'Almanya'da FETÖ Yapılanması Ve Almanya'nın FETÖ Politikası'

SETA'nın 'Almanya'da FETÖ Yapılanması ve Almanya'nın FETÖ Politikası' raporundan: 'Türkiye’nin bütün taleplerine rağmen FETÖ'yü bir terör örgütü olarak tanımayan Berlin yönetimi, bu örgütün 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki temel aktör olduğunu da kabul etmeye yanaşmamaktadır. Aynı şekilde Alman hükümeti, ülkesine kaçan Zekeriya Öz ve Celal Kara gibi FETÖ'nün önemli isimleriyle diğer örgüt mensubu kamu görevlilerini de Türkiye'ye iade etmeyi reddetmektedir' 'Son zamanlarda örgütün Alman siyasetine sızma girişimleri de dikkat çekmektedir. Örgüt yöneticilerinin taraftarlarına SDP, Hıristiyan Demokrat Parti ya da Yeşiller'e üye olmaları konusunda telkinlerde bulunduğu itirafçıların medyaya yansıyan ifadelerinde yer almıştır' 'Bu ülkedeki 3 milyondan fazla Türkiye kökenli insanın, örgütlü olarak hareket etmeleri durumunda Berlin yönetimi üzerinde sahip olacağı lobi gücü Almanya'nın Türkiye aleyhine politikalara yönelmesini engelleyecektir'

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA) ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan Türkiye ile çok yakın ilişkilere sahip olan Almanya'nın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) çok kuvvetli örgütlendiği ülkelerin başında geldiği, FETÖ'nün bu ülkede farklı alanlarda yapılandığı bildirildi.

SETA, 'Almanya'da FETÖ yapılanması ve Almanya'nın FETÖ politikası' başlıklı rapor hazırladı.

Almanya'da 3 milyon civarında Türk vatandaşı bulunmasının, örgüt tarafından 'eleman ve finansal destek kazanmak' için fırsat olarak görüldüğü vurgulanan raporda, Pensilvanya'daki örgüt elebaşına doğrudan bağlı, hiyerarşik ve gizli örgüt yapısını eğitim ve kültürlerarası diyalog kavramlarıyla kamufle etmeye çalıştığı belirtildi.

Ülkedeki önemli siyasi figürleri kazanmaya çalışan örgütün bu doğrultuda amaçlarına ulaştığının 17-25 Aralık ve 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Almanya'nın Türkiye politikasında görüldüğüne işaret edilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

'Diğer taraftan, Berlin'in bu tutumunun arkasında sadece FETÖ'nün başarısı değil, aynı zamanda Alman hükümetinin söz konusu terör örgütünü Türkiye'ye karşı kullanışlı bir kart olarak görmesi de önemli rol oynamaktadır. Türkiye'nin bütün taleplerine rağmen FETÖ'yü bir terör örgütü olarak tanımayan Berlin yönetimi, bu örgütün 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki temel aktör olduğunu da kabul etmeye yanaşmamaktadır. Aynı şekilde Alman hükümeti, ülkesine kaçan Zekeriya Öz ve Celal Kara gibi FETÖ'nün önemli isimleriyle diğer örgüt mensubu kamu görevlilerini de Türkiye'ye iade etmeyi reddetmektedir.'

Örgütün Almanya'da sivil toplum kuruluşları (STK), eğitim kurumları ve medya birinci ayağıyla, il ve ülke sorumluları gibi 'görünmeyen' ikinci ayağıyla yapılandığının belirtildiği raporda, örgütle bağını resmi olarak inkar eden 300 civarında STK'nın bulunduğu vurgulandı.

Raporda, Diyalog ve Eğitim Vakfının (Stiftung Dialog und Bildung) Aralık 2013'ten bu yana, Almanya'da örgütün halkla ilişkiler sorumlusu şeklinde hareket ettiği belirtilirken, vakfın başkanı ve örgütün Almanya'daki temsilcisi olarak Ercan Karakoyun'un lanse edildiği hatırlatıldı.

'FETÖ’nün Almanya'daki medya ayağının amiral gemisi' olarak adlandırılan Offenbach merkezli World Media Group AG olduğuna dikkati çekilen raporda, örgütün geleneksel medyanın yanı sıra sosyal medyayı da aktif olarak kullandığını bildirildi.

- Örgütün Alman siyasetine sızma çalışmaları

Raporda, örgütün ekonomi alanında faaliyet gösteren esnaf, küçük ve orta ölçekli şirketlerin bir araya gelmesiyle oluşturulan derneklerin 2009'da Girişimciler Derneği Federal Birliği (BUV) isimli çatı örgütün altında birleştiği anımsatıldı. Raporda, 20 derneğin üye olduğu BUV'un, 3 binden fazla işletmeyi temsil ettiğini iddia ettiği aktarıldı.

FETÖ'nün Alman siyasetine sızma girişimlerine ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı raporda, 'Son zamanlarda örgütün Alman siyasetine sızma girişimleri de dikkati çekmektedir. Örgüt yöneticilerinin taraftarlarına Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hıristiyan Demokrat Parti ya da Yeşiller'e üye olmaları konusunda telkinlerde bulunduğu itirafçıların medyaya yansıyan ifadelerinde yer almıştır.' denildi.

FETÖ'nün Batı toplumunun hoşuna gidecek 'diyalog, eğitim, tolerans, düşünce özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği' gibi kavramları ön plana çıkardığının bildirildiği raporda, Batı'ya vaat edilen ılımlı İslam'a karşılık arka plandaki faaliyetlerinin Alman toplumu ve devlet yetkililerinde şüphe uyandırdığına da dikkat çekildi.

Raporda, 'İl, eyalet, ülke ve bölge imamları' gibi perde arkasında kalan ve örgüt üyeleri tarafından inkar edilen 'kurumsal' yapısı sayesinde Pensilvanya'dan idare edilebilecek konuma getirilen örgütün, dolayısıyla dünya çapında organize şekilde hareket edebilen bir yapı teşkil ettiğinin altı çizildi.

FETÖ'nün Almanya yapılanmasının başında Almanya imamı Hayrettin Özkul'un yer aldığı bilgisine yer verilen raporda, onun emri altında eyalet imamları ve onların da altında bölge imamlarının bulunduğu belirtildi.

Raporda ayrıca, örgütün Avrupa imamı ve terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in en yakınlarından Abdullah Aymaz'ın da Almanya'da yaşamasının örgütün Almanya'daki altyapısının gücünü ve Almanya'ya verdikleri önemin göstergesi olduğu vurgulandı.

FETÖ'nün diğer ülkelerde olduğu gibi Almanya'da da örgüt evlerinin bulunduğu ve bunlar aracılığıyla yapılan çalışmalara yer verilen raporda, 'Belli bir süre örgüt içerisinde bulunan ve daha sonra ayrılan kişilerin itirafları göstermiştir ki örgüt içerisinde beyin yıkama uygulamalarını andıran eğitim faaliyetleri yürütülmekte, Gülen'in öğretileri tek gerçek olarak sunulmakta ve üyelerinden mutlak itaat beklenmektedir.' denildi.

FETÖ'nün Almanya'daki eğitim ağının 25-30 civarında özel okul ile 150'nin üzerinde etüt merkezinden oluştuğu belirtilen raporda, bunların bir kısmının Alman devletinden maddi destek aldığı vurgulanarak, şöyle devam edildi:

'Almanya'daki FETÖ eğitim kurumlarını da içinde barındıran uluslararası FETÖ yapılanması 3 halkadan oluşmaktadır: Dış halkayı oluşturan grup bu yapıya sempati duyanlar, haftalık toplantılara katılanlar ve FETÖ'den maddi yardım alanlardır. Orta halkayı oluşturanlar, yapıya finans kaynağı sağlayan iş adamlarıdır ki bunlar hem dış halkanın faaliyetlerine maddi imkanlar sunan hem de iç halkanın maaşlarını karşılayan grup olarak tanıtılmaktadır. İç halkayı ise FETÖ çalışanları oluşturmaktadır: Öğretmenler, gazeteciler, lobiciler, akademisyenler, düşünce kuruluşları çalışanları, şirket çalışanları vb. Bu üç halkanın birbiriyle sıkı yardımlaşma ve etkileşim içinde olduğu hesaba katılırsa eğitim ağının bu halkaların her birinde payının olduğu ve dolayısıyla bağımsız bir alan olmadığı tespiti ortaya çıkmaktadır. Uluslararası boyuta sahip olan bu yapının etkisi, faaliyet alanları ve Alman demokrasisi ve toplumu için oluşturduğu tehlikenin Alman kamuoyu ve özellikle de eyalet düzeyindeki yerel politika yapıcıları tarafından yeterince bilinmediği görülmektedir.'

- FETÖ’nün Almanya'daki Gelir Kaynakları

FETÖ'nün, Avrupa'nın diğer ülkelerinde olduğu gibi Almanya'da da legal ve illegal olmak üzere iki hat üzerinden finansman arayışı içinde olduğuna değinilen raporda, bunlardan ilkinin bir şekilde örgütle yolu kesişmiş ve örgütün nihai hedefleri hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmayan Türkiyeli iş adamları, esnaf veya hayırseverlerin suistimal edildikleri para toplama toplantıları yoluyla yapıldığı bildirildi.

Raporda, 'Bu yolla bilerek ya da bilmeyerek örgütün destekçisi haline gelen çok sayıdaki kişiden örgüt yararına 'himmet' adı altında bağış toplanmaktadır' ifadesine yer verilirken, Almanya'nın FETÖ'yü bir terör örgütü olarak tanımayıp, bu yapının ülkesindekifaaliyetlerine izin vermeye devam etmesinin Türkiye için olduğu kadar Türk-Almanilişkilerinin geleceği açısından da ciddi bir sorun olarak durduğuna işaret edildi.

Terör örgütü PKK'nın Almanya'daki faaliyetleri, Berlin'in Türkiye'nin AB üyeliği konusundakitutumu ve Almanya'nın Türkiye'nin iç işlerine müdahale ettiğine dair Ankara'dakialgılar nedeniyle zaten sorunlu olduğu vurgulanan raporda, Türk-Alman ilişkilerinin FETÖmeselesiyle daha da gerginleşmesinin iki ülke açısından geri dönülemez zararlarınortaya çıkmasına neden olabileceğine değinildi.

- FETÖ tehdidi Alman kamuoyuna anlatılmalı

Almanya'nın FETÖ konusunda Türkiye ile iş birliğine yönelmesi ve Ankara'nın da Berlin'i bu iş birliğine sevk edecek politikalar geliştirmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, bunun için öncelikle FETÖ'nün nasıl tehlikeli bir örgüt olduğu ve Türkiye'nin güvenliği için teşkil ettiği tehdidin açık bir şekilde Alman kamuoyuna anlatılması istendi.

Raporda, FETÖ'nün gerçek yüzünün Almanya'da anlatılması çerçevesinde, sadece bu ülkedeki siyasi karar vericilere değil, onlar üzerinde etkili olan sivil toplum kuruluşları ve halka da ulaşılması gerektiğinin altı çizildi.

Ayrıca raporda, Alman hükümetlerinin Türkiye karşıtı politikalarının arkasında bu ülkedeki Türkiye karşıtı lobilerin olduğu belirtilirken, bu çerçevede Almanya'daki medya ve siyaset dünyasından FETÖ ile olağandışı ilişkiler kurmuş olan kişilerin ortaya çıkarılması, bu kişilerin Alman hükümeti ve halkı üzerinde Türkiye konusundaki olumsuz etkilerinin hafifletilmesi açısından faydalı olacağı vurgulandı.

Raporda, Almanya'daki Türk kökenli insanlara FETÖ'nün bütün yönleriyle anlatılmasının, Alman hükümetinin bu örgüt hakkındaki politikasını değiştirmesini sağlayabileceği belirtilerek, şunlar kaydedildi:

'Bu ülkedeki 3 milyondan fazla Türkiye kökenli insanın, örgütlü olarak hareket etmeleri durumunda Berlin yönetimi üzerinde sahip olacağı lobi gücü Almanya'nın Türkiye aleyhine politikalara yönelmesini engelleyecektir.'

Kaynak: AA