'KOBİ'lerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Modeli' Tanıtım Toplantısı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Numan Özcan: 'Dünyada kadınların yüzde 70'i ücretli bir işte çalışmak isterken, Türkiye’de kadınların toplamda yüzde 87’si ücretli bir işte çalışmayı istiyor. Türkiye'de kadınlar, dünyadaki hem cinslerinden daha fazla, ekonomide aktif olarak yer almak istiyor'
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Numan Özcan, dünyada kadınların yüzde 70'i ücretli bir işte çalışmak isterken, Türkiye'de kadınların toplamda yüzde 87'si nün ücretli bir işte çalışmayı istediğini belirterek, "Türkiye'de kadınlar, dünyadaki hem cinslerinden daha fazla, ekonomide aktif olarak yer almak istiyor." dedi.
Çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi amacıyla Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından geliştirilen ve Türkiye'de uygulanacak olan KOBİ’lerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Programı Tanıtım Toplantısı, ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, İsveç İstanbul Başkonsolosu Therese Hyden ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, toplantının açılışındaki konuşmasında, son dönemde çalışma yaşamında kadınların yerlerinin güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin gelişmesi anlamında önemli adımlar atıldığını ancak halen kadınların çalışma dünyasında sahip oldukları imkanların erkeklere kıyasla az olduğunu belirtti.
ILO'nun konuya ilişkin araştırmalarına değinen Özcan, "ILO'nun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıkladığı, Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm, Kadın İstihdamına İlişkin Eğilimler 2018 Raporu'na göre dünyada yüzde 48,5 düzeyinde olan kadınların iş gücüne katılım oranı, hala erkeklerin 26,5 puan gerisinde kalıyor. Türkiye’de ise kadınlar ile erkelerin iş gücüne katılımı arasındaki uçurum dünya ortalamasından daha yüksektir. Ayrıca geçen yıl ILO tarafından yaptırılan 'Kadınlar ve çalışma yaşamı için daha iyi bir geleceğe doğru: Kadınların ve Erkeklerin Sesleri' başlıklı araştırma raporuna göre, dünyada kadınların yüzde 70'i ücretli bir işte çalışmak isterken, Türkiye’de kadınların toplamda yüzde 87’si ücretli bir işte çalışmayı istiyor. Bir başka deyişle Türkiye'de kadınlar, dünyadaki hem cinslerinden daha fazla, ekonomide aktif olarak yer almak istiyor." diye konuştu.
Özcan, Türkiye'de dünya ortalamasına göre çalışmaya hazır ve istekli daha fazla kadın potansiyeli olduğunu vurgulayarak, kadın istihdamının önemi konusunda erkeklere yönelik farkındalık çalışmalarının daha çok yapılması gerektiğini belirtti.
ILO'nun sosyal adaletin ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan Birleşmiş Milletler’e bağlı uluslararası bir kuruluşu olduğunu anımsatan Özcan, şunları kaydetti:
"ILO, hükümetlerin, işçi ve işveren örgütlerinin temsil edildiği üçlü bir yapı içinde çalışma yaşamına dair uluslararası norm ve standartları oluşturur. ILO olarak çalışma yaşamında ayrımcılığın önlenmesi, kadınların ve erkeklerin tüm haklardan ve fırsatlarından tam ve eşit olarak yararlanmalarının sağlanması kuruluşumuzdan bugüne kadar tüm çalışmalarda öncelikli bir konu olarak ele alınmaktadır. Çünkü bir ülkenin insani ve ekonomik gelişmesi ancak kadının çalışma hayatında ve hayatın her alanında eşit, görünür ve güçlü olduğu bir ortamda gerçekleşebilir."
- "Kadınların iş gücüne katılımı daha gelişmiş bir toplum yaratır"
İsveç İstanbul Başkonsolosu Therese Hyden da kadınların iş gücüne katılımın önemli bir ekonomi politikası olduğunu belirterek, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ülkelerin büyümesine katkıda bulunduğunu vurguladı.
Kadınların iş gücüne katılımının teşvik edilmesinin altını çizen Hyden, "Kadınların iş gücüne katılımını arttırmak için çalışmaların erkeklerle aynı seviyede olması gerekiyor. Bizim amacımız kadınların fırsatlara erişimini sağlamak. Konu sadece eşitlikle alakalı değil, ekonomi ile ilgili bir konu. Kadınların ekonomiye katılımına yatırım yapmayan ülkeler kesinlikle büyümede geriye düşecektir. Nüfusun yüzde 50'si iş gücüne dahil etmemiş olacaklar. Kadınların iş gücüne katılımı daha gelişmiş bir toplum yaratmaya yardımcı oluyor. Çünkü kadınlar gelirlerinin çoğunu topluma ve çocuklarına harcıyor." şeklinde konuştu.
- Modelin uygulanacağı ilk ülke Türkiye
Verilen bilgiye göre, ILO tarafından geliştirilen program, küçük ve orta boyuttaki işletmelerde verimliliğin, dolayısıyla rekabet gücünün ve aynı zamanda çalışma şartlarının iyileştirilmesi amacıyla ILO tarafından yaklaşık on yıldır yürütülen “Rekabetçi ve Sorumlu İşletmelere Destek” (SCORE) programının üzerine inşa edildi.
Özel sektörün yoğun ilgisi ve özel sektörden gelen yoğun talep nedeniyle, geliştirilen modelin tam anlamıyla uygulanacağı ilk ülke Türkiye olacak.
ILO’nun SCORE programında kazandığı deneyim ile geliştirmiş olduğu söz konusu model, KOBİ’lerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor.
Program kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımının kurum kültürüne ve işleyişine yansımasını desteklemek üzere eğitimler düzenlenecek ve işletmelere birebir danışmanlık hizmetleri sağlanacak.
Söz konusu modelde, iş-yaşam dengesi, eşit söz hakkı, eşit değerde işe eşit ücret, kapsayıcı istihdam, çalışma ortamı ve iyi muamele olmak üzere çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili en temel beş konuya odaklanılıyor. Program, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı'nın (SIDA) mali desteğiyle, ILO Türkiye Ofisi tarafından yürütülecek.
Kaynak: AA
Çalışma hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi amacıyla Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından geliştirilen ve Türkiye'de uygulanacak olan KOBİ’lerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Programı Tanıtım Toplantısı, ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, İsveç İstanbul Başkonsolosu Therese Hyden ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, toplantının açılışındaki konuşmasında, son dönemde çalışma yaşamında kadınların yerlerinin güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin gelişmesi anlamında önemli adımlar atıldığını ancak halen kadınların çalışma dünyasında sahip oldukları imkanların erkeklere kıyasla az olduğunu belirtti.
ILO'nun konuya ilişkin araştırmalarına değinen Özcan, "ILO'nun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıkladığı, Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm, Kadın İstihdamına İlişkin Eğilimler 2018 Raporu'na göre dünyada yüzde 48,5 düzeyinde olan kadınların iş gücüne katılım oranı, hala erkeklerin 26,5 puan gerisinde kalıyor. Türkiye’de ise kadınlar ile erkelerin iş gücüne katılımı arasındaki uçurum dünya ortalamasından daha yüksektir. Ayrıca geçen yıl ILO tarafından yaptırılan 'Kadınlar ve çalışma yaşamı için daha iyi bir geleceğe doğru: Kadınların ve Erkeklerin Sesleri' başlıklı araştırma raporuna göre, dünyada kadınların yüzde 70'i ücretli bir işte çalışmak isterken, Türkiye’de kadınların toplamda yüzde 87’si ücretli bir işte çalışmayı istiyor. Bir başka deyişle Türkiye'de kadınlar, dünyadaki hem cinslerinden daha fazla, ekonomide aktif olarak yer almak istiyor." diye konuştu.
Özcan, Türkiye'de dünya ortalamasına göre çalışmaya hazır ve istekli daha fazla kadın potansiyeli olduğunu vurgulayarak, kadın istihdamının önemi konusunda erkeklere yönelik farkındalık çalışmalarının daha çok yapılması gerektiğini belirtti.
ILO'nun sosyal adaletin ve çalışma haklarının iyileştirilmesi için çalışan Birleşmiş Milletler’e bağlı uluslararası bir kuruluşu olduğunu anımsatan Özcan, şunları kaydetti:
"ILO, hükümetlerin, işçi ve işveren örgütlerinin temsil edildiği üçlü bir yapı içinde çalışma yaşamına dair uluslararası norm ve standartları oluşturur. ILO olarak çalışma yaşamında ayrımcılığın önlenmesi, kadınların ve erkeklerin tüm haklardan ve fırsatlarından tam ve eşit olarak yararlanmalarının sağlanması kuruluşumuzdan bugüne kadar tüm çalışmalarda öncelikli bir konu olarak ele alınmaktadır. Çünkü bir ülkenin insani ve ekonomik gelişmesi ancak kadının çalışma hayatında ve hayatın her alanında eşit, görünür ve güçlü olduğu bir ortamda gerçekleşebilir."
- "Kadınların iş gücüne katılımı daha gelişmiş bir toplum yaratır"
İsveç İstanbul Başkonsolosu Therese Hyden da kadınların iş gücüne katılımın önemli bir ekonomi politikası olduğunu belirterek, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ülkelerin büyümesine katkıda bulunduğunu vurguladı.
Kadınların iş gücüne katılımının teşvik edilmesinin altını çizen Hyden, "Kadınların iş gücüne katılımını arttırmak için çalışmaların erkeklerle aynı seviyede olması gerekiyor. Bizim amacımız kadınların fırsatlara erişimini sağlamak. Konu sadece eşitlikle alakalı değil, ekonomi ile ilgili bir konu. Kadınların ekonomiye katılımına yatırım yapmayan ülkeler kesinlikle büyümede geriye düşecektir. Nüfusun yüzde 50'si iş gücüne dahil etmemiş olacaklar. Kadınların iş gücüne katılımı daha gelişmiş bir toplum yaratmaya yardımcı oluyor. Çünkü kadınlar gelirlerinin çoğunu topluma ve çocuklarına harcıyor." şeklinde konuştu.
- Modelin uygulanacağı ilk ülke Türkiye
Verilen bilgiye göre, ILO tarafından geliştirilen program, küçük ve orta boyuttaki işletmelerde verimliliğin, dolayısıyla rekabet gücünün ve aynı zamanda çalışma şartlarının iyileştirilmesi amacıyla ILO tarafından yaklaşık on yıldır yürütülen “Rekabetçi ve Sorumlu İşletmelere Destek” (SCORE) programının üzerine inşa edildi.
Özel sektörün yoğun ilgisi ve özel sektörden gelen yoğun talep nedeniyle, geliştirilen modelin tam anlamıyla uygulanacağı ilk ülke Türkiye olacak.
ILO’nun SCORE programında kazandığı deneyim ile geliştirmiş olduğu söz konusu model, KOBİ’lerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor.
Program kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımının kurum kültürüne ve işleyişine yansımasını desteklemek üzere eğitimler düzenlenecek ve işletmelere birebir danışmanlık hizmetleri sağlanacak.
Söz konusu modelde, iş-yaşam dengesi, eşit söz hakkı, eşit değerde işe eşit ücret, kapsayıcı istihdam, çalışma ortamı ve iyi muamele olmak üzere çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili en temel beş konuya odaklanılıyor. Program, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı'nın (SIDA) mali desteğiyle, ILO Türkiye Ofisi tarafından yürütülecek.