Kgd’den Bila’ya Fotoğraf Sürprizi

Bülent Ecevit Üniversitesi’nin (BEÜ) “Kampüste Bahar/2013” etkinlikleri kapsamında Zonguldak’a gelen Milliyet Gazetesi Yazarı ve Ankara Temsilcisi Gazeteci Fikret Bila, gazetecilik ilkeleri hakkında bilgi ve deneyimlerini paylaştı.

Kgd’den Bila’ya Fotoğraf Sürprizi
BEÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Haluk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, dekanlar, akademik ve idari personeli, öğrenciler, Karaelmas Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti İl Temsilcisi Osman Sav ve Zonguldak halkının katılımı ile gerçekleşen “Gazetecilik İlkeleri” konulu söyleşi, Merkez Kampüs Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlendi.

Fikret Bila, söyleşinin başlangıcında doğduğu şehir olan Zonguldak’ta ve Bülent Ecevit Üniversitesi’nde olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek şunları söyledi: “Zonguldak’a her geldiğimde çok duygulanıyorum. Burası benim doğduğum, büyüdüğüm, gazeteciliğe ilk adım attığım şehir. Bu yüzden Zonguldak’ın benim için anlamı büyüktür. Ben Mehmet Çelikel Lisesi mezunuyum. Gazeteciliğe de lise yıllarında, Çelikel’in duvar gazetesinde başladım. Yerel gazetelerde bazı yazılar yazdım. Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde okurken de devam ettim gazetelerde ve dergilerde yazılar yazmaya. Neden gazetecilik? ‘Oku, araştır, öğren, yaz, paylaş’ ilkesi dünyada iki meslekte vardır; biri akademisyenlik, diğeri gazeteciliktir. Ben gazeteciliği tercih ettim.”
Gazeteciliğin ve haberin temel ilkeleri ile yeni medya algısı hakkında bilgi veren Bila, dijital medyanın bilgiye ulaşmada hızı arttırdığını, ancak sunduğu bilginin yetersiz olduğunu söyledi.

Haberciliğe nasıl baktıklarını ve algıladıkları hakkında ön bilgi veren Bila, aykırı olayların haber değerinin yüksek olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Eğer bir olay aykırı olaysa, hayatın normal akışına ters ise, onun haber değeri diğerlerinden yüksek olur. Dünyanın birçok yerinde binlerce uçak kalkıyor, gidiyor ve ulaşıyor. Bunun haber değeri çok azdır ve neredeyse hiç yoktur. Ama düşen uçağın haber değeri çok yüksektir. O yüzden biz bir olaya bakarken, ‘aykırılık var mı?’ diye bakarız. Gazetecinin sorumluluğu, gördüğü gerçeği yansıtmaktır. Eğer gördüğü şeyin arkasında başka bir şey varsa, ona ulaşabiliyorsa, o daha iyidir. Gerçeği yansıtma sorumluluğumuz var.”
Gazeteciliğin temas ve mesafe mesleği olduğunu belirten Bila, farklı kesimlerle sürekli görüşebilmesinin ve haber kaynaklarına kolay ulaşabilmenin sırrının, karşılıklı güven ilişkisi olduğunu söyledi.

Bir öğrencinin, “Gelen hükümetlerin, patronların gazetecilere baskı uyguladığı ve istediklerini yazamadıklarını, istediklerini programlarına dökemedikleri konuşuluyor. Siz bununla karşı karşıya kaldınız mı, kaldıysanız nasıl bir duruş sergilediniz? Türkiye’de tutuklu gazeteciler, düşünürler var. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Siz de bir gazeteci olarak bir gün tutuklanabileceğinizi, görüşlerinizden dolayı bir gün yara alabileceğinizi düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Bila şunları söyledi:
“Gazeteciliğin güç merkezleri tarafından baskı altına alınması 1980’den sonra meydana gelmiştir. Bunun en öndeki nedeni basın sermayesinin yapısındaki değişikliktir. 1980 öncesinde Türkiye’de küçük sermayelerle çalışan, rekabet ön planda, çok sayıda gazete daha küçük gazetelere sahipti. Gazete sahipleri aynı zamanda emekleri ile gazetecilik yapan insanlardı. 1980 sonrasında sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada basın sektöründe büyük sermaye dediğimiz holding tipi kurumlar girmiştir. Basın, o holdinglerin çalışma alanlarından biri haline gelmiştir. O güç merkezleri basın yoluyla etkili olmaya çalışmıştır. Bunun nedeni Türkiye’nin çok merkezi bir yapıya sahip olmasıdır. Yazı işleri ile holding yönetimi arasında olması gereken duvar henüz yok. İhtiyacımız olan budur. Arada bir duvar olmadığı için de bağlı olduğunuz holdingin hükümetlerden beklediği çıkarlara göre hükümetin yaptığı baskıya göre davranma gibi bir sıkıntısı var. Bu değişik dönemlerde yaşandı. Buna karşılık gazetecilerin yapabileceği ne var diye soracak olursanız, buna bireysel direnme olarak karşı çıkmak mümkündür. Toplumdaki yeriniz, gazeteye katkınız, tiraja katkınız gibi bir takım özellikler varsa size tahammülleri olur. Ama en sağlıklı yönü bütün sektörlerde olduğu gibi sendikalaşmaktır. Çalışanın haklarını güvence altına almaktır. Değişik haberler yüzünden ben de baskı gördüm. Şu an tutuklu gazeteciler var, meslektaşlarım var. Beraber uzun yıllar çalıştığımız Mustafa Balbay gibi… Benim başıma da gelebilirdi. Ben de Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandım. 12,5 yıl hapis cezasıyla mahkeme önüne çıktım. Beraat ettim.”
İmralı görüşmelerine ait notların Milliyet Gazetesi’nde yayınlanmasının ardından Başyazar Hasan Cemal’in ayrılmasıyla ilgili sorulara da yanıt veren Bila, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın isim vermeden kendilerini hedef aldığını, ancak Cemal’in yazılarına son verilmesi yönünde bir talebi olup-olmadığı konusunda bir bilgisi olmadığını söyledi.

Cemal’in bu süreçte yazılarına ara verdiğini belirten Bila, döndükten sonra kaleme aldığı yazısında gerek hükümete, gerekse gazete patronlarını hedef alan yazısının yayınlanmadığını, gazete sahibi ile Hasan Cemal arasındaki iplerin bu yazının ardından tamamen koptuğunu söyledi.

BEÜ’DEN TEŞEKKÜR, KGD’DEN FOTOĞRAF
Bila, yaklaşık 1,5 saat süren program boyunca gelen tüm sorulara içtenlikle yanıt verirken, katılımcılara teşekkür etti. Rektör Yardımcısı Prof Dr. Haluk Güven, Bila’ya katılımların ve paylaşımlarından ötürü teşekkür plaketi verdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Zonguldak Temsilcisi ve Karaelmas Gazeteciler Derneği Başkanı Osman Sav ile Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Öksüz de, Bila’ya, geçtiğimiz aylarda konuk oldukları Karaelmas Gazeteciler Derneği’nde çekilen iki adet fotoğrafını hediye ettiler. Bila’nın Üzülmez İlkokulu’ndan okul arkadaşları da söyleşiye katılanlar arasındaydı. Okul arkadaşlarıyla hasret gideren Bila, daha sonra Rektör Mahmut Özer’i ziyaret etti.
Kaynak: İHA