'Hayata Dönüş Operasyonu'Davası
Bayrampaşa Cezaevi'nde "Hayata Dönüş Operasyonu" sırasında görev sınırlarını aştığı öne sürülen dönemin 39 jandarma görevlisinin yargılandığı davada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame ile bu dava dosyasının birleştirilmesi konusunda karar verilmesi için dosyaların Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine hükmedildi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 5 tutuksuz sanık ile tarafların avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Erdoğan Tost, mahkemenin asıl başkanı olan Hayri Özdal'ın emekliye ayrıldığını, bir günlüğüne bu mahkemede görevlendirildiğini söyledi.
Başkan Tost, tanık Zeki Bingöl hakkında çıkartılan zorla getirilme kararına cevabın olmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkeme dosyasının taratılarak DVD ortamında gönderilmesi için yazı yazıldığını ve Jandarma Genel Komutanlığı'na yazılan yazıya da cevap verildiğini belirtti.
Davayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan başka bir iddianame olduğunu anımsatan Başkan Tost, 12 maktul ve 44 müştekinin bulunduğunu iddianamede, 157 sanık hakkında "kasten öldürme" suçunun işlediklerinin ifade edildiğini aktardı.
Tost, iddianamenin, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 5 Mart'ta resen bu dava dosyasıyla birleştirerek mahkemeye gönderdiğini söyledi.
Dosyaların birleştirilmesiyle ilgili görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Sinan Çoşar da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ilgili dava dosyasını, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bu dosyayla birleştirme kararı verdiğini ve dosyayı gönderdiğini ancak söz konusu mahkemenin birleştirme kararıyla ilgili onay verilmeden bu kararı verdiğini bildirdi.
Savcı Çoşar, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ilgili dava dosyasının sanıklarının farklı olduğunu dile getirerek, ''Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyasının safahatı ve usul ekonomisi de dikkate alınarak, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin birleştirme kararına muvafakat verilmemesine, bu hususta karar verilmek üzere İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasını Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderilmesi talep olunur'' dedi.
Avukat Hasan Fehmi Demir de söz alarak, ikinci iddianamede sanık olan kişilerin bu dosyanın tanıkları olduğunu dinlendiklerini, bu bakımdan bağlantıları bulunduğunu ifade ederek, her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini istedi.
Avukat Severay Ballıkaya da geçen celsede verilen ara kararda Adli Tıp Kurumu'ndan gelen CD'lerin izlenmesi yönünde taleplerinin olduğunu belirterek, CD'lerin izlenmesini talep etti.
Mahkeme salonunda, Adli Tıp Kurumu'ndan gelen CD'lerde yer alan otopsi fotoğrafları slayt olarak izlendi. Daha sonra tekrar söz alan avukat Severay Ballıkaya, olayda ölenlerin cesedinden mermi çekirdeği çıkmadığını ifade etti.
Avukat Ballıkaya, mahkemenin uygun göreceği bir zaman ve mekanda kendilerinin görevlendireceği bir uzman vasıtasıyla canlı kurtulanların elbiselerinin bulunduğu çuvalların incelenmesini, Zeki Bingöl'ün mutlaka duruşmada dinlenmesini talep ederek, Bingöl'ün bu dosyada tanık, birleşen dosyada ise sanık olarak yer aldığını hatırlattı.
Mahkeme heyeti, tanık Zeki Bingöl hakkında yeniden zorla getirilme kararı çıkartılmasına, AİHM'e mahkemenin bir dosyasının bir suretinin taratılarak DVD ortamında gönderilmesine ve adli emanette çuval içerisinde bulunan eşyaların incelenmesi talebinin de bilahare değerlendirilmesine hükmetti.
Mahkeme heyeti, mahkemeler arasında muvafakat sağlandıktan sonra farklı mahkemelerde açılmış dava dosyalarının birleştirilmesine karar verileceğini hatırlatarak, her iki dosyanın birleştirilmesi konusunda karar verilmek üzere Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine karar verdi, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
- "Envanter dışında patlayıcı kullanılmadı"
Bu arada, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi'nce davanın tanığı dönemin Jandarma Özel Harekat Birlik Komutanı Yusuf Burhan Ergin'in talimatla ifadesi alındı.
Tanık Ergin ifadesinde, olay tarihinde F tipi cezaevine geçişi ve ölüm oruçlarına son vermeyi mazeret göstererek terör suçundan tutuklu ve hükümlülerin cezaevi idaresini ele geçirdiklerini, idarenin sevk taleplerini reddettiklerini savundu.
Cezaevi idaresinin hiçbir fonksiyonu kalmadığını, gardiyanların rehin tutulduğunu, mahkumların keyfi olarak duruşmalara çıkmadığını öne süren Ergin, "Milletvekilleri dahil cezaevi savcısı mahkumlarla her gün müzakere yapıyordu. Terör örgütleri açlık grevi adı altında istedikleri mahkumu törenle ölüm orucuna yatırıyordu'' dedi.
Ölüm orucu sonucunda ölüm ve sakat kalma olayları olduğunu anımsatan Ergin, bu süreçte mahkumların F tipi cezaevine nakli için operasyon kararı alındığını dile getirdi.
Alınan kararı icra ettiklerini belirten Ergin, "Cezaevine silah sokmak çok kolaydı. İsyandan önce yangın çıkardılar. Daha sonra kesici aletleri ve ateşli silahları kullandılar. Barikatlar oluşturdular ve barikatın arkasından ateşli silah kullanıyorlardı. Akşama kadar direndikten sonra yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladılar. Bunun sebebi büyük ihtimalle dirençlerinin kırılmasıdır. Mahkumlar dışarı çıktıktan sonra biz de onları alarak sevk birliklerine teslim ettik ve cezaevlerine gönderdik'' diye konuştu.
Ergin, operasyonda envanter dışında patlayıcı bir kullanmadıklarını öne sürerek, düşüncesine göre, olayda kadın terör örgütü mensuplarının kendilerini feda ettiğini ancak hiçbir liderin zarar görmediğini kaydetti.
Ergin, operasyonda göz yaşartıcı gaz dışında herhangi bir kimyasal madde kullanmadıklarını kaydetti.
Kaynak: AA
Mahkeme Başkanı Erdoğan Tost, mahkemenin asıl başkanı olan Hayri Özdal'ın emekliye ayrıldığını, bir günlüğüne bu mahkemede görevlendirildiğini söyledi.
Başkan Tost, tanık Zeki Bingöl hakkında çıkartılan zorla getirilme kararına cevabın olmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkeme dosyasının taratılarak DVD ortamında gönderilmesi için yazı yazıldığını ve Jandarma Genel Komutanlığı'na yazılan yazıya da cevap verildiğini belirtti.
Davayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan başka bir iddianame olduğunu anımsatan Başkan Tost, 12 maktul ve 44 müştekinin bulunduğunu iddianamede, 157 sanık hakkında "kasten öldürme" suçunun işlediklerinin ifade edildiğini aktardı.
Tost, iddianamenin, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 5 Mart'ta resen bu dava dosyasıyla birleştirerek mahkemeye gönderdiğini söyledi.
Dosyaların birleştirilmesiyle ilgili görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Sinan Çoşar da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ilgili dava dosyasını, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bu dosyayla birleştirme kararı verdiğini ve dosyayı gönderdiğini ancak söz konusu mahkemenin birleştirme kararıyla ilgili onay verilmeden bu kararı verdiğini bildirdi.
Savcı Çoşar, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ilgili dava dosyasının sanıklarının farklı olduğunu dile getirerek, ''Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyasının safahatı ve usul ekonomisi de dikkate alınarak, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin birleştirme kararına muvafakat verilmemesine, bu hususta karar verilmek üzere İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dava dosyasını Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderilmesi talep olunur'' dedi.
Avukat Hasan Fehmi Demir de söz alarak, ikinci iddianamede sanık olan kişilerin bu dosyanın tanıkları olduğunu dinlendiklerini, bu bakımdan bağlantıları bulunduğunu ifade ederek, her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini istedi.
Avukat Severay Ballıkaya da geçen celsede verilen ara kararda Adli Tıp Kurumu'ndan gelen CD'lerin izlenmesi yönünde taleplerinin olduğunu belirterek, CD'lerin izlenmesini talep etti.
Mahkeme salonunda, Adli Tıp Kurumu'ndan gelen CD'lerde yer alan otopsi fotoğrafları slayt olarak izlendi. Daha sonra tekrar söz alan avukat Severay Ballıkaya, olayda ölenlerin cesedinden mermi çekirdeği çıkmadığını ifade etti.
Avukat Ballıkaya, mahkemenin uygun göreceği bir zaman ve mekanda kendilerinin görevlendireceği bir uzman vasıtasıyla canlı kurtulanların elbiselerinin bulunduğu çuvalların incelenmesini, Zeki Bingöl'ün mutlaka duruşmada dinlenmesini talep ederek, Bingöl'ün bu dosyada tanık, birleşen dosyada ise sanık olarak yer aldığını hatırlattı.
Mahkeme heyeti, tanık Zeki Bingöl hakkında yeniden zorla getirilme kararı çıkartılmasına, AİHM'e mahkemenin bir dosyasının bir suretinin taratılarak DVD ortamında gönderilmesine ve adli emanette çuval içerisinde bulunan eşyaların incelenmesi talebinin de bilahare değerlendirilmesine hükmetti.
Mahkeme heyeti, mahkemeler arasında muvafakat sağlandıktan sonra farklı mahkemelerde açılmış dava dosyalarının birleştirilmesine karar verileceğini hatırlatarak, her iki dosyanın birleştirilmesi konusunda karar verilmek üzere Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine karar verdi, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
- "Envanter dışında patlayıcı kullanılmadı"
Bu arada, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi'nce davanın tanığı dönemin Jandarma Özel Harekat Birlik Komutanı Yusuf Burhan Ergin'in talimatla ifadesi alındı.
Tanık Ergin ifadesinde, olay tarihinde F tipi cezaevine geçişi ve ölüm oruçlarına son vermeyi mazeret göstererek terör suçundan tutuklu ve hükümlülerin cezaevi idaresini ele geçirdiklerini, idarenin sevk taleplerini reddettiklerini savundu.
Cezaevi idaresinin hiçbir fonksiyonu kalmadığını, gardiyanların rehin tutulduğunu, mahkumların keyfi olarak duruşmalara çıkmadığını öne süren Ergin, "Milletvekilleri dahil cezaevi savcısı mahkumlarla her gün müzakere yapıyordu. Terör örgütleri açlık grevi adı altında istedikleri mahkumu törenle ölüm orucuna yatırıyordu'' dedi.
Ölüm orucu sonucunda ölüm ve sakat kalma olayları olduğunu anımsatan Ergin, bu süreçte mahkumların F tipi cezaevine nakli için operasyon kararı alındığını dile getirdi.
Alınan kararı icra ettiklerini belirten Ergin, "Cezaevine silah sokmak çok kolaydı. İsyandan önce yangın çıkardılar. Daha sonra kesici aletleri ve ateşli silahları kullandılar. Barikatlar oluşturdular ve barikatın arkasından ateşli silah kullanıyorlardı. Akşama kadar direndikten sonra yavaş yavaş dışarı çıkmaya başladılar. Bunun sebebi büyük ihtimalle dirençlerinin kırılmasıdır. Mahkumlar dışarı çıktıktan sonra biz de onları alarak sevk birliklerine teslim ettik ve cezaevlerine gönderdik'' diye konuştu.
Ergin, operasyonda envanter dışında patlayıcı bir kullanmadıklarını öne sürerek, düşüncesine göre, olayda kadın terör örgütü mensuplarının kendilerini feda ettiğini ancak hiçbir liderin zarar görmediğini kaydetti.
Ergin, operasyonda göz yaşartıcı gaz dışında herhangi bir kimyasal madde kullanmadıklarını kaydetti.
