Mehmet Nuri Turan 'Tahşiyeciler'in neden hedef gösterildiğini anlattı
14 Aralık operasyonunu başlatan ve dilekçeyi veren isim Tahşiye Yayınevi eski sahiibi Mehmet Nuri Turan, canlı yayında neden hedef gösterildiklerini anlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'nun Zaman gazetesi yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 32 kişiye yönelik operasyonla ilgili açıklamasında dikkat çeken bilgi 'Tahşiyeciler' soruşturması oldu. Açıklamada, operasyonun 'Tahşiyeciler' olarak adlandırılan grup hakkında sahte delil üretikleri iddiasıyla gazeteciler ve bu deliller üzerinden açılan soruşturmayı yürüten polislere yönelik olduğunu belirtiliyordu.
Kanal A'da yayınlanan Türkiye'nin Seçimi programına konuk olan Tahşiye Yayınevi eski sahiibi Mehmet Nuri Turan 'Tahşiyeciler'in neden hedef gösterildiklerini anlattı.
Turan, 'Fethullah Gülen 6 nisan 2009 tarihli videoda Tahşiye örgütünden bahsediyor ve oradan basılan düğme neticesinde siz de Tahşiyeciler davasının iki numaralı sanığı olarak tam 17 ay cezaevinde tutuklu kaldınız. 6 nisan 2009'da siz neredeydiniz, ne yapıyordunuz? Niye Fethullah Gülen sizin de içinde bulunduğunuz yapıyı hedef aldı?' sorusuna şöyle yanıt verdi:
'6 Nisan akşamı ben evdeydim. O akşam da haberimiz olmadı. Çünkü bu konuşma internet sitesinden yapılmıştı. Biz de izlemediğimiz için haberimiz olmadı. 8 nisanda STV'de haber programında yayınlanınca haberimiz oldu. Arkadaşlar dediler ki; 'Fethullah Gülen Tahşiyeden bahsediyor. Bende izleyince hayret ettim. Çünkü orada geçen Tahşiye o zaman benim sahibi olduğum 2004 yılında kurduğumuz 3 markadan biriydi. Gülen orada 'Nurlara haşiye yapıyoruz' ifadesini de bize atfediyor. Çünkü nurlara haşiye yapan tek yayınevi Tahşiye yayınlarıydı.
Ben bu konuşmayı dinledikten sonra ertesi gün bütün medyada haber oldu. Çünkü konuşmanın başlığı 'İrtica paranoyası'ydı. Bir sürü şeyden bahsediyordu. Ama araya böyle bir ifade sıkıştırmıştı ve herkes 'Gülen bu konuşmayı niye yaptı?' dedi. Fakat kendi grubuna ait meyda organlarında niçin yaptığını anlamış gibiydiler. Onlar da bizimle ilgili yazılar yazdılar. Sonra ben bu konuşmadan dolayı Gülen ile ilgisi olmayan bir kaç kişiyle konuştum. Gülen'in bizi hedef gösterdiğini söyledim. Onlar da bana 'Bizi dinlemiyor' dediler.'
DİZİLERİNDE HEDEF GÖSTERDİLER
STV'de yayınlanan Tek Türkiye dizisine de dikkat çeken Turan, 'O dizide karanlık oda diye bir sahne var. O sahnede geçen repliklerde emir veren adam pozisyonundaki zat diyor ki; 'Tahşiye isminde bir örgüt kurun, bazı evlere bomba bırakın. Adına da Tahşiyeciler deyin' gibi ifadeler geçti. Ben bunun üzerine o cemaate mensup bir-iki kişiye gittim dedim ki; 'Hocanız böyle bir konuşma yapıyor. Ben medyaya çıkmak istemiyorum. Müslüman kimliğiyle bilinen insanların medya aracılığıyla boğuşması şık değil. Bu konuşmasını düzeltsin.' Benim görüştüğüm arkadaşlar mevzuyu anlamamışlardı. 'Soruşturalım' dediler. Sonra dediler ki; 'Biz ağabeylerle görüştük. Müsterih olsun böyle bir şey yok. Onları kastetmiyor.' Ben de doğruyu söylemediklerini düşündüklerim için teşekkür ettim çıktım' şeklinde konuştu.
'GÜLEN'İ MAHKEMEYE VERMEK İSTEDİM, RİCA ÜZERİNE VAZGEÇTİM'
'Aynı dizinin 66'ncı bölümünde yine aynı şahıs 'Benim geçenlerde söylediğim Tahşiye örgütü deşifre oldu. Şimdi rahle adıyla bir örgüt kurun' diyor. Rahle de bizim diğer ticari markamız' diyen Turan, 'Ben bu iki sahneden sonra Fethullah Gülen'i, STV'yi, dizinin senaristini ve yapımcısını mahkemeye vermek istedim ve bununla ilgili de gönül bağım olduğu için Mehmet Doğan Hoca'yla görüştüm. O da benden rica etti 'Bir hocayı mahkemeye vermek sana yakışmaz' dedi. Ben de vermedim. Keşke verseydim' dedi. Mehmet Nuri Turan şöyle devam etti:
'HAKKIMIZDA ABUK SABUK İTHAMLAR VAR'
'24 Nisan'da İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazel bir rapor yazıyor. O raporda akıla, hayale gelmeyecek abuk sabuk ithamları var biz. Bizim EL Kaide, Hizbullah, İBDA/C'yi desteklediğimizi söylüyor. Üç tane birbirinden farklı örgütten bahsediyor. İkinci itham bizim silahlı eylemleri desteklediğimiz, cemaatin ileri gelenlerine suikast düzenleyeceğimiz yönünde. 6 Mayıs'ta savcı bizim hakkımızda dinleme ve teknik takip kararı aldırıyor. Bu soruşturma genişliyor.
Bu operasyonda gözaltına alınan Fahri Sarafoğlu bana 'Geçmiş yıllarda sana bir suikast yapılacakmış, Gülen bunu önlemiş. Fethullah Gülen'i kızdıran kitapları basmaktan vazge.' dedi.' BEYAZ GAZETE
Kanal A'da yayınlanan Türkiye'nin Seçimi programına konuk olan Tahşiye Yayınevi eski sahiibi Mehmet Nuri Turan 'Tahşiyeciler'in neden hedef gösterildiklerini anlattı.
Turan, 'Fethullah Gülen 6 nisan 2009 tarihli videoda Tahşiye örgütünden bahsediyor ve oradan basılan düğme neticesinde siz de Tahşiyeciler davasının iki numaralı sanığı olarak tam 17 ay cezaevinde tutuklu kaldınız. 6 nisan 2009'da siz neredeydiniz, ne yapıyordunuz? Niye Fethullah Gülen sizin de içinde bulunduğunuz yapıyı hedef aldı?' sorusuna şöyle yanıt verdi:
'6 Nisan akşamı ben evdeydim. O akşam da haberimiz olmadı. Çünkü bu konuşma internet sitesinden yapılmıştı. Biz de izlemediğimiz için haberimiz olmadı. 8 nisanda STV'de haber programında yayınlanınca haberimiz oldu. Arkadaşlar dediler ki; 'Fethullah Gülen Tahşiyeden bahsediyor. Bende izleyince hayret ettim. Çünkü orada geçen Tahşiye o zaman benim sahibi olduğum 2004 yılında kurduğumuz 3 markadan biriydi. Gülen orada 'Nurlara haşiye yapıyoruz' ifadesini de bize atfediyor. Çünkü nurlara haşiye yapan tek yayınevi Tahşiye yayınlarıydı.
Ben bu konuşmayı dinledikten sonra ertesi gün bütün medyada haber oldu. Çünkü konuşmanın başlığı 'İrtica paranoyası'ydı. Bir sürü şeyden bahsediyordu. Ama araya böyle bir ifade sıkıştırmıştı ve herkes 'Gülen bu konuşmayı niye yaptı?' dedi. Fakat kendi grubuna ait meyda organlarında niçin yaptığını anlamış gibiydiler. Onlar da bizimle ilgili yazılar yazdılar. Sonra ben bu konuşmadan dolayı Gülen ile ilgisi olmayan bir kaç kişiyle konuştum. Gülen'in bizi hedef gösterdiğini söyledim. Onlar da bana 'Bizi dinlemiyor' dediler.'
DİZİLERİNDE HEDEF GÖSTERDİLER
STV'de yayınlanan Tek Türkiye dizisine de dikkat çeken Turan, 'O dizide karanlık oda diye bir sahne var. O sahnede geçen repliklerde emir veren adam pozisyonundaki zat diyor ki; 'Tahşiye isminde bir örgüt kurun, bazı evlere bomba bırakın. Adına da Tahşiyeciler deyin' gibi ifadeler geçti. Ben bunun üzerine o cemaate mensup bir-iki kişiye gittim dedim ki; 'Hocanız böyle bir konuşma yapıyor. Ben medyaya çıkmak istemiyorum. Müslüman kimliğiyle bilinen insanların medya aracılığıyla boğuşması şık değil. Bu konuşmasını düzeltsin.' Benim görüştüğüm arkadaşlar mevzuyu anlamamışlardı. 'Soruşturalım' dediler. Sonra dediler ki; 'Biz ağabeylerle görüştük. Müsterih olsun böyle bir şey yok. Onları kastetmiyor.' Ben de doğruyu söylemediklerini düşündüklerim için teşekkür ettim çıktım' şeklinde konuştu.
'GÜLEN'İ MAHKEMEYE VERMEK İSTEDİM, RİCA ÜZERİNE VAZGEÇTİM'
'Aynı dizinin 66'ncı bölümünde yine aynı şahıs 'Benim geçenlerde söylediğim Tahşiye örgütü deşifre oldu. Şimdi rahle adıyla bir örgüt kurun' diyor. Rahle de bizim diğer ticari markamız' diyen Turan, 'Ben bu iki sahneden sonra Fethullah Gülen'i, STV'yi, dizinin senaristini ve yapımcısını mahkemeye vermek istedim ve bununla ilgili de gönül bağım olduğu için Mehmet Doğan Hoca'yla görüştüm. O da benden rica etti 'Bir hocayı mahkemeye vermek sana yakışmaz' dedi. Ben de vermedim. Keşke verseydim' dedi. Mehmet Nuri Turan şöyle devam etti:
'HAKKIMIZDA ABUK SABUK İTHAMLAR VAR'
'24 Nisan'da İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazel bir rapor yazıyor. O raporda akıla, hayale gelmeyecek abuk sabuk ithamları var biz. Bizim EL Kaide, Hizbullah, İBDA/C'yi desteklediğimizi söylüyor. Üç tane birbirinden farklı örgütten bahsediyor. İkinci itham bizim silahlı eylemleri desteklediğimiz, cemaatin ileri gelenlerine suikast düzenleyeceğimiz yönünde. 6 Mayıs'ta savcı bizim hakkımızda dinleme ve teknik takip kararı aldırıyor. Bu soruşturma genişliyor.
Bu operasyonda gözaltına alınan Fahri Sarafoğlu bana 'Geçmiş yıllarda sana bir suikast yapılacakmış, Gülen bunu önlemiş. Fethullah Gülen'i kızdıran kitapları basmaktan vazge.' dedi.' BEYAZ GAZETE