Bingöl'de 'keşkesiz Bir Hayat İçin Aile İçi İletişim'Konferansı

Bingöl’de 'Keşkesiz bir hayat için aile içi iletişim' konferansı veren Dr. Figen Es, ailenin ihmal edildiği takdirde, toplumun harap olacağını söyledi.

Bingöl'de 'keşkesiz Bir Hayat İçin Aile İçi İletişim'Konferansı

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamındaki 'Bir çocuk bin umut' projesinde Dr. Figen Es tarafından 'Keşkesiz bir hayat için aile içi iletişim' başlıklı bir konferans düzenlendi.

Bingöl Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansın açılış konuşmasını yapan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Selahattin Bulut, "Ailelere yönelik bu tür etkinliklerimiz devam edecek. Salonun böyle kalabalık olması toplumun bu tür etkinliklere ihtiyaç duyduğunu gösterir. Aile içi iletişim herkese mutlaka bilinmesi gerek bir eğitim programıdır ama bizler bu tür programları fazla önemsemiyoruz dünya’da aile içi iletişimde çok büyük sıkıntılar vardır. Aile içi iletişimin daha iyi bir seviyeye gelmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ben inanıyorum ki buradaki katılımcılar, konferanstan sonra düşünecekler ve hatalarını fark edeceklerdir" dedi.

Bulut’un konuşmasının ardından sunum şeklinde aile içi iletişimi anlatan Dr. Figen Es, aile yapısını ve iletişim modelini anlattı. Aile yapısının önemine vurgu yapan Dr. Es, "Aileyi ihmal ederseniz bir toplumu harap etmek için çabalamaya gerek kalmaz. Aileyi İmar ederseniz de o ailede yetişen bireylerden huzur toplumuna kadar, insani değerlerin sevginin, şefkatin, saygının, fedakarlığın, kısacası insanlığın hakim olduğu bir dünyaya ulaşırsınız" diye konuştu.

"ÇOCUK AİLENİN NUMUNESİDİR"
Konuşmasında ailede çocuğun rolüne değinen Dr. Es, "Çocuk ailesinin numunesidir,ayni vücudumuzdaki hücreler gibi. Hücrenin tüm genetik kodu içine nasıl yerleştirilmişse,aile de toplum vücudunun hücresi ve toplumsal, akli ruhi ,vicdani değerlerin kodları da onun içine yerleştirilmiştir Aynı anne babadan dünyaya gelen çocuklar Genetik hammadde olarak aynı kaynak olsalar da anne ve babanın Hamilelik döneminde yaşadıklarından, Doğum,doğum sonrası ilk bebeklik, ilk çocukluk dönemindeki ruhsal, biyolojik halleri ,sosyal konumu, yaşadığı dış etkileri çocuğun kişilik ve karakter yapısını farklı kılar. her çocuk başlı başına farklı bir bireydir.biricik birer evlat muamelesine muhatap etmeli ve her birini anlamak,çözmek ve ulaşmak yardım etmek ve sağlıklı güzel birer birey olmaları için özel çaba sarf etmek gerekmektedir" şeklinde konuştu.

ÇOCUK EĞİTİMİNDE ANNE BABAYA DÜŞEN GÖREVLER
Sunumda çocuk gelişiminde anne ve baba’ya düşen görevleri anlatan Dr. Es, "Uyumlu ve mutlu bir evlilik yapmış olan çiftler çocuklarına karşı kabul edici, sevecen bir tutum benimseyebilirler. Anne baba arasındaki model olumsuz ise çocuklara da yansır; onlara karşı ilgisiz ya da baskıcı, reddedici ya da koruyucu bir tutum içine girebilirler. Çocuklarına karşı sert davranan annelerin eşleriyle ilişkilerinin bozuk olduğu Eşlerinden yakınlık gören annelerin ise, çocuklarından övgüyle söz ettikleri toplumsal ilişkileri güçlü olan annelerin çocuklarıyla olumlu bir ilişki içinde oldukları gösterilmiş anne babada problem varsa anne baba düzelmeden çocuk düzelmez" ifadelerini kullandı.

“YUVAYI EREK KUŞ YAPAR”
Çocuğun üzerinde en büyük etkiyi babanın bıraktığını kaydeden Dr. Es, şunları söyledi:
"Bizleri yıllarca yuvayı dişi kuş yapar diye kandırdılar. Fakat yuvayı erkek kuş yapar. Çocuklar 1 yaşına kadar öz güvenini anneden alır 1 yaşından sonra çocuk, öz güven, sorumluluk, sorun çözme gibi kavramlar babasından öğrenir. Eğer baba tüm işlevleri yerine getirse çocuk, daha sağlıklı, daha verimli yetişir. Özellikle erkek çocuklar cinsel kimliğini babadan modeller, kız çocukları da karşı cinsi tanıması ve güvenmesi anlamında babadan etkilenir Erkek ve kız çocuklarına göre farklılık gösterebilen baba-çocuk ilişkisinde en önemli nokta çocukluk döneminde babaya duyulan Güvenin, çocuğun yetişkinlik döneminde ciddi bir rol oynamasıdır. Ebeveynlerin her hareketleri çocuğun geleceğine bir yatırımdır.”
Kaynak: İHA