Kış Aylarındaki Mide Rahatsızlıklarına Dikkat
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Akif Altınbaş, kış aylarında sıklıkla görülen mide rahatsızlıklarının altında daha ciddi sorunların olabileceğini belirterek, bu tür şikayeti olan hastaların mutlaka hekime gözükmeleri gerektiğini söyledi.
Medicana Konya Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Akif Altınbaş, özellikle kış aylarının girmesiyle beraber son zamanlarda mide şikayetlerinde bir artış olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Altıntaş, "Özellikle midede asit salgılanmasının fazla olmasından kaynaklanan midede yanma, ekşime, şişkinlik, midede ağrı şikayetleri gerçekten de son günlerde çok artmış durumda. Ön planda bu tür durumlarda klinik psikolojik sıkıntılardan kaynaklanabilmekle beraber, gereksiz kullandığımız ağrı kesiciler, antibiyotikler, soğuk havanın da etkisi şikayetleri gerçekten tetiklemekte" dedi.
"Sofradan doymadan kalkmak gerçekten önemli"
Mide şikayetlerinde, özellikle reflü şikayetlerinde, diyetin çok önemli bir noktada olduğunu ifade eden Altınbaş, "Sofradan doymadan kalkmanın gerçekten önemli olduğunu hastalarımıza sık sık söylüyoruz. Özellikle gece yatarken midenin boş olması gerektiğinden, abur cubur tarzı gıdalardan biraz uzak durulması gerektiğinden, özellikle sigara, alkol mide şikayetlerini çok arttırmakta. Ona sıklıkla dikkat çekmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
"Buradaki sıkıntı sıklıkla tanı yönündeki eksikliklerimiz"
Mide şikayetlerinde sıklıkla yanma ve ekşime gibi şikayetlerin karşılarına geldiğini ifade eden Doç. Dr. Altınbaş, hastaların çok da dikkat etmediği, çok fazla üzerine odaklanmadığı midede hazımsızlık şikayetlerinin son günlerde çok artmış durumda olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Altınbaş, "Midede şişkinliktir, gaz problemleridir, çok fazla geğirme ihtiyacıdır, gerçekten de havaların soğumasıyla beraber çok arttı. Buna yönelik olarak bir takım şeylere dikkat etmemiz gerekiyor. Olay sadece çünkü mide asit sekresyon bozukluğuyla alakalı değil gerçekten de. Bazen altından gizli çölyak hastalığı çıkabiliyor. Glutene, buğdaya karşı bir hassasiyet, gizli bir şekilde yatabiliyor. Laktoz intoleransı veya SİBO dediğimiz ince bağırsaktaki bakterilerde aşırı çoğalma bu tür şikayetleri arttırabiliyor. Onun için sadece mide asit düzeyini dengeleyici ilaçlar kullandığımız zaman bu tür şikayetler geçmiyor. Hastalar onun için tekrar hastane hastane dolaşmak zorunda kalıyorlar. Buradaki sıkıntı sıklıkla tanı yönündeki eksikliklerimiz. SİBO dediğimiz zaman, laktoz intoleransı dediğimiz zaman elimizde objektif tanı kriterleri olmadığı için, hastalar genel bir yaklaşımda bulunuyor" ifadelerini kullandı.
"Her zaman ilaçlara da odaklanmamak gerekiyor "
Özellikle son 1 yıl içerisinde hastanelerinde yapmış oldukları çalışmalar sonrasında bu tür rahatsızlıklar için ayrı ayrı tetkik ve tanı yöntemi geliştirdiklerinin altını çizen Doç. Dr. Altınbaş, "Bunların artık tanısını koyup ona yönelik olarak daha spesifik, daha özel, hastaya yönelik bir tedavi uygulama şansımız var. Tabii ki olay sadece ilaç boyutu değil. İlaç bizim son yıllarda vazgeçilmezimiz olmuş durumda ama hastanın hazımsızlığına yönelik olarak bir takım bitkisel çaylardan tutun da özellikle diyetteki bazı noktasal atışlar yaparak hastanın şikayetini giderme şansımız var. Her zaman ilaçlara da odaklanmamak gerekiyor ama burada doğru tanıyı koymak gerekiyor. Doğru tanıyı koymak için de yapmamız gereken tetkikler hastanemizde oturmuş durumda. Onları yaptıktan sonra sizde glutene hassasiyet var, buğdaya hassasiyet var veya laktoz intoleransı var diyoruz. Hastalarımıza özel olarak ve diyetteki o noktasal atışları yapıyoruz. Bu bize ne kazandırır? Gereksiz ilaç tüketimini engellemiş oluyor" diye konuştu.
"En azından bir kere bir hekime görünmelerinde fayda var"
Bunun yanında hastalarda görmek istemedikleri mide, yemek borusu veya bağırsakla alakalı kanser türü hastalıkların da bu tür şikayetlere sebep olabildiğini kaydeden Doç. Dr. Altınbaş, "Yani benim midemde ağrı var, şişkinlik var diyor ama hastalar farkında değiller. Altta aslında bir takım önemli hastalıklar da olabilir. Bunu bizim olmadığını göstermemiz lazım. Bunun için de daha ileri tetkikler yapmamız gerekiyor. Bu şekilde hastaya özel, kişiye özel yaklaşımlarla tanıyı doğru koyduğumuz andan itibaren de tedavi konusunda gerçekten de çok ufak adımlarla çok ciddi başarılar elde etme şansımız var. Kış aylarında mide yanması, ekşimesi, şişkinliği çok fazladır ama bunları benim komşum şunu kullandı ben de bunu yaptım gibi bir yaklaşımda bulunmamaları gerekir. En azından bir kere bir hekime görünmelerinde fayda var. Çünkü altta bir önemli hastalık var mı, yok mu, onu bizim göstermemiz gerekiyor. Yoksa mide asidini dengeleyici güzel ilaçlarımız var. O zaman herkesin o ilaçlarla iyileşmesi lazım. Ama bakıyoruz aynı hastalar hastane hastane dolaşıyorlar. Kullanmadıkları ilaç yok, ondan sonra bize geliyorlar. Ufak tefek tetkikler sonrasında görüyoruz ki aslında aylardır boşuna ilaç kullanıyorlar, aylardır boşa tetkik yaptırıyorlar. Ufacık bir dokunuşla, diyetteki bir tane maddenin çekilmesiyle beraber bile şikayetleri düzelebiliyor" ifadelerine yer verdi.
Kaynak: İHA
Doç. Dr. Altıntaş, "Özellikle midede asit salgılanmasının fazla olmasından kaynaklanan midede yanma, ekşime, şişkinlik, midede ağrı şikayetleri gerçekten de son günlerde çok artmış durumda. Ön planda bu tür durumlarda klinik psikolojik sıkıntılardan kaynaklanabilmekle beraber, gereksiz kullandığımız ağrı kesiciler, antibiyotikler, soğuk havanın da etkisi şikayetleri gerçekten tetiklemekte" dedi.
"Sofradan doymadan kalkmak gerçekten önemli"
Mide şikayetlerinde, özellikle reflü şikayetlerinde, diyetin çok önemli bir noktada olduğunu ifade eden Altınbaş, "Sofradan doymadan kalkmanın gerçekten önemli olduğunu hastalarımıza sık sık söylüyoruz. Özellikle gece yatarken midenin boş olması gerektiğinden, abur cubur tarzı gıdalardan biraz uzak durulması gerektiğinden, özellikle sigara, alkol mide şikayetlerini çok arttırmakta. Ona sıklıkla dikkat çekmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
"Buradaki sıkıntı sıklıkla tanı yönündeki eksikliklerimiz"
Mide şikayetlerinde sıklıkla yanma ve ekşime gibi şikayetlerin karşılarına geldiğini ifade eden Doç. Dr. Altınbaş, hastaların çok da dikkat etmediği, çok fazla üzerine odaklanmadığı midede hazımsızlık şikayetlerinin son günlerde çok artmış durumda olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Altınbaş, "Midede şişkinliktir, gaz problemleridir, çok fazla geğirme ihtiyacıdır, gerçekten de havaların soğumasıyla beraber çok arttı. Buna yönelik olarak bir takım şeylere dikkat etmemiz gerekiyor. Olay sadece çünkü mide asit sekresyon bozukluğuyla alakalı değil gerçekten de. Bazen altından gizli çölyak hastalığı çıkabiliyor. Glutene, buğdaya karşı bir hassasiyet, gizli bir şekilde yatabiliyor. Laktoz intoleransı veya SİBO dediğimiz ince bağırsaktaki bakterilerde aşırı çoğalma bu tür şikayetleri arttırabiliyor. Onun için sadece mide asit düzeyini dengeleyici ilaçlar kullandığımız zaman bu tür şikayetler geçmiyor. Hastalar onun için tekrar hastane hastane dolaşmak zorunda kalıyorlar. Buradaki sıkıntı sıklıkla tanı yönündeki eksikliklerimiz. SİBO dediğimiz zaman, laktoz intoleransı dediğimiz zaman elimizde objektif tanı kriterleri olmadığı için, hastalar genel bir yaklaşımda bulunuyor" ifadelerini kullandı.
"Her zaman ilaçlara da odaklanmamak gerekiyor "
Özellikle son 1 yıl içerisinde hastanelerinde yapmış oldukları çalışmalar sonrasında bu tür rahatsızlıklar için ayrı ayrı tetkik ve tanı yöntemi geliştirdiklerinin altını çizen Doç. Dr. Altınbaş, "Bunların artık tanısını koyup ona yönelik olarak daha spesifik, daha özel, hastaya yönelik bir tedavi uygulama şansımız var. Tabii ki olay sadece ilaç boyutu değil. İlaç bizim son yıllarda vazgeçilmezimiz olmuş durumda ama hastanın hazımsızlığına yönelik olarak bir takım bitkisel çaylardan tutun da özellikle diyetteki bazı noktasal atışlar yaparak hastanın şikayetini giderme şansımız var. Her zaman ilaçlara da odaklanmamak gerekiyor ama burada doğru tanıyı koymak gerekiyor. Doğru tanıyı koymak için de yapmamız gereken tetkikler hastanemizde oturmuş durumda. Onları yaptıktan sonra sizde glutene hassasiyet var, buğdaya hassasiyet var veya laktoz intoleransı var diyoruz. Hastalarımıza özel olarak ve diyetteki o noktasal atışları yapıyoruz. Bu bize ne kazandırır? Gereksiz ilaç tüketimini engellemiş oluyor" diye konuştu.
"En azından bir kere bir hekime görünmelerinde fayda var"
Bunun yanında hastalarda görmek istemedikleri mide, yemek borusu veya bağırsakla alakalı kanser türü hastalıkların da bu tür şikayetlere sebep olabildiğini kaydeden Doç. Dr. Altınbaş, "Yani benim midemde ağrı var, şişkinlik var diyor ama hastalar farkında değiller. Altta aslında bir takım önemli hastalıklar da olabilir. Bunu bizim olmadığını göstermemiz lazım. Bunun için de daha ileri tetkikler yapmamız gerekiyor. Bu şekilde hastaya özel, kişiye özel yaklaşımlarla tanıyı doğru koyduğumuz andan itibaren de tedavi konusunda gerçekten de çok ufak adımlarla çok ciddi başarılar elde etme şansımız var. Kış aylarında mide yanması, ekşimesi, şişkinliği çok fazladır ama bunları benim komşum şunu kullandı ben de bunu yaptım gibi bir yaklaşımda bulunmamaları gerekir. En azından bir kere bir hekime görünmelerinde fayda var. Çünkü altta bir önemli hastalık var mı, yok mu, onu bizim göstermemiz gerekiyor. Yoksa mide asidini dengeleyici güzel ilaçlarımız var. O zaman herkesin o ilaçlarla iyileşmesi lazım. Ama bakıyoruz aynı hastalar hastane hastane dolaşıyorlar. Kullanmadıkları ilaç yok, ondan sonra bize geliyorlar. Ufak tefek tetkikler sonrasında görüyoruz ki aslında aylardır boşuna ilaç kullanıyorlar, aylardır boşa tetkik yaptırıyorlar. Ufacık bir dokunuşla, diyetteki bir tane maddenin çekilmesiyle beraber bile şikayetleri düzelebiliyor" ifadelerine yer verdi.