Cuma Hutbesinde Teröre Karşı 'Birlik' Vurgusu

Cuma hutbesinden: 'Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü farklı olsa da varlığımıza kasteden her türlü terörün gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama kültürümüzü yok etmektir' 'Terörün gayesi, kalplerimizi fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü zayıflatmaktır'

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan ve Türkiye genelinde camilerde okunan cuma hutbesinde, 'Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü farklı olsa da varlığımıza kasteden her türlü terörün gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama kültürümüzü yok etmektir.' ifadelerine yer verildi.

Türkiye genelindeki tüm camilerde, 'Gün Teröre Karış Yekvücut Olma Günüdür' konulu cuma hutbesi okundu. Hutbede, İstanbul ve İzmir'deki terör saldırıları anımsatılarak, hayatını kaybedenlere rahmet ve yaralılara acil şifa, yakınlarına ise başsağlığı dilendi.

Her insanın hayat hakkının kutsal olduğuna işaret edilen hutbede, 'Bilinmelidir ki; adı, yöntemi, zihniyeti, görünüşü farklı olsa da varlığımıza kasteden her türlü terörün gayesi aynıdır. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi zedelemektir. Birer zenginlik vesilesi olan farklılıklarımızla bir arada huzur içinde yaşama kültürümüzü yok etmektir. Terörün gayesi, kalplerimizi fitne ve fesadın, kin ve nefretin, şiddet ve husumetin karanlıklarına esir etmektir. Bizleri çatışma ve huzursuzluk girdabına sürüklemektir. Gücümüzü zayıflatmaktır. İstikbale dair ümitlerimizi tüketmektir.' değerlendirmesinde bulunuldu.

Hucurat suresindeki ahlaki ilkelerin muhtaç olunduğuna işaret edilen hutbede, bu ilkelere de yer verildi. Bu ilkelerden ilkinin 'araştırınız' emri olduğuna işaret edilen hutbede, 'gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini tespit etmeden onu doğru kabul etmenin kişileri yanlış sonuçlara götürebileceği' vurgulandı.

Bu tutumun istenmeyen durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebileceğinin altı çizilen hutbede, ikinci ahlaki ilkenin ise 'ıslah edicilik' olduğu belirtildi. Bu ilkenin, ifsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve bütünleştirici olmayı içerdiğine işaret edilen hutbede, üçüncü ilkedeki 'adil olunuz' emriyle adaletin yücelttiğinin altı çizildi.

Dördüncü ilkenin 'alay etmeyiniz', beşinci ilkenin, 'birbirimizi karalamaktan kaçınınız' emri olduğunu ifade edilen hutbede, altıncı ahlaki ilkenin ise 'Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap takmayınız' emrini taşıdığı anımsatıldı. Yedinci ahlaki ilkenin 'Birbirimiz hakkında yerli yersiz zanda bulunmaktan kaçınmaktır' emrini içerdiğine işaret edilen hutbeye şöyle devam edildi:

'Çünkü insanlar hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet verir. Sekizinci ahlaki ilke, başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır. Dokuzuncu ahlaki ilke ise 'birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi arkadan çekiştirmeyiniz' emridir. Zira bize düşen, yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu gözetmektir. Onun varlığını kendi varlığımız gibi görmektir. Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir.

Yüce Rabbimiz, bizleri bu ilkelere riayet edenlerden eylesin. Bizleri Kur'an'ın ve Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin. Rabbimiz, milletimizin birlik ve beraberliğine kastedenlere fırsat vermesin. Rabbimiz, mazlumların umudu olan ülkemize ve milletimize zeval vermesin.'

Kaynak: AA