Afganistan'da İşgalin Yetim Çocukları
KABİL - Fahim Abed - Afganistan'da1979 Sovyet işgaliyle başlayan ve 35 yıldır devam eden işgaller ve iç savaşlardan dolayı resmi rakamlara göre ülkede 120 bin yetim bulunuyor. Gayrı resmi rakamlara göre ise 1 milyona yakın çocuk yetim durumda.
Kimsesizler ordusunun büyük çoğunluğu sokaklarda hayata tutunmaya çalışırken, bunlardan sadece 12 bini, devlet ve özel sektör tarafından işletilen yetimhanelerde barınıyor. Ülke genelinde 35 devlet, 47 de özel yetimhane bulunuyor. Özel yetimhanelerin büyük kısmının Batılı devletlerce finanse edildiği biliniyor.
Yetimhanelerin kapasiteleri kısıtlı olduğu için kabul edilmek çok zor. Buralara kabul edilenler şanslı çünkü imkanlar sıradan bir Afgan evine ve devlet okullarına göre daha iyi. devlete ait yetimhanelerde kalan bu yetimler, günlük üç öğün sıcak yemeğin yanı sıra güzel yatakhanelere ve okul derslerine çalışma imkanlarına sahip.
Çeşitli sebeplerle buralara alınmayan ve kendi başının çaresine bakmak durumunda olanlarsa her türlü sıkıntının üstesinden gelmek zorunda. Kırsal kesimde yakın çevre nispeten sahip çıkarken büyük kentlerde hayata tutunmak çok daha zorlaşıyor.
Başkent Kabil'de bulunan yetimhaneleri görüntüleyen AA ekibi, buradaki yetimlerin yaşam standartları her ne kadar aile ortamını aratmıyor olsa da çocukların her birinin acı hikayelerini dinledi. Çocukların tamamı savaşlarda ya annesini ya da babasını veya her ikisini kaybetmiş. Aile fertlerinden geri kalanların bu çocuklara bakma imkanı olmadığı için de son durak yetimhaneler olmuş.
Yetimhanelerde çok farklı hikayeler dinledik ama hepsinin ortak bir acısı var, anne şefkatinden ve baba merhametinden mahrumlar. Buradaki iyi imkanlar yerine fakir de olsa bir aile ortamı hepsinin ortak özlemi. İşte onlardan biri, henüz 5 yaşındayken annesini kaybeden Mubin. Anne ve babasını kaybedince teyzesi kendisini alıp buraya getirmiş. Bir diğeri ise Mujib. O da 3 yaşında annesini kaybettikten sonra akrabası tarafından buraya bırakılmış. Babasının nerede olduğunu bilmiyor. Şimdi artık 8 yaşında. Mahcup bakışlarla bize doğru yaklaşan Mujib, sorularımıza utanarak cevap veriyor. Yetimhanede kendisine sunulan imkanlardan, öğretmenlerin ve gönüllü ablalarının ona gösterdiği ilgiden oldukça memnun. Lakin anne şefkatinin yerini hiçbir şeyin dolduramayacağını söylüyor ama Mujib her şeye rağmen yine de gelecekten ümitli.
Bir başka hikayeyse 12. Sınıf öğrencisi Zakiraullah'ın öyküsü. Kendisi bundan 16 yıl önce dört yaşındayken yetimhaneye bırakılmış. Zakirullah henüz dört yaşındayken evlerine isabet eden bir roket, hayattaki en değerli varlığı olan anne ve babasını ondan almış. Kimse sahip çıkmadığı için de polis, Zakirullah'ı alıp buraya getirmiş. Eski günleri hatırlamak istemeyen Zakirullah, olanları kabullenmiş ve artık buradaki diğer çocukların abisi konumunda. O da önümüzdeki yıl üniversiteye girip mühendislik okumak istiyor.
Başkent Kabil'deki Tahiyemeken Yetimhanesinden bahsediyoruz. Burada yaklaşık 300 erkek yetim bulunuyor. Afganistan'ın demografik yapısı da göz önüne alındığında her milliyetten çocuk birlikte yaşıyor. İşgallerin ve büyüklerinin yaptığı anlamsız iç savaşların faturasını birlikte ödüyorlar. Kimi kuzeyli kimi güneyli kimi Peştu Kimi Tacik, Özbek veya Hazara.
Sonu gelmez savaşı bir daha görmek istemeyen yetim çocuklar, kardeşlik vurgusunun sık sık işlendiği bu mekanda birlikte yaşamı öğreniyorlar. Birlikte Televizyon izliyorlar. Lakin onları en derinden etkileyen konulardan biri de izledikleri filmlerde aile ortamını görmeleri. Bu durum, sıcak yuva özlemlerini bir kat daha arttırıyor.
Yetimhane yönetimi çocuklara farklı görevler vererek onları bu çatı altında hayata hazırlıyor. Bu görevlerden biri de çocuklar tarafından oluşturulmuş denetim kolları. Çocuklar bir yandan yapılan yemekleri denetleyip rapor ediyor bir yandan kitaplık kolu, çamaşırhane, yatakhane ve buna benzer bir sürü görevle meşguller.
Herkesin kendi yaşına uygun yaşıtları ile kaldığı yetimhanede devlet, çocuklara en fazla 12. sınıfa kadar sahip çıkıyor. Sonrasında ise artık kendi ayaklarının üzerinde durmaları isteniyor. Yani liseden mezun olanlar artık hayatın çekilmez yükünü omuzlamak zorunda kalıyor.
-Görev olarak değil, gönüllü nefer olarak bu işi yapıyor-
Afganistan yetimhaneleri Genel Müdürü Muhammed Seyit Haşimi Anadolu Ajansi'na yaptığı açıklamada, yetimhane idarelerinin liseyi bitiren çocuklara kol kanat germeye devam ettiğini, hatta bu çocuklardan bazılarının yine bu yetimhanelerde iş bulduğunu söylüyor. Bu çocuklardan bazıları üniversiteyi kazanıp gittiklerinde yine eski yuvalarının desteğini almaya devam ediyor.
Henüz altı aylıkken önce babasını sonra da annesini kaybeden ve yetimhanede büyüdüğünü dile getiren Genel Müdür Haşimi, bu yüzden buradaki yetim çocukların sıkıntılarını en iyi anlayanlardan birinin kendisi olduğunu ifade ediyor.
Bu işi bir görev olarak değil gönüllü bir nefer olarak kabul ettiğini belirten Haşimi, yetimhanelerin geliştirilmesi ve şartlarının iyileştirilmesi için gecesini gündüzüne katıyor. Seyit Haşimi, geçen senelere göre ülke genelinde yetimhanelerin durumunun iyileştiğini ve çocukların artık yetimhane isminden utanmadığını söylüyor. Haşimi'ye göre ayrıca ders çalışma imkanları da iyileşen bu yetimler, okullarından mezun olduktan sonra yabancı ülkelerde öğrenim bursları da kazanma başladı.
Aslında sadece Haşimi değil. Yetimhanelerin birçoğunun başındaki yöneticiler de işgalin yetim çocukları. Savaşlardan dolayı anne ve babalarını kaybetmişler. Bu durum, onların çocuklara olan yaklaşımını olumlu yönde etkiliyor.
Kabil'deki yetimhanelerde çocukların oynadığı oyuncaklar, maddi durumu iyi olan birçok Afgan ailenin evlerinde bile yok. Belletici abi ve ablalar, onların her türlü insani ihtiyacını karşılamaya gayret ediyor.
Çocuklara bu yetimhanelerde sabahtan öğleye kadar okul dersi veriliyor. Sonrasında ise bilgisayar, el sanatları, İngilizce, değişik sporlar ve din dersleri veren kurslar bulunuyor. Kısacası çocuklar hayata hazırlanıyor.
-Doğum günlerini kendileri belirliyor-
AA'nın görüntülediği diğer yetimhane ise kız çocuklarını barındıran Kabil'deki Alaaddin Yetimhanesi. Afganistan'ın kültürel şartları dikkate alındığında hayata atılmaları erkeklere göre daha zor olan kızların buradaki imkanları da oldukça iyi. Onlar da okul sonrası el sanatları, terzilik, bilgisayar, yemek yapma ve spor dersleri alıyor.
Yetim kızlara refakat edecek herhangi birisi yoksa dışarı çıkmalarına yönetim tarafından izin verilmiyor. Erkek çocuklarsa liseden itibaren dışarı çıkabiliyor. Çocuklar, kendileri için en zor geçen anların bayram günleri olduğunu dile getiriyor. Burada kalan çocuklardan birçoğu doğum gününü dahi bilmiyor. Ancak bu aşamada devreye yetimhane idaresi giriyor ve onlar için bir doğum günü belirleniyor. Öte yandan yetimlerden bazıları çok küçük yaşta buraya getirildiği için isimlerini bile bilmiyor ve idare bu çocuklara orada isim veriyor.
Liseyi bitirip imtihanı kazananlar üniversiteye gidebilirken kazanamayanlar için zorluklar başlıyor. Özellikle de kızlar için. Zira ortada kalan bu kızlara tek çare evlilik görünüyor. Sığınacak yeri olmayanlar ortada kalmamak için mecburen hiç tanımadığı birine "evet" demek zorunda kalıyor. Akrabası olanlar bu durumda şanslı zira uzak da olsa akrabaları sahip çıkıyor.
Sovyetler Birliği 1989'da ülkeden ayrılırken geride yaklaşık 2 milyon hayatını kaybetmiş ve bir buçuk milyon civarında da sakat kalmış Afgan bıraktı. Ardından başlayan iç savaşlarda yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, bir o kadar da sakat kaldı. Yine Amerika'nın 2001'de başlayan işgal sürecinde çok kişi hayatını kaybetti. Geride çok sayıda dul ve yetim kaldı.
Fiili işgalin ve çatışmaların devam ettiği ülkede, yetim sayısı günden güne artıyor.
Kaynak: AA
Yetimhanelerin kapasiteleri kısıtlı olduğu için kabul edilmek çok zor. Buralara kabul edilenler şanslı çünkü imkanlar sıradan bir Afgan evine ve devlet okullarına göre daha iyi. devlete ait yetimhanelerde kalan bu yetimler, günlük üç öğün sıcak yemeğin yanı sıra güzel yatakhanelere ve okul derslerine çalışma imkanlarına sahip.
Çeşitli sebeplerle buralara alınmayan ve kendi başının çaresine bakmak durumunda olanlarsa her türlü sıkıntının üstesinden gelmek zorunda. Kırsal kesimde yakın çevre nispeten sahip çıkarken büyük kentlerde hayata tutunmak çok daha zorlaşıyor.
Başkent Kabil'de bulunan yetimhaneleri görüntüleyen AA ekibi, buradaki yetimlerin yaşam standartları her ne kadar aile ortamını aratmıyor olsa da çocukların her birinin acı hikayelerini dinledi. Çocukların tamamı savaşlarda ya annesini ya da babasını veya her ikisini kaybetmiş. Aile fertlerinden geri kalanların bu çocuklara bakma imkanı olmadığı için de son durak yetimhaneler olmuş.
Yetimhanelerde çok farklı hikayeler dinledik ama hepsinin ortak bir acısı var, anne şefkatinden ve baba merhametinden mahrumlar. Buradaki iyi imkanlar yerine fakir de olsa bir aile ortamı hepsinin ortak özlemi. İşte onlardan biri, henüz 5 yaşındayken annesini kaybeden Mubin. Anne ve babasını kaybedince teyzesi kendisini alıp buraya getirmiş. Bir diğeri ise Mujib. O da 3 yaşında annesini kaybettikten sonra akrabası tarafından buraya bırakılmış. Babasının nerede olduğunu bilmiyor. Şimdi artık 8 yaşında. Mahcup bakışlarla bize doğru yaklaşan Mujib, sorularımıza utanarak cevap veriyor. Yetimhanede kendisine sunulan imkanlardan, öğretmenlerin ve gönüllü ablalarının ona gösterdiği ilgiden oldukça memnun. Lakin anne şefkatinin yerini hiçbir şeyin dolduramayacağını söylüyor ama Mujib her şeye rağmen yine de gelecekten ümitli.
Bir başka hikayeyse 12. Sınıf öğrencisi Zakiraullah'ın öyküsü. Kendisi bundan 16 yıl önce dört yaşındayken yetimhaneye bırakılmış. Zakirullah henüz dört yaşındayken evlerine isabet eden bir roket, hayattaki en değerli varlığı olan anne ve babasını ondan almış. Kimse sahip çıkmadığı için de polis, Zakirullah'ı alıp buraya getirmiş. Eski günleri hatırlamak istemeyen Zakirullah, olanları kabullenmiş ve artık buradaki diğer çocukların abisi konumunda. O da önümüzdeki yıl üniversiteye girip mühendislik okumak istiyor.
Başkent Kabil'deki Tahiyemeken Yetimhanesinden bahsediyoruz. Burada yaklaşık 300 erkek yetim bulunuyor. Afganistan'ın demografik yapısı da göz önüne alındığında her milliyetten çocuk birlikte yaşıyor. İşgallerin ve büyüklerinin yaptığı anlamsız iç savaşların faturasını birlikte ödüyorlar. Kimi kuzeyli kimi güneyli kimi Peştu Kimi Tacik, Özbek veya Hazara.
Sonu gelmez savaşı bir daha görmek istemeyen yetim çocuklar, kardeşlik vurgusunun sık sık işlendiği bu mekanda birlikte yaşamı öğreniyorlar. Birlikte Televizyon izliyorlar. Lakin onları en derinden etkileyen konulardan biri de izledikleri filmlerde aile ortamını görmeleri. Bu durum, sıcak yuva özlemlerini bir kat daha arttırıyor.
Yetimhane yönetimi çocuklara farklı görevler vererek onları bu çatı altında hayata hazırlıyor. Bu görevlerden biri de çocuklar tarafından oluşturulmuş denetim kolları. Çocuklar bir yandan yapılan yemekleri denetleyip rapor ediyor bir yandan kitaplık kolu, çamaşırhane, yatakhane ve buna benzer bir sürü görevle meşguller.
Herkesin kendi yaşına uygun yaşıtları ile kaldığı yetimhanede devlet, çocuklara en fazla 12. sınıfa kadar sahip çıkıyor. Sonrasında ise artık kendi ayaklarının üzerinde durmaları isteniyor. Yani liseden mezun olanlar artık hayatın çekilmez yükünü omuzlamak zorunda kalıyor.
-Görev olarak değil, gönüllü nefer olarak bu işi yapıyor-
Afganistan yetimhaneleri Genel Müdürü Muhammed Seyit Haşimi Anadolu Ajansi'na yaptığı açıklamada, yetimhane idarelerinin liseyi bitiren çocuklara kol kanat germeye devam ettiğini, hatta bu çocuklardan bazılarının yine bu yetimhanelerde iş bulduğunu söylüyor. Bu çocuklardan bazıları üniversiteyi kazanıp gittiklerinde yine eski yuvalarının desteğini almaya devam ediyor.
Henüz altı aylıkken önce babasını sonra da annesini kaybeden ve yetimhanede büyüdüğünü dile getiren Genel Müdür Haşimi, bu yüzden buradaki yetim çocukların sıkıntılarını en iyi anlayanlardan birinin kendisi olduğunu ifade ediyor.
Bu işi bir görev olarak değil gönüllü bir nefer olarak kabul ettiğini belirten Haşimi, yetimhanelerin geliştirilmesi ve şartlarının iyileştirilmesi için gecesini gündüzüne katıyor. Seyit Haşimi, geçen senelere göre ülke genelinde yetimhanelerin durumunun iyileştiğini ve çocukların artık yetimhane isminden utanmadığını söylüyor. Haşimi'ye göre ayrıca ders çalışma imkanları da iyileşen bu yetimler, okullarından mezun olduktan sonra yabancı ülkelerde öğrenim bursları da kazanma başladı.
Aslında sadece Haşimi değil. Yetimhanelerin birçoğunun başındaki yöneticiler de işgalin yetim çocukları. Savaşlardan dolayı anne ve babalarını kaybetmişler. Bu durum, onların çocuklara olan yaklaşımını olumlu yönde etkiliyor.
Kabil'deki yetimhanelerde çocukların oynadığı oyuncaklar, maddi durumu iyi olan birçok Afgan ailenin evlerinde bile yok. Belletici abi ve ablalar, onların her türlü insani ihtiyacını karşılamaya gayret ediyor.
Çocuklara bu yetimhanelerde sabahtan öğleye kadar okul dersi veriliyor. Sonrasında ise bilgisayar, el sanatları, İngilizce, değişik sporlar ve din dersleri veren kurslar bulunuyor. Kısacası çocuklar hayata hazırlanıyor.
-Doğum günlerini kendileri belirliyor-
AA'nın görüntülediği diğer yetimhane ise kız çocuklarını barındıran Kabil'deki Alaaddin Yetimhanesi. Afganistan'ın kültürel şartları dikkate alındığında hayata atılmaları erkeklere göre daha zor olan kızların buradaki imkanları da oldukça iyi. Onlar da okul sonrası el sanatları, terzilik, bilgisayar, yemek yapma ve spor dersleri alıyor.
Yetim kızlara refakat edecek herhangi birisi yoksa dışarı çıkmalarına yönetim tarafından izin verilmiyor. Erkek çocuklarsa liseden itibaren dışarı çıkabiliyor. Çocuklar, kendileri için en zor geçen anların bayram günleri olduğunu dile getiriyor. Burada kalan çocuklardan birçoğu doğum gününü dahi bilmiyor. Ancak bu aşamada devreye yetimhane idaresi giriyor ve onlar için bir doğum günü belirleniyor. Öte yandan yetimlerden bazıları çok küçük yaşta buraya getirildiği için isimlerini bile bilmiyor ve idare bu çocuklara orada isim veriyor.
Liseyi bitirip imtihanı kazananlar üniversiteye gidebilirken kazanamayanlar için zorluklar başlıyor. Özellikle de kızlar için. Zira ortada kalan bu kızlara tek çare evlilik görünüyor. Sığınacak yeri olmayanlar ortada kalmamak için mecburen hiç tanımadığı birine "evet" demek zorunda kalıyor. Akrabası olanlar bu durumda şanslı zira uzak da olsa akrabaları sahip çıkıyor.
Sovyetler Birliği 1989'da ülkeden ayrılırken geride yaklaşık 2 milyon hayatını kaybetmiş ve bir buçuk milyon civarında da sakat kalmış Afgan bıraktı. Ardından başlayan iç savaşlarda yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, bir o kadar da sakat kaldı. Yine Amerika'nın 2001'de başlayan işgal sürecinde çok kişi hayatını kaybetti. Geride çok sayıda dul ve yetim kaldı.
Fiili işgalin ve çatışmaların devam ettiği ülkede, yetim sayısı günden güne artıyor.
