(özel Haber) '2027 Yılından Sonra Akciğer Kanseri Görülme Sıklığı Azalacak”

Radyasyon Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Oysul, Türkiye’de toplu yerlerde sigara kullanımının yasaklanması ile birlikte 2027’den sonra akciğer kanserinin görülme sıklığının azalacağını söyledi.


Kanser hastalığında Batılı ülkelere bakıldığı zaman kanser görülme sıklığının yatay bir seyir izlediğini kaydeden Prof. Dr. Oysul, “Ülkemizde kanserde bir artış var. Bunun sebebi de kanser kayıtçılığında yatıyor. Son yıllarda çok güzel çalışmalar yapıldı. Artık daha aktif olarak kanser hastalarını takip edebiliyoruz. Fakat Sağlık Bakanlığı’nın verilerine baktığınız zaman yıllık kanser görülme sıklığı ülkemizde halen Amerika’nın, Avrupa’nın neredeyse yarısı kadar bir kanser görülme sıklığı var” diye konuştu.

Kanser türlerinin cinsiyetlere göre farklılık gösterdiğini belirten Prof. Dr. Oysul, “Kadınlarda en sık görülen meme kanseridir. Yaklaşık her 8 kadından 1’inde meme kanseri görülüyor. Öldürücülük açısından baktığımızda da kollekter kanserler ve akciğer kanseri kadınlar için önem arz ediyor. Sebebi de sigara kullanımının son yıllarda kadınlar arasında artması. Erkeklerde de en sık görülen kanser prostat kanseri olmakla beraber öldürücülük açısından akciğer kanseri, mesane kanserleri ülkemizde erkekler içerisinde önemli kanser türlerinden. Önemli olan kanseri tedavi etmek değil, kansere yakalanmamak. Kansere neden etkenlerden kendimizi uzak tutmak gerekiyor. Bunların başında sigara geliyor. Sigaranın toplu yerlerde yasaklanması çok önemli bir gelişme, milattır. Amerika’da sigara kullanımı toplu yerlerde ya da kamuya açık olan yerlerde yasaklandıktan sonra ancak 20 yıl sonra kanser görülme sıklığında bir azalma oldu. Ülkemizde de sigara yasağı uygulamaya koyulduğundan bu yana, yani 2027’den sonra ancak bu eğim başlayacak. Akciğer kanseri görülme sıklığı azalacak. Bu arada da toplu yerlerde içmek yasak olmakla beraber cinsiyet açısından baktığımızda kadınlarda sigara kullanımında benim gözlemlediğim büyük bir artış var. Bu yönde de yeterli kamu bilgilendirmeleri yapılıyor. Ama nedense sigara kullanımı bütün çabalara rağmen artan bir şekilde kullanılıyor” dedi.

Prof. Dr. Oysul, “Batılı ülkeleri önümüze bir hedef alırsak, Batılı ülkelerin hiç de gerisinde değiliz. Bugün Amerika’nın pek çok tanınmış kanser merkezinde yapılan gerek cerrahi, gerek ilaç tedavileri, gerekse ışın tedavileri ülkemizde de yapılmakta. Yalnızca cihaz ya da ilaca sahip değiliz, bunları kullanma becerisine sahibiz. 20 yıldır kanserli hastalar ile uğraşıyorum, 20 yıl öncesine baktığımızda hakikaten o zaman Batılı ülkeler ile ciddi bir mesafe vardı, açıklık vardı. Ama geçtiğimiz süre zarfında bu açıklığı kapadık. Bugün bir hasta gönül rahatlığı ile Türkiye’de tedavi olurken, sanki Amerika’nın en ileri merkezinde tedavi oluyormuşçasına kendini güvende hissedebilir. Kanser tedavisinde Türkiye’nin şartları Amerika’nın gerisinde değil” diye konuştu.

Kanserin iyileşen bir hastalık olduğunu belirten Prof. Dr. Oysul, “Kanser tanısı konmuş hastaların yüzde 55’ini bir daha hastalık başına bela olmamacasına iyileştirebiliyoruz. Geriye yüzde 45’lik bir hasta grubu kalıyor. Bu yüzde 45’lik hasta grubunun 30’luk bölümünü tedavi ediyoruz, ömürlerini uzatıyoruz ama 3 sene, 5 sene sonra hastalık tekrarlıyor ve hastalar bizzat kanserleri nedeniyle ölüyorlar. Geriye 15 hastalık bir grup kalıyor. Bu gruptaki hastaların şikayetlerini gidermeye yönelik, ağrısı varsa ağrısını dindirmek, kanaması varsa kanamasını durdurmak gibi tedaviler yapıyoruz. Toplumda kanser denince algılanan rahatsızlık bu yüzde 15’lik hastalık grubuna giriyor. Nedense o 55’lik büyük majör grubu göz ardı ediyoruz ve de her geçen yıl gelişen tedaviler ile birlikte gruplar arasında da göç oluyor. Bu 55 önümüzdeki yıllarda da yüzde 60’lara, 70’lere çıkacak. Tedavi edeceğimiz hastalıklar artacak” ifadelerini kullandı.

“YALNIZCA HASTA KANSER OLMAZ, BÜTÜN AİLE KANSER OLUR”
Kanser hastalığının özel bir hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Oysul, “Hocamızın bir lafı vardı burada tekrarlamak istiyorum, yalnızca hasta kanser olmaz, bütün aile kanser olur diye söylerdi. Hakikaten de çok doğru, özellikle çok iyi tedavi edemediğimiz hastalık durumundaki hastalarımızda bütün aile fertleri o hastanın ızdırabını yaşıyor, ağrısı varsa ağrısını onunla yaşıyor. Hastalığın getirdiği fiziksel olumsuzlukların yanı sıra gerek hastaya, gerek aile fertlerine ciddi bir sosyal yük bindiriyor. Bu işin kötü tarafı, bir de iyi tarafı hastalara verilmesi gereken mesaj; birçok kanser hele ki erken evrede yakalandığında kesinlikle iyileştirilebilen bir hastalıktır. Kanserden korkmayalım, geç kalmaktan korkalım bizim çocukluk sloganımızdır. Bence bu slogan hali hazırda bugün de geçerli bir slogandır. En sık görülen kanserlerin tarama yöntemi var. Şikayetimiz olmasa dahi tarama yöntemlerini uygulayalım” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA