'Amerikan Film Endüstrisi, Türk Film Endüstrisinden Korkmaya Başladı'
Midwood İstanbul Film Studio Complex Yönetim Kurulu Başkanı San: 'Bütün dünya film endüstrisinde, Hollywood ve Amerikan dizilerinden bahsediyordu ama bilhassa son 56 yıldır Amerikan film endüstrisi, Türk film endüstrisinden korkmaya başladı' Oyuncu Öden: 'Ben bu yolculukta en çok kültürel etkileşimi önemsiyorum. Çünkü birbirimizi tanırsak, savaşların olmayacağına, birbirimizi daha çok seveceğimize inanıyorum' Medyapım Yönetim Kurulu Başkanı Aksoy: 'Amerikan dizilerinde aksiyonlar vardır ve siz aksiyonu takip edersiniz. Türk dizileri, duygular üzerinden gider'
Midwood İstanbul Film Studio Complex Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet San, "Bütün dünya film endüstrisinde, Hollywood ve Amerikan dizilerinden bahsediyordu ama bilhassa son 5-6 yıldır Amerikan film endüstrisi, Türk film endüstrisinden korkmaya başladı." dedi.
Türk dizilerinin yurt dışında edindiği büyük başarının sebepleri ile Türk film endüstrisinin geleceği, 8. Boğaziçi Zirvesi kapsamında gerçekleşen ve sektörün önde gelen isimlerinin katıldığı, "Türkiye'de Film Sektörü" konulu panelde konuşuldu.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, "Geleceğin Tasarımı: Küreselleşmenin Yeni Sınavı" temasıyla Uluslararası İş Birliği Platformu’nun (UİP) düzenlediği zirve, Beşiktaş'taki Four Seasons Bosphorus Otel'de yapıldı.
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Midwood İstanbul Film Studio Complex Yönetim Kurulu Başkanı ve organizatör Ahmet San, Türk sinemasının 100. yılını geride bıraktığını, dizilerin ise 15 yılı aşkın süredir hayatın bir parçası olduğunu belirterek, "Bütün dünya film endüstrisinde, Hollywood ve Amerikan dizilerinden bahsediyordu ama bilhassa son 5-6 yıldır Amerikan film endüstrisi, Türk film endüstrisinden korkmaya başladı." diye konuştu.
San, sektörde büyük gelişmeler ve değişiklikler yaşandığına işaret ederek, Türkiye'de yılda 180 film ile 70-80 televizyon dizisinin çekildiğini ifade etti.
- "Televizyon çok güçlü bir silah"
Panele katılan oyuncu Songül Öden de rol aldığı ilk televizyon dizisinin "Gümüş" olduğunu söyleyerek, dizinin ulaştığı başarıya dikkati çekti.
Diziden sonra yurt dışında yaşadıklarının çok ilginç bir serüven olduğunu kaydeden Öden, "Gümüş, Türkiye'de 100 bölüm sürdü ve sevilen bir diziydi. Gümüş bittikten sonra, yurt dışında çok büyük bir ilgi olduğu söylendi ama asla ihtimal vermiyorduk buna. Dubai gezimiz oldu ve gözlerime inanamadım. Dubai'ye gitmeden önce Dış Hatlar'da başladı her şey. İnsanlar bize doğru koşuyordu ve hiçbir anlam verememiştik." ifadelerini kullandı.
Songül Öden, gittikleri ülkelerde çok iyi tanındıklarını ve izleyicilerin özel hayatlarına ilişkin detayları dahi bildiklerini aktararak, "Oradaki sevgi o kadar yoğundu ki. Mesela gittiğimde, 'Kadın hakları için ne yapıyorsunuz?' diyorlardı. Yani sizi meşhur olmanın dışında farklı bir yere koymuşlar ve size güveniyorlardı."
Dizilerin yayımlandığı ülkelerdeki izleyiciler tarafından Türkiye'nin yeterince tanınmadığının altını çizen Öden, şu bilgileri verdi:
"Ben bu yolculukta en çok kültürel etkileşimi önemsiyorum. Çünkü birbirimizi tanırsak, savaşların olmayacağına, birbirimizi daha çok seveceğimize inanıyorum. Avrupa'ya gittiğimizde bütün ülkeyi çarşaflı sanıyorlar. Oraya gittiğimizde de şaşırıyorlar ama Suudi birisi de Müslüman bir oyuncuyu (Songül Öden'i), Hristiyan zannedebiliyor. Çünkü başının açık olmasını yadırgıyor. Çünkü birbirimizi tanımıyoruz. Kültürlerin birbirini tanımasında, televizyon çok güçlü bir silah. O kadar küçümsenecek bir yerde değil artık."
- "Biz Amerikan dizisi üreterek ya da taklit ederek dünyaya satmadık"
Medyapım Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aksoy, dünyada satışa sunulan ilk dizinin Gümüş olduğunu vurgulayarak, "(Türk dizilerinde) Türk hikaye anlatma modeli var. Bütün bu dizilerin dünyada bu kadar başarılı olmasının sebebi, bizim başka tür bir hikaye anlatma modeline sahip olmamız." değerlendirmesinde bulundu.
Türk dizileri ile Amerikan yapımlarını karşılaştıran Aksoy, şöyle devam etti:
"Amerikan dizilerinde aksiyonlar vardır ve siz aksiyonu takip edersiniz. Türk dizileri, duygular üzerinden gider. Bir aksiyon odur. Sorular sorulur ve insanlar üzerindeki etkilerini görürsünüz. Oturup seyrederken, sizin için daha doyurucu bir şey yaratır. Amerikan dizileri çok fazla duygularınıza hitap etmez. Halbuki Türk dizileri duygularınıza hitap eder ve bu uniq (benzersiz) bir şeydir. Dizilerin bu özelliğinden dolayı, biz Amerikan dizisi üreterek ya da taklit ederek dünyaya satmadık. Kendi dizilerimizi ürettik. Kendi hikaye anlatma yöntemlerimizle anlattık ve o yöntemlerin dünyada bir karşılığı olduğunu anladık. Gümüş'ün, Binbir Gece'nin, Muhteşem Yüzyıl'ın ve Adını Feriha Koydum'un dünyada bu kadar büyük ilgiyle seyredilmesinin nedeni bu."
AZ Celtic Films'in Kurucu Ortağı ve yapımcı Alex Sutherland de sektörde artık sınırların kalmadığını kaydederek, "Kim ve nerede olduğunuzun bir önemi yok. Hiç önemli değil. Ürününüz, dünyanın her yanından milyonlarca kişiye ulaşabiliyor." dedi.
Ortağıyla birlikte Netflix'le çalışmaya başlayacaklarını kaydeden Sutherland, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aslında esas fikir, buradaki bütün yetenekleri bir araya getirmek, görünür kılmak, bir öykü yapmak ve onu evrensel bir öyküye dönüştürmek. Elimizde çok büyük bir şans var ve bunu başarabiliriz. Güç olacak. Zor da olacak. Çünkü standartları eşit tutmamız gerekecek. Formatı eşleştirmemiz lazım. Çünkü şu an tartıştığımız format, çok farklı ama her ikisi de birbirini rahatsız etmeden yan yana durabilir. Youtube, Hulu ve Amazon gibi platformların hepsi, Türkiye'ye gelecek ve hepsi de burada çalışmak için fırsat arayacaklar. Türk firmalarla çalışmak isteyecekler. Elinde, yıldız oyuncuları, içeriği ve malzemesi olan firmaları isteyecekler."
Sutherland, Türk yapımcı ve prodüktörleri yabancılarla daha fazla tanıştırmak ve bir araya getirmenin yolunu bulmak gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'nin sektördeki başarılı bir marka olduğunu ancak sektörde çok hızlı değişikliklerin yaşandığını söyledi.
Global Agency Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Pinto ise Türk dizilerinin çok iyi olduğunu ve Türk yatırımcıların bu işe çok büyük yatırım yaptığını aktardı.
Türk dizilerinin yurt dışına ilk satıldığı yıllarda Türkiye'nin ihracatının 5-10 milyon dolar civarında olabileceği tahmininde bulunan Pinto, günümüzde ise bu ticaretin 300 milyon doları aştığının altını çizdi.
Pinto, diziler kadar filmlerin de satışlarının artması gerektiğini ifade ederek, "Komedi filmlerini satamıyoruz. Ayla filmine gitmiştim. Bence harika bir film. Bu tarz filmler çıkarsa yurt dışında şansımız daha yüksek olur. Son yıllarda gişe yapan filmlerin çoğu komedi filmleri. Onları yurt dışına pazarlamak çok zor. Bu nedenle daha dram ağırlıklı filmlere ağırlık vermek gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Etkinliğin sonunda 64. yaş günü dolayısıyla Ahmet San için sürpriz bir doğum günü kutlaması yapıldı.
Kaynak: AA
Türk dizilerinin yurt dışında edindiği büyük başarının sebepleri ile Türk film endüstrisinin geleceği, 8. Boğaziçi Zirvesi kapsamında gerçekleşen ve sektörün önde gelen isimlerinin katıldığı, "Türkiye'de Film Sektörü" konulu panelde konuşuldu.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, "Geleceğin Tasarımı: Küreselleşmenin Yeni Sınavı" temasıyla Uluslararası İş Birliği Platformu’nun (UİP) düzenlediği zirve, Beşiktaş'taki Four Seasons Bosphorus Otel'de yapıldı.
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Midwood İstanbul Film Studio Complex Yönetim Kurulu Başkanı ve organizatör Ahmet San, Türk sinemasının 100. yılını geride bıraktığını, dizilerin ise 15 yılı aşkın süredir hayatın bir parçası olduğunu belirterek, "Bütün dünya film endüstrisinde, Hollywood ve Amerikan dizilerinden bahsediyordu ama bilhassa son 5-6 yıldır Amerikan film endüstrisi, Türk film endüstrisinden korkmaya başladı." diye konuştu.
San, sektörde büyük gelişmeler ve değişiklikler yaşandığına işaret ederek, Türkiye'de yılda 180 film ile 70-80 televizyon dizisinin çekildiğini ifade etti.
- "Televizyon çok güçlü bir silah"
Panele katılan oyuncu Songül Öden de rol aldığı ilk televizyon dizisinin "Gümüş" olduğunu söyleyerek, dizinin ulaştığı başarıya dikkati çekti.
Diziden sonra yurt dışında yaşadıklarının çok ilginç bir serüven olduğunu kaydeden Öden, "Gümüş, Türkiye'de 100 bölüm sürdü ve sevilen bir diziydi. Gümüş bittikten sonra, yurt dışında çok büyük bir ilgi olduğu söylendi ama asla ihtimal vermiyorduk buna. Dubai gezimiz oldu ve gözlerime inanamadım. Dubai'ye gitmeden önce Dış Hatlar'da başladı her şey. İnsanlar bize doğru koşuyordu ve hiçbir anlam verememiştik." ifadelerini kullandı.
Songül Öden, gittikleri ülkelerde çok iyi tanındıklarını ve izleyicilerin özel hayatlarına ilişkin detayları dahi bildiklerini aktararak, "Oradaki sevgi o kadar yoğundu ki. Mesela gittiğimde, 'Kadın hakları için ne yapıyorsunuz?' diyorlardı. Yani sizi meşhur olmanın dışında farklı bir yere koymuşlar ve size güveniyorlardı."
Dizilerin yayımlandığı ülkelerdeki izleyiciler tarafından Türkiye'nin yeterince tanınmadığının altını çizen Öden, şu bilgileri verdi:
"Ben bu yolculukta en çok kültürel etkileşimi önemsiyorum. Çünkü birbirimizi tanırsak, savaşların olmayacağına, birbirimizi daha çok seveceğimize inanıyorum. Avrupa'ya gittiğimizde bütün ülkeyi çarşaflı sanıyorlar. Oraya gittiğimizde de şaşırıyorlar ama Suudi birisi de Müslüman bir oyuncuyu (Songül Öden'i), Hristiyan zannedebiliyor. Çünkü başının açık olmasını yadırgıyor. Çünkü birbirimizi tanımıyoruz. Kültürlerin birbirini tanımasında, televizyon çok güçlü bir silah. O kadar küçümsenecek bir yerde değil artık."
- "Biz Amerikan dizisi üreterek ya da taklit ederek dünyaya satmadık"
Medyapım Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aksoy, dünyada satışa sunulan ilk dizinin Gümüş olduğunu vurgulayarak, "(Türk dizilerinde) Türk hikaye anlatma modeli var. Bütün bu dizilerin dünyada bu kadar başarılı olmasının sebebi, bizim başka tür bir hikaye anlatma modeline sahip olmamız." değerlendirmesinde bulundu.
Türk dizileri ile Amerikan yapımlarını karşılaştıran Aksoy, şöyle devam etti:
"Amerikan dizilerinde aksiyonlar vardır ve siz aksiyonu takip edersiniz. Türk dizileri, duygular üzerinden gider. Bir aksiyon odur. Sorular sorulur ve insanlar üzerindeki etkilerini görürsünüz. Oturup seyrederken, sizin için daha doyurucu bir şey yaratır. Amerikan dizileri çok fazla duygularınıza hitap etmez. Halbuki Türk dizileri duygularınıza hitap eder ve bu uniq (benzersiz) bir şeydir. Dizilerin bu özelliğinden dolayı, biz Amerikan dizisi üreterek ya da taklit ederek dünyaya satmadık. Kendi dizilerimizi ürettik. Kendi hikaye anlatma yöntemlerimizle anlattık ve o yöntemlerin dünyada bir karşılığı olduğunu anladık. Gümüş'ün, Binbir Gece'nin, Muhteşem Yüzyıl'ın ve Adını Feriha Koydum'un dünyada bu kadar büyük ilgiyle seyredilmesinin nedeni bu."
AZ Celtic Films'in Kurucu Ortağı ve yapımcı Alex Sutherland de sektörde artık sınırların kalmadığını kaydederek, "Kim ve nerede olduğunuzun bir önemi yok. Hiç önemli değil. Ürününüz, dünyanın her yanından milyonlarca kişiye ulaşabiliyor." dedi.
Ortağıyla birlikte Netflix'le çalışmaya başlayacaklarını kaydeden Sutherland, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aslında esas fikir, buradaki bütün yetenekleri bir araya getirmek, görünür kılmak, bir öykü yapmak ve onu evrensel bir öyküye dönüştürmek. Elimizde çok büyük bir şans var ve bunu başarabiliriz. Güç olacak. Zor da olacak. Çünkü standartları eşit tutmamız gerekecek. Formatı eşleştirmemiz lazım. Çünkü şu an tartıştığımız format, çok farklı ama her ikisi de birbirini rahatsız etmeden yan yana durabilir. Youtube, Hulu ve Amazon gibi platformların hepsi, Türkiye'ye gelecek ve hepsi de burada çalışmak için fırsat arayacaklar. Türk firmalarla çalışmak isteyecekler. Elinde, yıldız oyuncuları, içeriği ve malzemesi olan firmaları isteyecekler."
Sutherland, Türk yapımcı ve prodüktörleri yabancılarla daha fazla tanıştırmak ve bir araya getirmenin yolunu bulmak gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'nin sektördeki başarılı bir marka olduğunu ancak sektörde çok hızlı değişikliklerin yaşandığını söyledi.
Global Agency Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Pinto ise Türk dizilerinin çok iyi olduğunu ve Türk yatırımcıların bu işe çok büyük yatırım yaptığını aktardı.
Türk dizilerinin yurt dışına ilk satıldığı yıllarda Türkiye'nin ihracatının 5-10 milyon dolar civarında olabileceği tahmininde bulunan Pinto, günümüzde ise bu ticaretin 300 milyon doları aştığının altını çizdi.
Pinto, diziler kadar filmlerin de satışlarının artması gerektiğini ifade ederek, "Komedi filmlerini satamıyoruz. Ayla filmine gitmiştim. Bence harika bir film. Bu tarz filmler çıkarsa yurt dışında şansımız daha yüksek olur. Son yıllarda gişe yapan filmlerin çoğu komedi filmleri. Onları yurt dışına pazarlamak çok zor. Bu nedenle daha dram ağırlıklı filmlere ağırlık vermek gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Etkinliğin sonunda 64. yaş günü dolayısıyla Ahmet San için sürpriz bir doğum günü kutlaması yapıldı.