'Milattan 3 Bin Yıl Önce Türkler Kağıt Yapmayı Biliyorlardı'
Ebru sanatçısı Barutçugil, 'Ebru ilk önce fermanlar, satış, evlilik mukaveleleri, özel sözleşmeler gibi şeylerde kullanıldı. Buradaki amaç, anlaşmalar üzerindeki tahrifat girişimini engellemek içindi' 'Son yıllarda yapılan araştırmalarda, özellikle 1978 ve 1982 yılında yazılan makalelere göre, İslam dünyasında çok önemli bir yer tutuyor kağıt. Yani Çinliler'den çok daha önceleri, belki milattan 3 bin yıl önce Türkler kağıt yapmayı biliyorlardı'
Ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil, "Son yıllarda yapılan araştırmalarda, özellikle 1978 ve 1982 yılında yazılan makalelere göre, İslam dünyasında çok önemli bir yer tutuyor kağıt. Yani Çinliler'den çok daha önceleri, belki milattan 3 bin yıl önce Türkler kağıt yapmayı biliyorlardı." dedi.
Dolmabahçe Sarayı Konferansları kapsamında bu hafta, Barut Ebrusu'nun mucidi ünlü ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil, "Ebru'nun Dinanizmi" başlıklı konferans verdi.
Saray'ın Meşkhane Salonu'nda gerçekleşen konferansta Barutçugil, ebru sanatı tarihinin toplumda bilinmediğini söyledi.
Barutçugil, ebrunun bir kağıt sanatı olduğunu belirterek, "Kağıt olmasaydı ebru da olmazdı. Avrupa'daki kağıt tarihi 11'inci yüzyılda başlıyor. Bizim bildiğimiz Çin kaynaklarına göre milattan önce 2 binli yıllardan beri kağıdın var olduğu söyleniyor." diye konuştu.
Kağıdın Doğu kaynaklı bir buluş olduğuna dikkati çeken Barutçugil, şöyle devam etti:
"Son yıllarda yapılan araştırmalarda, özellikle 1978 ve 1982 yılında yazılan makalelere göre, İslam dünyasında çok önemli bir yer tutuyor kağıt. Yani Çinliler'den çok daha önceleri, belki milattan 3 bin yıl önce Türkler kağıt yapmayı biliyorlardı. Örneğin miladi 793 yılında Halife Harun Reşid, Bağdat'ta bir kağıt fabrikası kuruyor. Daha sonra bu bilgiler Batı'ya gidiyor. Batı'dan Sicilyalı Müslümanlar tarafından İtalya'ya gidiyor. Daha sonra Endülüs'ten İspanya'ya oradan Fransa'ya yayılıyor. Bu arada matbaa ile ilgili bilgiler de Avrupa'dan 600 yıl önce Uygur Türkleri tarafından biliniyordu."
- "Ebru sanatının pirleri Özbekler Tekkesi'nden çıkmıştır"
Barutçugil, kağıtların zamanla kullanım amaçlarına göre dekoratif araçlara dönüştüğüne işaret ederek, "Değişik şekillerde gümüşle, altınla, yapraklarla, çiçeklerle süslendi. Muhtemelen de o yıllarda ebru ortaya çıktı. Fakat biz ebrunun kesin olarak nerede ve ne zaman başladığını bilmiyoruz. Maalesef hiçbir bilgi yok." dedi.
Ebru sanatının ilk olarak önemli anlaşma kağıtlarının zemininde kullanıldığını vurgulayan Barutçugil, şunları anlattı:
"Ebru ilk önce fermanlar, satış, evlilik mukaveleleri, özel sözleşmeler gibi şeylerde kullanıldı. Buradaki amaç, anlaşmalar üzerindeki tahrifat girişimini engellemek içindi. Üzerindeki harfleri, rakamları değiştiremezsiniz böylelikle. Eğer değiştirmeye kalkarsanız alttaki ebruyu bozmuş olursunuz ve düzeltme şansınız yoktur. Bu çek defterleri, banknotların üzerindeki karmaşık desenlerin mantığına uyuyor. Osmanlı döneminde bu teknik yaygın olarak kullanıldı."
Hikmet Barutçugil, ebru sanatının pirlerinin Özbekler Tekkesi'nden yetiştiğini aktararak, "Şeyh Sadık Efendi, Buhara'dan getirdiği ebru sanatını oğluna öğretti. Hezarfen İbrahim Ethem Efendi ondan Necmettin Okyay'a, oradan da yeğeni Mustafa Esat Düzgünman'a intikal etti. Daha sonra da biz ama şöyle bir baktığımızda her 100 yılda ciddi anlamda birkaç isim görüyoruz, belli bir üne ulaşmış." değerlendirmesinde bulundu.
Ebrunun bugün başka sanat dallarıyla birleşerek, takipçilerinin de arttığının altını çizen Barutçugil, sanatla uğraşmanın ruh sağlığı için bir koruyucu hekim görevi yürüttüğünü sözlerine ekledi.
Etkinlik sonunda, dünden bugüne ebru sanatı örneklerinin yer aldığı bir video da seyredildi.
Kaynak: AA
Dolmabahçe Sarayı Konferansları kapsamında bu hafta, Barut Ebrusu'nun mucidi ünlü ebru sanatçısı Hikmet Barutçugil, "Ebru'nun Dinanizmi" başlıklı konferans verdi.
Saray'ın Meşkhane Salonu'nda gerçekleşen konferansta Barutçugil, ebru sanatı tarihinin toplumda bilinmediğini söyledi.
Barutçugil, ebrunun bir kağıt sanatı olduğunu belirterek, "Kağıt olmasaydı ebru da olmazdı. Avrupa'daki kağıt tarihi 11'inci yüzyılda başlıyor. Bizim bildiğimiz Çin kaynaklarına göre milattan önce 2 binli yıllardan beri kağıdın var olduğu söyleniyor." diye konuştu.
Kağıdın Doğu kaynaklı bir buluş olduğuna dikkati çeken Barutçugil, şöyle devam etti:
"Son yıllarda yapılan araştırmalarda, özellikle 1978 ve 1982 yılında yazılan makalelere göre, İslam dünyasında çok önemli bir yer tutuyor kağıt. Yani Çinliler'den çok daha önceleri, belki milattan 3 bin yıl önce Türkler kağıt yapmayı biliyorlardı. Örneğin miladi 793 yılında Halife Harun Reşid, Bağdat'ta bir kağıt fabrikası kuruyor. Daha sonra bu bilgiler Batı'ya gidiyor. Batı'dan Sicilyalı Müslümanlar tarafından İtalya'ya gidiyor. Daha sonra Endülüs'ten İspanya'ya oradan Fransa'ya yayılıyor. Bu arada matbaa ile ilgili bilgiler de Avrupa'dan 600 yıl önce Uygur Türkleri tarafından biliniyordu."
- "Ebru sanatının pirleri Özbekler Tekkesi'nden çıkmıştır"
Barutçugil, kağıtların zamanla kullanım amaçlarına göre dekoratif araçlara dönüştüğüne işaret ederek, "Değişik şekillerde gümüşle, altınla, yapraklarla, çiçeklerle süslendi. Muhtemelen de o yıllarda ebru ortaya çıktı. Fakat biz ebrunun kesin olarak nerede ve ne zaman başladığını bilmiyoruz. Maalesef hiçbir bilgi yok." dedi.
Ebru sanatının ilk olarak önemli anlaşma kağıtlarının zemininde kullanıldığını vurgulayan Barutçugil, şunları anlattı:
"Ebru ilk önce fermanlar, satış, evlilik mukaveleleri, özel sözleşmeler gibi şeylerde kullanıldı. Buradaki amaç, anlaşmalar üzerindeki tahrifat girişimini engellemek içindi. Üzerindeki harfleri, rakamları değiştiremezsiniz böylelikle. Eğer değiştirmeye kalkarsanız alttaki ebruyu bozmuş olursunuz ve düzeltme şansınız yoktur. Bu çek defterleri, banknotların üzerindeki karmaşık desenlerin mantığına uyuyor. Osmanlı döneminde bu teknik yaygın olarak kullanıldı."
Hikmet Barutçugil, ebru sanatının pirlerinin Özbekler Tekkesi'nden yetiştiğini aktararak, "Şeyh Sadık Efendi, Buhara'dan getirdiği ebru sanatını oğluna öğretti. Hezarfen İbrahim Ethem Efendi ondan Necmettin Okyay'a, oradan da yeğeni Mustafa Esat Düzgünman'a intikal etti. Daha sonra da biz ama şöyle bir baktığımızda her 100 yılda ciddi anlamda birkaç isim görüyoruz, belli bir üne ulaşmış." değerlendirmesinde bulundu.
Ebrunun bugün başka sanat dallarıyla birleşerek, takipçilerinin de arttığının altını çizen Barutçugil, sanatla uğraşmanın ruh sağlığı için bir koruyucu hekim görevi yürüttüğünü sözlerine ekledi.
Etkinlik sonunda, dünden bugüne ebru sanatı örneklerinin yer aldığı bir video da seyredildi.