'Gezi'den biz de ders çıkardık'
Binali Yıldırım, Gezi Parkı olaylarının ardından tartışılan sosyal medya ile ilgili çarpıcı mesajlar verdi
Sosyal medya üzerinden örgütlendiği söylenen Gezi Parkı olayları gözleri bu alana çevirdi. Hükümetin sosyal medya konusunda ne gibi girişimleri olacak? Sosyal medyada düzenlemeler nasıl yapılacak, denetim mekanizmaları neleri kapsıyor? Akşam Raporu'na katılan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, sosyal medyada yapılacak düzenlemeden Haydarpaşa profesine, Yavu Sultan Selim Köprüsü'nden Taksim Gezi olaylarına değin bir dizi konuda Ece Üner'in sorularını yanıtladı:
NEŞTER ŞİFA DA OLABİLİR CİNAYET SEBEBİ DE
Sosyal medya taraflı bir mecra değildir. İyi de değildir kötü de değildir. Sadece haberleşme için kullanılan bir araç, bir altyapı, bir mecra. Dolayısıyla mektup neyse, telgraf, telefon neyse günümüzün bu çağın en hızlı, en kısa sürede en fazla sürede insana erişmeyi sağlayan modern bir haberleşme sistemi. Olaylarda sosyal medyanın kendi başına bir kusuru yok. Sorun bunun nasıl kullanıldığında başlıyor. Bir ilacı tedavi için de kullanabilrseniz, fazla alırsanız hayatınızı kaybedersiniz. Bir neşter doktorun elinde şifadır, kötü niyetli kimsenin elinde cinayet aracıdır.
GERÇEKTE SUÇ NE İSE SOSYAL MEDYADA DA O
Başbakanımızın dediği açık. Baş belası olmasının arkasındaki sebep, bu mecrayı suç unsuru olarak kullanmak, ırkçılık yapmak, insanları isyana teşvik etmek. Ulusal ve uluslararası düzeyde suç olabilecek konuları biz sosyal medya üzerinden yaymaya çalışırsak toplumun huzuru, ülkenin düzeni ve dirliği bozulur. Mağdur olan onbinlerce insan meydana gelir. Söylenen şey sosyal medya çok iyi bir mecradır ama bunun suç aracına dönüştürülmemesi lazım. Dünyada genel kural, gerçek hayatta suç neyse sanal dünyada da o aynı şey suçtur. Genel ve evrensel kabul bud ur.
SOSYAL MEDYADA GÜZEL MESAJLAR DA VERİLDİ
5 sene önce sosyal medya yoktu. Dolayısıyla suç ve suçlularla mücadele çok daha kolaydır. Dolayısıyla suç çok anonim bir şey. Sosyal medyada herkes haber veriyor, herkes haber alıyor. Sosyal medyanın ulaştığı kişi sayısı televizyonun ulaştığı kişi sayısından çok daha fazla. İlk mesaj bin kişiye gidiyor bunlar tekrarlana tekrarlana katlanıyor. Haber kısa sürede bütün toplum kesimlerine yayılmış oluyor. Biz Taksim olaylarında bir şey gördük,sosyal medyada güzel mesajlar da vardı.
ESKİ FOTOĞRAFLARI YENİYMİŞ GİBİ PAYLAŞTILAR
Çevre sorunları, demokratik hakların kullanılması, bunların hepsi çok güzel şeyler. Ama kötü şeyler de oldu. Sahte hesaplarla insanların mağdur edilmesi. Diyarbakır'da çok eskiden bir cenazede çekilen fotoğrafı Taksim meydanında yaralanan insanlar olarak gösterilebildi. Avrasya Olimpiyatları'nda köprü geçişini,'protestocular köprüden geçiyor'gibi gösterildi. Birçok ünlü insanın adına sahte hesaplar açıldı. Onların adına suç teşkil edilebilecek açıklamalar yapıldı ve siz hakkınızı arayamadınız.
SANAL ALEMDE AVRUPA'NIN BEŞİNCİ ÜLKESİYİZ
Sosyal medya ve genel anlamda sanal alemde iletişimi Afrika seviyesinden Avrupa'da ilk 5 ülke aşamasına getirdik. Bugün Türkiye'nin her tarafında aynı kalitede internet erişimi var 20 milyondan fazla abonemiz var. Bu kadar geniş imkanları halkımıza sunup, bilitişim otoyolları ile ülkeyi donatan hükümet herhalede bu özgürlük alanını kısıtlamayı en son düşünecek insanlardır. Ama dünyanın başa çıkamadığı yeni sorun alanları var.
ZARARLI İÇERİKLERDE ZORLAMA OLMAYACAK
Gerçek hayatta ne suçsa sanal alemde de o suçtur. Buna göre işlem yapılıyor. İki türlü uygulamalar var. Bir tanesi zararlı içerikler, ikincisi de hukuka aykırı içerikler. Zararlı içerikler için yasal düzünlemeye ihtiyaç var. Bunu kullanıcılar, sivil toplum kuruluşları ve toplum kendi etik değerlerini oluşturarak kuracak. Güvenli internet profili için yazılım yapıldı, anne ve babalar bu profile girip o şekilde devam edebilirler. Burada bir zorlama yok.
İNTERNETİ YASAKLAMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR
Asıl zor olan mücadelede hukuki olmayan içerikler, yani suç teşkil eden içerikler. Mesela A ülkesinde suç olan bizde olmuyor. Bizde suç olan Almanya'da olmuyor. O zaman mücadele zor oluyor. Bu konuda uluslararası işbirliği yapmak lazım. Bir ülke kanunu uygulayarak bunu yasaklayacağız demenin zaten hukuken de, teknik olarak da imkanı yok. İnterneti yasaklamanın tek yolu var kapatmak. Bunu yapan ülkeler de var ama biz bu ülkelerden değiliz. Açık ve demokratik bir ülkeyiz.
GEZİ OLAYLARINDA 33 MİLYON MESAJ YAYILDI
Taksim olaylarında 33 milyon mesaj gönderildi. Kapalı bir ülkede bu nasıl mümkün olabilirdi? Bizim uluslararası işbirliğinden kastımız ülkelerin birbirine adli yardım anlaşması kapsamında beraber çalışmaları. Şu anda elimizde olan tek uluslararası anlaşma Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi'dir. 47 ülke bunu kabul etti biz de imzaladık. Bu hafta içerisinde muhtemelen Meclis onayından geçireceğiz.
ABD'DE NASILSA TÜRKİYE'DE DE AYNI OLUN
Sosyal paylaşım siteleri veya hizmet sağlayıcılar, Google, Facebook, Twitter'den istediğimiz şudur: Başka ülkelerde ne yapıyorsanız Türkiye'de de onu yapın. ABD'de nasıl davranıyorsanız, Almanya'da nasıl davranıyorsanız Türkiye'de de aynı şekilde davranın.
HESABINIZA SUÇ İŞLEMİŞLERSE NE OLACAK?
Diyelim ki size twetter üzerinden başınıza bir bela gelmiş. Sizin adınıza bir hesap açılmış ve bu hesaplardan akla hayale gelmedik hakaretler yapılmış ve suç teşkil edilen birçok mesajlar gönderilmiş. Siz mağdur olmuşsunuz, bundan haberiniz yok. Hakkınızı nasıl arayacaksınız? Polise gideceksiniz, mahkemeye müracaat edeceksiniz. Polis diyecek ki,'o hesap doğru mudur, yanlış mıdır bunu bana bildir'diyecek.
SİBER SALDIRIYA KESİNLİKLE İZİN VERMEYİZ
Biz Twetter'den, facebook'tan, Google'den içeriği istiyoruz. ID'sini istiyoruz. Herkesin hesabının tek tek incelenmesi sözkonusu değildir. Kimse bunu yapamaz. Yapamayan ülkeler interneti kesiyor. Ancak ülke güvenliği tehlikeyse, bir siber saldırısı sözkonusuysa ancak bu düşünülebilir, tedbirini alabilir. Buna izin vermeyiz. Bu işin siber güvenlik tarafı.
SOSYAL MEDYA SUÇ İŞLEME ALANI DEĞİLDİR
Sosyal medya tarafında da altını çiziyorum özgürlükler, insanların kendilerini ifade etmelerine sonuna kadar sınırsız özgürlük ama eğer bu alan suç işleme, insanları mağdur etmek, toplumsal düeni bozmak amacıyla kullanılıyorsa, ırkçılık, nefret ve şiddet söylemi amacıyla kullanılıyorsa buna müsaade etmeyiz. Aksi takdirde vatandaşın hakkını hukukunu koruyamayan yönetim duruma düşeriz.
FACEBOOKLA YAPILAN İŞBİRLİĞİ SAPTIRILDI
Facebook kullanıcı bilgilerini paylaşıyoruz şiklende bir algı oluştu biz onun için bu açıklamayı yaptık diyorlar. Benim söylediğim bizimle işbirliği yapıyor dedim. İşbirliği adli makamlarla, kolluk kuvvetleriyle, kişi mağduriyeti, suç işlenmesi durumlarına karşı işbirliği yapıyor. Yoksa kişilerin bilgilerini paylaşmıyor. Bir olay vuku bulduğunda bunu yapıyor. Mesela çocuk pornografisi gibi konular olduğu zaman bunlarla ilgili yapılıyor
TWITTER OFİS AÇIP VERGİSİNİ VERMELİDİR
Twetter daha yeni, onların da bunu yapacağını düşünüyorum. Milyonlarca insan bu mecrayı kullanıyorsa. Burada az da olsa suç olabilecek şeyler olursa bunların çözümünün bulunması lazım. Biz Tweetter'a'gelin Türkiye'de ofis açın'diyoruz. Türkiye'den milyonlarca dolar para kazanıyorlar, nereden reklamlardan. Ama Türkiye'ye kuruş vergi ödemiyorlar.
İŞBİRLİĞİ YAPMAMANIN İZAHI OLMALIDIR
Bunlar dünyada gelişmiş bütün ülkelerde işbirliği yapmıyorlar. Türkiye'de işbirliği yapmamanın bir izahı olması lazım. Endişeleri varsa endişelerini giderecek her türlü çalışmayı, desteği biz veririz. Bu ülkeyi üçüncü sınıf bir ülke gibi görmek hoyratlığına hiç kimse müsaade etmez. Bize herhangi bir gerekçe göstermediler. Biz arkadaşlarımızı gönderdik. Bu görüşmeler yapıldı. Bizim açıklamamızın ne anlama geldiği onlara söylendi. Endişeler giderildi.
TWITTER İŞBİRLİĞİ YAPMAYACAĞIM DEMEDİ
Tweetter işbirliği yapmayacağım demiyor ama işbirliğinin sınırları ne olacak? Keyfi uygulama olacak mı? Böyle bir şey isteyemeyiz. Hukuk devletinde neyin suç olduğu, neyin olmadığı belli. Evrensel hukukun normlarına uygun olması lazım. Ülke içindeki suçları her türlü yorumlayabilirsiniz. Ama ırkçılık bütün dünyada suçtur. Bu alandaki mesajları mutlaka suç olarak kabul edip makamlarla işbirliği yapılmalı.
TÜRKİYE'DE 1 KURUŞ VERGİ VERMİYORLAR
Bazı suç tanımlarında arkadaşlarımız oturup konuşacak, o tasnifi yapacaklardır. İletişim Anayasa'nın 22. maddesiyle teminat altındadır. Biz ülkemizin 3. dünya ülkesi kabul edilmesine razı değiliz. Gelsinler burada ofis açsınlar, vergi versinler. Onlar İrlanda'dan fatura kesiyor 1 kuruş buraya vergi vermiyor. Vergilerini versinler, suç varsa evrensel suçları işlemeye yönelik faaliyetler varsa gerekeni yapın diyoruz.
SOSYAL MEDYA SORUMSUZ MEDYA DEĞİLDİR
Sosyal medya sorumsuz medya değildir. Sosyal medya kendi etiğini oluşturacaktır. Yasaklarla bu işle mücadele edilmez. Özetle diyorum ki, sanal dünya yalan dünya değildir. Bütün insanlığın kaynaşacağı, biraraya geleceği çok güzel bir alandır. Yeter ki bu alanı düzgün ve tertemiz kullanalım.
GELENEKSEL ANA AKIM MEDYA SINIFTA KALDI
Geleneksel, ana akım medya sosyal medya yanında yaya kaldı. Sizin çalışma formatınız belli, belirli saatlerde derlenen haberleri vatandaşla paylaşıyorsunu. Ama sosyal medya anlık paylaşıyor. Sizin gündeme getirdiğiniz haber eskiyor. Sizin grubunuz sosyal medya tarafı, internet tarafı bu yarışın dışında kalmadı. Mazhar Bey, eğer olaylara Fransız kalırsanız, işinizi de kaybedebilirsiniz.
YAVUZ SULTAN SELİM İSMİ DEĞİŞMEYECEKTİR
Köprünün adı kondu. Bu konuda ben daha önce açıklama yaptım. Şunu iyi bilmemiz lazım. Burada Alevi kökenli kardeşlerimizin bu isim üzerinden bir şekilde provoke edildiğini düşünüyorum. Yavuz Sultan Selim ilk defa mı biraraya geliyor. Birçok dokunun adı, İstanbul'daki semtin adı Yavuz Sultan Selim. Bu olay üzerine ben tarihçilere araştırma yaptırdım. Prof. Dr. Feridun Emecen bu konu hakkında kitap yazmış. Osmanlı arşivlerini taramış sistematik Alevi katliamının bir yalan olduğunu belgelerle ortaya koymuş.
ALGIYI DÜZELTMEK GERÇEĞİ ANLATMAKTAN ZOR
Böyle bir algı olabilri. Algıyla gerçekler herzaman örtüşmeyebilir. Algıyı düzeltmek gerçeği anlatmaktan daha zordur. Bizim bu saatten sonra o onu yaptı, buna misilleme yapalım bu ülkeyi birleştirmez, ayrıştırır. Ülkeyi ayrıştıran konulara çok fazla yoğunlaşmamız lazım. Kalkar bir başka sultan hakkında başka bir etnik grup'o da şunu yapmıştır'der. Bunun sonu yok. Empati yapacağız, birbirimizi seveceğiz.
HACIBEKTAŞ DA KONABİLİR PİR SULTAN DA
Hacıbektaş Veli, Pir Sultan adını koyarız. Şah İsmail de Türk'tür, Yavuz Selim de. Bunların arasındaki sorun tamamen saltanat kavgasıdır. İki tane padişah meydan savaşında biraraya gelmiş bir sürü insan hayatını kaybetmiştir. Şah İsmail de bizim, Yavuz Sultan Selim de bizim. Osmanlı İmparatorluğu Yavuz Sultan Selim zamanında topraklarını büyütmüş. Halifelik Mısır'dan, Memluklular'dan Osmanlı'lara geçmiş. Böylesine önemli bir padişahımız. Bizim her zaman birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var.
HAYDARPAŞA PROJESİ İPTAL EDİLMEYECEK
Haydarpaşa projesi için 2006'dan beri uzun ve ince bir yol izliyoruz. Bütün kurumlara teker teker gittik. Tarih, koruma kurulları, belediyeler, Üsküdar, Kadıköy belediyeleri. Bu projenin 8 sene hazırlığını yaptık. Bunların hepsi kamuoyunda tartışıldı ve bir uzlaşma sağlandı. Taksim olayları oldu hava değişti bu projeyi de iptal edilsin diye bir şey yok. Haydarpaşa Garı, İstanbul Anadolu yakasının hatta Türkiye'nin alamet-i farikasıdır.
ASLINA UYGUN YAPMAK BOYNUMUZA BORÇ
Haydarpaşa Garı'nı aslına uygun restore etmek bizim boynumuzun borcudur. O alan yeniden düzenlenecek ve İstanbul'a kazandırılacak. İşi başka yerlere çekmenin alemi yok. Hizmet yapılmasın ki, vatandaşı'bunları niye seçelim'noktasına getirmek için sistematik gayretler var. Biz buna rağmen Türkiye'de destanlar yazdık. Havacılıkta, iletişimde geldiğimiz nokta ortada. Türkiye'yi hızlı trenle tanıştıran biziz. Bugün Avrupa'nın 6, dünyanın 8 ülke arasına ülkemizi soktuk.
HERŞEYİ TARTIŞIRSAK İŞ YAPAMAYIZ Kİ
Herşeyi halka soralım ama herşeyi sorup tartışmakla vakit geçirirsek hizmetler ne olacak? 8 senedir bu projeyi konuşuyoruz. 8 senedir sormakla meşgulüz. Bir 8 sene daha mı tartışalım. Eğer hep tartışsaydık, hiçbir şey yapılamazdık. İnsanlar 8 saatte İstanbul'dan İzmit'e gidemezdi. Havaalanından uçamazlardı. Biz de çevreciyiz, biz de yeşili seviyoruz. Yaptığımız 16 bin 500 km. bölünmüş yolun etrafına 23,5 milyon ağaç diktik. Türkiye'nin ormanları azalmadı arttı.
GEZİ PARKI'NDAN ÇIKARDIĞIMIZ DERSLER
Ormanların içerisinde gökdelenler yapılırken, üniversiteler yapılırken bu insanlar neredeydi onu merak ediyorum. Bizim amacımız ülkemizin geleceği, halkımızın refahı ve mutluluğu için çalışmak, çabalamak ve üretmektir. Ne yazık ki, Gezi Parkı çok masum bir şeydi ama provoke edenler oldu. İktidarı sandıkta değil sokakta elde edeceklerini zannedenler bu sefer de havasını aldı. Ama bizim de aldığımız dersler var. Gençlerle daha fazla haşır neşir olmamız gerektiğini, işlerimizin yoğunluğundan onları ihmal etmememiz gerektiğini düşündük. Sosyal medyayı biz de yoğun kullanacağız. Sosyal medyada erişim sonuna kadar açılacak, bundan herkes emin olabilir.
NEŞTER ŞİFA DA OLABİLİR CİNAYET SEBEBİ DE
Sosyal medya taraflı bir mecra değildir. İyi de değildir kötü de değildir. Sadece haberleşme için kullanılan bir araç, bir altyapı, bir mecra. Dolayısıyla mektup neyse, telgraf, telefon neyse günümüzün bu çağın en hızlı, en kısa sürede en fazla sürede insana erişmeyi sağlayan modern bir haberleşme sistemi. Olaylarda sosyal medyanın kendi başına bir kusuru yok. Sorun bunun nasıl kullanıldığında başlıyor. Bir ilacı tedavi için de kullanabilrseniz, fazla alırsanız hayatınızı kaybedersiniz. Bir neşter doktorun elinde şifadır, kötü niyetli kimsenin elinde cinayet aracıdır.
GERÇEKTE SUÇ NE İSE SOSYAL MEDYADA DA O
Başbakanımızın dediği açık. Baş belası olmasının arkasındaki sebep, bu mecrayı suç unsuru olarak kullanmak, ırkçılık yapmak, insanları isyana teşvik etmek. Ulusal ve uluslararası düzeyde suç olabilecek konuları biz sosyal medya üzerinden yaymaya çalışırsak toplumun huzuru, ülkenin düzeni ve dirliği bozulur. Mağdur olan onbinlerce insan meydana gelir. Söylenen şey sosyal medya çok iyi bir mecradır ama bunun suç aracına dönüştürülmemesi lazım. Dünyada genel kural, gerçek hayatta suç neyse sanal dünyada da o aynı şey suçtur. Genel ve evrensel kabul bud ur.
SOSYAL MEDYADA GÜZEL MESAJLAR DA VERİLDİ
5 sene önce sosyal medya yoktu. Dolayısıyla suç ve suçlularla mücadele çok daha kolaydır. Dolayısıyla suç çok anonim bir şey. Sosyal medyada herkes haber veriyor, herkes haber alıyor. Sosyal medyanın ulaştığı kişi sayısı televizyonun ulaştığı kişi sayısından çok daha fazla. İlk mesaj bin kişiye gidiyor bunlar tekrarlana tekrarlana katlanıyor. Haber kısa sürede bütün toplum kesimlerine yayılmış oluyor. Biz Taksim olaylarında bir şey gördük,sosyal medyada güzel mesajlar da vardı.
ESKİ FOTOĞRAFLARI YENİYMİŞ GİBİ PAYLAŞTILAR
Çevre sorunları, demokratik hakların kullanılması, bunların hepsi çok güzel şeyler. Ama kötü şeyler de oldu. Sahte hesaplarla insanların mağdur edilmesi. Diyarbakır'da çok eskiden bir cenazede çekilen fotoğrafı Taksim meydanında yaralanan insanlar olarak gösterilebildi. Avrasya Olimpiyatları'nda köprü geçişini,'protestocular köprüden geçiyor'gibi gösterildi. Birçok ünlü insanın adına sahte hesaplar açıldı. Onların adına suç teşkil edilebilecek açıklamalar yapıldı ve siz hakkınızı arayamadınız.
SANAL ALEMDE AVRUPA'NIN BEŞİNCİ ÜLKESİYİZ
Sosyal medya ve genel anlamda sanal alemde iletişimi Afrika seviyesinden Avrupa'da ilk 5 ülke aşamasına getirdik. Bugün Türkiye'nin her tarafında aynı kalitede internet erişimi var 20 milyondan fazla abonemiz var. Bu kadar geniş imkanları halkımıza sunup, bilitişim otoyolları ile ülkeyi donatan hükümet herhalede bu özgürlük alanını kısıtlamayı en son düşünecek insanlardır. Ama dünyanın başa çıkamadığı yeni sorun alanları var.
ZARARLI İÇERİKLERDE ZORLAMA OLMAYACAK
Gerçek hayatta ne suçsa sanal alemde de o suçtur. Buna göre işlem yapılıyor. İki türlü uygulamalar var. Bir tanesi zararlı içerikler, ikincisi de hukuka aykırı içerikler. Zararlı içerikler için yasal düzünlemeye ihtiyaç var. Bunu kullanıcılar, sivil toplum kuruluşları ve toplum kendi etik değerlerini oluşturarak kuracak. Güvenli internet profili için yazılım yapıldı, anne ve babalar bu profile girip o şekilde devam edebilirler. Burada bir zorlama yok.
İNTERNETİ YASAKLAMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR
Asıl zor olan mücadelede hukuki olmayan içerikler, yani suç teşkil eden içerikler. Mesela A ülkesinde suç olan bizde olmuyor. Bizde suç olan Almanya'da olmuyor. O zaman mücadele zor oluyor. Bu konuda uluslararası işbirliği yapmak lazım. Bir ülke kanunu uygulayarak bunu yasaklayacağız demenin zaten hukuken de, teknik olarak da imkanı yok. İnterneti yasaklamanın tek yolu var kapatmak. Bunu yapan ülkeler de var ama biz bu ülkelerden değiliz. Açık ve demokratik bir ülkeyiz.
GEZİ OLAYLARINDA 33 MİLYON MESAJ YAYILDI
Taksim olaylarında 33 milyon mesaj gönderildi. Kapalı bir ülkede bu nasıl mümkün olabilirdi? Bizim uluslararası işbirliğinden kastımız ülkelerin birbirine adli yardım anlaşması kapsamında beraber çalışmaları. Şu anda elimizde olan tek uluslararası anlaşma Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi'dir. 47 ülke bunu kabul etti biz de imzaladık. Bu hafta içerisinde muhtemelen Meclis onayından geçireceğiz.
ABD'DE NASILSA TÜRKİYE'DE DE AYNI OLUN
Sosyal paylaşım siteleri veya hizmet sağlayıcılar, Google, Facebook, Twitter'den istediğimiz şudur: Başka ülkelerde ne yapıyorsanız Türkiye'de de onu yapın. ABD'de nasıl davranıyorsanız, Almanya'da nasıl davranıyorsanız Türkiye'de de aynı şekilde davranın.
HESABINIZA SUÇ İŞLEMİŞLERSE NE OLACAK?
Diyelim ki size twetter üzerinden başınıza bir bela gelmiş. Sizin adınıza bir hesap açılmış ve bu hesaplardan akla hayale gelmedik hakaretler yapılmış ve suç teşkil edilen birçok mesajlar gönderilmiş. Siz mağdur olmuşsunuz, bundan haberiniz yok. Hakkınızı nasıl arayacaksınız? Polise gideceksiniz, mahkemeye müracaat edeceksiniz. Polis diyecek ki,'o hesap doğru mudur, yanlış mıdır bunu bana bildir'diyecek.
SİBER SALDIRIYA KESİNLİKLE İZİN VERMEYİZ
Biz Twetter'den, facebook'tan, Google'den içeriği istiyoruz. ID'sini istiyoruz. Herkesin hesabının tek tek incelenmesi sözkonusu değildir. Kimse bunu yapamaz. Yapamayan ülkeler interneti kesiyor. Ancak ülke güvenliği tehlikeyse, bir siber saldırısı sözkonusuysa ancak bu düşünülebilir, tedbirini alabilir. Buna izin vermeyiz. Bu işin siber güvenlik tarafı.
SOSYAL MEDYA SUÇ İŞLEME ALANI DEĞİLDİR
Sosyal medya tarafında da altını çiziyorum özgürlükler, insanların kendilerini ifade etmelerine sonuna kadar sınırsız özgürlük ama eğer bu alan suç işleme, insanları mağdur etmek, toplumsal düeni bozmak amacıyla kullanılıyorsa, ırkçılık, nefret ve şiddet söylemi amacıyla kullanılıyorsa buna müsaade etmeyiz. Aksi takdirde vatandaşın hakkını hukukunu koruyamayan yönetim duruma düşeriz.
FACEBOOKLA YAPILAN İŞBİRLİĞİ SAPTIRILDI
Facebook kullanıcı bilgilerini paylaşıyoruz şiklende bir algı oluştu biz onun için bu açıklamayı yaptık diyorlar. Benim söylediğim bizimle işbirliği yapıyor dedim. İşbirliği adli makamlarla, kolluk kuvvetleriyle, kişi mağduriyeti, suç işlenmesi durumlarına karşı işbirliği yapıyor. Yoksa kişilerin bilgilerini paylaşmıyor. Bir olay vuku bulduğunda bunu yapıyor. Mesela çocuk pornografisi gibi konular olduğu zaman bunlarla ilgili yapılıyor
TWITTER OFİS AÇIP VERGİSİNİ VERMELİDİR
Twetter daha yeni, onların da bunu yapacağını düşünüyorum. Milyonlarca insan bu mecrayı kullanıyorsa. Burada az da olsa suç olabilecek şeyler olursa bunların çözümünün bulunması lazım. Biz Tweetter'a'gelin Türkiye'de ofis açın'diyoruz. Türkiye'den milyonlarca dolar para kazanıyorlar, nereden reklamlardan. Ama Türkiye'ye kuruş vergi ödemiyorlar.
İŞBİRLİĞİ YAPMAMANIN İZAHI OLMALIDIR
Bunlar dünyada gelişmiş bütün ülkelerde işbirliği yapmıyorlar. Türkiye'de işbirliği yapmamanın bir izahı olması lazım. Endişeleri varsa endişelerini giderecek her türlü çalışmayı, desteği biz veririz. Bu ülkeyi üçüncü sınıf bir ülke gibi görmek hoyratlığına hiç kimse müsaade etmez. Bize herhangi bir gerekçe göstermediler. Biz arkadaşlarımızı gönderdik. Bu görüşmeler yapıldı. Bizim açıklamamızın ne anlama geldiği onlara söylendi. Endişeler giderildi.
TWITTER İŞBİRLİĞİ YAPMAYACAĞIM DEMEDİ
Tweetter işbirliği yapmayacağım demiyor ama işbirliğinin sınırları ne olacak? Keyfi uygulama olacak mı? Böyle bir şey isteyemeyiz. Hukuk devletinde neyin suç olduğu, neyin olmadığı belli. Evrensel hukukun normlarına uygun olması lazım. Ülke içindeki suçları her türlü yorumlayabilirsiniz. Ama ırkçılık bütün dünyada suçtur. Bu alandaki mesajları mutlaka suç olarak kabul edip makamlarla işbirliği yapılmalı.
TÜRKİYE'DE 1 KURUŞ VERGİ VERMİYORLAR
Bazı suç tanımlarında arkadaşlarımız oturup konuşacak, o tasnifi yapacaklardır. İletişim Anayasa'nın 22. maddesiyle teminat altındadır. Biz ülkemizin 3. dünya ülkesi kabul edilmesine razı değiliz. Gelsinler burada ofis açsınlar, vergi versinler. Onlar İrlanda'dan fatura kesiyor 1 kuruş buraya vergi vermiyor. Vergilerini versinler, suç varsa evrensel suçları işlemeye yönelik faaliyetler varsa gerekeni yapın diyoruz.
SOSYAL MEDYA SORUMSUZ MEDYA DEĞİLDİR
Sosyal medya sorumsuz medya değildir. Sosyal medya kendi etiğini oluşturacaktır. Yasaklarla bu işle mücadele edilmez. Özetle diyorum ki, sanal dünya yalan dünya değildir. Bütün insanlığın kaynaşacağı, biraraya geleceği çok güzel bir alandır. Yeter ki bu alanı düzgün ve tertemiz kullanalım.
GELENEKSEL ANA AKIM MEDYA SINIFTA KALDI
Geleneksel, ana akım medya sosyal medya yanında yaya kaldı. Sizin çalışma formatınız belli, belirli saatlerde derlenen haberleri vatandaşla paylaşıyorsunu. Ama sosyal medya anlık paylaşıyor. Sizin gündeme getirdiğiniz haber eskiyor. Sizin grubunuz sosyal medya tarafı, internet tarafı bu yarışın dışında kalmadı. Mazhar Bey, eğer olaylara Fransız kalırsanız, işinizi de kaybedebilirsiniz.
YAVUZ SULTAN SELİM İSMİ DEĞİŞMEYECEKTİR
Köprünün adı kondu. Bu konuda ben daha önce açıklama yaptım. Şunu iyi bilmemiz lazım. Burada Alevi kökenli kardeşlerimizin bu isim üzerinden bir şekilde provoke edildiğini düşünüyorum. Yavuz Sultan Selim ilk defa mı biraraya geliyor. Birçok dokunun adı, İstanbul'daki semtin adı Yavuz Sultan Selim. Bu olay üzerine ben tarihçilere araştırma yaptırdım. Prof. Dr. Feridun Emecen bu konu hakkında kitap yazmış. Osmanlı arşivlerini taramış sistematik Alevi katliamının bir yalan olduğunu belgelerle ortaya koymuş.
ALGIYI DÜZELTMEK GERÇEĞİ ANLATMAKTAN ZOR
Böyle bir algı olabilri. Algıyla gerçekler herzaman örtüşmeyebilir. Algıyı düzeltmek gerçeği anlatmaktan daha zordur. Bizim bu saatten sonra o onu yaptı, buna misilleme yapalım bu ülkeyi birleştirmez, ayrıştırır. Ülkeyi ayrıştıran konulara çok fazla yoğunlaşmamız lazım. Kalkar bir başka sultan hakkında başka bir etnik grup'o da şunu yapmıştır'der. Bunun sonu yok. Empati yapacağız, birbirimizi seveceğiz.
HACIBEKTAŞ DA KONABİLİR PİR SULTAN DA
Hacıbektaş Veli, Pir Sultan adını koyarız. Şah İsmail de Türk'tür, Yavuz Selim de. Bunların arasındaki sorun tamamen saltanat kavgasıdır. İki tane padişah meydan savaşında biraraya gelmiş bir sürü insan hayatını kaybetmiştir. Şah İsmail de bizim, Yavuz Sultan Selim de bizim. Osmanlı İmparatorluğu Yavuz Sultan Selim zamanında topraklarını büyütmüş. Halifelik Mısır'dan, Memluklular'dan Osmanlı'lara geçmiş. Böylesine önemli bir padişahımız. Bizim her zaman birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var.
HAYDARPAŞA PROJESİ İPTAL EDİLMEYECEK
Haydarpaşa projesi için 2006'dan beri uzun ve ince bir yol izliyoruz. Bütün kurumlara teker teker gittik. Tarih, koruma kurulları, belediyeler, Üsküdar, Kadıköy belediyeleri. Bu projenin 8 sene hazırlığını yaptık. Bunların hepsi kamuoyunda tartışıldı ve bir uzlaşma sağlandı. Taksim olayları oldu hava değişti bu projeyi de iptal edilsin diye bir şey yok. Haydarpaşa Garı, İstanbul Anadolu yakasının hatta Türkiye'nin alamet-i farikasıdır.
ASLINA UYGUN YAPMAK BOYNUMUZA BORÇ
Haydarpaşa Garı'nı aslına uygun restore etmek bizim boynumuzun borcudur. O alan yeniden düzenlenecek ve İstanbul'a kazandırılacak. İşi başka yerlere çekmenin alemi yok. Hizmet yapılmasın ki, vatandaşı'bunları niye seçelim'noktasına getirmek için sistematik gayretler var. Biz buna rağmen Türkiye'de destanlar yazdık. Havacılıkta, iletişimde geldiğimiz nokta ortada. Türkiye'yi hızlı trenle tanıştıran biziz. Bugün Avrupa'nın 6, dünyanın 8 ülke arasına ülkemizi soktuk.
HERŞEYİ TARTIŞIRSAK İŞ YAPAMAYIZ Kİ
Herşeyi halka soralım ama herşeyi sorup tartışmakla vakit geçirirsek hizmetler ne olacak? 8 senedir bu projeyi konuşuyoruz. 8 senedir sormakla meşgulüz. Bir 8 sene daha mı tartışalım. Eğer hep tartışsaydık, hiçbir şey yapılamazdık. İnsanlar 8 saatte İstanbul'dan İzmit'e gidemezdi. Havaalanından uçamazlardı. Biz de çevreciyiz, biz de yeşili seviyoruz. Yaptığımız 16 bin 500 km. bölünmüş yolun etrafına 23,5 milyon ağaç diktik. Türkiye'nin ormanları azalmadı arttı.
GEZİ PARKI'NDAN ÇIKARDIĞIMIZ DERSLER
Ormanların içerisinde gökdelenler yapılırken, üniversiteler yapılırken bu insanlar neredeydi onu merak ediyorum. Bizim amacımız ülkemizin geleceği, halkımızın refahı ve mutluluğu için çalışmak, çabalamak ve üretmektir. Ne yazık ki, Gezi Parkı çok masum bir şeydi ama provoke edenler oldu. İktidarı sandıkta değil sokakta elde edeceklerini zannedenler bu sefer de havasını aldı. Ama bizim de aldığımız dersler var. Gençlerle daha fazla haşır neşir olmamız gerektiğini, işlerimizin yoğunluğundan onları ihmal etmememiz gerektiğini düşündük. Sosyal medyayı biz de yoğun kullanacağız. Sosyal medyada erişim sonuna kadar açılacak, bundan herkes emin olabilir.