıyla, Ramazan’a karşı dava açmak amacıyla bir görüşme gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Fransız Yargıtayı Başsavcısı Debacq’ın, bundan 9 yıl önce, meslek etiğine ve Fransız yasalarına aykırı bir şekilde, Fourest ve Christelle isimli şahıslarla Ramazan’a karşı iş birliği içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Geçmiş yıllarda Ramazan’a karşı böyle bir ittifakın parçası olduğu ortaya çıkan Yargıtay Başsavcısının bu bilgiyi Fransız yasalarına aykırı bir şekilde gizli tuttuğunun anlaşılması, sürecin tarafsızlığı ve hukuka uygunluğu hususundaki endişeleri haklı çıkarmaktadır. Hakkında kanıtlanmış herhangi bir iddia bulunmadığı müddetçe, evrensel masumiyet karinesi gereğince masum olduğuna inandığımız Tarık Ramazan'ın hukuk dışı tutukluluğuna derhal son verilmesi ve soruşturma sürecindeki kasti veya ihmali hukuka aykırılıklar hakkında ilgili makamlarca gerekli incelemeler yapılarak, Ramazan’ın adil yargılanma hakkının derhal garanti altına alınmasını Fransız makamlarından talep ediyoruz."