Uzman Sosyal Pedagog/Psikolog Hadım Demirbaş'tan Kanser Hastalarına Tavsiye

Uzman Sosyal Pedagog/Psikolog Hanım Demirbaş, hastaların kanser olduklarını öğrendiklerinde büyük bir korku yaşadığını belirterek, "Korku ve kaygılarınızı paylaşın, böylece kendinizi tedaviye çaresiz teslim etme hissi hafifleşir" dedi.

Kanser teşhisinden sonra bir çok insanın kendisine "Neden ben? Yanlış bir şey mi yaptım? Nerede bir suç ya da günah işledim? İşteki strese, evdeki sorunlar gibi dış etkenlere bağlı olarak mı ortaya çıktı? gibi sorular sorduğunu anlatan Psikolog Hanım Demirbaş, "Kanser oluşumunda bir çok faktörler etkendir. Genetik yatkınlığın bir çok kanser hastalıklarında (örneğin göğüs kanseri, bağırsak kanseri) önemli rolü vardır. Bunun dışında dışsal ve içsel faktörler genetik materyali derinlemesine değiştirebilirler. Sigara, alkol, tek yönlü beslenme ve enfeksiyon hastalıklarını ortaya çıkaran belli bakteriler veya virüsler kanser için en önemli risk faktörleri. Kanser hastalıklarında kesin tek bir neden yoktur" ifadesinde bulundu.

"Ruhsal sıkıntılar, kişilik özellikleri veya sorun çözme yetinin yetersizliği tümor hastalıklarını tetiklemez" diyen Hanım Demirbaş, "Her kanser hastasına uyan ve geçerli olan patent bir çözüm mevcut değil. Her insan özeldir ve kendine has yöntemle hastalıkla baş etmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla bu hastalıkla baş etmenin doğru veya yanlış baş etme yöntemi yoktur" diyerek şunları söyledi:

"Korku, çoğu hastanın hissettiği bir duygudur. Tedaviden ve yan etkilerinden korkmaktadırlar. Muayeneler ve sonuçları beklemek sıkıntılı ve sinir bozucu olarak algılanmaktadır. Bu esnada ailenin desteği nasıl olacağı ile ilgili düşünceler, hastalığın işe ve finansal geleceğe etkileri ayrıca korku ve kaygı kaynağı oluşturmaktadır.

Hastalığın iyi seyrine rağmen tekrarlayacağı dolayısıyla ölüm korkusu bir ömür boyu hastalarda eşlik edebilmektedir.

Korku, kanser teşhisine normal bir tepkidir. Kanser, varoluşu tehdit eden bir hastalık olarak yaşanmaktadır. Ve hayati tehlikelerde ve hayatı tehdit eden durumlarda her insan korkuyla tepki gösterir.

Korkuyla Nasıl Baş Edersiniz?

- Korkuyu, korktuğunuzu kabul edin. Korku, düşmanınız değil, ruhunuzun, gerekli ve normal tepkisi.

- Korkuyu somutlaştırın, tam olarak neden veya nelerden korkuyorsunuz?

- Çoğu zaman korku eksik veya yetersiz bilgilerden oluşur. Sorumlu doktorlarınızla konuşun. Hastalığınız, tedavisi, ağrılarınız hakkında bilgiler alın. Bilgilendirmeyi yeterli bulmuyorsanız, başka bir uzmandan fikir alabilirsiniz. Korku ve kaygılarınızı paylaşın, böylece kendinizi tedaviye çaresiz teslim etme hissi hafifleşir.

- Destek alın. Yalnız değilsiniz. Eşiniz, arkadaşlarınız ve başka güvendiğiniz insanlar size büyük yardım olacaklardır. Korkuya neden olan hakkında konuşmanın rahatlatıcı etkisi vardır. Zorlandığınız durumlarda (muayenelerde) sevdikleriniz size eşlik etsin. İhtiyaçlarınızı ve isteklerinizi/beklentilerinizi net bir şekilde ifade edin. Diğerlerinin, neye ihtiyacınız olduğunu bilmeyebilirler. Bu süreçte profesyonel destekten faydalanabilirsiniz

- Başka kanser hastalarıyla irtibata geçin.

- Gevşeme egzersizleri yapın, içsel gerginliğinizi ve korkunuzu azaltacaktır.

- Din veya felsefe duruş ve düzen getirebilir.

Duygularda Dalgalanmalarla Baş Etme

Tedavi ve değişen hayat durumuna uyum sürecinde bir çok ekstrem ve çelişkili duygular hakimdir: bir taraftan güven, cesaret, kararlılık, yenik düşmeme isteği, diğer taraftan büyük bir hayal kırıklığı, depressif bir ruh hali (örn. hastalık ilerlediğinde). Yas, öfke, çaresizlik, yakınlığa ihtiyaçtan kendini geri çekme (izole etme) sürekli değişen duygulardır. Kendinize sabır ve anlayışla yaklaşın, çünkü zihinsel ağır bir iş görüyorsunuz.

Olumlu ve olumsuz duygularınız yerli yerince. Duygularınızı ifade edin örneğin konuşun, ağlayın, resim yapın, hareket edin, müzikle ilgilenin, yazın. Bunlar sizi rahatlatır ve hafifletir, özgürleştirir.

Bazıları, olumsuz düşünceler ve duyguların hastalığın seyrine zarar verdiğini düşünmektedir. Bu korku yersizdir. Hiç kimse sadece olumlu düşünemez. Bir insanın içsel dengeyi yakalamasının ön koşulu, her duyguyu algılaması ve kabul etmesidir.

Bunlar hayatın birer parçası. Ancak korku ve kaygı çok büyük ve hakimiyetini kurduysa, profesyonel destek alınmalıdır.

Ailenin Ve Dostların Desteğinden Faydalanmak

Çoğu zaman eş, aile, arkadaşlar ve dostlar en büyük güç kaynağı olarak hissedilmektedir. Korkularını, kaygılarını paylaşıp, sıkıntılara birlikte göğüs germektedirler. Aile içinde değişiklikler ve rollerin yeni dağılımı söz konusu olmakta veya hayat planı değişmektedir. Hem hasta hemde hasta yakınları açısından kaygıyı tetikleyebilmektedir. Duygu ve düşüncelerinizi açıklayın. Açık ve güven içinde konuşmalar karşılıklı anlayışa yol açmakta ve birlikte yeni yollarda gitmeye yardımcı olmaktadır.

Cinsel Sorunlar Hakkında Konuşmak

Ameliyat, ışın tedavisi veya kemoterapötik önlemler cinsel hayatı kısıtlayabilmektedir. Çoğu, benlik değerinde kendini incinmiş hissedebilmekte ve kaybolan özellik ve işlevselliklerinin arkasından yas tutmaktadırlar. Burada da eşe kendini açmak ve cinsel zorlukları hakkında konuşmak çok önemlidir.

Yeni Amaçlar Belirlemek

Bazı durumlarda işle ve özel hayatla ilgili planların gerçekleştirilmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle yeni deneyimlere açık olunmalıdır. Önceden daha az veya hiç zaman ayıramadıklarınıza daha çok zaman ayırabilir, rijit ve sizi mutlu etmeyen alışkanlıklarınızı değiştirebilirsiniz.

Kendinize İyilik Yapın

Çoğu, kendileri için önemli olanları hastalık sürecinde fark ediyorlar. Günlük hayatını yeniden planlayıp, sizi gerçekten mutlu eden şeylere yönelin (uzun zamandır planan tatilinize gidebilirsiniz, kendinizi müziğe, sanata adayabilirsiniz, ilişkilerinizi derinleştirebilirsiniz, yeni arkadaşlıklar kurabilirsiniz, hobiler edinebilirsiniz)

Kanser hastalığı sürecinde iniş ve çıkışlar tipiktir. Küçük küçük başarılarınızı görün ve kendinize iyi davranın, sevecen yaklaşın. Önceden zor durumları nasıl aştığınızı düşünün. Bu imkanlardan belki bu süreçte de faydalanabilirsiniz. Kriz anını yönetme becerilerinize güvenin ve sosyal çevrenizin yardımını kabul edin."
Kaynak: İHA