Vatandaşlara Sıcak Süt İkramı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, sağlıklı süt tüketimine dikkati çekmek amacıyla Bakırköy'de vatandaşlara süt ikram etti İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünden Yrd. Doç. Dr. Dizdar: 'İçinden yağını çekin, kaymağını alın, yüksek basınç, sıcaklık işleminden geçirin, ondan sonra kutuya koyun 6 ay raf ömrü verin... Bu şekilde süt olmaz' TZOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Demir: 'Kesinlikle açık sütü tavsiye ediyoruz. Açık sütte herhangi bir hastalık yok. Diğerlerinde kanser fışkırıyor. Bu vatandaşı, bu insanları aldatmayın'
Türkiye Ziraat Odaları Birliğince (TZOB) süt tüketimine dikkati çekmek amacıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda vatandaşlara süt ikram edildi.
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünden Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, TZOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ömer Demir'in de katıldığı etkinlikte, meydandan geçen vatandaşlara ve ilkokul öğrencilerine sıcak süt dağıtıldı.
Etkinlikte gazetecilere açıklamalarda da bulunan Dizdar, özellikle kutulanan sütlerde artık süt özelliğinin kalmadığını belirterek, 'Bunu insanlar biliyor. İçinden yağını çekin, kaymağını alın, yüksek basınç, sıcaklık işleminden geçirin, ondan sonra kutuya koyun 6 ay raf ömrü verin... Bu şekilde süt olmaz. Üstelik lezzeti de yok. Burada hepimiz tattık, tadına nihayet kavuşabiliyoruz.' dedi.
Dizdar, 'Çiğ sütten mikrop bulaşır' söylemi üzerine 'Et sanki pişmiş mi satılıyor ki etten bir şey bulaşmıyor çiğ sütten bulaşacak? Hayır. Bu birilerinin kurdukları düzene karşı olan harekettir. Çünkü küçük köylünün de bundan kazanması gerekiyor. Eğer siz çocuklarınıza hakikaten sütün vereceği gücü kazandırmak istiyorsanız, çiğ süt alıp, bunu kaynatıp içirmek zorundasınız.' ifadelerini kullandı.
Son 6 yıldır bu konunun tartışıldığını dile getiren Yavuz Dizdar, şunları kaydetti:
'Hala 'Dışarıdaki süt mikrop saçıyor' dışında bir şey söyleyemediler. Ya bunlar bir şey okumuyorlar ya bunlar yazılanlara bakmıyorlar ya da bunlar hakikaten süt içmemişler. Bizim kaynatmamızın amacı da sütün kendine ait niteliğini ortadan kaldırmaktır, yoksa yoğurt tutturamazsınız. Bizim amacımız bu sütün en doğal haliyle çocuklarımıza erişmesi. Artık akılları başlarına gelecek. Onların da sütü tüketiciye ulaştırmak sorumlulukları madem, onlar da üzerine düşeni yapacaklar. Aksi taktirde vatandaş çiğ sütü anladı, değerini, kıymetini biliyor. Olmayacak bir şey gerçekleşiyor. Çağ dönüyor. Çağ döndükten sonra, insanlar aslını anladıktan sonra bir daha bunu kutunun içine koymaları mümkün değil.'
- 'Açık sütte herhangi bir hastalık yok'
Demir de Türkiye'de kişi başına tüketilen sütün çok az olduğunu, bu nedenle konuya dikkati çekmek için bu etkinliği yaptıklarını söyledi.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen etkinlikte, vatandaşları süt içmeye teşvik ettiklerini ve faydalarını anlattıklarını dile getiren Demir, şöyle devam etti:
'Kesinlikle açık sütü tavsiye ediyoruz. Açık sütte herhangi bir hastalık yok. Diğerlerinde kanser fışkırıyor. Bu vatandaşı, bu insanları aldatmayın. Biz diyoruz ki insanlarımız sağlıklı yaşasın. Biz ticaret yapmıyoruz, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak diyoruz ki bakın ey vatandaşlar, şu anda İstanbul'da günlük bin 300 ton çiğ süt satılıyor. Bu giderek artacak. Siz istesiniz de olacak, istemeseniz de olacak. Lütfen çekilin bu insanların arasından. Mutlu üretelim, mutlu tüketimle beraber insanlar sağlıklı yaşasın. Kimin değirmenine su taşıyorsunuz? Bu vatandaşın sağlığıyla oynamayın. Bizim gıdalarımızla oynuyorlar, bizleri zehirliyorlar. Bunlara fırsat vermeyeceğiz. Biz bu işi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.'
Kaynak: AA
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünden Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, TZOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Ömer Demir'in de katıldığı etkinlikte, meydandan geçen vatandaşlara ve ilkokul öğrencilerine sıcak süt dağıtıldı.
Etkinlikte gazetecilere açıklamalarda da bulunan Dizdar, özellikle kutulanan sütlerde artık süt özelliğinin kalmadığını belirterek, 'Bunu insanlar biliyor. İçinden yağını çekin, kaymağını alın, yüksek basınç, sıcaklık işleminden geçirin, ondan sonra kutuya koyun 6 ay raf ömrü verin... Bu şekilde süt olmaz. Üstelik lezzeti de yok. Burada hepimiz tattık, tadına nihayet kavuşabiliyoruz.' dedi.
Dizdar, 'Çiğ sütten mikrop bulaşır' söylemi üzerine 'Et sanki pişmiş mi satılıyor ki etten bir şey bulaşmıyor çiğ sütten bulaşacak? Hayır. Bu birilerinin kurdukları düzene karşı olan harekettir. Çünkü küçük köylünün de bundan kazanması gerekiyor. Eğer siz çocuklarınıza hakikaten sütün vereceği gücü kazandırmak istiyorsanız, çiğ süt alıp, bunu kaynatıp içirmek zorundasınız.' ifadelerini kullandı.
Son 6 yıldır bu konunun tartışıldığını dile getiren Yavuz Dizdar, şunları kaydetti:
'Hala 'Dışarıdaki süt mikrop saçıyor' dışında bir şey söyleyemediler. Ya bunlar bir şey okumuyorlar ya bunlar yazılanlara bakmıyorlar ya da bunlar hakikaten süt içmemişler. Bizim kaynatmamızın amacı da sütün kendine ait niteliğini ortadan kaldırmaktır, yoksa yoğurt tutturamazsınız. Bizim amacımız bu sütün en doğal haliyle çocuklarımıza erişmesi. Artık akılları başlarına gelecek. Onların da sütü tüketiciye ulaştırmak sorumlulukları madem, onlar da üzerine düşeni yapacaklar. Aksi taktirde vatandaş çiğ sütü anladı, değerini, kıymetini biliyor. Olmayacak bir şey gerçekleşiyor. Çağ dönüyor. Çağ döndükten sonra, insanlar aslını anladıktan sonra bir daha bunu kutunun içine koymaları mümkün değil.'
- 'Açık sütte herhangi bir hastalık yok'
Demir de Türkiye'de kişi başına tüketilen sütün çok az olduğunu, bu nedenle konuya dikkati çekmek için bu etkinliği yaptıklarını söyledi.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen etkinlikte, vatandaşları süt içmeye teşvik ettiklerini ve faydalarını anlattıklarını dile getiren Demir, şöyle devam etti:
'Kesinlikle açık sütü tavsiye ediyoruz. Açık sütte herhangi bir hastalık yok. Diğerlerinde kanser fışkırıyor. Bu vatandaşı, bu insanları aldatmayın. Biz diyoruz ki insanlarımız sağlıklı yaşasın. Biz ticaret yapmıyoruz, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak diyoruz ki bakın ey vatandaşlar, şu anda İstanbul'da günlük bin 300 ton çiğ süt satılıyor. Bu giderek artacak. Siz istesiniz de olacak, istemeseniz de olacak. Lütfen çekilin bu insanların arasından. Mutlu üretelim, mutlu tüketimle beraber insanlar sağlıklı yaşasın. Kimin değirmenine su taşıyorsunuz? Bu vatandaşın sağlığıyla oynamayın. Bizim gıdalarımızla oynuyorlar, bizleri zehirliyorlar. Bunlara fırsat vermeyeceğiz. Biz bu işi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.'