Abdülhamid Han'ın albümünden Kudüs
İkinci Abdülhamid Han’ın özel koleksiyonunda yer alan 19. ve 20. yüzyıla ait Kudüs fotoğraflarından oluşan sergi, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve IRCICA iş birliğiyle Vakıf Kültürü Müzesi’nde Bursalıların ziyaretine açıldı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Vakıf Kültürü Müzesi ve İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından düzenlenen 2. Abdülhamid'in Albümünden Tarihi Kudüs Sergisi ile “Kudüs ve Mescid-i Aksa'da Osmanlı İzleri” konulu konferans, Vakıf Kültürü Müzesi'nde yapıldı. Konferans öncesinde konuşan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Şükrü Köse, Kudüs'ün Müslümanlar için özel bir belde olduğunu söyledi.
İslam dünyası için Mekke ve Medine'nin ardından Kudüs'ün geldiğini hatırlatan Köse, “Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Gençlerimiz bunu asla unutmamalıdır. Peygamber Efendimizin Mirac'a çıktığı, birçok Peygamberin yaşamış olduğu mübarek belde Kudüs, sadece Müslümanlar için değil Hristiyan ve Yahudiler için de özel bir şehirdir. Ancak Cumhurbaşkanımızın da tüm dünyaya söylediği gibi Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Bu hassasiyeti ülke olarak hissetmeliyiz. Konferans kapsamında açılacak olan sergiyle Kudüs'ü bir kez daha hatırlamış ve gezmiş olacağız. Daha önce iki kez bu sergi İstanbul'da Cumhurbaşkanımızın katılımıyla açılmıştı. Üçüncüsü Bursa'da açılan sergiye bütün vatandaşlarımızı da bekliyoruz” dedi.
IRCICA Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Şahidi Örnek ise, serginin açılmasında ve konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. İlk kıblemizin içerisinde barındıran Kudüs'ün mukaddes bir şehir olduğunu söyleyen Örnek, Kudüs'ün bugünkü Müslümanların seviyesiyle aynı hayatı yaşadığını, IRCİCA'nın da 1969'da tarihi minberin radikal bir Yahudi tarafından yakılması üzerine Müslüman ülkeleri tarafından kurulduğunu anlattı. IRCİCA'nın asıl kuruluş gayesinin Kudüs olduğunu belirten Örnek, yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi verdi.
“En iyi anlayan Osmanlılar oldu”
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mefail Hızlı, İslam dünyasının Kudüs'ü yanıp sönen kıvılcım gibi değil, hayatın her alanında sürekli gündemde tutması gerektiğini ifade etti.
Kudüs'ün hak din İslam ve diğer iki inancın üzerine titrediği bir şehir olduğunu anlatan Hızlı, bu konunun sadece Cumhurbaşkanımızın sırtına bırakılmaması, siyaset üstü herkesin omuz atması gerektiğini dile getirdi. Kudüs'ün bir coğrafya değil, iman işi olduğunu söyleyen Hızlı, “Kuran-ı Kerim'de adının geçmesi, Peygamber Efendimizin miracı buradan yapmasının manevî sorumluluğu bize yeter. Peygamberimiz ibadet için üç yere seyahat edilebileceğini söylemiştir. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa'dır. Bu sorumluluğumuzu idrak etmeliyiz. Bunu en iyi anlayan Osmanlılar oldu. 401 sene boyunca orada bulundular” dedi.
Hazret-i Ömer'in Kudüs'ü fethettikten sonra 1099'daki Haçlı seferinin 3 sene sürdüğünü anlatan Mefail Hızlı, bir hafta boyunca Haçlıların Kudüs'te Müslümanları ve Yahudileri katlettiğini belirtti.
Selahaddin Eyyübi'nin iyi anlaşılmasını isteyen Hızlı, “Allah mübarek beldelerde yapılan zulümlere bir yere kadar izin verir. Ondan sonra Selahaddinler gönderir. 1187'de Kudüs tekrar Müslümanların eline geçmiştir. Şehre girilirken bir kişinin bile burnu kanamamıştır. 1516'da da Kudüs Osmanlıların eline geçmiştir. Bu beldeler ele geçirilince Yavuz Sultan Selim'e ‘Hakim-ül Harameyn' denildi. Ancak o kabul etmedi ve ‘Hadim-ül Haremeyn' denilmesini istedi. Aynı zamanda hilafet de Osmanlı'ya geçmiştir” diye konuştu.
“Hürrem Sultan'ı diziden değil, tarihten öğrenelim”
Kudüs tarihinde bayındırlık anlamında en büyük yatırımın Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığını dile getiren Hızlı, 4230 metre uzunluğunda surların yapıldığını, Kanuni döneminde o beldeye 40 milyon akçe harcandığını ifade etti.
Bu harcamaların bugünün parasıyla 2 trilyon TL'ye tekabül ettiğini söyleyen Hızlı, “Bunu devletin bütçesinden değil, şahsi bütçesinden yapmıştır. Kanuni Sultan Süleyman sayısız eser kazandırmıştır. Kanuni'nin haseki Hürrem Sultan kadar Kudüs'e sevdalı bir valide sultan da yoktur. En az eşi kadar eser kazandırmıştır. Günümüzde haftanın 5 günü aşevinde yemek veriliyor. Hürrem Sultan'ın vakfiyesi olarak veriliyor. Osmanlı'yı diziden değil, kitaplardan öğrenelim. Kudüs'e en çok hizmet eden 4 isim vardır. Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Pertevniyal Valide Sultan ve İkinci Abdülhamid Han'dır. Abdülhamid Han'ın o beldelere en büyük katkısı eserleri tekrar ayağa kaldırmasıdır. Abdülhamid Han, Kudüs üzerinden çetin bir imtihan verdi ve başarılı oldu. İleri görüşlülüğü sayesinde Yahudileri oraya yerleştirmedi. Günümüzde de bu sınav hala sürüyor. Hristiyanların da siyonisti vardır. Böyle birinin verdiği karar yüzünden yine Kudüs karıştı. Dünyayı büyük bir ateşe sürüklüyorlar. Eğer Kudüs'te barış olursa dünyada olur. Eğer orada huzursuzluk olursa dünyada da olur” dedi.
Kudüs'ün aslında bir Bursa, İstanbul, Mekke, Medine olduğunu vurgulayan Hızlı, 100 sene önce bizim bir şehrimiz olduğunu hatırlattı. Yaşlısından gencine herkeste Kudüs derdi olması gerektiğini anlatan Hızlı, Abdülhamid Han'ın birçok İslam şehrinde yaptırdığı fotoğraf çalışmasının eşsiz değere sahip olduğunu aktardı.
Konferansın ardından IRCICA tarafından verilen Sultan İkinci Abdülhamid koleksiyonlarından seçilmiş 19. ve 20.yüzyıla ait 44 adet Kudüs fotoğrafları Vakıf Kültürü Müzesi'nde sergilendi. Sergi 10 gün boyunca ziyaret edilebilecek.
Kaynak: İHA
İslam dünyası için Mekke ve Medine'nin ardından Kudüs'ün geldiğini hatırlatan Köse, “Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Gençlerimiz bunu asla unutmamalıdır. Peygamber Efendimizin Mirac'a çıktığı, birçok Peygamberin yaşamış olduğu mübarek belde Kudüs, sadece Müslümanlar için değil Hristiyan ve Yahudiler için de özel bir şehirdir. Ancak Cumhurbaşkanımızın da tüm dünyaya söylediği gibi Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Bu hassasiyeti ülke olarak hissetmeliyiz. Konferans kapsamında açılacak olan sergiyle Kudüs'ü bir kez daha hatırlamış ve gezmiş olacağız. Daha önce iki kez bu sergi İstanbul'da Cumhurbaşkanımızın katılımıyla açılmıştı. Üçüncüsü Bursa'da açılan sergiye bütün vatandaşlarımızı da bekliyoruz” dedi.
IRCICA Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Şahidi Örnek ise, serginin açılmasında ve konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. İlk kıblemizin içerisinde barındıran Kudüs'ün mukaddes bir şehir olduğunu söyleyen Örnek, Kudüs'ün bugünkü Müslümanların seviyesiyle aynı hayatı yaşadığını, IRCİCA'nın da 1969'da tarihi minberin radikal bir Yahudi tarafından yakılması üzerine Müslüman ülkeleri tarafından kurulduğunu anlattı. IRCİCA'nın asıl kuruluş gayesinin Kudüs olduğunu belirten Örnek, yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi verdi.
“En iyi anlayan Osmanlılar oldu”
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mefail Hızlı, İslam dünyasının Kudüs'ü yanıp sönen kıvılcım gibi değil, hayatın her alanında sürekli gündemde tutması gerektiğini ifade etti.
Kudüs'ün hak din İslam ve diğer iki inancın üzerine titrediği bir şehir olduğunu anlatan Hızlı, bu konunun sadece Cumhurbaşkanımızın sırtına bırakılmaması, siyaset üstü herkesin omuz atması gerektiğini dile getirdi. Kudüs'ün bir coğrafya değil, iman işi olduğunu söyleyen Hızlı, “Kuran-ı Kerim'de adının geçmesi, Peygamber Efendimizin miracı buradan yapmasının manevî sorumluluğu bize yeter. Peygamberimiz ibadet için üç yere seyahat edilebileceğini söylemiştir. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa'dır. Bu sorumluluğumuzu idrak etmeliyiz. Bunu en iyi anlayan Osmanlılar oldu. 401 sene boyunca orada bulundular” dedi.
Hazret-i Ömer'in Kudüs'ü fethettikten sonra 1099'daki Haçlı seferinin 3 sene sürdüğünü anlatan Mefail Hızlı, bir hafta boyunca Haçlıların Kudüs'te Müslümanları ve Yahudileri katlettiğini belirtti.
Selahaddin Eyyübi'nin iyi anlaşılmasını isteyen Hızlı, “Allah mübarek beldelerde yapılan zulümlere bir yere kadar izin verir. Ondan sonra Selahaddinler gönderir. 1187'de Kudüs tekrar Müslümanların eline geçmiştir. Şehre girilirken bir kişinin bile burnu kanamamıştır. 1516'da da Kudüs Osmanlıların eline geçmiştir. Bu beldeler ele geçirilince Yavuz Sultan Selim'e ‘Hakim-ül Harameyn' denildi. Ancak o kabul etmedi ve ‘Hadim-ül Haremeyn' denilmesini istedi. Aynı zamanda hilafet de Osmanlı'ya geçmiştir” diye konuştu.
“Hürrem Sultan'ı diziden değil, tarihten öğrenelim”
Kudüs tarihinde bayındırlık anlamında en büyük yatırımın Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığını dile getiren Hızlı, 4230 metre uzunluğunda surların yapıldığını, Kanuni döneminde o beldeye 40 milyon akçe harcandığını ifade etti.
Bu harcamaların bugünün parasıyla 2 trilyon TL'ye tekabül ettiğini söyleyen Hızlı, “Bunu devletin bütçesinden değil, şahsi bütçesinden yapmıştır. Kanuni Sultan Süleyman sayısız eser kazandırmıştır. Kanuni'nin haseki Hürrem Sultan kadar Kudüs'e sevdalı bir valide sultan da yoktur. En az eşi kadar eser kazandırmıştır. Günümüzde haftanın 5 günü aşevinde yemek veriliyor. Hürrem Sultan'ın vakfiyesi olarak veriliyor. Osmanlı'yı diziden değil, kitaplardan öğrenelim. Kudüs'e en çok hizmet eden 4 isim vardır. Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Pertevniyal Valide Sultan ve İkinci Abdülhamid Han'dır. Abdülhamid Han'ın o beldelere en büyük katkısı eserleri tekrar ayağa kaldırmasıdır. Abdülhamid Han, Kudüs üzerinden çetin bir imtihan verdi ve başarılı oldu. İleri görüşlülüğü sayesinde Yahudileri oraya yerleştirmedi. Günümüzde de bu sınav hala sürüyor. Hristiyanların da siyonisti vardır. Böyle birinin verdiği karar yüzünden yine Kudüs karıştı. Dünyayı büyük bir ateşe sürüklüyorlar. Eğer Kudüs'te barış olursa dünyada olur. Eğer orada huzursuzluk olursa dünyada da olur” dedi.
Kudüs'ün aslında bir Bursa, İstanbul, Mekke, Medine olduğunu vurgulayan Hızlı, 100 sene önce bizim bir şehrimiz olduğunu hatırlattı. Yaşlısından gencine herkeste Kudüs derdi olması gerektiğini anlatan Hızlı, Abdülhamid Han'ın birçok İslam şehrinde yaptırdığı fotoğraf çalışmasının eşsiz değere sahip olduğunu aktardı.
Konferansın ardından IRCICA tarafından verilen Sultan İkinci Abdülhamid koleksiyonlarından seçilmiş 19. ve 20.yüzyıla ait 44 adet Kudüs fotoğrafları Vakıf Kültürü Müzesi'nde sergilendi. Sergi 10 gün boyunca ziyaret edilebilecek.