'Ahşaba Her Dokunuş Edirne İşi Değil'
Türk kültüründe 14. yüzyıldan bu yana yaşamın içerisinde yer alan Edirnekari eserlerin püf noktası, el emeği göz nuru işlemesi ve kullanılan doğal boya Çam, ıhlamur, sedir ve kayın ağacından yapılan sandık, dolap ve tablo gibi ürünlerin üzerine işlenen Edirnekari, bugünün önemli zanaatları arasında yer alıyor Osmanlı'da padişahlara ve sultanlara verilen hediyelerin birçoğunda süsleme ve Edirnekari ustalarının emekleri yer alırdı
CİHAN DEMİRCİ - Ünü dünyaya yayılan ve 'Edirne işi' de denilen Edirnekari, kendine has özelliğiyle diğer ahşap süslemelerden ayrılıyor.
Kendine has motifleri ve ince işlenmesi ile saray hediyeliklerinin vazgeçilmez süsü arasına giren çam, ıhlamur, sedir ve kayın ağacından yapılan sandık, dolap ve tablo gibi ürünlerin üzerine işlenen Edirnekari, bugünün önemli zanaatları arasında yer alıyor.
Adını aldığı şehirde üretimi yapılan ancak son yıllarda usta sayısı azalan zanaata çırak bulmakta da sıkıntı yaşanıyor.
Marangoz çıraklığından Edirnekari zanaatkarlığına devam eden Halil Teksöz, yetiştirmek için çırak arayan ustalardan biri.
Atölyesinde sandık, dolap kapağı, kapı, ahşap tavan, para ve yazı kutularına Edirnekari motifleri işleyen Halil usta, zanaatındaki ince sanatı AA muhabirine anlattı.
Teksöz, Edirnekari'de Osmanlı'dan bu yana gelen desenlerin ahşap üzerine boya ile işlendiğini söyledi.
Marangoz ve bezeme ustasının birlikte çalışarak Edirnekari tekniğindeki eseri ortaya koyduğunu anlatan Teksöz, '1981 yılında Selimiye Camisi'nin restorasyonunda değerli akademisyenlerin yanında çalışmıştım. Buradaki çalışmada Edirnekari'nin kalem işleri hoşuma gitti, dikkatimi çekti. İçimde Edirnekari sanatına karşı bir hayranlık oluşmuştu. Marangoz çırağı olarak başladığım mesleğe, marangozhane açarak devam ettim. Daha sonra da tamamen Edirnekari yapmaya yöneldim. Yurtiçi ve yurt dışından çok talep var ancak yetiştirecek çırak bulamıyoruz.' diye konuştu.
Ahşap işlerini atölyesinde yaptığını aktaran Teksöz, yetiştirdiği 12 bezeme ustasıyla Edirnekari'ye can vermeye devam ettiklerini dile getirdi.
Türkiye'de tek Edirnekari atölyesinin Edirne'de bulunduğunu ifade eden Teksöz, 'Edirnekari'ye talep yoğun ancak karşılayamıyoruz. Sergilere ve fuarlara katılarak sanatımızı anlatıyoruz. Koleksiyonculara talep edilen objeleri tasarlıyoruz. Türkiye'de bu konuda atölyelerin açılmasını istiyorum çünkü talebe cevap veremiyoruz. Sandığı, kapıyı ve dolabı kendimiz yaptıktan sonra boyanmış halde teslim ediyoruz. Edirnekari ekip çalışması gerektirir, tek bir sanatçıya ait bir eser değildir. Bu sanat komple ortaklaşa bir çalışmanın eseridir.' diye konuştu.
- 'Kaşgarlı Mahmut kitabında yer vermiş'
Edirne'nin Osmanlı devletine başkentlik yaptığını hatırlatan Teksöz, şunları kaydetti:
'Serhat şehrimiz Osmanlı'ya başkentlik yaptığı dönemden bu yana Edirnekari yaygın olarak kullanılmış. Türk kültüründe 14. yüzyıldan bu yana yaşamın içerisinde yer almış ancak 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut'un bir kitabında işlemeli sandık 'giz' olarak anlatılıyor. Edirnekari sandıklara işlemeyle başlamış ve çeşitli ahşap eşyalarda devam ettirilmiştir.
Edirnekari'nin en büyük örneklerinden birisi Selimiye Camisi'nde müezzinler mahfilidir. Edirne'de Eski Cami, Bulgaristan'da Şerif Halil Paşa Camisi, Şam'daki camilerin bir çoğunda, saltanat kayıkları, Topkapı Sarayı'ndaki yemiş odası ve belli başlı ahşap camilerde Edirnekari eserler bulunmaktadır.'
Osmanlı'da padişahlara ve sultanlara verilen hediyelerin bir çoğunda süsleme ve Edirnekari ustalarının emeklerinin yer aldığını anlatan Teksöz, Edirnekari sanatı bulunan hediyelerin kayıtlarının saray arşivlerinde yer aldığını söyledi.
Edirnekari'nin çam, ıhlamur, sedir ve kayın ağacından yapılan el emeği ürünlere işlendiğini aktaran Teksöz, 'Ceviz ağacı kesinlikle kullanılmamaktadır. Ahşaba her dokunuş Edirne işi dokunuş değil, Ahşaba yapılan her işleme de Edirnekari denemez. Günümüzde İzmir ya da Kastamonu'da o bölgeye ait ağaçlardan bu işleme yapılmaktadır ancak bunlar Edirnekari değildir. Sanatımızda kullandığımız boyalar tamamen doğal toprak boyadır, hiçbir kimyasal içine konulmamaktadır. 14. yüzyılda hangi boya kullanıldıysa onu kullanıyoruz.' dedi.
Sandığın Türklerde önemli bir kültürel değer olduğunu vurgulayan Teksöz, Osmanlı'dan bu yana işlemeli sandıklara Kur'an-ı Kerim, devlet belgesi, kalem, çeyiz, kaftan ve bakliyatların konulduğu söyledi.
Kaynak: AA
Kendine has motifleri ve ince işlenmesi ile saray hediyeliklerinin vazgeçilmez süsü arasına giren çam, ıhlamur, sedir ve kayın ağacından yapılan sandık, dolap ve tablo gibi ürünlerin üzerine işlenen Edirnekari, bugünün önemli zanaatları arasında yer alıyor.
Adını aldığı şehirde üretimi yapılan ancak son yıllarda usta sayısı azalan zanaata çırak bulmakta da sıkıntı yaşanıyor.
Marangoz çıraklığından Edirnekari zanaatkarlığına devam eden Halil Teksöz, yetiştirmek için çırak arayan ustalardan biri.
Atölyesinde sandık, dolap kapağı, kapı, ahşap tavan, para ve yazı kutularına Edirnekari motifleri işleyen Halil usta, zanaatındaki ince sanatı AA muhabirine anlattı.
Teksöz, Edirnekari'de Osmanlı'dan bu yana gelen desenlerin ahşap üzerine boya ile işlendiğini söyledi.
Marangoz ve bezeme ustasının birlikte çalışarak Edirnekari tekniğindeki eseri ortaya koyduğunu anlatan Teksöz, '1981 yılında Selimiye Camisi'nin restorasyonunda değerli akademisyenlerin yanında çalışmıştım. Buradaki çalışmada Edirnekari'nin kalem işleri hoşuma gitti, dikkatimi çekti. İçimde Edirnekari sanatına karşı bir hayranlık oluşmuştu. Marangoz çırağı olarak başladığım mesleğe, marangozhane açarak devam ettim. Daha sonra da tamamen Edirnekari yapmaya yöneldim. Yurtiçi ve yurt dışından çok talep var ancak yetiştirecek çırak bulamıyoruz.' diye konuştu.
Ahşap işlerini atölyesinde yaptığını aktaran Teksöz, yetiştirdiği 12 bezeme ustasıyla Edirnekari'ye can vermeye devam ettiklerini dile getirdi.
Türkiye'de tek Edirnekari atölyesinin Edirne'de bulunduğunu ifade eden Teksöz, 'Edirnekari'ye talep yoğun ancak karşılayamıyoruz. Sergilere ve fuarlara katılarak sanatımızı anlatıyoruz. Koleksiyonculara talep edilen objeleri tasarlıyoruz. Türkiye'de bu konuda atölyelerin açılmasını istiyorum çünkü talebe cevap veremiyoruz. Sandığı, kapıyı ve dolabı kendimiz yaptıktan sonra boyanmış halde teslim ediyoruz. Edirnekari ekip çalışması gerektirir, tek bir sanatçıya ait bir eser değildir. Bu sanat komple ortaklaşa bir çalışmanın eseridir.' diye konuştu.
- 'Kaşgarlı Mahmut kitabında yer vermiş'
Edirne'nin Osmanlı devletine başkentlik yaptığını hatırlatan Teksöz, şunları kaydetti:
'Serhat şehrimiz Osmanlı'ya başkentlik yaptığı dönemden bu yana Edirnekari yaygın olarak kullanılmış. Türk kültüründe 14. yüzyıldan bu yana yaşamın içerisinde yer almış ancak 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut'un bir kitabında işlemeli sandık 'giz' olarak anlatılıyor. Edirnekari sandıklara işlemeyle başlamış ve çeşitli ahşap eşyalarda devam ettirilmiştir.
Edirnekari'nin en büyük örneklerinden birisi Selimiye Camisi'nde müezzinler mahfilidir. Edirne'de Eski Cami, Bulgaristan'da Şerif Halil Paşa Camisi, Şam'daki camilerin bir çoğunda, saltanat kayıkları, Topkapı Sarayı'ndaki yemiş odası ve belli başlı ahşap camilerde Edirnekari eserler bulunmaktadır.'
Osmanlı'da padişahlara ve sultanlara verilen hediyelerin bir çoğunda süsleme ve Edirnekari ustalarının emeklerinin yer aldığını anlatan Teksöz, Edirnekari sanatı bulunan hediyelerin kayıtlarının saray arşivlerinde yer aldığını söyledi.
Edirnekari'nin çam, ıhlamur, sedir ve kayın ağacından yapılan el emeği ürünlere işlendiğini aktaran Teksöz, 'Ceviz ağacı kesinlikle kullanılmamaktadır. Ahşaba her dokunuş Edirne işi dokunuş değil, Ahşaba yapılan her işleme de Edirnekari denemez. Günümüzde İzmir ya da Kastamonu'da o bölgeye ait ağaçlardan bu işleme yapılmaktadır ancak bunlar Edirnekari değildir. Sanatımızda kullandığımız boyalar tamamen doğal toprak boyadır, hiçbir kimyasal içine konulmamaktadır. 14. yüzyılda hangi boya kullanıldıysa onu kullanıyoruz.' dedi.
Sandığın Türklerde önemli bir kültürel değer olduğunu vurgulayan Teksöz, Osmanlı'dan bu yana işlemeli sandıklara Kur'an-ı Kerim, devlet belgesi, kalem, çeyiz, kaftan ve bakliyatların konulduğu söyledi.