Diyaliz Hastaları Organ Bağışından Umutsuz
Medical Park Antalya Hastanesi Kompleksi Organ Nakli Bölümü Koordinatörü Dr. Levent Yücetin, Türkiye’de diyaliz hastalarının böbrek naklinden umudunun olmadığı için nakil listesine başvuru dahi yapmadığını söyledi.
Canlı böbrek vericilerine yönelik yaptığı çalışmasıyla dikkatleri çeken önce İspanya Valencia’da yapılacak 5. Global Nefroloji Kongresi’ne daha sonra da ABD Orlando’da yapılacak Uluslararası Böbrek Nakli Konferansı’na çalışmasını sunmak üzere davet edilen Dr. Levent Yücetin, böbrek bağışıyla ilgili yeterli olmadığı vurgusu yaptı.
“İNSANIMIZ ORGANLARINI TOPRAĞA BAĞIŞLAMAYI TERCİH EDİYOR”
Organ bağışının Türkiye’de istenilen seviyelere ulaşılmadığının altını çizen Dr. Levent Yücetin, “Organ bağışı ne yazık ki Türkiye’de istenilen oranlara ulaşabilmiş değil. Bunun sonucu olarak her yıl, her yaştan binlerce kişi hayatını kaybetmekte. Dahası kronik organ hastalıkları sadece hastanın değil ailesinin ve yakın çevresinin de yaşamını alt-üst eder. Canlı vericili böbrek nakli son dönem böbrek yetmezliği olan hastalara en kaliteli yaşam şansını vermektedir. İnsanımız organlarının başka birisine hayat vermesi yerine toprağın altına bağışlamayı tercih ediyor” ifadelerini kullandı.” dedi.
“100 HASTANIN 14’Ü ANCAK DİYALİZLE 10 YILDAN FAZLA YAŞIYOR”
Ülkemizde çok kaliteli diyaliz yapılmasına rağmen Türk Nefroloji Derneği verilerine göre 100 hastanın sadece 13 ile 14’ünün 10 yıldan uzun süre diyalize girerek yaşadığını ifade eden Dr. Levent Yücetin, “Kalanları ne kadavradan ne de canlı vericiden organ bulunamadığı için maalesef hayatını kaybediyor. Bu durumda böbrek nakli, en iyi tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Başarılı bir nakille hastanın hayatında hiçbir değişiklik olmadan yaşamlarını sürdürebiliyorlar”
“İNSANLARIN UMUDU OLMADIĞI İÇİN LİSTEYE BİLE GİRMİYOR”
Kadavradan nâkilin ülkemizdeki rakamları hakkında da bilgi veren Dr. Yücetin, 60 bin diyaliz hastasının sadece 22 bininin organ bağışı listesine kayıtlı olduğunu 40 bin hastanın ise bağış için umudu olmadığından listeye dahi kayıt yaptırmadığını söyledi.
Dr. Yücetin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’deki tabloya bakacak olursak; 60 bin diyaliz hastasının var olduğunu ancak sadece 22 bininin listeye kayıtlı olduğu gerçeğiyle karşılaşmaktayız. Medical Park Antalya Hastanesi Kompleksi’nde yılda 500 civarında böbrek nakli ancak yapılabiliyor. Türkiye genelinde ise bu rakam 3 bin civarında. İnsanların umudu olmadığı için listeye bile girmiyor. Sonra şu soruyu kendisine soruyor; çevremde kaç kişide organ bağış kartı var? Bazı ailelerde herkes bir bahaneyle kaçarken, bazı ailelerde de sadece bir kişinin kan grubu uyabiliyor. Literatüre bakıldığında böbrek vericilerinin 40 yıllık tıbbi takiplerinde böbrek yetmezliği ve diğer hastalıklara yakalanma sıklığında toplumdan bir farkları olmadığı görülmekte. Eksik, yarım insan olmak söz konusu değil. Canlı böbrek vericisinin yaşam kalitesi ve süresi yaşıtı ve hemcinsiyle aynı” dedi.
“CANLI VERİCİLİ NAKİL, TECRÜBELİ EKİPLER TARAFINDAN YAPILMALI”
Psikiyatride yaşam felsefesinde değişimin, bireyin yaşadığı bazı travmalarda bireye ikinci bir şans tanındığı hissinin verebileceğini söyleyen Dr. Yücetin şöyle devam etti: “Bu tip durumlarda bireyin artık hayata bakışı çok farklı olmaktadır. Kendine güvenen; hayattan zevk alan ve küçük şeylerden daha çok zevk alan, kendini daha iyi ifade eden birey olarak ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan güçlü kişinin oluşumu için tüm organ nakli ekibi ve aile bireylerinin işin içinde olması şarttır. Aksi taktirde bedensel olmasa da ruhsal olarak çok zedelenmiş yeni bir birey ortaya çıkacaktır. Bu yüzden canlı vericili nakillerin tecrübeli ekipler tarafından yapılması gerekir.”
Kaynak: İHA
“İNSANIMIZ ORGANLARINI TOPRAĞA BAĞIŞLAMAYI TERCİH EDİYOR”
Organ bağışının Türkiye’de istenilen seviyelere ulaşılmadığının altını çizen Dr. Levent Yücetin, “Organ bağışı ne yazık ki Türkiye’de istenilen oranlara ulaşabilmiş değil. Bunun sonucu olarak her yıl, her yaştan binlerce kişi hayatını kaybetmekte. Dahası kronik organ hastalıkları sadece hastanın değil ailesinin ve yakın çevresinin de yaşamını alt-üst eder. Canlı vericili böbrek nakli son dönem böbrek yetmezliği olan hastalara en kaliteli yaşam şansını vermektedir. İnsanımız organlarının başka birisine hayat vermesi yerine toprağın altına bağışlamayı tercih ediyor” ifadelerini kullandı.” dedi.
“100 HASTANIN 14’Ü ANCAK DİYALİZLE 10 YILDAN FAZLA YAŞIYOR”
Ülkemizde çok kaliteli diyaliz yapılmasına rağmen Türk Nefroloji Derneği verilerine göre 100 hastanın sadece 13 ile 14’ünün 10 yıldan uzun süre diyalize girerek yaşadığını ifade eden Dr. Levent Yücetin, “Kalanları ne kadavradan ne de canlı vericiden organ bulunamadığı için maalesef hayatını kaybediyor. Bu durumda böbrek nakli, en iyi tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkıyor. Başarılı bir nakille hastanın hayatında hiçbir değişiklik olmadan yaşamlarını sürdürebiliyorlar”
“İNSANLARIN UMUDU OLMADIĞI İÇİN LİSTEYE BİLE GİRMİYOR”
Kadavradan nâkilin ülkemizdeki rakamları hakkında da bilgi veren Dr. Yücetin, 60 bin diyaliz hastasının sadece 22 bininin organ bağışı listesine kayıtlı olduğunu 40 bin hastanın ise bağış için umudu olmadığından listeye dahi kayıt yaptırmadığını söyledi.
Dr. Yücetin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’deki tabloya bakacak olursak; 60 bin diyaliz hastasının var olduğunu ancak sadece 22 bininin listeye kayıtlı olduğu gerçeğiyle karşılaşmaktayız. Medical Park Antalya Hastanesi Kompleksi’nde yılda 500 civarında böbrek nakli ancak yapılabiliyor. Türkiye genelinde ise bu rakam 3 bin civarında. İnsanların umudu olmadığı için listeye bile girmiyor. Sonra şu soruyu kendisine soruyor; çevremde kaç kişide organ bağış kartı var? Bazı ailelerde herkes bir bahaneyle kaçarken, bazı ailelerde de sadece bir kişinin kan grubu uyabiliyor. Literatüre bakıldığında böbrek vericilerinin 40 yıllık tıbbi takiplerinde böbrek yetmezliği ve diğer hastalıklara yakalanma sıklığında toplumdan bir farkları olmadığı görülmekte. Eksik, yarım insan olmak söz konusu değil. Canlı böbrek vericisinin yaşam kalitesi ve süresi yaşıtı ve hemcinsiyle aynı” dedi.
“CANLI VERİCİLİ NAKİL, TECRÜBELİ EKİPLER TARAFINDAN YAPILMALI”
Psikiyatride yaşam felsefesinde değişimin, bireyin yaşadığı bazı travmalarda bireye ikinci bir şans tanındığı hissinin verebileceğini söyleyen Dr. Yücetin şöyle devam etti: “Bu tip durumlarda bireyin artık hayata bakışı çok farklı olmaktadır. Kendine güvenen; hayattan zevk alan ve küçük şeylerden daha çok zevk alan, kendini daha iyi ifade eden birey olarak ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan güçlü kişinin oluşumu için tüm organ nakli ekibi ve aile bireylerinin işin içinde olması şarttır. Aksi taktirde bedensel olmasa da ruhsal olarak çok zedelenmiş yeni bir birey ortaya çıkacaktır. Bu yüzden canlı vericili nakillerin tecrübeli ekipler tarafından yapılması gerekir.”