Misafir Muhacir Alimler İftarda Buluştu
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez:'Dünyanın neresinde olursa olsun, alimlere büyük görevler düşüyor. İçinde bulunduğumuz dönemde, sorumluluğumuzu idrak etmemiz gerekiyor. Şeyh Karadavi ve benzeri alimlerin maruz kaldıkları büyük üzüntü verici sözleri kınıyoruz' 'Hepimiz bu alimlere karşı söylenen iftiraları duyduk. Toplumunda ileri gelen alimlerin, terörist olarak nitelendirilmeleri, bizleri gerçekten üzüntüye sevk etmektedir. Burada hedef alim değil, İslamiyet ve Müslümanlardır. Bu tür çirkin davranışlardan üzüntü duyuyoruz''Bizim muhakkak tek saf halinde, İslam'a cephe alan taraflara karşı hikmetle mücadele etmemiz gerekiyor. İslamofobi ve benzeri gelişmeler, hepimizi hüzne boğmaktadır. Gelecek nesillere barışçıl bir dünya bırakmamız gerekiyor. İnsanlığın birbirine karşı kışkırtılmaması gerekiyor. İslam'dan korku ve İslamiyetin çirkin şekilde tanımlanmasından üzüntü duyuyoruz' 'Hiçbir alim, bir müminin kanının mübah olduğunu söyleyemez. Terörle mücadele etmemiz, hakkı göz etmemiz gerekiyor'
Türkiye'de misafir bulunan muhacir alimlerle Bahariye Mevlevihanesi'nde düzenlenen iftarda bir araya gelen Görmez, İstanbul’un, alimlerin beşiği, alimlerin buluştuğu diyar olduğunu söyledi.
Alimlerin, el ele vererek çalışması gerektiğini belirten Görmez, 'Biz çok acı duyuyoruz bazı alimlerimizin maruz kaldıkları zulümden, haksızlıktan, işkenceden dolayı kederliğiyiz ve elem duyuyoruz. Onlar kendi ülkelerinde yaşayamıyorlar, hicret ettiler. Bulundukları ülkede hayatlarını idame ettiriyorlar.' ifadelerini kullandı.
İslam dünyasının alimleri olarak Allah'a şükrettiklerini dile getiren Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:
'Bugün İslam dünyası olarak büyük bir buhrandan geçiyoruz. Bu üzüntü verici gelişmenin iyi bir sonuca bağlanması için duacıyız. Dilekte bulunuyoruz Rabbimizden. Çünkü bu uyuşmazlık, fikir ayrılığı, bölünme en değerli kardeşlerimiz arasında vuku buluyor. Bu mübarek günde yüce Rabbimize yönelip, dilek ve temennide bulunuyoruz. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır'ın, muhakkak iyi niyet ve arabuluculuk çalışmalarına cevap vermeleri, kabul etmeleri gerekiyor.
Müslümanın kanı Müslümana haramdır. İnsan hayatı şereflidir ve korunması gerekmektedir. Biz, Suudi Arabistanlı alim kardeşlerimize çağrıda bulunalım. Gelin söz birliğine devam edelim. Gerginlik ortamı daha da yaygınlık kazanmadan, iyi bir şekilde sonuçlanması için çalışalım. Allah'a, Peygambere itaat edelim çünkü bizler Müslümanız, müminiz. Müminin böyle davranması gerekiyor.'
- 'Müslümanın, Müslümana karşı savaş elbisesi giymesi caiz değil'
Hazreti Muhammed'in Veda Hutbesi'ndeki 'Bundan sonra birbirinizin boyunlarını vuranlardan olmayın' sözlerini hatırlatan Görmez, bu tavsiyeye uyulması gerektiğini vurguladı.
Müslümanın, Müslümana karşı ne bir kalkan ne de bir savaş elbisesi giymesinin caiz olmadığını ifade eden Görmez, şunları kaydetti:
'İslam toplumları ve Müslüman ülkeler, geçtiğimiz yıllardan bugüne kadar bizlere üzüntü verici olaylarla karşı karşıyadırlar. Bütün bu toplumlar, Müslüman toplumlardır, barışçıl toplumlardır, yaratıcılarına inanan, iman eden toplumlardır. İçinde bulunduğumuz bu kutsal ay içinde, kutsallığına saygı gösteren toplumlardır. İslam toplumları, bu olaylara tanıklık ediyor.
Bizlerin muhakkak birbirimize saygılı olmamız, yardımcı olmamız gerekiyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, alimlere büyük görevler düşüyor. İçinde bulunduğumuz dönemde, sorumluluğumuzu idrak etmemiz gerekiyor. Şeyh Karadavi ve benzeri alimlerin maruz kaldıkları büyük üzüntü verici sözleri kınıyoruz.'
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, dünyanın neresinde olursa olsun bütün Müslümanların olaylarını takip ettiklerini anlatan Görmez, aynı zamanda Türkiye'ye sığınanlara kucak açtıklarını söyledi.
Ensar ve muhacirler arasında yapılan uygulamayı herkesin bildiğini belirten Görmez, 'İşte bugün Türkiye o rolü oynuyor. Rabbimizden dileğimiz, bizleri bu görevde başarılı kılsın. Gayret ve çabalarımızı devam ettireceğiz. İmkan ölçüsünde bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz.' dedi.
- 'Türkiye alimlere de kapısını açtı'
Türkiye'nin alimlere de kapısını açtığını aktaran Görmez, 'Bu ülke, onların da ülkeleridir. Onlar, kendi halkları ve toplumları için çırpınan bilginlerdir. Türkiye bugün, muhacir alimlere ve Türkiye'ye gelmiş olanlara da ev sahipliği yapmaktadır. İslamiyette ırkçılık yoktur. Biz dinde kardeşiz. Allah'u Teala bu şekilde emir buyurmuştur.' değerlendirmesinde bulundu.
Görmez, alimlerin omuzlarında büyük yük olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çalışan alimleri Allah mutlaka başarıya ulaştıracak. Elbette haksızlık yapan sultana 'dur' dememiz, kötülükten onu engellememiz gerekmektedir. Ben inanıyorum bütün alim kardeşlerim, bu sorumluluğu omuzlamakta ve bunu idame ettirmekte yetenekli insanlardır. Alimler toplumların doğruluğu, huzuru için çalışan insanlardır. Toplumları mutluluğa sevk edecek ve onun için gayret sarf eden, alimlerdir. Alimlerini kötüleyen, küçük düşüren ve hoş olmayan davranışlarını sergileyen devletlerin, hükümetlerin geleceği yoktur.
Hepimiz, sorumluluğumuzu idrak ediyoruz. Toplumlarımıza karşı sorumluyuz. Bu yükümlülüğü omuzlarımızda taşıyoruz. Hiçbir alim, bir müminin kanının mübah olduğunu söyleyemez. Terörle mücadele etmemiz, hakkı gözetmemiz gerekiyor. Yöneticiler arasında ihtilafın gelişmesine, artış kaydetmesine fırsat vermeyelim. İyilikte tek yumruk olalım, düşmana karşı savaşalım. Bazı alimlere karşı çirkin davranışlar söz konusudur. Onları savunmamız gerekiyor. Kendi başlarına bırakmayalım.
Hepimiz bu alimlere karşı söylenen iftiraları duyduk. Toplumunda ileri gelen alimlerin, terörist olarak nitelendirilmeleri, bizleri gerçekten üzüntüye sevk etmektedir. Burada hedef alim değil, İslamiyet ve Müslümanlardır. Bu tür çirkin davranışlardan üzüntü duyuyoruz. Bizim muhakkak tek saf halinde, İslam'a cephe alan taraflara karşı hikmetle mücadele etmemiz gerekiyor. İslamofobi ve benzeri gelişmeler, hepimizi hüzne boğmaktadır. Gelecek nesillere barışçıl bir dünya bırakmamız gerekiyor. İnsanlığın birbirine karşı kışkırtılmaması gerekiyor. İslam'dan korku ve İslamiyetin çirkin şekilde tanımlanmasından üzüntü duyuyoruz. Bu davranışlara karşı çıkmamız gerekiyor.'
- 'Biz batı uygarlığını kötülemiyoruz, kötü giden alışkanlıkları suçluyoruz'
Müslüman Kardeşler Cemaati Genel Sekreteri Dr. Mahmud Hüseyin de bu mübarek ramazan ayında herkesi üzüntüye sevk eden olayların yaşandığını söyledi.
Bazılarının, bazılarını mağlup etmeye çalıştığı, istenmeyen gelişmelerin olduğu bu günlerde üzüntü duyulduğunu ifade eden Hüseyin, İslamiyeti küçük düşürmek için yapılan bu çabaları kınadığını dile getirdi.
Batı uygarlığıyla ilgili suçlamalara katılmadığını belirten Hüseyin, 'Biz batı uygarlığını kötülemiyoruz, kötü giden alışkanlıkları suçluyoruz. Avrupa ülkelerinden İslamiyete karşı cephe almış, Müslümanlara karşı olumsuz davranış içinde olanları kınıyoruz. Biz batılıların düşmanı değiliz. Davranışlarını tasvip etmiyoruz çünkü Müslümanlar olarak düşmancıl davranamayız. İslamiyet bunu tasvip etmez. Biz dinimize samimi ve sadık bir şekilde sarılacak olursak, işte o zaman gerçek uygarlığın yolunu tutmuş oluruz.' diye konuştu.
Bugün İslam ülkelerinde, parçalanmış olan İslam ümmetini daha da parçalamak için uğraşlar olduğunu ifade eden Hüseyin, 'Gerçeği görelim, gerçek yolda devam edelim. Toplumlarımıza katkıda bulunalım.' dedi.
- 'İslam dünyası hedef tahtasına oturtuldu'
Suriye İslam Konseyi Başkanı Usame er-Rufai de günümüzde İslam dünyasının ve Müslüman toplumların, hedef tahtasına oturtulduğunu söyledi.
İslam toplumlarının, düşmanlığa maruz kaldığını, bilinçli şekilde sıkıştırıldığını, ambargoya alındığını ve çevrelendiğini ifade eden er-Rufai, bugün içinde bulunulan bu günlerde İslamiyetin, Müslamanların ve Müslüman ülkelerin istikrarsızlık içinde olduğunu dile getirdi.
Bu ülkelerde iç savaşın devam ettiğini, batı ülkelerinin bu duruma seyirci kaldığını anlatan er-Rufai, bu kargaşayı, bu güvensiz ortamı batı ülkelerinin izlediğini kaydetti.
İftar programına İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz, Irak Sünni Alimler Birliği Başkanı Dr. Said Mahmud Allafi, Filistin Alimler Birliği Genel Sekreteri Dr. Nawaf Takruri'nin de aralarında bulunduğu ve Türkiye'de yaşamlarını sürdüren İslam alimleri katıldı.