'FATİH Projesi Eğitim Teknolojileri Zirvesi'nde Eğitimde Teknoloji Kullanımı Ele Alınıyor

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, MEB olarak 2023 Vizyon Dokümanı çerçevesinde de teknoloji konusundaki yaklaşımlarını ortaya koyduklarını belirterek, "Biz teknolojinin araçsallığı üzerinden sağlıklı bir pozisyonlama yapabilirsek amaç araç ilişkisini de bir dengeye oturtmuş oluruz. Eğer teknoloji amaç haline gelirse bizim işimizin başlatıcı ögesi haline gelirse o zaman bir sorunumuz var demektir. Ama teknoloji şekerin suyun içine sızdığı gibi bizim bütün süreçlerimize işlev olarak yansırsa o zaman biz teknolojiyle çok daha sağlıklı bir ilişki kurmuş oluruz" dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen, kodlama ve kod eğitimi, geleceğin teknolojik sınıfları, üç boyutlu teknolojiler, robotik eğitimi, dil öğretiminde teknoloji kullanımı, yapay zeka gibi konuların ele alınacağı "FATİH Projesi Eğitim Teknolojileri Zirvesi" başladı.

ATO Congresium’da düzenlenen zirveye katılan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Biz eğitim sistemimizi ilerletme konusunda çok büyük bir arzuya motivasyona sahibiz. Bu motivasyon sayesinde biz bu işi başaracağız. Fatih Projesi çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığının yıllardır başardığı geldiği bir nokta var. Çok doğal olarak bundan sonrası içinde yapmamız gereken ödevler var. Mevcut birikimin üzerine yeni ne yapabiliriz, nasıl daha geliştirebiliriz bizim ödevimiz bu” ifadelerini kullandı.

"Teknoloji deyince aklınıza olumlu bir şey mi geliyor yoksa olumsuz bir şey mi geliyor"

Bakan Selçuk, konuşmasına şöyle devam etti:

“Teknolojiyle ilgili olarak konuştuğumuz da şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Teknoloji deyince aklınıza olumlu bir şey mi geliyor yoksa olumsuz bir şey mi geliyor. Eğer olumlu bir şey geliyorsa ya da olumsuz bir şey geliyorsa bunun ikisi de kanaatimde olumlu bir durum değildir. Niçin olumlu değil? Eğer teknoloji dediğimizde çok olumlu şeyler düşünüyorsak teknolojinin gücü arttıkça ölümünde gücünün arttığını unutmuşuz demektir. Teknoloji dediğimizde sadece olumsuz bir şey düşünüyorsak insanlığın ilerlemesinde teknolojinin yerini, gücünü, önemini biraz dışlıyoruz demektir. Bizden, çocuklarımızdan beklenen aslında teknolojiye hak ettiği değeri vermek, hukukunu korumak ve ondan yararlanmaya çalışmak.”

Eğitimde genelde iki tür faktörden söz edildiğini söyleyen Selçuk, “Bunlardan bir tanesi nedensellik faktörleri. Eğitimin doğrudan doğruya kalitesini belirleyen faktörler var. Bunlar nedensellik faktörleri ve çok temel sebepler sonuçlar içeriyor. Bir taraftan da hijyen faktörleri var eğitimde. Aslında eğitim temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra teknolojiyle hijyen faktörleri açısından oldukça ciddi mesafeler alabilir. Bizim teknoloji karşısındaki duruşumuz sağlıklı olduğunda teknolojinin eğitime çok ciddi katkılar sağlayacağını görebiliriz. O sebeple biz teknolojide yaptıklarımızı duyururken aslında sadece doğaya uyarlatmak ihtiyacımızı da hatırlamakta fayda var. Çünkü doğadaki teknoloji, yaradılıştaki teknolojinin bizim için nasıl bir özlük olması gerektiği ayrı bir mesele. Bunun ölçütünü koyarken belki şöyle bir şeyden söz edebiliriz. Eğer biz teknolojiye normal olarak bakarsak teknolojinin getireceği normatif yapı, teknolojinin insanı kontrol etmeye başlaması gibi bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Eğer doğal bir bakış açınız olursa o zaman teknolojinin aslında sürekli doğada da karşı karşıya olduğumuz ve çok içtenlikle bir işbirliği içinde olmamız gereken bir alet olduğunu da fark ederiz. Meseleye normal olarak baktığımızda belirli bir çağın normatif yapılarını içeren bir dönem olarak baktığımızda teknoloji bizim açımızdan çok önemli olabilir ya da çok önemsiz olabilir. Bunun ölçüsünü koyan şey normal olarak bakmak değil doğal olarak bakmaktır diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Non cognitive skill (bilişsel olmayan beceri) başlığı altında bir dizi beceri seti olduğunu hatırlatan Selçuk, "Bu aslında teknolojiyle uğraşan herkesin uğraşması gereken çok ehemmiyetli bir alan. Eğer bu non cognitive skill beceri seti konusunda biz teknolojiyle bu becerileri birleştirirsek teknolojiden korkmamız çekinmemiz gerekmiyor aksine mevcut teknolojiden nasıl daha fazla yararlanırız düşüncesi içerisine girmemiz mümkün olabilecektir” dedi.



"MEB olarak 2023 Vizyon Dokümanı çerçevesinde de teknoloji konusundaki yaklaşımlarını aslında öz olarak ortaya koyduk"

MEB olarak 2023 Vizyon Dokümanı çerçevesinde de teknoloji konusundaki yaklaşımlarını aslında öz olarak ortaya koyduklarına dikkat çeken Bakan Selçuk, şöyle konuştu:

"Şöyle ki biz teknolojinin araçsallığı üzerinden sağlıklı bir pozisyonlama yapabilirsek amaç araç ilişkisini de bir dengeye oturtmuş oluruz. Eğer teknoloji amaç haline gelirse bizim işimizin başlatıcı ögesi haline gelirse o zaman bir sorunumuz var demektir. Ama teknoloji şekerin suyun içine sızdığı gibi bizim bütün süreçlerimize işlev olarak yansırsa o zaman biz teknolojiyle çok daha sağlıklı bir ilişki kurmuş oluruz. MEB’in de bundan sonraki teknoloji yaklaşımı süreç tabanlı, işlevleri dikkate alan ama teknolojinin amaçsallığı ve araçsallığı arasındaki dengeyi gözeten, içerik üzerinde yoğunlaşan, herhangi bir teknolojik uygulamayı icraata geçirmeden önce bu teknolojinin gerektirdiği öğretmen eğitimi, öğrenci eğitimi, müfredat hazırlıkları bütün bunları tamamladıktan sonra sistemi bir teknolojiyle karşılaştırmayı bir zaruret olarak görüyoruz. Bu zaruretin sonucunda da önce eğitim içerik süreçlerini tamamlamış oluyoruz. Arkasından bununla ilgili uygulamaları önce pilot olarak başlatmak daha sonra da ülke ölçekli uygulamalara yönelmek durumunda kalıyoruz. Bir müfredat geliştireceksek eğer önce bununla ilgili içeriği hazırlamak ama daha öncesinde konuyla ilgili öğretmen eğitimini gerçekleştirmek okulların bütün fiziksel olanaklarını buna göre hazırlamak ve bütün bu hazırlık süreçleri bittikten sonra bu müfredatı ortaya çıkarmak o zaman öğretmenimizin ‘biz zaten bunun eğitimini önceden almıştık konuya hakimiz, bu nedenle de yeni karşılaştığımız şey bizi asla tedirgin etmiyor ve sadece uygulamaya geçme fırsatımız olacaktır’ şeklinde hissetmesini sağlamak mümkün olabilir. Bu yaklaşıma ekip olarak yönelmeye çalışıyoruz. Biz teknolojinin gereğinden fazla önemsenmesi veya gereğinden fazla önemsizleştirilmesini çok doğru bulmuyoruz. Onun hukukunu korumak istiyoruz."

20 konuda 160 bildiri, 40 oturum, 64 atölye çalışması ve 5 panel

Yenilik ve Eğitim Teknolojileri (YEĞİTEK) Genel Müdürü Anıl Yılmaz da iki gün sürecek zirvede, eğitim ve teknoloji alanında 20 konuda yaklaşık 160 bildiri, 40 oturum, 64 atölye çalışması ve 5 panelin yer alacağını ifade etti.

Yılmaz, zirvenin öğrencilerin bilgi birikimleri ve yeteneklerini üretime dönüştürebilmesi ve vasıflı bireyler olabilmeleri için teknolojiyi bir araç olarak aktif bir şekilde kullanmalarına vesile olduğunu ve içerik geliştirmeye, mevcut altyapıyı daha verimli kullanmaya odaklanacaklarını, EBA da zenginleştireceklerini anlattı.

Programda Roehampton Üniversitesinden Miles Berry, okullarda yapay zekanın kullanımı, National Taiwan Normal Üniversitesinden Jacky Baltes de robot yarışmalarıyla ilgili sunum yaptı.

Zirvenin açılış töreninin ardından "Eğitim ve Öğretimde Yenilikçilik Ödülleri"ni almaya hak kazananlara ödülleri verildi.

Kaynak: İHA