'Hizmet Sektöründe Çalışan Kadınların Yaşadıkları Sorunlar' Araştırması

KADEM'in yürütücülüğünde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Dünya Bankasının iş birliğinde, İsveç Kalkınma Ajansının desteğiyle gerçekleştirilen 'Hizmet Sektöründe Çalışan Kadınların Yaşadıkları Sorunlar ve Yükselmelerinin Önündeki Engeller Araştırması'na katılan kadınların yüzde 47'si, erkeklerle eşit yükselme fırsatlara sahip olmadığını söyledi KADEM Genel Başkanı Yılmaz: 'Gördük ki en temel sorun, kadınların aile ve iş hayatı arasındaki dengenin oluşturulamamış olması. Bugün kadınların yükselememelerinin önündeki temel engel bu. Erkeklerin izin vermediği bir yönetim, işletme, istihdam, erkeklere takılan bir cam tavan anlayışı var ama bunun dışında sistemin kendisi de ortaya konulan politikaları da kadınların ilerlemelerinin önündeki çok büyük engeller'

Kadın ve Demokrasi Derneğinin (KADEM) yürütücülüğünde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Dünya Bankasının iş birliğinde, İsveç Kalkınma Ajansının (SIDA) desteğiyle gerçekleştirilen 'Hizmet Sektöründe Çalışan Kadınların Yaşadıkları Sorunlar ve Yükselmelerinin Önündeki Engeller Araştırması'na katılan kadınların yüzde 47'si, erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmadığını belirtti.

Araştırmanın sonuçları, KADEM Genel Başkanı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çaha ve Doç. Dr. Havva Çaha'nın katıldığı toplantıyla açıklandı.

KADEM Genel Başkanı Yılmaz, araştırmanın 12 ilde eğitim, sağlık ve finans sektörlerinde 306 kurumda, 2 bin 40 kadınla yüz yüze görüşmelerin yanı sıra odak grup çalışmaları ve derinlemesine analizlerle yapıldığını kaydetti.

Dünya hızla değişirken, kitle iletişim araçlarının ve eğitimin fazlasıyla kullanıldığını dile getiren Yılmaz, son 30 yıldır çeşitli kampanyalarla, kamu kurum kurumlarının ve hükümetlerin oluşturduğu politikalarla kız çocuklarının eğitimin içerisine sokulduğunu, artık eğitimden geçmeyen kız çocuğu kalmadığını anlattı.

Yılmaz, üniversitedeki kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha başarılı, çalışkan olduğunu aktarırken, şunları kaydetti:

'Artık kadınlar belli bir yaşa geldikten sonra evde evlenmeyi bekleyen durumdan çıktı, ev hayatının içinde kamusal hayat dediğimiz iş hayatının, profesyonel hayatın içine giriş yaptı. Kültürümüz, geleneklerimiz bizi bırakmıyor. Biz kadınlardan hala aynı şekilde evinin içerisindeki tüm sorumlulukları da yerine getirmesini bekliyoruz. Birkaç çocuk dünyaya getirmesini, onları yetiştirmesini, tüm sorumluluğu üstlenmesi, yani hem anneliğini gerçekleştirsin, evinin yemeğini yapsın, çamaşırını yıkasın, günlük rutinini gerçekleştirsin, diğer taraftan da evlenirken 'Üniversite mezunu, mümkünse memur, devlet kademesinde bir kadrosu, çalışan bir eşimiz olsun' diye de toplum, aileler olarak bakıyoruz. Bu şekilde biz kadına fark etmeden yüklendiği rolün üzerine artı bir rol daha yüklüyoruz; çalışma hayatının içerisinde profesyonel kadın, aynı zamanda evin içerisinde çalışan, evin ihtiyaçlarını götüren kadın.'

- 'Erkekler, hayatı kadınlarla paylaşmak zorunda'

Çalışmanın, kadının çalışma hayatının içerisinde sadece memur olarak kalmasının önündeki engelleri araştırdığına değinen Yılmaz, şunları söyledi:

'Gördük ki en temel sorun, kadınların aile ve iş hayatı arasındaki dengenin oluşturulamamış olması. Bugün kadınların yükselememelerinin önündeki temel engel bu. Erkeklerin izin vermediği bir yönetim, işletme, istihdam, erkeklere takılan bir cam tavan anlayışı var ama bunun dışında sistemin kendisi de ortaya konulan politikaları da kadınların ilerlemelerinin önündeki çok büyük engeller. Çalışmada dedik ki; devlet kadının aile ve iş hayatı arasındaki dengeyi kuracak mekanizmayı, politikaları özel sektöre yaptırmak zorunda. En temel sorunumuz, çalışan kadının aile ve iş hayatı arasındaki dengenin kurulması, çalışma hayatı içerisinde kadının hayatını kolaylaştıracak çocuk bakımevleri, kreşler, esnek çalışma saatleri, doğum izinlerinin artırılması, ücretsiz izinlerde kıdemin düşürülmemesi gibi kadını güçlendirecek mekanizmanın üretilmesi, politika anlamda. Bir de zihniyet ve sosyal hayat anlamında dönüşüm yapılması gerekiyor. Burada da erkeklerin gündeme gelmesi gerekiyor. Erkekler şunu görmeli: Artık kadınlar sadece evin içerisinde değil, çalışma hayatının içerisinde. Eğer bizler, ailenin devamını istiyorsak, sağlıklı yuvalar inşa etmek, sağlıklı nesiller yetiştirmek istiyorsak, erkekler artık hayatı kadınlarla adil, hakkaniyetli, insaflı, ölçülü paylaşmak zorundalar.'

- Mobbinge maruz kaldığını söyleyen kadınların oranı yüzde 33

Prof. Dr. Ömer Çaha, Doç. Dr. Havva Çaha'nın ve Sare Aydın Yılmaz tarafından yapılan 'Hizmet Sektöründe Çalışan Kadınların Yaşadıkları Sorunlar ve Yükselmelerinin Önündeki Engeller Araştırması'nın saha çalışması Mart 2014-Mart 2015 döneminde yapıldı.

Araştırma, anket, derinlemesine mülakat ve odak grup çalışmaları üzerine inşa edildi. Anket kapsamında eğitim, sağlık ve finans sektörlerinden 306 kurum ve bu kurumlarda görev yapan 2 bin 40 kadın dahil edildi. Derinlemesine mülakatlar 20'si erkek, 30'u kadın yönetici olmak üzere 50 kişiyle yapıldı. Odak grup çalışmaları ise Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da 15-20 yönetici kadının yer aldığı gruplarla gerçekleştirildi.

Araştırma sonuçlarına göre, üst düzey yönetim kademesine gidildikçe, kadınların oranı belirgin biçimde geriliyor. Okullarda çalışan kadınların oranı yüzde 59,2 iken yönetici kadın oranı yüzde 9,2, hastanelerde çalışan kadınların oranı yüzde 56,4 iken yönetici kadın oranı yüzde 11,8, bankalarda çalışan kadınların oranı yüzde 53,5 iken yönetici kadın oranı yüzde 23,5 oldu.

Özel okullardaki kadın yönetici oranı yüzde 16 ile kamu sektöründeki kadın yönetici oranından 4 kat daha fazla iken özel bankalardaki kadın yönetici oranı da kamu bankalarındaki kadın yönetici oranından yüzde 14 daha fazla. Kamu hastanelerinde kadın başhekim oranı ise özel hastanelerdeki başhekim oranından daha yüksek.

Kadın çalışanların hastanelerde karşılaştıkları en önemli sorunların başında mesai dışındaki nöbetler gelirken, bankalardaki ağır çalışma şartları, özellikle doğum izni, yıllık izinler, ücretli izin kullanımı gibi alanlarda kendini gösterdi.

Araştırmaya katılanların yüzde 33'ü, kurumlarında kendilerine karşı mobbing veya ayrımcılık yapıldığını belirtti. Oranlar, okullarda yüzde 35, hastanelerde yüzde 34 ve bankalarda yüzde 29 şeklinde sıralandı.

Kadınların yüzde 25'i hak ettikleri pozisyonda çalışmadığına inanırken, yüzde 33'ü hak ettiği maaşı alamadığını belirtti. Erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmadığını söyleyen kadınların oranı ise yüzde 47 oldu.

Araştırmaya katılanların yüzde 27'si erkek yöneticiyi, yüzde 19'u kadın yöneticiyi tercih ettiğini belirtirken, yüzde 53'ü bu soruya 'Fark etmez' yanıtını verdi. Kadınların yüzde 45'i günlük 9 saatten fazla çalıştığını aktardı.

- Katılımcıların yüzde 57'si 'ev kadınlığı ile çalışma yaşamını birlikte yürütmeyi' ideal olarak görüyor

Kadınların yüzde 7,6'sı 'ev kadını ve anne olmayı', yüzde 10,4'ü 'iyi bir meslekte maaşlı çalışmayı', yüzde 23,1'i 'girişimci olmayı', yüzde 57'si 'ev kadınlığı ile çalışma yaşamını birlikte yürütmeyi' ideal olarak gördüğünü söyledi.

Çalışan kadının en büyük sorunu, yüzde 59 ile 'aile sorumluluğunun paylaşılmaması' olarak gösterilirken, aile yükümlülüğünü paylaşma konusunda erkeklerin kadınlar kadar aktif olmadığı gözlendi.

Araştırmaya göre kadınların yüzde 63'ü, çalışmalarının aile yaşantılarına olumlu yansıdığını belirtti. 'Meslek alanında çalışan kadınların sorunlarını çözmek için öncelikle ne yapılmalıdır?' sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 41,5'i 'Kadınlara birtakım pozitif haklar verilmelidir', yüzde 40,5'i 'Yuva veya kreş sorunu çözülmelidir', yüzde 15'i 'Erkeklerle eşit muamele için şartlar oluşturulmalıdır' yanıtını verdi.
Kaynak: AA