Ak Parti 6. Geleneksel Büyükelçiler İftarı

ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, Türkiye olarak, Mısır'da belli kişi ve kuruluşları savunan veya gözeten değil, evrensel değerleri ve ilkeleri gözeten bir politika izliyoruz. Türkiye'nin politikası çıkar odaklı değil, değer odaklıdır. Türkiye, bu zor anında şimdiye kadar olduğu gibi kardeş Mısır halkının yanında olacak ve maddi, manevi tüm desteğini vermeye devam edecektir" dedi.

AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı'nca düzenlenen 6. Geleneksel Büyükelçiler İftarı, parti genel merkezinde gerçekleştirildi.

İftar programında Bitlis'in Güroymak ilçesinde ilkögretim öğrencilerinin oluşturduğu Doğu Yorum Medeniyet Korosu, Boşnakça, İtalyanca, Almanca, Tanzanyaca, İspanyolca, Romanca ve Kürtçe şarkılar seslendirdi.

Koronun ardından katılımcılara hitap eden AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, bereket ve dayanışma ayı olan ramazanın tüm insanlık, ülke ve halklar için hayırlara vesile olmasını, dünyaya huzur, barış ve istikrar getirmesini temenni etti.

-"Mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz"-

Küresel finans krizi ağır etkilerini sürdürürken başta Ortadoğu olmak üzere İslam coğrafyasından hergün acı haberler geldiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, diplomatlarla diplomasi veya diplomasi dünyasının en önemli alt yapı taşlarını gerektiren birkaç konuyu konuşmak istediğini belirterek, şöyle devam etti:

"Dünyamız bir yandan yoksuluğun ve gelir dağılımının eşitsizliğin tehditi altında bulunurken, diğer yandan masum sivillerin her gün toplum kıyımlarına şahit oluyor. Manzara ne kadar olumsuz olursa olsun tabii ki bizler umutsuz değiliz. Dünyamızı tehdit eden, geleceğimizi, gelecek nesilleri tehdit eden her sorun karşısında umudumuzu güçlü şekilde muhafaza ediyor, sorunların çözüleceğine yürekten inanıyor, sorunları çözmek için mücadelemizi kararlıklıkla sürdürüyoruz.

Son olarak Mısır'da yaşanan hadiselerin de gösterdiği gibi Ortadoğu'da başlayan değişim ve dönüşüm kritik bir aşamadan geçiyor. Biz, Mısır'ı 300 milyonluk Arap dünyasının bir kutup yıldızı olarak görüyoruz. Mısır'ın istikrarı ve güvenliği Mısır halkı için olduğu kadar, bölge ülkeleri için, Türkiye için, özellikle de Avrupa için hayati derecede önemlidir. Biz, Türkiye olarak 25 Ocak Devrimi'ni Mısır halkının meşru taleplerini karşılamak için yapılmış onurlu bir özgürlük mücadelesi olarak kabul ettik ve başından beri kayıtsız şartsız destekledik. Mısır halkı özgürlük, adalet, demokrasi, istikrar ve ekonomik kalkınma için büyük bir mücadele vermiş, bunun için seçimlere gitmiş, meclisini ve cumhurbaşkanını seçmişti. Bu, 70 yıllık bir aradan sonra, yani otokratik rejimlerin ardından ilk defa yapılan bir seçim ve bu seçimle oluşan bir parlamento ve iş başına gelmiş bir cumhurbaşkanı."

-"Demokrasilerin en temel kuralı, seçilmişlerin seçim yoluyla görevlerini bırakmalarıdır"-

Başbakan Erdoğan, Mısır'da demokratik kurallar içerisinde atılan adımların tarihi nitelikte olduğuna işaret ederek, bu ülkede demokrasinin tesisi konusunda talihsiz bir gelişme yaşandığını, seçilmiş cumhurbaşkanının seçim dışı yollarla, açık bir darbeyle görevinden uzaklaştırıldığını, bu yaşananları da demokratik ilke ve değerlerle bağdaştırmanın mümkün olmadığını söyledi.

"Demokrasilerin en temel kuralı, seçilmişlerin yine ancak seçim yoluyla görevlerini bırakmalarıdır. Seçilmiş iktidarların darbelerle alaşağı edilmesi demokrasinin evrensel ilkelerini ortadan kaldırmak anlamına gelir" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz, Türkiye olarak, Mısır'da belli kişi ve kuruluşları savunan veya gözeten değil, evrensel değerleri ve ilkeleri gözeten bir politika izliyoruz. Türkiye'nin politikası çıkar odaklı değil, değer odaklıdır. Suriye'de de Irak'ta da Libya'da da Tunus'ta da hep bu ilkeler temelinde hareket ettik. Böyle de hareket etmeye devam edeceğiz. Bu temel ilkeler, demokrasi, milli iradeye saygı, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerdir. Doğru hareket tarzının bu olduğuna inanıyoruz. Türkiye, bu zor anında şimdiye kadar olduğu gibi kardeş Mısır halkının yanında olacak ve maddi, manevi tüm desteğini vermeye devam edecektir. Türkiye, bölgede halkı Müslüman ve aynı zamanda farklı inançlara mensup insanların olduğu Mısır'ı demokratik bir ülke olarak, kendi tecrübelerini de her zaman bu bölgede her ülkeyle paylaşmaya hazırdır."

-"Her darbe Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetti"-

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin demokrasi sürecinin de çok zorlu geçtiğini vurgulayarak, son 50 yıl içinde 4 askeri darbeye, askeri darbe girişimlerine şahit olduklarını, her bir darbenin ülkeye çok ağır faturalar, çok ağır bedeller ödettiğini belirtti.

Türkiye'nin, yaşadıklarından dersler çıkararak, demokrasisini daha da güçlendirmek, demokrasi standartlarını daha da ileri seviyelere çekmek için de kararlı bir mücadele yürütüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, "Demokrasi mücadelesinde ağır bedeller ödemiş bir ülke olarak Mısır'ın, kardeşimiz olarak gördügümüz Mısır halkının aynı acıları yaşamasını, aynı bedelleri ödemesini arzu etmiyoruz" dedi.

Demokratik değerleri benimseyen, önemseyen ülkelerin Mısır'daki gibi hadiseler karşısında çifte standartla hareket etmemesi ve yanlışa "yanlış" demesi gerektiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Bizimle bir araya geldikleri zaman demokrasiye övgü yagdıran, 'demokrasiden taviz verilmemesi gerekir' diyenlerin bu noktada tavırlarını omurgalı bir şekilde görmek isteriz. Bu süreçte başta Adeviye Meydanı olmak üzere Mısır şehirlerinin meydanlarını dolduran milyonlar malesef görmezden gelinmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin dünyanın neresinde, hangi görüşte, hangi ideolojide, hangi dinde olursa olsun seçimle gelmiş hükümetlere yönelik antidemokratik girişimlerin karşısında yer aldığına dikkati çekerek, "Mısır'da darbe, Mursi'ye değil, muhaliflere yönelik olsaydı da biz ilkesel olarak tavrımızı net bir şekilde ortaya koyardık" ifadesini kullandı.

-"İç işlerinize karıştık da ne yaptık?"-

Türkiye'nin hiçbir ülkenin iç işlerine karışmak niyet ve arzusunda olmadığını dile getiren ancak bölgesini, bölgenin refah, barış ve huzurunu yakından ilgilendiren bir meselede tavrını ve tepkisini de net şekilde ifade etmesinin anlayışla karşılanmasını hatta örnek alınmasını isteyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Farklı ülkeler konuşurken, farklı ülkeler Mısır'daki bu gelişmelerle ilgili yorumlar yaparken onlara söz yok, işlerine gelmeyen açıklamalar yapıldığı zaman 'Türkiye bizim iç işlerimize niye karışıyor' gibi beyanlarda bulunmak... İç işlerinize karıştık da biz ne yaptık? Sadece demokrasi açısından, halkın iradesine saygı açısından, birileri halkın iradesine saygı duymazken, biz duyduğumuz saygıyı dile getirdik. Dedik ki 'seçimle gelen seçimle gitmelidir, seçimle gelen askeri darbeyle gitmemelidir.

Bu konuda da bütün büyükelçiler burada, sizler ülkeler arasındaki demokrasinin şu anda en önemli temsilcilerisiniz, ayaklarısınız. Burada konuştuklarımızı aynen sizler de ülkelerinize yansıtmalısınız. Ülkeleriniz de bunu bu şekilde değerlendirmek suretiyle yapmaları gereken neyse onu yapmalı, atmaları gereken adın neyse onu atmalı. Çünkü bugün Mısır'ın başına gelen, yarın bir başka ülkenin başına gelebilir. Bunları görmek zorundayız. Mısır halkı bu zorlu süreci selametle atlatmak için yine demokratik kurallar çerçevesinde bir yol haritası belirleyecek güçtedir."

Başbakan Erdoğan, anayasal meşruiyet içerisinde kalınarak Mısır halkının iradesine saygı duyulmasının, bu ülkedeki demokratik sistemi güçlendireceğini ifade ederek, demokratik mekanizmaların işletildiği bir ortamda siyasi ve ekonomik sorunlara diyalog yoluyla çözüm bulmanın her zaman mümkün olduğunu vurguladı.

-"Neye göre, kime göre yanlış"-

Birilerinin "Mursi de hata yaptı, yanlış yaptı." demesinin doğru olmadığını, bu yanlışın neye göre, kime göre bir yanlış olduğunun sorulması gerektiğini anlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun kararını farklı ülkeler mi verecek, biz mi vereceğiz? Bırakalım bunun kararını Mısır versin. 'Efendim Tahrir bunun kararını vermiş' peki Adeviye'yi ne yapacaksın? Yüzde 52 oyla iş başına gelmiş bir cumhurbaşkanı var, öbür tarafta yüzde 1,7 oy alan zat şu anda cumhurbaşkanı yardımcısı oluyor, neyle? Atamayla. Cumhurbaşkanı neyle iş başına geliyor, neyle? Atamayla, yine asker atıyor. Çok manidar olan bir şey var. Yemin merasimi. Bir trajedi. Bakıyorsunuz, cumhurbaşkanının karşısında kendisini atayan milli savunma bakanı olarak yemin ediyor. Dünyanın neresinde böyle bir demokrasi var, böyle bir yöntem, irade var. Eğer evrensel değerler, yönetim biliminde bu işe 'evet' diyorsa, ben böyle bir demokrasiyi tanımadım, bilmiyorum. O zaman yeni yeni tanışacağız demektir."

Kaynak: AA