Bingöl Cezaevinden Firar Davası
Bingöl'de 18 PKK'lı hükümlü ve tutuklunun firar ettiği olayla ilgili savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesinde yargılanıyorDönemin Bingöl Başsavcısı Ceran: 'Oradaki cezaevi yapısı ve personeliyle bu nitelikteki tutuklu ve hükümlülerin barındırılması imkansızdı. Bunların başka cezaevine nakledilmesi için uğraştım'
Bingöl'de 18 PKK'lı hükümlü ve tutuklunun cezaevinden firar etmesi olayıyla ilgili yargılanan dönemin Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı Hakan Ceran, 'Oradaki cezaevi yapısı ve personeliyle bu nitelikteki tutuklu ve hükümlülerin barındırılması imkansızdı. Bunların başka cezaevine nakledilmesi için uğraştım.' dedi.
Olayla ilgili o dönem başsavcı olarak görev yapan Ceran ve cezaevi savcısı Adem Atasoy'un, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesinde 'görevi kötüye kullanma' suçundan yargılanması devam ediyor.
Sanıklar, davanın bugünkü duruşmasında tanık beyanlarına karşı savunmalarını yaptı.
Dönemin Başsavcısı Ceran, bir hükümlünün 'Memurlar ve hükümlüler akraba oldukları için mahkumlar odalar arasında rahatça dolaşıyordu. Bu durumu cezaevi yönetimi ve savcıları da biliyordu' şeklindeki beyanına yanıt verdi.
Ceran, bu beyanı kabul etmediklerini belirterek, tam aksine terörden hükümlü ve tutuklulara mevzuat tam uygulandığından, 'Bize işkence ediliyor' diye şikayette bulunulduğunu aktardı.
Hakan Ceran, 'Oradaki cezaevi yapısı ve personeliyle bu nitelikteki tutuklu ve hükümlülerin barındırılması imkansızdı. Bunların başka cezaevine nakledilmesi için uğraştım. Nakil için cezaevi müdürüne yazılar yazdırdım.' diye konuştu.
Bingöl Cezaevinden kaçanlardan üçünün yakalandıktan sonra Diyarbakır Cezaevinden de kaçtığını ifade eden Ceran, cezaevi personelinden kaynaklanan zaafiyeti önlemek için jandarmadan da destek aldıklarını ancak olayların yine de engellenemediğini kaydetti.
Cezaevi güvenliği konusunda tavsiyede bulunma dışında yetkileri olmadığını dile getiren Ceran, şöyle konuştu:
'Cezaevi adeta özerk bir yapıya sahip. İlişkilerini doğrudan bakanlıkla yürütüyorlar. Benim cezaevini denetleme görevim vardı. Cezaevi personeli üzerinde herhangi bir disiplin yetki dahi yoktu. Aramaların ne şekilde yapılacağı konusunda yetkim ve bilgim de bulunmuyordu. Bu imkanlarla başsavcının firarı önleme konusunda yetki ve donanımı da yoktur. Bu konu güvenlik birimlerinin uzmanlık alanındadır. Personel rotasyona tabi tutulmazsa önümüzdeki günlerde bu tür olayların meydana gelmesi kaçınılmaz. Cezaevi personelinin, hakim ve savcılar gibi kendi memleketlerinde çalışmaması lazım.'
PKK'lı hükümlü ve tutuklulara ayrıcalık tanındığı iddialarının asılsız olduğunu belirten Ceran, bir partinin milletvekilinin sürekli cezaevine gelerek, bu hükümlülere işkence yapılıp yapılmadığını sorguladığını aktardı.
Sanık Atasoy da firarda ihmalleri olduğu yönündeki iddiaları yalanladı.
Mahkeme Başkanı Bahri Demirel, dosyanın esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için Yargıtay Cumhuriyet Savcısına gönderilmesine, duruşmanın 22 Haziran'a bırakılmasına karar verildiğini bildirdi.
Bingöl M Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan 14'ü tutuklu 4'ü mahkum 18 PKK'lı terörist, 25 Eylül 2013'te tünel kazarak cezaevinden kaçmış, firari teröristler olaydan bir gün sonra Bingöl Merkez Ortaçanak köyü kırsalında yakalanmıştı.
Kaynak: AA
Olayla ilgili o dönem başsavcı olarak görev yapan Ceran ve cezaevi savcısı Adem Atasoy'un, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesinde 'görevi kötüye kullanma' suçundan yargılanması devam ediyor.
Sanıklar, davanın bugünkü duruşmasında tanık beyanlarına karşı savunmalarını yaptı.
Dönemin Başsavcısı Ceran, bir hükümlünün 'Memurlar ve hükümlüler akraba oldukları için mahkumlar odalar arasında rahatça dolaşıyordu. Bu durumu cezaevi yönetimi ve savcıları da biliyordu' şeklindeki beyanına yanıt verdi.
Ceran, bu beyanı kabul etmediklerini belirterek, tam aksine terörden hükümlü ve tutuklulara mevzuat tam uygulandığından, 'Bize işkence ediliyor' diye şikayette bulunulduğunu aktardı.
Hakan Ceran, 'Oradaki cezaevi yapısı ve personeliyle bu nitelikteki tutuklu ve hükümlülerin barındırılması imkansızdı. Bunların başka cezaevine nakledilmesi için uğraştım. Nakil için cezaevi müdürüne yazılar yazdırdım.' diye konuştu.
Bingöl Cezaevinden kaçanlardan üçünün yakalandıktan sonra Diyarbakır Cezaevinden de kaçtığını ifade eden Ceran, cezaevi personelinden kaynaklanan zaafiyeti önlemek için jandarmadan da destek aldıklarını ancak olayların yine de engellenemediğini kaydetti.
Cezaevi güvenliği konusunda tavsiyede bulunma dışında yetkileri olmadığını dile getiren Ceran, şöyle konuştu:
'Cezaevi adeta özerk bir yapıya sahip. İlişkilerini doğrudan bakanlıkla yürütüyorlar. Benim cezaevini denetleme görevim vardı. Cezaevi personeli üzerinde herhangi bir disiplin yetki dahi yoktu. Aramaların ne şekilde yapılacağı konusunda yetkim ve bilgim de bulunmuyordu. Bu imkanlarla başsavcının firarı önleme konusunda yetki ve donanımı da yoktur. Bu konu güvenlik birimlerinin uzmanlık alanındadır. Personel rotasyona tabi tutulmazsa önümüzdeki günlerde bu tür olayların meydana gelmesi kaçınılmaz. Cezaevi personelinin, hakim ve savcılar gibi kendi memleketlerinde çalışmaması lazım.'
PKK'lı hükümlü ve tutuklulara ayrıcalık tanındığı iddialarının asılsız olduğunu belirten Ceran, bir partinin milletvekilinin sürekli cezaevine gelerek, bu hükümlülere işkence yapılıp yapılmadığını sorguladığını aktardı.
Sanık Atasoy da firarda ihmalleri olduğu yönündeki iddiaları yalanladı.
Mahkeme Başkanı Bahri Demirel, dosyanın esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için Yargıtay Cumhuriyet Savcısına gönderilmesine, duruşmanın 22 Haziran'a bırakılmasına karar verildiğini bildirdi.
Bingöl M Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunan 14'ü tutuklu 4'ü mahkum 18 PKK'lı terörist, 25 Eylül 2013'te tünel kazarak cezaevinden kaçmış, firari teröristler olaydan bir gün sonra Bingöl Merkez Ortaçanak köyü kırsalında yakalanmıştı.