5. Uluslararası Kum Ve Toz Fırtınaları Çalıştayı
Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu: 'Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde, su açısından zengin ülke değiliz. Şu anda bu sene 44 yılın kuraklığını yaşıyoruz. Netice itibarıyla gerçekten buna rağmen su sıkıntısı çektirmedik. Şu anda bütün Türkiye'de suya erişim yüzde 100'dür' 'Şimdi 2071 yılına kadar suyumuz var. Çünkü her şeyin temelinde planlı çalışmak ve büyük düşünmek yatıyor. Biz daima büyük düşünüyoruz' 'Türkiye olarak biz özellikle bu bölgelere çok büyük destek veriyoruz. Türkiye, özellikle fakir ülkelere her açıdan büyük destek veriyor. Özellikle gayri safi milli hasıla başına Türkiye şu anda dünyada en çok destek veren ülke konumunda'
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye'nin yarı kurak iklim bölgesinde bir ülke olduğunu belirterek, "Su açısından zengin ülke değiliz ama şu anda 44 yılın kuraklığını yaşıyoruz. Netice itibarıyla gerçekten buna rağmen su sıkıntısı çektirmedik. Şu anda bütün Türkiye'de suya erişim yüzde 100'dür." dedi.
Eroğlu, Kartal DSİ 14. Bölge Dragos Eğitim Tesisleri'nde, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenen "5. Uluslararası Kum ve Toz Fırtınalara Çalıştayı"nın açılışında yaptığı konuşmada, dünyayı tehdit eden önemli bir mesele olan konunun, enine boyuna uluslararası kuruluşlar tarafından ele alınması gerektiğini söyledi.
Özellikle bu toplantıya çok önem verdiklerini dile getiren Eroğlu, çalışmadan iyi neticeler alınacağını, toplantının iş birliği çalışmalarını daha da teşvik edeceğine inandıklarını kaydetti.
Bakan Eroğlu, bu konuda çok bilgi eksikliği olduğunu, aynı zamanda ellerinde yeteri kadar data da olmadığını ifade etti.
Eroğlu, dolayısıyla bunları toplamaya gayret ettiklerini vurgulayarak, Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı'nı iki yıl önce başarılı şekilde Ankara'da gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
Konferans gereğince, Türkiye olarak Pan Afrika adıyla kurulan birliğe destek vermeye gayret ettiklerini belirten Eroğlu, bölgeye çok sayıda tohum ve fidan gönderdiklerini, maddi destek verdiklerini söyledi.
BM'nin ilgili kurumlarının da toz kaynaklarının olduğu bölgeye destek vermesi gerektiğine işaret eden Eroğlu, bu bölgelerde yeşillendirme, rüzgar erezoyununu, kum ve toz fırıtınalarını önleme çalışmalarının yapılmasının esas olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"O bakımdan biz buna devam edeceğiz. Türkiye olarak biz özellikle bu bölgelere çok büyük destek veriyoruz. Türkiye, özellikle fakir ülkelere her açıdan büyük destek veriyor. Özellikle gayri safi milli hasıla başına Türkiye şu anda dünyada en çok destek veren ülke konumunda. Suriye'den gelen 3,5 milyon insanla, Irak'tan ölüm korkusuyla Türkiye'ye sığınan ve hiçbir ayrım yapılmadan, onların milletine, dinine bakmadan onları kurtarmak için biz kucağımızı açtık, kabul ettik. Şu ana kadar herhalde 50-60 milyar dolarlık yiyeceği, giyeceği, eğitimi, barınma için büyük bir destek verdik.
Bu yüzden bizim bu konuda gerçekten ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Onun için yapılacak şey, ağaçlandırma çok önemli. Biz ağaçlandırmaya, erozyonla mücadeleye çok büyük bir önem veriyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erodoğan, 2008'de 'Büyük bir ağaçlandırma seferberliği başlatalım.' dedi. O zaman 2 milyar fidani toprakla buluşturduk. Aşağı yukarı 4 milyon hektardan daha fazla bir alanı ağaçlandırdık."
- "2023'e kadar 7 milyar fidanı toprakla buluşturacağız"
Eroğlu, bunların ardından ülke çapında yeni seferberlikler başlattıklarını dile getirerek, "Bu seferberlikler içerisinde şu anda 3 milyar 800 milyon fidanı toprakla buluşturmuş durumdayız. Esasen Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı'nda bütün katılımcılara şöyle bir söz verdik; biz dedik 2023 yılına kadar dünyadaki her insan için toplam 7 milyar fidanı toprakla buluşturacağız. Çünkü bir hedef koymazsınız, hedefe ulaşmak mümkün değil. Dolasıyla bizim bakanlığımız bu hususta kısa, orta, uzun vadeli planlar yapıyor. Çünkü özetle, rotası olmayan geminin ulaşacağı liman yoktur. Bu yüzden bizim de her konuda rotamız var." diye konuştu.
Bakan Eroğlu, tüm Türkiye'nin su meselesini halletmek için 2071 yılına kadar her şeyin planını yaptıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde, su açısından zengin ülke değiliz. Şu anda bu sene 44 yılın kuraklığını yaşıyoruz. Netice itibarıyla gerçekten buna rağmen su sıkıntısı çektirmedik. Şu anda bütün Türkiye'de suya erişim yüzde 100'dür. Bu konuda ağaçlandırma dışında, erozyonla mücadelenin çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Türkiye tabii son derece engebeli bir arazi. Bu bakımdan erozyon riski çok daha yüksek. Biz bu konuda da çok büyük bir seferberlik gerçekleştirdik. Bütün Türkiye'de orman teşkilatı, ağaçlandırma, meraların ıslahı, yeşillendirme çalışmaları gibi faaliyetler yürütülüyor. Biz kendi bilgilerimizi kendimize saklamıyoruz. Bütün dünyaya kapılarımızı açtık. Özellikle erozyonla mücadele ve toz taşınmayla ilgili Afrika'dan, Orta Doğu'dan, Orta Asya'dan, Balkanlar'dan pek çok uzmanı getirdik, onları özellikle burada eğitiyoruz. Bilgi ve tecrübemizi aktarıyoruz."
Erozyonda en önemli şeyin sulak alanların korunması olduğuna işaret eden Eroğlu, sulak alanları korumak için de çok büyük bir seferberlik yaptıklarını, bu çalışmalar doğrultusunda pek çok kurumuş sulak alanı yeniden kazandıklarını anlattı.
Data verileri için bir merkez oluşturulması gerektiğini belirterek, verilerin karşılıklı aktarılmasının önemine değinen Eroğlu, bu anlamda BM'ye, Dünya Metorololoji Teşkilatı'na çok önemli görevler düştüğünü ve Türkiye olarak üzerlerini düşen görevi yapmaya gayret edeceklerini söyledi.
Eroğlu, sadece ormancılık değil, suları kontrol etmek için de çalışmalar yürüttüklerinden bahsederek, yaptıkları diğer çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Bakan Eroğlu, sözlerini "Şimdi 2071 yılına kadar suyumuz var. Çünkü her şeyin temelinde planlı çalışmak ve büyük düşünmek yatıyor. Biz daima büyük düşünüyoruz." diyerek tamamladı.
- Çalıştay, yerli ve yabancı uzmanları bir araya getiriyor
Orta Doğu toz kaynakları ve etkilerinin bilimsel çerçevede daha iyi değerlendirilebilmesi için ilgili bilim insanları ve ilgili kuruluşlar arasında bilgi alışverişiyle tecrübe paylaşımının sağlaması amacıyla gerçekleştirilen çalıştay, 25 Ekim'de sona erecek.
Orta Doğu ülkeleri ile uluslararası kuruluşlar ve üniversitelerden 29'u yabancı, toplam 85 kişi ile gerçekleştirilen çalıştaya Suudi Arabistan, İran, Ürdün, Lübnan, Afganistan, Irak, Kuveyt, Rusya, Somali, Katar, Umman, Moritanya ve Senegal'den temsilciler katılıyor.
Ayrıca, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Dünya Meteoroloji Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Avrupa Meteoroloji Uyduları İşletme Teşkilatı, İspanya Meteoroloji Ajansı, Barselona Süper Bilgisayar Merkezi de çalıştaya destek veriyor.
Çalıştay Bilim Kurulu tarafından 28 bildiri özetinden 8'inin kabul edildiği etkinlik, yapılacak bilimsel oturumların ardından sona erecek.
Kaynak: AA
Eroğlu, Kartal DSİ 14. Bölge Dragos Eğitim Tesisleri'nde, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenen "5. Uluslararası Kum ve Toz Fırtınalara Çalıştayı"nın açılışında yaptığı konuşmada, dünyayı tehdit eden önemli bir mesele olan konunun, enine boyuna uluslararası kuruluşlar tarafından ele alınması gerektiğini söyledi.
Özellikle bu toplantıya çok önem verdiklerini dile getiren Eroğlu, çalışmadan iyi neticeler alınacağını, toplantının iş birliği çalışmalarını daha da teşvik edeceğine inandıklarını kaydetti.
Bakan Eroğlu, bu konuda çok bilgi eksikliği olduğunu, aynı zamanda ellerinde yeteri kadar data da olmadığını ifade etti.
Eroğlu, dolayısıyla bunları toplamaya gayret ettiklerini vurgulayarak, Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı'nı iki yıl önce başarılı şekilde Ankara'da gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
Konferans gereğince, Türkiye olarak Pan Afrika adıyla kurulan birliğe destek vermeye gayret ettiklerini belirten Eroğlu, bölgeye çok sayıda tohum ve fidan gönderdiklerini, maddi destek verdiklerini söyledi.
BM'nin ilgili kurumlarının da toz kaynaklarının olduğu bölgeye destek vermesi gerektiğine işaret eden Eroğlu, bu bölgelerde yeşillendirme, rüzgar erezoyununu, kum ve toz fırıtınalarını önleme çalışmalarının yapılmasının esas olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"O bakımdan biz buna devam edeceğiz. Türkiye olarak biz özellikle bu bölgelere çok büyük destek veriyoruz. Türkiye, özellikle fakir ülkelere her açıdan büyük destek veriyor. Özellikle gayri safi milli hasıla başına Türkiye şu anda dünyada en çok destek veren ülke konumunda. Suriye'den gelen 3,5 milyon insanla, Irak'tan ölüm korkusuyla Türkiye'ye sığınan ve hiçbir ayrım yapılmadan, onların milletine, dinine bakmadan onları kurtarmak için biz kucağımızı açtık, kabul ettik. Şu ana kadar herhalde 50-60 milyar dolarlık yiyeceği, giyeceği, eğitimi, barınma için büyük bir destek verdik.
Bu yüzden bizim bu konuda gerçekten ciddi çalışmalar yapmamız gerekiyor. Onun için yapılacak şey, ağaçlandırma çok önemli. Biz ağaçlandırmaya, erozyonla mücadeleye çok büyük bir önem veriyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erodoğan, 2008'de 'Büyük bir ağaçlandırma seferberliği başlatalım.' dedi. O zaman 2 milyar fidani toprakla buluşturduk. Aşağı yukarı 4 milyon hektardan daha fazla bir alanı ağaçlandırdık."
- "2023'e kadar 7 milyar fidanı toprakla buluşturacağız"
Eroğlu, bunların ardından ülke çapında yeni seferberlikler başlattıklarını dile getirerek, "Bu seferberlikler içerisinde şu anda 3 milyar 800 milyon fidanı toprakla buluşturmuş durumdayız. Esasen Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı'nda bütün katılımcılara şöyle bir söz verdik; biz dedik 2023 yılına kadar dünyadaki her insan için toplam 7 milyar fidanı toprakla buluşturacağız. Çünkü bir hedef koymazsınız, hedefe ulaşmak mümkün değil. Dolasıyla bizim bakanlığımız bu hususta kısa, orta, uzun vadeli planlar yapıyor. Çünkü özetle, rotası olmayan geminin ulaşacağı liman yoktur. Bu yüzden bizim de her konuda rotamız var." diye konuştu.
Bakan Eroğlu, tüm Türkiye'nin su meselesini halletmek için 2071 yılına kadar her şeyin planını yaptıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye yarı kurak iklim bölgesinde, su açısından zengin ülke değiliz. Şu anda bu sene 44 yılın kuraklığını yaşıyoruz. Netice itibarıyla gerçekten buna rağmen su sıkıntısı çektirmedik. Şu anda bütün Türkiye'de suya erişim yüzde 100'dür. Bu konuda ağaçlandırma dışında, erozyonla mücadelenin çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Türkiye tabii son derece engebeli bir arazi. Bu bakımdan erozyon riski çok daha yüksek. Biz bu konuda da çok büyük bir seferberlik gerçekleştirdik. Bütün Türkiye'de orman teşkilatı, ağaçlandırma, meraların ıslahı, yeşillendirme çalışmaları gibi faaliyetler yürütülüyor. Biz kendi bilgilerimizi kendimize saklamıyoruz. Bütün dünyaya kapılarımızı açtık. Özellikle erozyonla mücadele ve toz taşınmayla ilgili Afrika'dan, Orta Doğu'dan, Orta Asya'dan, Balkanlar'dan pek çok uzmanı getirdik, onları özellikle burada eğitiyoruz. Bilgi ve tecrübemizi aktarıyoruz."
Erozyonda en önemli şeyin sulak alanların korunması olduğuna işaret eden Eroğlu, sulak alanları korumak için de çok büyük bir seferberlik yaptıklarını, bu çalışmalar doğrultusunda pek çok kurumuş sulak alanı yeniden kazandıklarını anlattı.
Data verileri için bir merkez oluşturulması gerektiğini belirterek, verilerin karşılıklı aktarılmasının önemine değinen Eroğlu, bu anlamda BM'ye, Dünya Metorololoji Teşkilatı'na çok önemli görevler düştüğünü ve Türkiye olarak üzerlerini düşen görevi yapmaya gayret edeceklerini söyledi.
Eroğlu, sadece ormancılık değil, suları kontrol etmek için de çalışmalar yürüttüklerinden bahsederek, yaptıkları diğer çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Bakan Eroğlu, sözlerini "Şimdi 2071 yılına kadar suyumuz var. Çünkü her şeyin temelinde planlı çalışmak ve büyük düşünmek yatıyor. Biz daima büyük düşünüyoruz." diyerek tamamladı.
- Çalıştay, yerli ve yabancı uzmanları bir araya getiriyor
Orta Doğu toz kaynakları ve etkilerinin bilimsel çerçevede daha iyi değerlendirilebilmesi için ilgili bilim insanları ve ilgili kuruluşlar arasında bilgi alışverişiyle tecrübe paylaşımının sağlaması amacıyla gerçekleştirilen çalıştay, 25 Ekim'de sona erecek.
Orta Doğu ülkeleri ile uluslararası kuruluşlar ve üniversitelerden 29'u yabancı, toplam 85 kişi ile gerçekleştirilen çalıştaya Suudi Arabistan, İran, Ürdün, Lübnan, Afganistan, Irak, Kuveyt, Rusya, Somali, Katar, Umman, Moritanya ve Senegal'den temsilciler katılıyor.
Ayrıca, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Dünya Meteoroloji Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası, Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Avrupa Meteoroloji Uyduları İşletme Teşkilatı, İspanya Meteoroloji Ajansı, Barselona Süper Bilgisayar Merkezi de çalıştaya destek veriyor.
Çalıştay Bilim Kurulu tarafından 28 bildiri özetinden 8'inin kabul edildiği etkinlik, yapılacak bilimsel oturumların ardından sona erecek.