7. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi, Adana'da Başladı
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makina Mühendisleri Odası (MMO) Adana Şubesi Koordinatörlüğünde düzenlenen 7. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi başladı.
Çukurova Üniversitesi Mithat Özsan Amfisi’nde başlayan ve 3 gün sürecek kongrenin açılışında konuşan TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, işçi sağlığı ve iş güvenliğindeki temel amacın çalışanların sağlığına zarar verebilecek hususların önceden belirlenerek gereken önlemlerin alınması, iş kazası geçirmeden, meslek hastalıklarına yakalanmadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmalarının sağlanması, çalışanların ruhsal ve bedensel bütünlüğünün korunması olduğunu söyledi.
İşyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları sağlamanın işverenin öncelikli ödev ve sorumluluğu olduğunu ifade eden Soğancı, “Çalışanlar da bu doğrultuda alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdürler. İlgili düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını denetlemek ise devletin görevidir. Bu ise ancak tarafların uzlaşma içerisinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemine inanmaları ile mümkündür. Yaşanan her olaydan sonra söylendiği gibi ‘ölümler kader’ değildir. TMMOB’nin dile getirdiği ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili düzenlemelerin sorunlu olduğu her yıl artan iş kazaları ile kendini göstermektedir. Öyle ki, artık yalnız biz değil medya bile ‘iş kazası’ yerine ‘iş cinayeti’ sözünü kullanmaktadır.” dedi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar ise, sanayileşmesini tamamlayamamış, demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde eleştiri, öneri, denetim sistematiğinin çok daha sorunlu olduğunu, çalışanların sağlığı ve güvenliğinin çok daha açık biçimlerde sömürü ve kâr unsuruna tabi olduğunu kaydetti.
Sanayileşme ve kalkınmanın bedelinin asla iyi eğitilmiş işgücünden ve gerekli önlemlerden kaçınma olmaması gerektiğine vurgu yapan Çakar, şöyle konuştu: “Yeterli ölçüde beslenememe, iş kazaları ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamama, işini kaybetme korkusu yaşama, örgütlenmelerin engellenmesi, sosyal güvenliğinden endişe duymak, kısaca insanın refahı, mutluluğu ve güvenliğini zedelemenin ülke ve halk için sanayileşme ve kalkınma ile bir ilgisi yoktur.” İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarının piyasanın acımasız koşullarına terk edildiğini ileri süren Çakar, “İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği uygulamaları daha yerleşmeden geriletilmiş, mevzuat tüm yargı kararlarına karşın piyasa ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarındaki yapısal sorunların tamamı, sermayenin azami kâr, azami sömürü politikalarından kaynaklanmaktadır.” diye konuştu.
Son çıkan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın iş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarını önleyici bir yönü bulunmadığının altını çizen Çakar, “Yine de tek dileğimiz, tüzük, yönetmelik vb. mevzuat çalışmalarında ilgili emek ve meslek kuruluşlarının görüşlerinin dikkate alınması ve tüm çalışanlar için sağlık ve güvenlik politikalarının oluşturulmasıdır; ancak bu konuda da umut verici gelişmeler yaşanmamaktadır.” diye sözlerini tamamladı.
MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin Atıcı da işçi sağlığı ve iş güvenliğinin tüm dünyada önemli bir problem olduğunu, bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biri olduğunu belirten, “Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Ülkemizdeki yaygın kanının aksine, sanayileşme ve kalkınmanın bedeli; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe duyan bir çalışan kesim yaratmak değildir. İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez.” şeklinde konuştu.
7. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’nde 36 sözlü, 55 poster bildiri sunulacak, 12’si özel toplam 25 oturum gerçekleştirilecek.
İşyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili şartları sağlamanın işverenin öncelikli ödev ve sorumluluğu olduğunu ifade eden Soğancı, “Çalışanlar da bu doğrultuda alınan tedbir ve talimatlara uymakla yükümlüdürler. İlgili düzenlemeleri hazırlamak ve uygulanmasını denetlemek ise devletin görevidir. Bu ise ancak tarafların uzlaşma içerisinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin önemine inanmaları ile mümkündür. Yaşanan her olaydan sonra söylendiği gibi ‘ölümler kader’ değildir. TMMOB’nin dile getirdiği ‘işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili düzenlemelerin sorunlu olduğu her yıl artan iş kazaları ile kendini göstermektedir. Öyle ki, artık yalnız biz değil medya bile ‘iş kazası’ yerine ‘iş cinayeti’ sözünü kullanmaktadır.” dedi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar ise, sanayileşmesini tamamlayamamış, demokrasi kültürü gelişmemiş ülkelerde eleştiri, öneri, denetim sistematiğinin çok daha sorunlu olduğunu, çalışanların sağlığı ve güvenliğinin çok daha açık biçimlerde sömürü ve kâr unsuruna tabi olduğunu kaydetti.
Sanayileşme ve kalkınmanın bedelinin asla iyi eğitilmiş işgücünden ve gerekli önlemlerden kaçınma olmaması gerektiğine vurgu yapan Çakar, şöyle konuştu: “Yeterli ölçüde beslenememe, iş kazaları ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamama, işini kaybetme korkusu yaşama, örgütlenmelerin engellenmesi, sosyal güvenliğinden endişe duymak, kısaca insanın refahı, mutluluğu ve güvenliğini zedelemenin ülke ve halk için sanayileşme ve kalkınma ile bir ilgisi yoktur.” İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarının piyasanın acımasız koşullarına terk edildiğini ileri süren Çakar, “İş güvenliği mühendisliği ve işyeri hekimliği uygulamaları daha yerleşmeden geriletilmiş, mevzuat tüm yargı kararlarına karşın piyasa ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarındaki yapısal sorunların tamamı, sermayenin azami kâr, azami sömürü politikalarından kaynaklanmaktadır.” diye konuştu.
Son çıkan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın iş kazaları, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarını önleyici bir yönü bulunmadığının altını çizen Çakar, “Yine de tek dileğimiz, tüzük, yönetmelik vb. mevzuat çalışmalarında ilgili emek ve meslek kuruluşlarının görüşlerinin dikkate alınması ve tüm çalışanlar için sağlık ve güvenlik politikalarının oluşturulmasıdır; ancak bu konuda da umut verici gelişmeler yaşanmamaktadır.” diye sözlerini tamamladı.
MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin Atıcı da işçi sağlığı ve iş güvenliğinin tüm dünyada önemli bir problem olduğunu, bütün çalışanları ilgilendiren, çalışma yaşamının en temel unsurlarından biri olduğunu belirten, “Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Ülkemizdeki yaygın kanının aksine, sanayileşme ve kalkınmanın bedeli; iş kazalarından ve meslek hastalıklarından gereği gibi korunamayan, işsiz kalma ve işini kaybetme korkusu yaşayan, örgütlenmeleri engellenen, sosyal güvenliğinden endişe duyan bir çalışan kesim yaratmak değildir. İnsanın refahı, mutluluğu, sağlığı ve güvenliğinden ödün veren bir sanayileşme ve kalkınma anlayışı benimsenemez.” şeklinde konuştu.
7. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi’nde 36 sözlü, 55 poster bildiri sunulacak, 12’si özel toplam 25 oturum gerçekleştirilecek.