Washington’dan Rum Kesimine Mesaj: “kıbrıs Sorununa Katkıda Bulunmaya Hazırız”
Güney Kıbrıs gazetelerinden Fileleftheros, elde ettiği bilgilere dayanarak, ABD’nin Rum Kesimi’ne, Güney Kıbrıs’taki büyükelçiliği vasıtasıyla, Kıbrıs sorununa katkıda bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğini yazdı.
Gazete, ABD’nin, Dışişleri Bakanı John Kerry vasıtasıyla, Kıbrıs sorununa müdahil olmasının beklendiği haber verdi.
Haberi; “ABD Kerry’nin Katılımıyla Oyunda. Washington’dan Lefkoşa’ya Kıbrıs Sorununda Yüksek Düzeyde Yeniden Harekete Geçme Konusunda Mesaj” başlıklarıyla yayımlayan gazete bu katılımın beyanat niteliğinde ve Rum kesimine sıklıkla verilen güvenceler çerçevesinde olmadığının görüldüğünü kaydeden gazete, bunun Amerikalıların Kıbrıs sorununa yüksek bir düzeyde dönüş yapacaklarına dair bir mesaj teşkil ettiğini ileri sürdü. Bu hareketin bölgedeki kulis faaliyetleri ve Amerika’nın Türkiye ile İsrail’in yeniden yakınlaşmasındaki arabuluculuğu ile alakasız olduğunun düşünülmemesi gerektiğini anlatan gazete, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin bu çerçevede bölgeye gidip geldiğini, aynı zamanda ABD Başkanı Barack Obama’nın da konuya müdahalede bulunduğunu anımsattı.
Gazeteye göre, Washington’daki “Amerikalı bir diplomatik kaynak”, ABD’nin, Kıbrıs sorununda anlaşmaya varılması için, uluslararası unsurun büyük bir çaba daha göstermesi gerektiği şeklinde düşündüğüne işaret etti. Bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmekte olan “diplomatik bir kaynağın”, Amerikalıların, bölgedeki problemleri ve anlaşmazlıkları “bir paket olarak” ele aldığını, bunun için bu sorunların çözülmesinin teşvik edilmesine çalışılacağını kaydeden gazete, bunun doğal gaz ve bundan faydalanılmasıyla bağlantılı bir şekilde işlev görebileceğini belirtti.
Problemlerin çözümünün, güçlü devletlerin mevcudiyetinde, Kıbrıs gibi küçük ülkelere çok da olanak tanımadığı yorumunda bulunan gazete, Rum kesiminin şu an ciddi ekonomik problemlerle uğraşmakta olduğuna dikkati çekti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, büyük olasılıkla önümüzdeki salı günü, Brüksel’de gerçekleştirilecek olan NATO toplantısında Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos ile bir araya geleceğini haber veren gazete, Kıbrıs sorununun da görüşme gündeminde olacağına dair bilgiler bulunduğunu ekledi. Sahnenin yavaş yavaş şekillenmekte olduğunu yazan gazete, Kıbrıs sorununun önemli oyunculardan olan İngilizlerin Kıbrıs sorunuyla ilgili inisiyatiflerin patentine sahip olduklarını, Amerikalıların da uzun bir süreden sonra yeniden harekete geçmekte olduklarını ifade etti.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in taktiğini değiştirmesinin de tesadüf olarak düşünülmemesi yorumunda bulunan gazete, bu hafta Lefkoşa-Atina-Ankara üçgeninde temaslarda bulunacak olan Downer’in, doğrudan müzakereler sürecinin başlama zamanıyla ilgili bir taahhüt elde etmeye çalışacağını anlattı.
Downer’in temel bir meselede ısrarcı olacağını kaydeden gazete, bunun, “ne zaman gerçekleşeceğinden bağımsız olarak, Kıbrıs sorunundaki yeni sürecin başlangıç zamanının şimdiden kararlaştırılması şeklinde olduğunu” bildirdi. BM’nin amacının müzakerelerin sonbaharda başlaması olduğunu kaydeden gazete, o zamana kadar Downer’in Paskalya’nın akabinde bir kez daha Kıbrıs’a geleceğini ve bu süre içerisinde de Downer’in liderlerle bir akşam yemeğinde bir araya geleceğini öne sürdü. Downer’in, Rum ekonomisinde şekillenmekte olan koşulların değerlendirilmesiyle, müzakerelerin kısa zaman içerisinde başlaması mantığının mümkün olmayacağının farkında olduğunu, bununla birlikte, bu gidişata yönelik olarak baskı yapmakta olduğunu kaydeden gazete, Downer’in yaklaşımının, Kıbrıs sorununda kısa zaman içerisinde bazı hareketler olması gerektiği şeklinde bir yaklaşıma sahip olan Anglo-Amerikan’larınkine yakın olduğunu ekledi.
Downer’in bölgeye yıldırım bir ziyaret yapıp, Ankara, Atina ve Lefkoşa’yı ziyaret edeceğini yazan gazete, elindeki bilgilere dayanarak, Downer’in güven yaratıcı önlemlerin ileriye götürülmesiyle hem fikir olmadığının görüldüğünü, çünkü bunun doğrudan müzakereler sürecinin yerine geçeceğini savunduğunu ekledi.
Downer’in itirazlarının daha çok Maraş konusuyla alakalı olduğunu ileri süren gazete, Rum kesiminin bu konuyu gündeme getirmek istediğini, Türklerin de bunu tartışmak istemediklerini iddia etti..
Kıbrıs sorununda hareketlilik yaşanmasının gerekli olduğunun görüldüğünü kaydeden gazete, Downer’in günlük konuların ele alınması için, düşük seviyedeki önlemlerin görüşülmesini istemesinin ihtimal dahilinde olduğunu ekledi.
“KIBRIS SORUNU BAN İLE BARROSO’NUN GÜNDEMİNDEYDİ”
Gazete yukarıdaki ara başlıkla yayımladığı haberinde ise, BM Genel Sekreteri Ban ile Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, geçtiğimiz pazartesi günü New York’taki BM merkezinde gerçekleştirdikleri görüşmenin gündeminde, Kıbrıs sorununun da bulunduğunu haber verdi.
Gazete, elde ettiği bilgilere dayanarak, genel sekreterin Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşme sırasında Barroso’ya “Kıbrıs sorununun çözümü için bugün var olan olanaklarla ilgili bir soru yönelttiğini” ekledi.
Barroso’nun buna yanıtında “Rum kesiminin karşı karşıya bulunduğu ekonomik kriz ve açıkta bulunan birçok cephe yüzünden, Kıbrıs sorununda gelişmeler yaşanmasının zor olduğunu söylediğinden bahsedildiğini” kaydeden gazete, Barroso’nun, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in çözüm için isteği olduğunu, bununla birlikte şu an ekonominin idare edilmesiyle ilgili çabalara odaklandığını sözlerine eklediğini belirtti.
Elindeki bilgilere dayanarak, BM Genel Sekreteri Ban’ın ise, Kıbrıs sorununun çözümü perspektifleriyle ilgili olarak bugün var olan zorluklar konusunda, Barroso’nun yaklaşımıyla hem fikir olduğunun görüldüğünü kaydeden gazete, Ban’ın Barroso’ya, Kıbrıs sorununda hareketlilik yaşanması gerektiğini söylediğini ekledi.
“BÜYÜK ÇAPLI GÜVEN YARATICI ÖNLEMLERLE YENİDEN BAŞLANGIÇ… KASULİDİS KIBRIS SORUNUNDAKİ STRATEJİYİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ORTAYA SERİYOR”
Politis gazetesi ise yukarıdaki başlıklarla yayımladığı haberinde, uluslararası toplumun Anastasiadis hükümetinin Kıbrıs sorunuyla ilgili talepleri ve stratejisine ilişkin ilk elle tutulur mesajları önümüzdeki günlerde almaya başlayacağını; Rum kesiminin, sürecin tümünün nasıl ilerleyebileceği hususunda, masaya fikirler, öneriler ve düşünceler koyacağını ileri sürdü.
Gazete, elde ettiği bilgilere dayanarak, Rum kesiminin, yeni bir sürecin, müdahil tüm tarafları tek bir gidişata bağlayarak, önceden sağlama alınmış bir dinamikle nasıl başlayabileceğine dair bütünlüklü bir plan üzerinde çalıştığını kaydetti.
Bu stratejinin özünün, iki tarafın da ilk aşamada, geniş çaplı güven yaratıcı önlemleri tartışmayı üstlenerek, esaslı bir müzakereye katılmaya istekli olduklarını ispat etmekle yükümlü oldukları şeklinde olduğunu anlatan gazete, iyi bilgi edinmiş kaynaklardan elde ettiği bilgilere dayanarak, Rum kesiminin güven yaratıcı önlemlerden oluşan somut bir liste hazırladığını iddia etti.
Bahse konu güven yaratıcı önlemler arasında, Maraş’ın açılması, doğrudan ticaret, Türk limanları, Ercan havalimanı aynı zamanda Türkiye’nin müzakere başlıklarının bulunduğunu yazan gazete, bu unsurların geçmişte de, hem perde arkasında, hem de perde önünde rol oynadıkları yorumunda bulundu.
Gösterilen çabalardaki yeni unsurun, güven yaratıcı önlemler ve ilgili önerilerin, uluslararası unsur ile Türkiye’nin bütün bu mantığa sırt çevirme lüksüne sahip olmayacağı ümidi ile ilişkilendirilmesi olduğunu kaydeden gazete, Rum kesiminin inisiyatifinin Kıbrıs sorununun yeni bir şekilde gözden geçirilmesine odaklanacağını; öne çıkan büyük güven yaratıcı önlemler paketinin, Kıbrıs sorununun elle tutulur boyutlarıyla doğrudan alakalı veya bağlantılı olacağını ekledi.
Örneğin, Maraş’ın açılmasıyla ilgili herhangi olası bir görüşmenin, Toprak boyutuna dahil olacağını öne süren gazete, konuya müdahil tarafların da toprak düzenlemelerini masaya koyacaklarını ileri sürdü.
Aynı kaynağa dayanarak, bunların günlük hayatla ilgili güven yaratıcı önlemler olmayacaklarını, geniş çaplı önlemlerden ibaret olacaklarını yineleyen gazete, bunların şu veya bu şekilde sürece ivme kazandıracağını ve otomatik olarak Kıbrıs sorununun boyutlarını veya alt konularını çözeceğini savundu.
Gazete, bu şekilde, Kıbrıs sorununun alternatif bir şekilde tartışılmasının sağlanacağının düşünüldüğünü ekledi.
“KASULİDİS LONDRA İLE SİFTAH YAPIYOR”
Haberini yukarıdaki ara başlıkla yayımlamaya devam eden gazete, yine elindeki bilgilere dayanarak, bu stratejinin veya Rum kesiminin taleplerine dair ilk mesajların, önümüzdeki çarşamba günü, İngiltere’deki Lordlar Kamarası salonunda duyulacağını; Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in, Kıbrıs sorununun bir sonraki faslıyla ilgili olarak konuşma yapmak için buraya davet edildiğini belirtti.
Kasulidis’in, çarşamba günü İngiltere’nin Avrupa Konularından Sorumlu Bakanı David Lidington ile temaslarda bulunacağını, bir gün önce de AB’nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Stefan Fule ve Avrupa Parlamentosu’ndaki Sosyalistlerin Başkanı Hannes Swoboda ile bir araya geleceğini kaydeden gazete, temaslardan ortaya çıkacak ilk mesajların aynı gün kamuoyuna açıklanabileceğini ifade etti.
Rum kesiminin amacının, uluslararası toplumu ardından da Türk tarafını, geniş çaplı güven yaratıcı önlemler paketinin görüşülmesi ve uygulanmasının müzakere sürecinin yeniden başlamasının tek yolunu teşkil ettiğine dair ikna etmek olduğunu vurgulayan gazete, güven yaratıcı önlemlerde yaşanacak ilerlemenin, tarafların bunun akabinde BM himayesinde gerçekleşecek diyaloga katılmalarına yardımcı olacağını ekledi.
Rum kesiminin esas isteğinin, AB’yi veya en azından bazı üye ülkeleri tüm çabaya müdahil etmek olduğunu kaydeden gazete, Türkiye’nin katılım başlıklarının bahse konu güven yaratıcı önlemler paketinde yer alması halinde, bunun kaçınılmaz olacağını iddialarına ekledi.
Ankara ile diyalog ve iletişim kanalı kurulması isteğinin de eşit öneme sahip olduğunu belirten gazete, geniş çaplı güven yaratıcı önlemlerin benimsenmesinin, Türkiye’nin de buna dahil olmasını şart koşulmasının anlaşılır olduğunu savundu.
“EYLÜL AYINDA DA BM İLE”
Dışişleri Bakanı Kasulidis’in Londra ve Brüksel’e gerçekleştireceği ziyaretlerinden önümüzdeki perşembe günü döneceğini, ertesi gün de BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer ile görüşeceğini haber veren gazete, Downer’in ise bunun öncesinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya geleceğini anımsattı.
Bu görüşme üçgeninin dönüm noktası olarak addedildiğini, çünkü Downer’in Kıbrıs sorununda atılacak bir sonraki adımlarla ilgili olarak, muhataplarının niyetlerini ve isteklerini koordine etmeye çağrılmakta olduğunu kaydeden gazete, Türk tarafının hali hazırda müzakerelerin Mayıs ayında, en çok da Haziran’da başlamasını istediğini bildirdiğini anımsattı.
Rum kesiminin ise, bazı ülkelerden olumlu karşılık alarak, Eylül ayından önce yeni tur müzakerelere başlamasının mümkün olmadığını ifade ettiğini kaydeden gazete, Anastasiadis hükümetinin bu çerçevede muhataplarına, Troyka’nın ilk kredi taksit dilimini Rum kesimine vermemesi ve Kıbrıs Bankası’nın kurtuluşunun tam anlamıyla garanti altına alınmaması halinde, Anastasiadis hükümetinin gerçekten büyük adımlar atamayacağını vurguladığını ekledi.
Gazete, Rum kesiminin bu mantıktan hareketle, Mayıs-Ağustos ayları içerisinde güven yaratıcı önlemler boyutunun ortaya konması için, istişarelerin ve kulis faaliyetlerin başlamasından yana olduğunu ekledi.
“DOĞAL GAZIN ROLÜ… KIBRISLI TÜRKLERE ÇÖZÜMDEN SONRA SÖZ HAKKI VE PAY”
BM himayesinde gerçekleştirilecek olan diyalogun, güven yaratıcı önlemler süreciyle ilgili olarak, ikinci bir paralel bir süreç teşkil edeceğini anlatan gazete, geniş çaplı güven yaratıcı önlemler aşamasındaki başarılı adımların, hem iki toplumlu müzakereler, hem de sıradan insanlar arasındaki ortamı değiştirmesinin umulduğunu belirtti.
Gazete, bununla birlikte, Türk tarafının artık Kıbrıs sorununun kendisi için doğal gazın akıbetinden başlayıp orada bittiğini açıklığa kavuşturduğunu da ekledi.
Rum hükümetinden kaynakların ise, doğal gazın idaresi meselesinin, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” iki toplumlu meselelerdeki egemen sorumluluğundan çıkarılması gibi bir durum olmayacağına açıklık getirdiklerini savunan gazete, Anastasiadis hükümetinin bu hususta üzerinde hareket edeceği çizginin, Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın BM Genel Kurulunda çizdiği çizgi, bir diğer ifadeyle “Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorunu çözüldüğü zaman doğal gaz gelirlerinden pay sahibi olacakları şeklinde olduğunu” anımsattı.
KASULİDİS’İN DEMECİ: “ŞU AN DOĞAL GAZA SAHİP OLSAYDIK, EURO’DAN ÇIKILMASINI TERCİH EDEBİLİRDİM”
Kathimerini gazetesi ise yukarıdaki başlıkla yayımladığı haberinde, Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in, devletin şu an doğal gaza sahip olması halinde, kendisinin Rum kesiminin Euro bölgesinden çıkmasını tercih edeceğini açıkladığını haber verdi.
Doğal gazı Kıbrıs sorunu ile birbirine bağlamakta olduğunu, ancak başarmaları gereken şeyin, doğal gazı doğru bir çözüm bulunması için teşvik olarak ortaya koymaları olduğunu anlatan Kasulidis, doğal gazın, Kıbrıs sorununun kötü bir çözüme kavuşmasının unsuru olmasına izin vermelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Kasulidis, önümüzdeki Sonbahar’a kadar, ekonomilerinin doğru bir yola girmesi, aynı zamanda Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile siyasi liderliğin Kıbrıs sorunuyla ilgili kulis faaliyetleriyle doğru bir şekilde meşgul olmaları ve müzakerelerin başlaması için, gerekli olan her şeyi yoluna koymuş olmalarını umduğunu da söyledi.
Müzakerelere tabi ki sıfırdan başlamayacaklarına vurgu yapan Kasulidis, diğer bir taraftan, Hristofyas ile Eroğlu arasında mutabakata varılan şeylerin, Rum Yönetimi Başkanını tam anlamıyla bağlamadığını savundu.
Kasulidis, buna ek olarak “her şey üzerinde anlaşılana kadar, hiçbir şey üzerinde anlaşmaya varılmamış olduğunu” da sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA
Haberi; “ABD Kerry’nin Katılımıyla Oyunda. Washington’dan Lefkoşa’ya Kıbrıs Sorununda Yüksek Düzeyde Yeniden Harekete Geçme Konusunda Mesaj” başlıklarıyla yayımlayan gazete bu katılımın beyanat niteliğinde ve Rum kesimine sıklıkla verilen güvenceler çerçevesinde olmadığının görüldüğünü kaydeden gazete, bunun Amerikalıların Kıbrıs sorununa yüksek bir düzeyde dönüş yapacaklarına dair bir mesaj teşkil ettiğini ileri sürdü. Bu hareketin bölgedeki kulis faaliyetleri ve Amerika’nın Türkiye ile İsrail’in yeniden yakınlaşmasındaki arabuluculuğu ile alakasız olduğunun düşünülmemesi gerektiğini anlatan gazete, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin bu çerçevede bölgeye gidip geldiğini, aynı zamanda ABD Başkanı Barack Obama’nın da konuya müdahalede bulunduğunu anımsattı.
Gazeteye göre, Washington’daki “Amerikalı bir diplomatik kaynak”, ABD’nin, Kıbrıs sorununda anlaşmaya varılması için, uluslararası unsurun büyük bir çaba daha göstermesi gerektiği şeklinde düşündüğüne işaret etti. Bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmekte olan “diplomatik bir kaynağın”, Amerikalıların, bölgedeki problemleri ve anlaşmazlıkları “bir paket olarak” ele aldığını, bunun için bu sorunların çözülmesinin teşvik edilmesine çalışılacağını kaydeden gazete, bunun doğal gaz ve bundan faydalanılmasıyla bağlantılı bir şekilde işlev görebileceğini belirtti.
Problemlerin çözümünün, güçlü devletlerin mevcudiyetinde, Kıbrıs gibi küçük ülkelere çok da olanak tanımadığı yorumunda bulunan gazete, Rum kesiminin şu an ciddi ekonomik problemlerle uğraşmakta olduğuna dikkati çekti.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, büyük olasılıkla önümüzdeki salı günü, Brüksel’de gerçekleştirilecek olan NATO toplantısında Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos ile bir araya geleceğini haber veren gazete, Kıbrıs sorununun da görüşme gündeminde olacağına dair bilgiler bulunduğunu ekledi. Sahnenin yavaş yavaş şekillenmekte olduğunu yazan gazete, Kıbrıs sorununun önemli oyunculardan olan İngilizlerin Kıbrıs sorunuyla ilgili inisiyatiflerin patentine sahip olduklarını, Amerikalıların da uzun bir süreden sonra yeniden harekete geçmekte olduklarını ifade etti.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in taktiğini değiştirmesinin de tesadüf olarak düşünülmemesi yorumunda bulunan gazete, bu hafta Lefkoşa-Atina-Ankara üçgeninde temaslarda bulunacak olan Downer’in, doğrudan müzakereler sürecinin başlama zamanıyla ilgili bir taahhüt elde etmeye çalışacağını anlattı.
Downer’in temel bir meselede ısrarcı olacağını kaydeden gazete, bunun, “ne zaman gerçekleşeceğinden bağımsız olarak, Kıbrıs sorunundaki yeni sürecin başlangıç zamanının şimdiden kararlaştırılması şeklinde olduğunu” bildirdi. BM’nin amacının müzakerelerin sonbaharda başlaması olduğunu kaydeden gazete, o zamana kadar Downer’in Paskalya’nın akabinde bir kez daha Kıbrıs’a geleceğini ve bu süre içerisinde de Downer’in liderlerle bir akşam yemeğinde bir araya geleceğini öne sürdü. Downer’in, Rum ekonomisinde şekillenmekte olan koşulların değerlendirilmesiyle, müzakerelerin kısa zaman içerisinde başlaması mantığının mümkün olmayacağının farkında olduğunu, bununla birlikte, bu gidişata yönelik olarak baskı yapmakta olduğunu kaydeden gazete, Downer’in yaklaşımının, Kıbrıs sorununda kısa zaman içerisinde bazı hareketler olması gerektiği şeklinde bir yaklaşıma sahip olan Anglo-Amerikan’larınkine yakın olduğunu ekledi.
Downer’in bölgeye yıldırım bir ziyaret yapıp, Ankara, Atina ve Lefkoşa’yı ziyaret edeceğini yazan gazete, elindeki bilgilere dayanarak, Downer’in güven yaratıcı önlemlerin ileriye götürülmesiyle hem fikir olmadığının görüldüğünü, çünkü bunun doğrudan müzakereler sürecinin yerine geçeceğini savunduğunu ekledi.
Downer’in itirazlarının daha çok Maraş konusuyla alakalı olduğunu ileri süren gazete, Rum kesiminin bu konuyu gündeme getirmek istediğini, Türklerin de bunu tartışmak istemediklerini iddia etti..
Kıbrıs sorununda hareketlilik yaşanmasının gerekli olduğunun görüldüğünü kaydeden gazete, Downer’in günlük konuların ele alınması için, düşük seviyedeki önlemlerin görüşülmesini istemesinin ihtimal dahilinde olduğunu ekledi.
“KIBRIS SORUNU BAN İLE BARROSO’NUN GÜNDEMİNDEYDİ”
Gazete yukarıdaki ara başlıkla yayımladığı haberinde ise, BM Genel Sekreteri Ban ile Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, geçtiğimiz pazartesi günü New York’taki BM merkezinde gerçekleştirdikleri görüşmenin gündeminde, Kıbrıs sorununun da bulunduğunu haber verdi.
Gazete, elde ettiği bilgilere dayanarak, genel sekreterin Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşme sırasında Barroso’ya “Kıbrıs sorununun çözümü için bugün var olan olanaklarla ilgili bir soru yönelttiğini” ekledi.
Barroso’nun buna yanıtında “Rum kesiminin karşı karşıya bulunduğu ekonomik kriz ve açıkta bulunan birçok cephe yüzünden, Kıbrıs sorununda gelişmeler yaşanmasının zor olduğunu söylediğinden bahsedildiğini” kaydeden gazete, Barroso’nun, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in çözüm için isteği olduğunu, bununla birlikte şu an ekonominin idare edilmesiyle ilgili çabalara odaklandığını sözlerine eklediğini belirtti.
Elindeki bilgilere dayanarak, BM Genel Sekreteri Ban’ın ise, Kıbrıs sorununun çözümü perspektifleriyle ilgili olarak bugün var olan zorluklar konusunda, Barroso’nun yaklaşımıyla hem fikir olduğunun görüldüğünü kaydeden gazete, Ban’ın Barroso’ya, Kıbrıs sorununda hareketlilik yaşanması gerektiğini söylediğini ekledi.
“BÜYÜK ÇAPLI GÜVEN YARATICI ÖNLEMLERLE YENİDEN BAŞLANGIÇ… KASULİDİS KIBRIS SORUNUNDAKİ STRATEJİYİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ORTAYA SERİYOR”
Politis gazetesi ise yukarıdaki başlıklarla yayımladığı haberinde, uluslararası toplumun Anastasiadis hükümetinin Kıbrıs sorunuyla ilgili talepleri ve stratejisine ilişkin ilk elle tutulur mesajları önümüzdeki günlerde almaya başlayacağını; Rum kesiminin, sürecin tümünün nasıl ilerleyebileceği hususunda, masaya fikirler, öneriler ve düşünceler koyacağını ileri sürdü.
Gazete, elde ettiği bilgilere dayanarak, Rum kesiminin, yeni bir sürecin, müdahil tüm tarafları tek bir gidişata bağlayarak, önceden sağlama alınmış bir dinamikle nasıl başlayabileceğine dair bütünlüklü bir plan üzerinde çalıştığını kaydetti.
Bu stratejinin özünün, iki tarafın da ilk aşamada, geniş çaplı güven yaratıcı önlemleri tartışmayı üstlenerek, esaslı bir müzakereye katılmaya istekli olduklarını ispat etmekle yükümlü oldukları şeklinde olduğunu anlatan gazete, iyi bilgi edinmiş kaynaklardan elde ettiği bilgilere dayanarak, Rum kesiminin güven yaratıcı önlemlerden oluşan somut bir liste hazırladığını iddia etti.
Bahse konu güven yaratıcı önlemler arasında, Maraş’ın açılması, doğrudan ticaret, Türk limanları, Ercan havalimanı aynı zamanda Türkiye’nin müzakere başlıklarının bulunduğunu yazan gazete, bu unsurların geçmişte de, hem perde arkasında, hem de perde önünde rol oynadıkları yorumunda bulundu.
Gösterilen çabalardaki yeni unsurun, güven yaratıcı önlemler ve ilgili önerilerin, uluslararası unsur ile Türkiye’nin bütün bu mantığa sırt çevirme lüksüne sahip olmayacağı ümidi ile ilişkilendirilmesi olduğunu kaydeden gazete, Rum kesiminin inisiyatifinin Kıbrıs sorununun yeni bir şekilde gözden geçirilmesine odaklanacağını; öne çıkan büyük güven yaratıcı önlemler paketinin, Kıbrıs sorununun elle tutulur boyutlarıyla doğrudan alakalı veya bağlantılı olacağını ekledi.
Örneğin, Maraş’ın açılmasıyla ilgili herhangi olası bir görüşmenin, Toprak boyutuna dahil olacağını öne süren gazete, konuya müdahil tarafların da toprak düzenlemelerini masaya koyacaklarını ileri sürdü.
Aynı kaynağa dayanarak, bunların günlük hayatla ilgili güven yaratıcı önlemler olmayacaklarını, geniş çaplı önlemlerden ibaret olacaklarını yineleyen gazete, bunların şu veya bu şekilde sürece ivme kazandıracağını ve otomatik olarak Kıbrıs sorununun boyutlarını veya alt konularını çözeceğini savundu.
Gazete, bu şekilde, Kıbrıs sorununun alternatif bir şekilde tartışılmasının sağlanacağının düşünüldüğünü ekledi.
“KASULİDİS LONDRA İLE SİFTAH YAPIYOR”
Haberini yukarıdaki ara başlıkla yayımlamaya devam eden gazete, yine elindeki bilgilere dayanarak, bu stratejinin veya Rum kesiminin taleplerine dair ilk mesajların, önümüzdeki çarşamba günü, İngiltere’deki Lordlar Kamarası salonunda duyulacağını; Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in, Kıbrıs sorununun bir sonraki faslıyla ilgili olarak konuşma yapmak için buraya davet edildiğini belirtti.
Kasulidis’in, çarşamba günü İngiltere’nin Avrupa Konularından Sorumlu Bakanı David Lidington ile temaslarda bulunacağını, bir gün önce de AB’nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Stefan Fule ve Avrupa Parlamentosu’ndaki Sosyalistlerin Başkanı Hannes Swoboda ile bir araya geleceğini kaydeden gazete, temaslardan ortaya çıkacak ilk mesajların aynı gün kamuoyuna açıklanabileceğini ifade etti.
Rum kesiminin amacının, uluslararası toplumu ardından da Türk tarafını, geniş çaplı güven yaratıcı önlemler paketinin görüşülmesi ve uygulanmasının müzakere sürecinin yeniden başlamasının tek yolunu teşkil ettiğine dair ikna etmek olduğunu vurgulayan gazete, güven yaratıcı önlemlerde yaşanacak ilerlemenin, tarafların bunun akabinde BM himayesinde gerçekleşecek diyaloga katılmalarına yardımcı olacağını ekledi.
Rum kesiminin esas isteğinin, AB’yi veya en azından bazı üye ülkeleri tüm çabaya müdahil etmek olduğunu kaydeden gazete, Türkiye’nin katılım başlıklarının bahse konu güven yaratıcı önlemler paketinde yer alması halinde, bunun kaçınılmaz olacağını iddialarına ekledi.
Ankara ile diyalog ve iletişim kanalı kurulması isteğinin de eşit öneme sahip olduğunu belirten gazete, geniş çaplı güven yaratıcı önlemlerin benimsenmesinin, Türkiye’nin de buna dahil olmasını şart koşulmasının anlaşılır olduğunu savundu.
“EYLÜL AYINDA DA BM İLE”
Dışişleri Bakanı Kasulidis’in Londra ve Brüksel’e gerçekleştireceği ziyaretlerinden önümüzdeki perşembe günü döneceğini, ertesi gün de BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer ile görüşeceğini haber veren gazete, Downer’in ise bunun öncesinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulos ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir araya geleceğini anımsattı.
Bu görüşme üçgeninin dönüm noktası olarak addedildiğini, çünkü Downer’in Kıbrıs sorununda atılacak bir sonraki adımlarla ilgili olarak, muhataplarının niyetlerini ve isteklerini koordine etmeye çağrılmakta olduğunu kaydeden gazete, Türk tarafının hali hazırda müzakerelerin Mayıs ayında, en çok da Haziran’da başlamasını istediğini bildirdiğini anımsattı.
Rum kesiminin ise, bazı ülkelerden olumlu karşılık alarak, Eylül ayından önce yeni tur müzakerelere başlamasının mümkün olmadığını ifade ettiğini kaydeden gazete, Anastasiadis hükümetinin bu çerçevede muhataplarına, Troyka’nın ilk kredi taksit dilimini Rum kesimine vermemesi ve Kıbrıs Bankası’nın kurtuluşunun tam anlamıyla garanti altına alınmaması halinde, Anastasiadis hükümetinin gerçekten büyük adımlar atamayacağını vurguladığını ekledi.
Gazete, Rum kesiminin bu mantıktan hareketle, Mayıs-Ağustos ayları içerisinde güven yaratıcı önlemler boyutunun ortaya konması için, istişarelerin ve kulis faaliyetlerin başlamasından yana olduğunu ekledi.
“DOĞAL GAZIN ROLÜ… KIBRISLI TÜRKLERE ÇÖZÜMDEN SONRA SÖZ HAKKI VE PAY”
BM himayesinde gerçekleştirilecek olan diyalogun, güven yaratıcı önlemler süreciyle ilgili olarak, ikinci bir paralel bir süreç teşkil edeceğini anlatan gazete, geniş çaplı güven yaratıcı önlemler aşamasındaki başarılı adımların, hem iki toplumlu müzakereler, hem de sıradan insanlar arasındaki ortamı değiştirmesinin umulduğunu belirtti.
Gazete, bununla birlikte, Türk tarafının artık Kıbrıs sorununun kendisi için doğal gazın akıbetinden başlayıp orada bittiğini açıklığa kavuşturduğunu da ekledi.
Rum hükümetinden kaynakların ise, doğal gazın idaresi meselesinin, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” iki toplumlu meselelerdeki egemen sorumluluğundan çıkarılması gibi bir durum olmayacağına açıklık getirdiklerini savunan gazete, Anastasiadis hükümetinin bu hususta üzerinde hareket edeceği çizginin, Rum Yönetimi eski Başkanı Dimitris Hristofyas’ın BM Genel Kurulunda çizdiği çizgi, bir diğer ifadeyle “Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorunu çözüldüğü zaman doğal gaz gelirlerinden pay sahibi olacakları şeklinde olduğunu” anımsattı.
KASULİDİS’İN DEMECİ: “ŞU AN DOĞAL GAZA SAHİP OLSAYDIK, EURO’DAN ÇIKILMASINI TERCİH EDEBİLİRDİM”
Kathimerini gazetesi ise yukarıdaki başlıkla yayımladığı haberinde, Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis’in, devletin şu an doğal gaza sahip olması halinde, kendisinin Rum kesiminin Euro bölgesinden çıkmasını tercih edeceğini açıkladığını haber verdi.
Doğal gazı Kıbrıs sorunu ile birbirine bağlamakta olduğunu, ancak başarmaları gereken şeyin, doğal gazı doğru bir çözüm bulunması için teşvik olarak ortaya koymaları olduğunu anlatan Kasulidis, doğal gazın, Kıbrıs sorununun kötü bir çözüme kavuşmasının unsuru olmasına izin vermelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Kasulidis, önümüzdeki Sonbahar’a kadar, ekonomilerinin doğru bir yola girmesi, aynı zamanda Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile siyasi liderliğin Kıbrıs sorunuyla ilgili kulis faaliyetleriyle doğru bir şekilde meşgul olmaları ve müzakerelerin başlaması için, gerekli olan her şeyi yoluna koymuş olmalarını umduğunu da söyledi.
Müzakerelere tabi ki sıfırdan başlamayacaklarına vurgu yapan Kasulidis, diğer bir taraftan, Hristofyas ile Eroğlu arasında mutabakata varılan şeylerin, Rum Yönetimi Başkanını tam anlamıyla bağlamadığını savundu.
Kasulidis, buna ek olarak “her şey üzerinde anlaşılana kadar, hiçbir şey üzerinde anlaşmaya varılmamış olduğunu” da sözlerine ekledi.