'Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırması Raporu' Açıklandı

Rekabet Kurumunca hazırlanan "Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırması Raporu"nda, otomotivde satış sonrası pazarda bakım onarım fiyatları ve karlılığının yüksek olduğu, bunun da rekabetçilik bakımından endişelere yol açtığı vurgulandı. Raporda, satış sonrası pazarın, satış pazarından daha karlı olduğuna da dikkat çekildi.

Rapor, Rekabet Kurumu ile Uludağ Üniversitesi (UÜ) Rektörlüğü iş birliğinde Görükle Yerleşkesi'ndeki UÜ Otomotiv Mühendisliği Bölümü Konferans Salonu'nda düzenlenen "12'nci Rekabet Hukuku ve İktisadında Güncel Gelişmeler Sempozyumu"nda açıklandı.
Kurum uzmanlarından Zeynep Şengören, sunumunda, raporda, satış pazarında araç sağlayıcıları, yetkili dağıtıcılara ilişkin sonuçlara ve sektörün görünü hakkındaki bilgilere yer verdiklerini söyledi.

Türkiye'deki araç profilinde dikkati çeken ilk hususun, yüzde 70 civarında otomobillerin yer alması olduğunu belirten Şengören, şöyle devam etti:
"Binek araçları, sırasıyla kamyonet ve diğer araçlar takip ediyor. Bu konuya ilişkin ikinci tespitimiz, araç parkının genel olarak büyüme eğiliminde olduğu. Yıllar itibarıyla büyüyen bir araç parkı ve dolayısıyla doymamış bir talep yapısından bahsediyoruz. Bir diğer tespitimiz, ortalama araç yaşı 12 olarak hesaplanıyor. Avrupa Birliği ile kıyaslandığında yüksek bir yaş ortalaması. Ortalama yaşta, satış bakımından araçların yaşlı olduğunu, yani ilerleyen yıllarda araç talebi olacağını söylemek mümkün. Satış sonrası pazar bakımından bakacak olursak yaşlı araçlar daha fazla bakım ve onarıma ihtiyaç duyuyor ve araç yaşlarına göre tüketicilerin servis tercihleri değişiyor. Satış adetlerine bakıldığında sektörde ithal araçların yoğun olduğu görülüyor. Satılan araçların yüzde 60'a yakını ithal. Sektör, döviz kuru gibi, yurt dışı gelişmeler gibi makro ekonomik değişkenlerden önemli ölçüde etkileniyor. Satış adetleri yıllar itibarıyla dalgalanıyor. Dolayısıyla istikrarsız bir talep yapısının olduğunu söylemek mümkün. Satış adetleri bakımından dikkat çekici bir başka husus da sektörün mikro, makro pek çok değişkenden etkilendiği ve özelikle kriz dönemlerinden yoğunlukla etkilendiğidir."
Binek araç pazarında rekabetçi bir ortamın söz konusu olduğunu aktaran Şengören, bunun, Rekabet Kurumunca 2005 yılında "Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalar ve Uyumlu Eylemlere İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği"nin yayımlanmasından sonra arttığına değindi.
Ticari araçlar bakımından biraz daha orta derecede yoğunlaşmış bir pazar yapısı bulunduğu bilgisini veren Şengören, "Maalesef tebliğ sonrası dönemde bu yoğunlaşma oranları biraz daha artmış. Toplam pazara baktığımızda, binek araç yoğunluğunun etkisini görüyoruz. Dolayısıyla toplam pazar, binek araçlara biraz daha yaklaşıyor ve rekabetçi bir görünüm sergileyerek tebliğ sonrası daha rekabetçi bir hale geliyor" dedi.

- "Satış sonrası pazarı, satış pazarından karlı"
Şengören, otomobil fiyatlarının, enflasyonun gerisinde artış gösterdiğini, reel olarak artmadığını anlattı.
Sektörde, fiyat artışlarını baskılayan bir rekabet düzeyinden söz edilebileceğini dile getiren Şengören, şunları kaydetti:
"Kar marjları, rekabetçiliği gösteren önemli bir gösterge. Burada binek ve hafif ticari araç segmentinde araç sağlayıcısının vergi öncesi kar marjlarına baktığımızda ilk gördüğümüz şey, zaten yüzde 5'ler seviyesinde düşük olan araç satışı kar marjlarının, tebliğ sonrası dönemde daha da düştüğüdür. Buna karşı 'satış sonrası' dediğimiz yani yedek parça satışlarındaki kar marjlarının satışa kıyasla çok daha yüksek olduğu ve tebliğ sonrası dönemde daha da arttığıdır. Aynı görüntüyü ağır ticari araçlar pazarında da görüyoruz. Dolayısıyla bu görüntüden söyleyebileceğimiz sonuç; satış pazarı karlı bir pazar değil satış sonrası pazarı daha karlı bir pazar ve bu satıştaki az karlılık, satış sonrasındaki karlılıkla sübvanse ediliyor."
Şengören, satış adetleri dalgalanmasına rağmen dağıtıcı sayılarının yıllar itibarıyla arttığını bildirdi.
- Yedek parça pazarı
Raporda, yedek parça üreticilerinin cirolarının içinde montaja yönelik yedek parça üretiminin çok büyük bir yer tuttuğunu ifade eden Şengören, "Dolayısıyla yedek parça üretimi, ülkemizde biraz daha ana sanayiye bağımlı bir yapıda" değerlendirmesinde bulundu.
Yetkili dağıtıcıların eş değer yedek parça kullanımının 2011 yılı için yüzde 0 ila 5 arasında olduğunu anlatan Şengören, bağımsız servislerde ise 2005 sonrasında bu kullanımın önemli ölçüde arttığını, "Yüzde 50-70'ler seviyesinde eş değer yedek parça kullanıyorum" diyenler olduğunu söyledi.

Yedek parçalara ilişkin hükümler genel bazda olumlu da olsa uygulamada birtakım aksaklılar görüldüğüne değinen Şengören, rekabet sorunlarının, yedek parça pazarında sürdüğünü dile getirdi.
Şengören, raporun sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Satış pazarında rekabetçi görünüm var, yeni girişler var ve pazar pek çok mikro, makro pek çok değişkenden etkileniyor. Bakım onarım pazarında fiyatlar artıyor, karlılık yüksek. Yetkili servislerin özellikle 3 yaş altı araçlarda çok büyük üstünlüğü var. Dolayısıyla bu pazar bakımından bağımsız servislerin tüketiciye bir alternatif oluşturması, rekabetçilik bakımından hala önemini koruyor. Yedek parça pazarında, araç sağlayıcısına bağımlılık yüksek. Yenileme pazarına doğrudan satışlar kısıtlı, eş değer yedek parça tanımı, sorunlu. Tebliğ hükümleri faydalı ama geliştirilmesi ve uygulamadaki sorunların giderilmesi gerekiyor. Tüm pazarlar bakımından, satış pazarı genel olarak rekabetçi bir pazar ve tebliğ etkileri dışında da daha da rekabetçi bir seviyeye evrilmiş vaziyette ama satış sonrası pazar bakımından rekabetçi endişeler hala kendini koruyor, devam ediyor."
- Bakım onarım pazarı
Kurum uzmanlarından Recep Gündüz ise Türkiye'de tüketicilerin motorlu taşıt satın alırken rekabetin tüm nimetlerinden yararlanabildiğini, bu anlamda dünyadaki gelişmelere paralel olarak satış kar marjlarının düştüğü bir pazar yapısıyla karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Bakım onarım ağının gelişiminin, sadece satış ve servis hizmeti veren dağıtıcı sayısının hem tebliğ öncesi hem de tebliğ sonrası dönemde yatay bir seyir izlediğine işaret eden Gündüz, şöyle konuştu:
"Rekabetçi baskıyı oluşturacak bağımsız servislerin durumu, 2007 yılı sonrasında bağımsız servislerdeki kar marjının ciddi oranda düştüğünü ve bu anlamda yetkili servis ağı üzerinde ciddi bir rekabet baskısı oluşturduğunu görmek mümkün. Buradaki düşüşte esas olarak araçların teknik donanımlarının artmasının ve neredeyse bağımsız servisler bakımından en büyük işveren konumuna gelen sigorta sektörünün pazarlık gücü nedeniyle fiyatları baskılamasının yattığını söyleyebiliriz. Sigorta sektörünün son dönemlerde özellikle bağımsız servisler için gittikçe önemli bir işveren haline geldiğini görüyoruz. Son dönemde sigorta aracılığıyla servise getirilen hasarlı araçlarının yüzde 80-90 seviyesine eriştiğini görmek mümkün."
Kaynak: AA