Almanya İç İstihbaratı 2013 Raporunu Açıkladı Açıklaması

Almanya iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Teşkilatı, ülkede yabancı düşmanı saldırıların son bir yılda yüzde 20 arttığını, yaklaşık 10 bin aşırı sağcının şiddet eğilimi taşıdığını, aşırı sağcı grupların silahlanmaya ilgisinin arttığı bildirdi.

Anayasayı Koruma Teşkilatı bugün kamuoyuna açıkladığı 2013 yılı raporunda, iç güvenlik açısından en büyük tehlike olarak aşırı sağcı gruplar, aşırı solcu ve otonom gruplar ile aşırılık yanlısı dinci grupları gösterdi.
Aşırı sağcı hareketlerin güvenlik açısından en önemli tehditlerden biri olduğuna dikkati çekilen raporda, Almanya'da yabancı düşmanı saldırıların geçen yıl yüzde 20 artarak 473'e yükseldiği, bunun 2006 yılından bu yana en yüksek sayı olduğu kaydedildi.
Almanya'da Neonazi ve aşırı sağcı grupların yaklaşık 22 bin 700 üyesinin bulunduğuna işaret edilen raporda, bunların 9 bin 600'ünün şiddet eğilimli olduğu vurgulandı.
- Şiddet potansiyeli yüksek
384 sayfalık raporun "Aşırı sağ hareketler" başlığı altında, Neonazi gruplar arasındaki şiddet potansiyeline işaret edilerek "Önceki yıllarda olduğu gibi neredeyse her iki aşırı sağcıdan biri şiddet eğilimli. Aşırı sağcı çevrelerin silahlara, patlayıcılara ve her türlü askeri araca olan ilgisi, bu çevrelerdeki şiddet potansiyelini ortaya koyuyor. 2013 yılında aşırı sağcı çevrelere yönelik aramalarda silahlar bulundu" ifadesine yer verildi.

Almanya'da 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren Neonazi terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) soruşturmasındaki hataların ardından Anayasayı Koruma Teşkilatı'nda reforma gidildiği belirtilen raporda, bu kapsamda aşırı sağcı hareketlerin takip edilmesinde yeni yöntemlerin benimsendiği, federal ve eyalet istihbarat birimleri arasında işbirliğinin güçlendirildiği kaydedildi.
Raporda, Almanya'daki aşırı sağ grupların son dönemde Avrupa'daki diğer hareketlerle de işbirliği arayışında olduğuna dikkati çekilirken, Atina'daki aşırı sağcı gruplar ile Almanya'daki Neonazi grupların karşılıklı ziyaretlerde bulundukları ve dayanışma eylemleri düzenledikleri ifade edildi.
Anayasayı Koruma Teşkilatı raporunda, aşırı sağcıların küçük gruplar üzerinden örgütlenmelerini sürdürdüklerine ve son dönemde internet üzerinden ve konserler yoluyla propaganda faaliyetlerine ağırlık verdiklerine işaret edildi. Raporda, Neonazi ve aşırı sağcı grupların geçen yıl gazetecilere sözlü ve fiziksel saldırıda bulundukları, bu grupların medya mensuplarını hedef almalarının yeni bir durum olduğu vurgulandı.
- Aşırı sol hareketler
Alman iç istihbarat servisinin yıllık raporunda, son dönemde aşırılık yanlısı sağ ve sol gruplar arasında artan kavga ve saldırılar konusunda uyarıda bulunularak "İç güvenliğe yönelik tehdit, özellikle aşırı sağcıların aşırı solcularla ya da İslamcılarla karşı karşıya gelmeleri, çatışmaları nedeniyle artmıştır" tespitine yer verildi.

Raporda, Almanya'da son bir yılda aşırı sol gruplara mensup kişilerin sayısının 29 bin 700'den 28 bin 500'e gerilediği ancak aşırı sol grupların şiddet potansiyelinin yükseldiği ifade edildi.
Özellikle otonom grupların sık sık şiddete, sabotaj ve işgal eylemlerine başvurduğu belirtilen raporda, bu grupların zaman zaman polise karşı da şiddet kullandıkları kaydedildi. Hamburg'da geçen yıl aralık ayında Rote Flora adlı kültür merkezi için düzenlenen eylemlerde yaklaşık 4 bin şiddet eğilimli aşırı solcu ve otonom grup üyesinin katıldığı, bu olaylarda 160 polis memurunun yaralandığı ifade edildi.
- Aşırı dinci hareketler
Anayasayı Koruma Teşkilatı raporunda, iç güvenlik açısından en önemli tehditlerden biri olarak yurt dışı kaynaklı aşırı dinci hareketler gösterilirken, El Kaide, Eş-Şebab, Özbekistan İslam Hareketi gibi hareketlerin "dini, siyasi amaçları için kullandıkları" kaydedildi.
"Uluslararası İslamcı Terörizm" başlığı altında 8 örgütü, "İslamcılık" başlığı altında da 10 örgütü mercek altına alan Alman iç istihbarat teşkilatı, Suriye'deki iç savaş ortamını kullandığını belirttiği bu örgütlerin, Almanya'da da eleman kazanma ve yardım toplama faaliyetlerine hız verdiklerini ifade etti.

Raporda, 2014 yılı başına kadar Almanya'dan 270 aşırılık yanlısının savaşmak üzere Suriye'ye gittiği, bunların yüzde 90'ının göçmen kökenli olduğu belirtildi.
Raporda, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) hakkında da bilgilere yer verilirken, örgütün şu ana kadar Almanya'da bir yapılanmasının tespit edilemediği vurgulandı.
- PKK, Almanya'da 9 milyon avro topladı
Alman iç istihbarat servisinin raporunda, yabancı kaynaklı aşırılık yanlısı ve güvenlik için tehdit oluşturan gruplar arasında terör örgütü PKK'ya geniş yer ayrılırken, PKK'nın ve devamında kurulan örgütlerin 1993 yılında Almanya'da yasaklandığına ve AB'nin terör örgütleri listesinde bulunduğuna dikkati çekildi.
PKK'nın Almanya'da çeşitli kültür dernekleri aracılığıyla faaliyet gösterdiğine işaret edilen raporda, terör örgütünün Almanya'da yaklaşık 13 bin üyesinin bulunduğu bilgisi yer aldı.
Raporda, "Avrupa, PKK için yalnızca geri çekilip siyasi faaliyetlerini yürüttüğü güvenli bir alan olmakla kalmıyor, aynı zamanda buradan mali kaynak elde edebiliyor" tespitine yer verilirken, terör örgütünün yalnızca Almanya'da geçen yıl yürüttüğü bağış kampanyasında yaklaşık 9 milyon avro topladığı belirtildi.
PKK'nın Kürt kökenli ailelerden yılda yüzlerce avro, Kürt kökenli göçmenler tarafından işletilen iş yerlerinden de binlerce avro "zorunlu bağış" topladığına işaret edildi.
- DHKP-C'nin Almanya'daki faaliyetleri
Raporda, terör örgütü DHKP-C'nin Almanya'daki faaliyetleri hakkında da bilgiler verilirken, 1998 yılından bu yana Almanya'da yasak olan örgütün "Anadolu Federasyonu" adlı kültür derneği üzerinden propaganda faaliyetlerini yürüttüğü ve Almanya'da yaklaşık 650 üyesinin bulunduğu kaydedildi.
İç istihbarat teşkilatının, DHKP-C yöneticileri hakkındaki istihbarat bilgilerini adli makamlara ilettiği belirtilen raporda, bu kapsamda açılan davalarda çok sayıda zanlının ceza aldığı, örgütün 2002-2003 yıllarında Avrupa sorumluluğunu yapmış olan zanlıya 6 yıl 6 ay hapis cezası verildiği anımsatıldı.
Raporda, "DHKP-C, Almanya'yı üyeleri için bir geri çekilme alanı olarak kullanmaktadır. Örgütün Avrupa'daki yöneticileri sürekli olarak değiştirilmekte, güvenlik birimlerinin bunlara ulaşmasının zorlaştırılması amaçlanmaktadır. Örgüt Almanya'da propaganda çalışmalarının yanı sıra Türkiye'deki terör eylemlerini finanse etmek üzere bağış kampanyaları, ticari etkinlikler düzenlemekte, yayınlar satmaktadır" ifadesi kullanıldı.
ABD'nin Ankara Büyükelçiliğini 1 Şubat 2013'te hedef alan saldırının, daha önce Almanya'da yaşamış bir DHKP-C üyesi tarafından düzenlendiğine işaret edilen raporda, bu kişideki radikalleşmenin daha önce tespit edilemediği belirtildi. Saldırının ardından, aşırılık yanlılarına ilişkin oluşturulan GETZ veri tabanında zanlıya ve çevresine ilişkin bilgilerin hızlı şekilde ilgili makamlar arasında paylaşıldığı kaydedildi.
Kaynak: AA